Hayatımdaki kadınlar!

Güncelleme Tarihi:

Hayatımdaki kadınlar
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 25, 2009 10:35

Bir süre önce ‘Hayatımdaki Erkekler’ başlığıyla, bir şekilde hayatıma giren, yaşamımda yerleri olan erkekleri yazmıştım.

Haberin Devamı

Tabii ki tanıdığım kadınlar, yazdığım erkeklere imrendikleri için kıskançlık bayraklarını kalbimin gönderine çektiler, haklı olarak.
 
Onları yazmazsam olmazdı.

İşte hayatımdaki kadınlar!

***

Hayatınızdaki en önemli melek… Siz güldüğünüzde gülen, üzüldüğünüzde süzülen… Sizinle ilgili her şeye koşan, canınız acıdığında onun canından can kopan… Sizin için her şeyin en iyisini dileyen, mutlu olmanızı sizden çok isteyen…  İşte hayatımdaki ilk kadın, ilk melek… Beni en iyi şekilde yetiştiren… Sonuç ne olursa olsun aldığım her ama her kararda, attığım her adımda beni destekleyen… ‘Bir şeyi çok iste, o istediğin şey neyse çok çalış. İnançlı ol, kendine güven. Tüm bunları yaptığın zaman istediklerine ulaşacaksın.’ diyen… Hayata dair her konuda konuşabildiğimiz… Yaşadığım her mutluluğumda ve üzüntümde yanımda olan canım annem,

***

Haberin Devamı

Doğduğum günden bu yana hep yanımda olup bana büyük bir özveriyle bakan, mutlu olmam, gülmem için her şeyi yapan, yalnızca bana değil, çocuklarının yanı sıra tanıdığı herkesin mutluluğu ve iyiliği için gereğinden fazla fedakarlıkta bulunan, boş duramayan ve sürekli hareket halinde olan, devamlı bir şeyler yapan, üreten, bu şekilde hayata karışan, üzerimde çok ama çok emeği olan, hakkını asla ödeyemeyeceğim biricik babaannem,

***

Bir kadın düşünün. Okumaya, gezmeye, keşfetmeye, yeniliklere meraklı… O yıllarda -bundan otuz yıl öncesinin Türkiye’sinde- çevresindeki birçok kadına göre farklı olan, aldığı radikal kararlarla insanı şaşırtan, birçok kişiye göre olmazı olduran, yeni kültürler tanımak için bir anda atlayıp yurt dışına giden, gittiği ülkelerden çocuklarına kartpostallar atan, gözükaralığın, fark yaratmanın ve hayata karışmanın ne demek olduğunu sayesinde öğrendiğim anneannem,


***

Bizim kuşağın kitap okumaya başladığı dönemlerde ilk tanışılan kişidir o. Akıcı yazıları, fark yaratan kişiliği, özgürlüğü, hayatı yaşayışı, insanlardaki ince değerleri anlatışı, bu tür konuları bizlere ilk fark ettiren… ‘Kadının Adı Yok’ kitabını okuyan her kadının adı olduğunu hatırlatan değerli yazar, özel insan… Bundan onbeş yıl önce dergide yayınlanan bir yazımı okuduktan sonra ‘Melike, mutlaka ama mutlaka yazmalısın. Lütfen yazmaya devam et. Bir gün…” diyen… Sonrasında çok iyi dost olup her konuda konuşabildiğimiz… Hatta hiç unutmuyorum. Kolay kolay kimseye röportaj vermediğini bildiğim için röportaj yapmayı hiç teklif etmediğim halde, bana bir gün ‘Eee hadi Melike, ne zaman röportaj yapıyoruz?’ diyerek beni şaşırtan…  2004 yılında çıkan, ‘Buluştuk Konuştuk’ adını verdiğim ilk kitabımın arka kapağına ‘Melike Birgölge... Yepyeni bir isim. Genç, içten, dürüst, yalın... Merak edilen kişilerle buluştu ve konuştu. Tüm doğallığıyla sizin de sormak istediğiniz soruları buldu ve sordu. Melike'nin 'Skandal çıksın, sansasyon olsun' diye bir amacı yoktu. Seçtiği kişileri tanımak ve tanıtmak istiyordu. Dostça yaklaştı ve karşısındakilerden dostluk gördü. O yüzden bu kitaptaki röportajlar böylesine sıcak ve dürüst. Melike Birgölge, aramıza hoşgeldin. Hep böyle kal.’ diyen Duygu Asena,

***

Haberin Devamı

Yapmak istediğim mesleğin, olmayı düşlediğim konumun hayaliyle yıllar önce, Adana’da, bilgi dağarcığımı zenginleştirip, geliştirmek ve hayalini kurduğum meslekle hayatla ilgili donanıma sahip olabilmek için kendimi okumaya yazmaya verdiğim ama mutluluk ve umut kırıntılarının tasını tarağını toplayıp gittiği, ‘Bir melek çıksa da, bir gün hayallerimin gerçek olacağını, İstanbul’a gidip orada yaşayacağımı, istediğim mesleği yapabileceğimi söylese…’ dediğim günlerin birinde, yaptığı programında ‘Hayallerinizin peşinden gidin. Hayalinizi paylaştığınız kişilerin olumsuz cümlelerini duymayın. Ne olmak istiyorsanız, onun için mücadele edin. En geç on yıl sonra orda olacaksınız.’ cümleleriyle melek olarak kalbime giren... 2004 yılında çıkan 'Buluştuk Konuştuk'  adını verdiğim ilk kitabımın arka kapağına 'Bir röportajcıda olması gereken en önemli özellikler onda fazlasıyla mevcut. Soru sorabilmek ilk sırada yer alıyorsa, ısrarla bir meselenin arkasından gitmek de ikinci sırada olmalıdır diye düşünüyorum ve Melike bu ikisini gayet iyi başarıyor. Röportajlarının ardında aslında merak ettiği o kişiyi yakından tanımak isteyen bir kız çocuğu var diye düşünüyorum ve o kız çocuğunun yolunun çok açık olacağını biliyorum.' diyen İclal Aydın,

***

Haberin Devamı

Mutlu olduğunuzda, üzüldüğünüzde, gül gibi solduğunuzda, süzüldüğünüzde, bulutlara uçtuğunuzda, dibe vurduğunuzda yanınızda kim, kimler vardır? Sizi anlayanlar, sizden olanlar… Paylaştığınızda çoğalan sevinçlerinize, paylaştıkça azalan üzüntülerinize tanık olan, bunları sizinle yaşayanlar… Yani kız arkadaşlarınız. Mutlulukları, umutları, aşkları, ayrılıkları, ikilemleri, yalnızlığı, sürprizleri sevinçleri, hüzünleri kederleri, gözyaşlarını, yastık kavgalarını, incelikleri, değerleri, hayatın içindeki acı tatlı ne varsa her şeyi, bir araya gelerek ya da telefonda saatlerce konuşarak paylaştığımız kız arkadaşlarım…

***

Onu anlatmak… Çok zor olacak ve kelimeler yetersiz kalacak biliyorum ama…  Nasıl büyük bir kalp, nasıl ince bir ruhtur o? Bizi, bize öyle bir incelikle anlatıyor ki… Duygular, duygular… İlk aşkımızda, ayrılıklarımızda, yalnızlıklarımızda, ikilemlerimizde, hüzünlerimizde, duygu bocalamalarımızda, kelimelerinin kuytusuna sığındığımız onun sözleri ve insanı alıp götüren melodileridir. Kalbimizi, yaşadıklarımızı anlayarak, duygularımıza ruhumuza ayna tutarak, en ince halde incitmeden bizi bize yansıtır. Hem de bunu güzellikle, incelikle, sanatla, aşkla yapar, söz ve müziği yıldızların ışığıyla kalbimize nakşederek… İşte benim de kimi zaman ağladığım, kimi zaman dağıldığım, kimi zaman da dalıp gittiğim şarkılarını kalbime nakşettiğim, duruşuna, ruhuna saygı duyduğum, çok ama çok sevdiğim, hayatımdaki kadınlardan biri Sezen Aksu,

***

Haberin Devamı

Gazeteciliğe başladığım yıllarda hayallerimden biriydi Hürriyet’te yazmak… Hayal bu ya! Hürriyet Gazetesi’nde yazmak… Türkiye’nin en çok okunan gazetelerinin birinde köşe yazıları yazıp röportajlar yaparak çok kişiye ulaşmak… Geçtiğimiz yıl, bu hayalimi gerçekleştirdiğim ilk günlerde tanıştığım, kalemimin cumhuriyetinde köşe yazıları yazıp, röportajlar yapma hürriyetimin ne demek ve benim için ne kadar önemli ve özel olduğunu, onun çalışanlarına verdiği değerle ve çalışmalarını gördükçe işine ve insanlara verdiği değeri daha da iyi anladığım Sayın Vuslat Doğan Sabancı,

***

İşte beni ben yapan kadınlar!

İyi ki karşıma çıktılar.

İyi ki varlar.

Ve iyi ki hayatımdalar.

Haberin Devamı

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!