Yazar davar!

Güncelleme Tarihi:

Yazar davar
Oluşturulma Tarihi: Şubat 03, 2005 19:34

Hollanda’daki e-dostlardan Yakup (Karahan) bana şöyle bir not geçiyor: Eyfel Kulesi’nin (Sahi bunu niye Türkçe yazarız ki biz?) üçüncü katında, balkon korkuluklarının üzerinde ‘GÜLÜ BİR GÜN, FELEK’İ HER GÜN, GÜLÜ SOLANA KADAR, FELEK’İ ÖLENE KADAR SEVECEĞİM” yazıyormuş.

Notre-Dame Katedrali’nin doğuya bakan bir duvarında koca koca harflerle ‘T.C.EMİNE’ yazılıymış.

Avustralya’daki Bonde plajını çevreleyen duvarın bir yerinde, kocaman harflerle ‘NURAY BENİ ARA KUŞUM’ yazarmış.

İsviçre’nin Basel kentindeki büyük bir kilisenin duvarında ‘İBRAHİM TATLISES TEK TEK’ ...

Suudi Arabistan’da, Medine garının duvarında ‘TEKRAR GELECEĞİZ!’ imza ‘OSMANLI’ ...

Malum, ‘0’ numaları meridyenin İngiltere’nin Greenwich kasabasından geçtiği varsayılır. Ben görmedim ama, orada, bu ‘0’ no.lu meridyeni temsilen, bir duvarda metal bir çizgi varmış. Yanında şöyle bir yazı: BURAYI DA GÖRDÜM YA, ARTIK ÖLSEM DE GAM YEMEM ...

Meksika’da, Maya tapınaklarından en büyük bir piramidin odasında bir duvar yazısı: NE MUTLU TÜRKÜN DİYENE!

Hollanda’da, Amsterdam’ın en popüler semtlerinden Jordaan’daki kilisenin duvarındaysa ‘AHMETLER ÖLMEZ’ ...

*

Hepsine inanırım, hepsi doğrudur.

Yazar, davar!

Trabzon’daki tarihî Sumela Manastırı’ndaki freskin gözünü oyar, üzerine ‘HASAN AYŞEYİ SEVİYO’ yazar.

Efes’teki antik kütüphanenin iki bin yıllık duvarına ‘İBNE FENER’ diye kazır.

(Dikkat edin bakın, o duvarlarda Latince, Rumca, Farsça yahut Osmanlıca bir kazıntı göremezsiniz. Demek ki bu coğrafyanın davarlık tarihi bizimle başlar!)

Bir yerde bir ulu çınar bulmaya görsün, çakısıyla bir kalp, içine de iki harf oyar.

CHP diye afiş asarsan OHA’ya çevirir. AP’yi SAP... Yok, pardon, bu mevzuya girmeyelim, ucu bize de dokunacak!

Hasılı, dedim ya, herif davar, yazar!

*

Fransa’da okuduğum üniversitenin, bir okul için gerçekten pırıl pırıl, tertemiz tuvaletinin kapısında ‘ANANI BİLMEM NE YAPAYIM’ yazıyordu, sansürsüz şekliyle.

Ben gittiğimde, Aix’teki bu üniversitede okumuş, lisans almış sadece bir Türk vardı benden önce, Mersin’li Reha Butros (Buradan ona selâm olsun!), o olamaz. İki arkadaşım benimle bir sene devam ettiler, ikisine de ben kefilim. Bir de ben.

Demek ki herif, okumadığı bir üniversitenin kenar köşedeki tuvaletine kapanıp, kapıya, anonim bir şekilde, galiz bir küfür yazma İHTİYACI duyuyor, bundan TATMİN buluyor.

Kimdir bu zavallı, nasıl bir aşağılık kompleksinden mustariptir ? (Izdırap’tan geliyorsa bu niye ‘s’ ile yazılıyor, diye Tarık Devrim kızdı şimdi...)

*

Tabii sen böyle davar olursan, karşındaki de sana ‘her daim potarsiyel davar’ muamelesi yapar.

10-11 yaşındaydım galiba ilk Almanya’ya gittiğimde. Münih’teki Bahnhoff’ta duvarda SADECE TÜRKÇE olarak şöyle yazıyordu: YERLERE TÜKÜRMEYİN

Yine Münih’teki Kaufhoff’un asansöründe yine SADECE TÜRKÇE olarak bir uyarı levhası vardı: 10 KİŞİDEN FAZLA BİNMEYİN

Sadece Türkçe, yani kime hitap ettiği belli...

O tarihte, çocukluk işte, ağırıma gitmişti.

Sonra ‘BU MUAMELEYİ GÖRMEYE’ ağır ağır alıştım.

Hatta, hoşuma bile gitmeye başladı.

Hani Avustralya’da mı nerede bir tuvalette ‘MİLLİ ŞAİRİNİZ TOSUN, BURADA DA HİZMETİNİZDE’ yazıyormuş.

Bunu duyduğumda tepkim Türkleşmişti bayağı: Ulan ne fırlama milletiz be!..

İster misiniz yakında ben de, Hürriyet’in tuvaletine...

Tövbe estağfurullah!

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!