Yeni yılı kutlamak...

Güncelleme Tarihi:

Yeni yılı kutlamak...
Oluşturulma Tarihi: Aralık 31, 2004 00:00

‘ÖMRÜN yoluna sarı yapraklar düşüyor.’Şair, ömrümüzü eskiten takvim yapraklarını böyle tasvir ederken, dünyanın pek çok yerinde pek çok insan bu şiirsel idrake bugün bir başka pencereden bakıyor.Kimileri için sona varışı hızlandıran adımlar, başkaları için yeni umut ve hayallere koşuşun ritmini oluşturuyor. Nasıl algılanırsa algılansın, sonuçta hüsranla ümit ve mutlulukların yan yana yüründüğü bu dünyada bir yılı daha hayatın belli belirsiz çelişkileri ve gelgitleriyle birlikte geride bırakmış olacağız.Olaya dini açıdan bakanlar, bugünkü eğlence ve kutlamaların başka bir dinin ve kültürün ürünü olduğunu belirterek buna şiddetle karşı çıkarken, daha ılımlı bir görüşe sahip olanlar, yılbaşı kutlamalarının belli bir ölçü içerisinde, bu şiirsel idrake tefekkür mantığının da katılarak yapılmasını istiyorlar. Geçmişi irdeleyen, geleceği kendi hedefleri içinde programlayan ve sorgulayan bir mantıkla. Belki de doğru olanı bu. Toplumun alışkanlıklarını değiştiremeyeceğimize göre, ona kendi doğrularımızla yön vermek daha gerçekçi bir yaklaşım olarak ortaya çıkıyor.Hayat, doğumla ölüm arasında uzanan, kıvrımları ve yol işaretleri olmayan dümdüz bir otoban mı, yoksa tepeleri, virajları ve uçurumları ile bizi görmeye, düşünmeye ve tedbir almaya sevk eden bir sınav pisti mi? Kimileri için öyle, kimileri için böyle. Ama hepsi için, başı ve sonu olan, gayesi, hedefi ve maceraları olan, sonuçta mahkemesi ve hesabı olan bir yol. Bu yolu nasıl yürüyeceğimizin seçimi tamamen bize ait. İstediğin gibi yürü, ama sonuçta attığın her adımın, her eylemin bir hesap sorucusu olduğunu unutma!Yeni yıl kutlamaları bilinenin aksine, İsa’nın doğumundan yüzyıllarca önce kutlanmaya başlanmış. Dünyanın çeşitli bölgelerinde bu kutlamalara ait farklı gelenekler oluşmuş. Çoktanrılı bir inanç sistemi olan Mezopotamyalılar, kış aylarında tanrıların canavarlarla savaştığına inanır, tanrıların savaşı kazanması için ateşler yakar, dualar ederlerdi. Bahar geldiğinde tanrılar savaştan dönmüş ve yeni bir sene başlamış sayılırdı. Antik Yunan medeniyetinde de Mezopotamya’dakine benzer bir inanış olduğu biliniyor.Hıristiyan cemaatin yaptığı yılbaşı kutlamalarına Osmanlı’nın ilgisi 1829’da başlar. İstanbul’daki İngiliz elçisinin Haliç’teki bir gemide verdiği büyük yılbaşı balosuna Osmanlı devlet adamları da katılır. Katılanların bir kısmı balonun kafir işi olduğunu ve çatal-kaşık gibi mekruh şeylerin kullanıldığını naklederken, bazılarının eğlenceleri ballandırarak anlattıkları görülür.Toplumsal Tarih Dergisi’nin geçmiş sayılarının birisinde Osmanlı’dan günümüze yılbaşı kutlamaları şöyle anlatılıyor:‘Aralığın 24’ünü 25’ine bağlayan gece İsa’nın doğumu kutlanır. Noel şarkıları söylenirdi. Noel sabahı kilise ayinine gidilir, çam ağaçları süslenirdi. Dini açıdan önemi olmayan 31 Aralık ise İsa’nın sünnet günü olarak anılır. Noel benzeri kutlamalar yapılırdı. Ayrıca Sakız Adası’ndan getirilen sakızla (mastika) yapılan yuvarlak pideleri pişirmek de gelenekseldi.’Dergide, Müslüman halkın yılbaşını bugünkü anlamda kutlamaya başlaması, tarihten verilen şu ilginç örneklerle anlatılıyor:‘Refik Halid Karay, Müslüman halkın yılbaşı eğlenceleriyle işgal ve mütareke devirlerinde tanıştığını söyler. Yabancı ordu komutanlarının düzenlediği kutlamalarla İstanbul halkı saat 12.00’de ışıkların söndürülmesiyle tanışır.Miladi takvime geçilen 1926 yılını 1927’ye bağlayan gün hafta sonuna, yani cumaya denk gelmişti. O yıl yapılan eğlenceler büyük ilgi gördü. Elektrik idaresi ilk kez o gece kentin ışıklarını bir dakika söndürme geleneğini başlattı.İlk özel yılbaşı piyangosu 1931 yılında ‘Teyyare Piyangosu’ adıyla düzenlendi.1935 yılında Başvekil İsmet İnönü imzasıyla ilk kez 31 Aralık öğleden sonrası ve 1 Ocak günü tatil edildi.’Ahmet Rasim de Türklerin yılbaşı eğlencelerine katılışını şu sözlerle naklediyor:‘Evvelleri biz Türkler, yılbaşı günlerinde başımızı sokmadığımız yer kalmazdı. Galata, Beyoğlu, kısacası Ortodoks takvimini tutan milletlerin cümlesine kendimizi davet eder, sabahlara kadar eğlenirdik. O ne hovardalık rezaleti, ne sefahat gecesi idi.’Görüldüğü gibi, yılbaşı eğlenceleri ülkemizde de artık bir gelenek haline gelmiş. Bu eğlenceleri, kendi inançlarımızın, kültürümüzün, adet ve göreneklerimizin çizdiği sınırlar içinde ölçüyü kaçırmadan yapabilmek varken, 31 Aralık’ı bir ‘hovardalık’ ve ‘sefahat’ gecesi haline dönüştürmek?! Sanıyorum, bütün itirazlar buna...2005 yılının milletimiz ve bütün insanlık ailesi için hayırlara vesile olması dileği ile...SORALIM ÖĞRENELİMSoru: Bir arkadaşım, Hz.Ali’nin Kadir Gecesi’nde şehit edildiğini, bunu duyan Muaviye’nin sevinçten şeker dağıttığını, bundan dolayı da Kadir Gecesi’ne ‘hayırlı gece’, Ramazan Bayramı’na da ‘Şeker Bayramı’ denildiğini iddia etmektedir. Bu konuda beni aydınlatabilir misiniz?İsimsiz/AlmanyaCevap: Bu iddianın hiçbir dayanağı yoktur. Kadir Gecesi adına Kuran’da müstakil bir sure vardır, bu surede Kadir Gecesi’nin bin aydan hayırlı olduğu ifade edilmektedir. Hz. Ali’nin şehadeti bu surenin inişinden yaklaşık 30 yıl sonra olmuştur. Şeker Bayramı’na gelince, bunun aslı ‘Ramazan Bayramı’dır. ‘Şeker Bayramı’ tanımlaması sadece Türkiye’de bazı çevrelerce kullanılmaktadır.Soru: İki kez umre yaptım, eşimden boşandıktan sonra bunalıma girdim ve içki içtim. Benim umrelerim geçersiz mi? Sıkıntılı bir dönemimde yalan yere şahitlik yapma vaadiyle para almış, ancak mahkemede doğruyu söylemiştim. Aldığım bu parayı iade etmek yerine, ileride refaha çıktığım zaman başka iyilikler yaparak telafi edebilir miyim?İsimsiz/İstanbulCevap: Yapılan amelleri ancak dinden dönme hali boşa çıkarır. Umrenizi yenilemeye gerek yoktur, ancak Allah’tan bağışlanmanızı istemeli ve kötü davranışlarınızı terk etmelisiniz. İkinci sualinize gelince, mahkemede doğruyu söylemeniz iyi bir davranış, ancak aldığınız parayı sahibine geri vermelisiniz. Esasen, böyle bir parayı almanız doğru değildi.Soru: İki evlilik geçirdim, ahirette hangi eşimde birlikte olacağım?Nazlı Yıldızer/İstanbulCevap: Bu hususta farklı görüşler var. Bunlardan birisi de huyu en güzel olanla birlikte olunacağı yolundadır. Ahiret hayatı bizim için meçhuldür. Kimin kiminle birlikte olacağını Allah bilir.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!