“Zemo, Zemooo gitme” diye bağıran Ani Ninesi’nin ayakucunda şimdi

Güncelleme Tarihi:

“Zemo, Zemooo gitme” diye bağıran Ani Ninesi’nin ayakucunda şimdi
Oluşturulma Tarihi: Kasım 20, 2011 00:00

Cem, ninesi Ani’nin kişisel tarihindeki yerini bir Twitter mesajına şu şekilde yansıtmıştı: “Nineler seslenirdi, algıda mallık sorunu yaşadığımız zamanlarda: Zemo zemoooo gitme, onlar anarşiktir...” Cem şimdi köyünün mezarlığında ninesinin ayakucunda yatıyor. Çünkü bir bayram gecesi Bayram Otel’in enkazı altından sağ çıkamadı

Evrensel Gazetesi dağıtıcısı, rengi sarıya çalan saçlı, mavi gözlü çocuk, DHA’nın Tunceli Bürosu’na girdiğinde 17 yaşındaydı; bıyıkları yeni terlemekteydi. Kentin deneyimli muhabiri Ferit Demir, kapıyı çalmadan içeri dalan bu çocuğu “Hayrola” diyerek terslediğinde, izinsiz açılan o kapı kalıcı bir meslektaşlığa aralanmıştı bile. Ve kapıyı çalmadığı için terslenen o çocuk yıllar sonra kapısından girdiği o ajansın en önemli muhabirlerinden biri olacaktı.
“Ben de gazeteciyim. Ve sizin çalışmalarınızı izlemeye geldim” dedi önce, sonra kendisini tanıttı. Ferit kendisiyle dalga geçildiğini düşündü; nereden çıktı şimdi bu diye geçirdi aklından ancak Cem’i kovmadı da. Çayını doldurdu, ıstanbul’dan gelen gazetecilerle yaptığı sohbeti dinlemesine izin verdi.
Dağıtıcılığını yaptığı gazetenin gönüllü muhabirliğini de üstlenmişti Cem, insan hakları ihlalleri, PKK saldırıları, askeri operasyonlar, köye dönüş öyküleri gibi satırlarına barut kokusu sinmiş haberler kaleme aldı. Ancak terleyen bıyıkları hızla sakala dönmekteydi, para kazanmalıydı. Mehmet Ali ve Nurten çiftinin ilk çocukları, Kemal, Tuncay, Bilge ve Sinem’in ağabeyi Cem, ailesini de düşünerek gazetedeki görevlerini bıraktı. Malatya sınırları içindeki bir baraj inşaatında çalıştı. Ailesine küçük de olsa ekonomik bir katkı sağlıyor olmaktan mutluydu. Aklı ise hep gazetecilikteydi.
/images/100/0x0/55eace92f018fbb8f897ebfb

Ankara’ya geldi, bir bekar evinde kendisi gibi gazeteci olan arkadaşlarıyla yeniden mesleğe dönüşün yollarını aradı. ıstanbul’da da yaşadı; haber ajanslarında çalıştı ve Tunceli’ye döndü. ANKA Ajansı ve Taraf Gazeteleri’ne ‘parça başı’ haberler göndererek bölgedeki adını duyurdu. DHA Diyarbakır Büro şefi Gurbet Gökçe’nin dikkatini çekti. Ferit Demir’den de olumlu referans alan Gökçe, davetli olduğu bir düğün için bulunduğu Elazığ’a Cem’i de çağırdı. Tanıştılar, ertesi gün birlikte Tunceli’ye geldiler. Onlara eşlik eden DHA Elazığ muhabiri Mustafa Devrim bir süre sonra Tunceli’de geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti.

GÜNEŞ GÖRMEYEN YAMAÇ

Devrim’in cenazesine gelen DHA Genel Müdürü Uğur Cebeci’ye Cem’le ilgili düşüncesini açtı Gökçe. Cebeci, “Cem’i Mustafa’nın yerine Elazığ’a alalım” dedi. Gökçe, “Hayır, Diyarbakır’a gelsin” deyince, Cem’in DHA’lı günleri başladı. Yıl 2009... PKK ve Hizbullah ile KCK Davası dosyalarıyla ilgili nitelikli bilgisiyle dikkat çekici haberlere imza attı Cem ve Siirt’teki ‘Çocuk istismarı’ haberi mesleğinde dönüm noktası oldu. Artık, Diyarbakır ve bölgenin en önemli yargı muhabirlerinden biri olarak ulusal medyanın dikkatle izlediği bir isimdi.
Sık sık şiir okurdu. “Her çocuğun kalbinde kendinden daha büyük bir çocuk vardır. Bütün sınıf sana çocuk bayramlarında zarfsız kuşlar gönderecek” dizeleriyle biten...
Tunceli’den vazgeçememesinin nedeni oralı olması mıydı, sadece? En önemli nedeni Ninesi Ani’ydi. Biz O’nu Cem olarak bilirdik, O ninesi için Zemo’ydu... Evin ilk torunu olduğu için ninesinin ona sunduğu bir ayrıcalıktı bu isim değişimi. Bir Twitter mesajında yazdığı gibi: “Nineler seslenirdi, algıda mallık sorunu yaşadığımız zamanlarda: Zemo Zemoooo gitme, onlar anarşiktir.”
Tehlikeli durumlarda arkadaşlarına, “Sakin olun, panik yok. Bir rahat olun” sözleriyle sakinleştirmek de hep ona düşerdi. Cem’in soğukkanlılığını bilen meslektaşları için onun enkaz altından çıkarılmasını beklerken hep bu yanına güvendiler. Sandılar ki Cem kaldırılan bir molozun altından başını uzatacak ve “Sakin olun, panik yok” diyecekti...
Demedi...
Şimdi Zemo çok sevdiği Tunceli’nin eski adı Zımak yani ‘Güneş görmeyen yamaç’ anlamına gelen köyün mezarlığına, kendisinden yaklaşık bir buçuk yıl önce hayata veda eden ninesi Ani’nin ayakucuna bırakıldı. Annesi Nurten ve kardeşleri Kürtçe - Türkçe ağıtlar yaktılar ağabeylerine. Cem, köyünün eski adını anımsatan bir öykü sonuyla; Bayram Otel’in enkazında bir bayram gecesi hayatını kaybetti, güneşi göremeden...
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!