Uzun karanlık bir yolculuk mu, yoksa kısa bir mesafede gidip gelmek mi?.. Bu kadarına yaklaşmak bile büyük bir tecrübe.
Aslında bu yazıyı sadece beni saf, temiz, çıkarsız, beklentisiz sevenlerime teşekkür etmek için yazıyorum. Çünkü bugün bu satırları yazabiliyorsam sadece onların sonsuz sevgileri ve duaları sayesinde yazabiliyorum. Bu, çok az kişiye nasip olabilecek bir ilgi. Bunu da anlamış olmanın mutluluğunu yaşıyorum...
DEDİKODU ÇIKARDILAR
Bu arada hastalığım ile ilgili birçok dedikodu üretildi. Amaç daha çok malzeme, daha derin hadiseler yaratmak. Popülersin ya sıradan işler olmaz. Mesela şöyle seçenekler var:
a) Viagra kullanmışım
b) Kokain almışım
c) Ecstasy kullanmışım
d) Satanistlerden e-mail almışım
Bunların hepsinin doğruluğu ya da yanlışlığının cevabını hekimlerimize bırakıyorum. Ben sadece üzülmekle kalıyorum. Ve ünlü olmanın bir bedelini daha ödüyorum.
Bana geçmiş olsun demek için hastaneye gelen, telgraf çeken, faks gönderen, çiçeklerle dileklerini belirten herkese teşekkür ediyorum. Benim durumumda kim olsa ben de koşa koşa giderdim.
Hastalığıma gelince; Tıp dilinde toksik şok deniliyor. Milyonda bir rastlanırmış. E... bana da öyle gripmiş, nezleymiş gibi sıradan bir hastalık da yakışmazdı doğrusu...
TİNERCİ ÇOCUKLAR
Neyse sizi daha fazla sıkmak istemiyorum. Pek keyifli bir yazı olmadığının farkındayım. Ama birilerine ayrıca teşekkür etmek istiyorum.... Hastalığımı
haber alıp, hastanenin önüne gelen Taksim'deki tinerci çocuklar, (keşke bu ifadeyi kullanmak zorunda kalmasaydım) ‘‘Ağabeyimiz iyileşsin, tineri bırakacağız’’ diye söz vermişler. İşte bu haberle, hasta yatağımda ilk gözyaşlarımı döktüm... E... Allah büyük, artık iyileştim. Canavar gibi peşlerindeyim. Ben sözümü yerine getirdim, beni sevenleri daha fazla üzmedim. Şimdi sıra onlarda... Siz de bizi üzmeyin çocuklar. Tamam mı?...
Tanrı’ya şükrediyorum, beni bağışladı çocuklarıma ve bu toprağın tüm çocuklarına.
Enerjimi topladıktan sonra, umarım daha sağlıklı ve keyifli ortamda birlikte oluruz... Sevgiyle buluşmak dileğiyle...