Konservatuvar yıllarında folklor oynamışlığı var ‘‘Altyapı’’sı müsait yani

Güncelleme Tarihi:

Konservatuvar yıllarında folklor oynamışlığı var ‘‘Altyapı’’sı müsait yani
Oluşturulma Tarihi: Ekim 25, 2003 00:00

Cankuşun biriyle toplantı odasındaki televizyonun karşısına konuşlanmışız, öööyle boş boş bakıyoruz. Bu aralar tempomuz ‘‘biraz’’ yoğun. Takatimiz hepten tükenmiş. Öyle ki bünyede az biraz derman olsa, vazifeşinas bir tutumla zaplayacak, müzik kanalı falan arayacağım ama ı-ıh... Kumanda uzakta, masanın ü-hüüü, ta öbür ucunda.O sırada odaya başka bir arkadaş girip kumandaya davrandı. ‘‘Ablalar’’ dedi, ‘‘alláme-i cihan mısınız yoksa şizoid mi?’’Bir an birbirimize, sonra ona bakıp, Bremen mızıkacıları gibi bir ağızdan, böylesi bir soru karşısında verilebilecek yegáne cevabı verdik: ‘‘Ha?!’’‘‘Bir önceki hayatınızda Yunan Parlamento üyesiydiniz de hipnoz olayına girip o günlere falan mı döndünüz? Sizde Yunanca var mı ki en ciddi ifadenizi takınmış bunu izliyorsunuz?!’’Mevzuya ancak o noktada uyanabildik. Meğer ekranda Yunan MEGA kanalı açıkmış, üstelik orada da bir acayip forum programı var. İki köşe yastığı gibi geçmişiz televizyonun karşısına, bakıyoruz, görmüyoruz; duyuyoruz, algılamıyoruz... ‘‘Aptal kutusu’’nun, televizyon için üretilmiş en ideal tabir olduğunu konfirme etmek adına kiralanmış konu mankeni gibiyiz...Bizim gaddar ve yakışıklı olduğu kadar küstah arkadaş kanalı değiştirdi. ‘‘Ben’’ dedi, ‘‘iyisi mi size bir müzik kanalı açayım tedavi niyetine... İsviçre'de koyunları rahatlatmak için Mozart dinletiyorlarmış, iyi geliyormuş.’’Muhabbet eni konu hakaretamiz bir tona sardığından, artık gücümüze gitti. Onu muhattap bile kabul etmeden, yanıma döndüm: ‘‘Yahu bu zavallının başına gelenlerden haberi yok. Zihninin tamamen kontrolümüz altında olduğunun farkında değil. Enerjimizi yoğunlaştırıp, onu odaya getirdiğimizden tamamen bihaber... Biz burada adamı parya niyetine kullanıyoruz, oysa kendi iradesiyle davrandığını zannediyor. Yetmezmiş gibi üstüne bir de bilmişlik taslıyor. Pöh...’’Cankuş pası havada kapıp şık bir hamleyle topa girdi: ‘‘Tabii be! Var ya, bizdeki kudret, bizdeki fors kimsede yok kızım. Düşünce gücüyle TAK, verdik talimatı, ŞAK, anında oldu.’’ (Şimdi gel de burada Tansu Çiller'e olan göz yaşartıcı bağlılığı yüzünden adı Tak-Şak Paşa'ya çıkan Doğan Güreş'i anma. Ne demişti bir zamanların Genelkurmay Başkanı, sonraların DYP milletvekili: ‘‘Benim için bir hanım başbakandan talimat almak hiç sorun değil. O tak diye emrediyor, ben de şak diye yapıyorum.’’)‘‘Evet, tabii’’ dedi kumandalı sefil müdahil... ‘‘Sanki bugün enerji ve beyin kelimeleri ikinizin adlarıyla aynı cümle içinde geçebilirmiş gibi...’’Tam bu lafın üzerine VJ hangi şarkıyı anons etti dersiniz?Evvvet, bildiniz: İzel'in son albümüyle aynı adı taşıyan ‘‘Şak!’’Ben bunun üzerine ıslıkla Alacakaranlık Kuşağı'nın jenerik müziğini çalmaya başladım. Cankuş ‘‘Ommm, ommm’’ diye sayıklamaya koyuldu. Bizim bilmiş parya da tırsmış olduğunu çaktırmamaya çalışarak kapıya doğru seyirtti. Arkasından seslendik: ‘‘Yarım saat sonra yine geleceksin. TRT 2'de iyi bir film başlıyor. Kanalı değiştirmen lázım.’’Sonra Tibet'e astral yolculuk yapıp, evi Xanadu'ya dönmüş Mandrake edalarıyla yine ekrana döndük.İzel, málûm klipte yine arkasına labut misali dizilmiş dört-beş dansçıyla ‘‘teenager-band’’ (ergen grubu mu deseydik?) figürleri attırıyor ya, bu kez paralize olmakta biraz zorlandık. Gayri ihtiyari laflamaya başladık. Klip boyunca aramızda dönen geyik şu şekilde seyretti:Cankuş: - Ya, üzerime bir 80'ler hafifliği geldi birden. Hayır mıdır, şer midir bilemedim.Ben: - Endişelenme, şarkıdandır. Ofra Haza'nın, bir zamanlar milli marş sıklığında duyduğumuz şarkısının müziği bir yandan, koreografi bir yandan; olur o kadar...- Peki ihtisasını ‘‘tap-on’’ listeleri üzerine yapmış bir uzman gazeteci olarak sen bilirsin. İzel'in bu son yıllardaki dans tribi nedir abi?- Sesinde kinayeli bir ton seziyor olabilir miyim? Senin araştırmacı-taraştırmacı gazetecilik melekelerin sayesinde memleket kurtuldu da biz mi kaçırdık?- Neyse ne yahu? Hakikaten merak ediyorum. Bu kadın eskiden içli içli şarkılar söylerdi. Şimdilerde Vanilla Ice kıvamında dans edip, şarkı sözleriyle de tavır mavır koyuyor. ‘‘Şak diye keserim, orda kalırsın’’lar, ‘‘hiç çekemem’’ler filan... Ne ayak?- İki yıldır filan yabancı bir hocadan dans dersleri alıyor. Camianın en iyi dans eden pop starı olmaya ahdetmiş. Hem konservatuvar yıllarında folklor oynamışlığı var. ‘‘Altyapı’’sı müsait yani...- Ama dans edemiyor?- O ediyor, sen anlamıyorsun. Yeterince konsantre olmuyorsun çekirge.- Ha, tamam o zaman... Ya, benim mecalim yok; çok üşendim. Sen şu beyin gücüne davranıp bizimkini getirsene odaya. Herif çıkarken kumandayı bulduğundan daha da uzak bir noktaya bıraktı gitti. Gelsin kanalı değiştirsin. Birazdan Ahmet Çakar'la Reha Muhtar'ın programı başlayacak; güleriz hiç değilse...
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!