Yarışmanın kaderi jüriyle değişti!

Güncelleme Tarihi:

Yarışmanın kaderi jüriyle değişti
Oluşturulma Tarihi: Haziran 15, 2004 00:49

Ekvador’da yapılan Kainat Güzeli Yarışması’nda Türkiye’yi temsil eden Fatoş Seğmen, dereceye giremediği için kırgın. Bu sonucu son dakikada değişen jüriye bağlayan güzel, ‘Yarışma jürisinin son günde değişmesi, yarışmanın sonucunda etkili oldu’ diyor.

Ekvador’da düzenlenen ‘Kainat Güzellik Yarışması’nda Türkiye’yi temsil eden 22 yaşındaki Fatoş Seğmen, derece alamadan ülkesine döndü. 125 ülkede canlı olarak yayınlanan yarışmadan mutlaka bir dereceyle dönmeyi bekleyen Seğmen, jürinin son anda değişmesinin yarışmanın kaderini değiştirdiğini ileri sürdü. Ülkede yapılan halk oylamalarında hep ilk üç sırada yer aldığını söyleyen güzel, sonucu sürpriz olarak değerlendiriyor.

- Kendinden bahseder misin biraz?

1982-İzmir doğumluyum. İzmir Ege Üniversitesi Beden Eğitimi Öğretmenliği mezunuyum. Ailem İzmir’de yaşıyor. Bana aşırı düşkünlerdir. Ne desem yapılır. Çocukluğumda epey şımartıldım, bu hálá devam ediyor ne yazık ki. Ailemden uzakta olsam da bana hep yanımdaymış hissi vermeyi başarıyorlar. Onlardan hiçbir zaman kopamam.

- Yarışmada derece alamamanın sebebi ne sence?

Yarışma jürisinin son günde değişmesi, yarışmanın sonucunda etkili oldu. Avustralyalı güzel Jennifer Hawkins’in birinci olmasını kimse beklemiyordu. Bu gerçek anlamda sürprizdi. Sonuç sadece beni değil, tüm yarışmacıları şaşırttı. Uzun zaman basında favori gösterilmiştim, dereceye giremeyince doğal olarak üzüldüm. Halktan çok büyük ilgi vardı. Orada yapılan halk oylamasında da ilk üçte yer aldım. Kendimi inandırmıştım. Ama ne yapalım kısmet böyleymiş. Sonuçta Türkiye’yi en iyi şekilde temsil ettiğime inanıyorum. Basın vasıtasıyla Türkiye’yi çok iyi tanıdılar. Halkın gözünde bir numaraydım. Hiç değilse bu beni mutlu ediyor.

- Sana göre güzelliğin tarifi nedir?

Güzellik tek başına anlam ifade etmiyor. Her şeyin birarada olması gerek. Sadece güzellikle bir yere gelinmiyor. Aklını kullanmak zorundasın. Eğitimli olmak da şart.

- Baştan beri amacın hep manken olmak mıydı?

Ben İzmir’de de mankenlik yapıyordum. Okulun bitmesini ve İstanbul’a gelmeyi dört gözle bekledim. Bu yarışma benim için çok uygundu hedefimi gerçekleştirebilmem için.

- Peki şöhret senin için ne ifade ediyor?

Bilinmek, tanınmak güzel şey. Ama topluma örnek taraflarımla bilinmek isterim, kötü taraflarımla değil. Zaten yaşam tarzıma hep dikkat ettim ama şu andan itibaren daha da fazla dikkat etmem gerektiğini düşünüyorum.

- Kötü taraflarımla tanınmak istemem ne demek?

Çok fazla kötü tarafım olduğunu zannetmiyorum. Ama herkes biraz daha rahat davranmak ister. Daha rahat gezebilmek, arkadaşlarıyla dışarı çıkmak... İster istemez kısıtlanıyorsunuz, bu da tanınmanın kötü yanı.

- Mankenlerin fazlasıyla medyatik olmalarına ve magazine çok fazla malzeme vermelerine ne diyorsun?

Bu kadar fazla gündeme gelinmemesi gerekiyor. Aslında basının da bu konuların üzerine bu kadar gitmesini doğru bulmuyorum. Çünkü bir mankenin özel hayatı o kadar önemli olmamalı. Podyumlarda, tanıtımlarda basının ilgisini çekmeleri normal, tamam ama özel hayatın bu kadar mercek altına alınması pek anlamlı değil. Böyle oldukça ilişkiler de çarpıklaşıyor.

- Artık birçok manken defilelerden çok tanıtımlarda ortaya çıkıyor...

Açılışlardan daha farklı ücret alınıyor, bu yüzden olabilir. Ama bence yine de seçici davranmalılar. Benim ilkelerim vardır mesela. Kaliteli işlerde çıkarım. Modacılar genellikle gündemde olan kişileri seçiyor. Bunu bildiklerinden midir nedir, kimileri gündeme gelmek için özel hayatını kullanıyor, onunla bununla çıkıyor, haber oluyor. Bu çok yanlış. Ben kaliteli işler yaparak adımı duyurmayı tercih ederim. Bu çizgimi koruyacak ve bu çizgi doğrultusunda yapacağım her şeyi...

- Bu kadar genç yaşta böylesine önemli bir yol katetmeyi düşünür müydün?

Kendime güvenim vardı. Ama her zaman elimden geleni yaparım, geriye kalanı Allah’a bırakırım diyordum. Tabii ki bir derece bekliyordum. Yarışma sırasında da bunu bir yarışma değil de defile gibi düşündüm ve çok heyecanlanmadım.

Fatoş halkın sevgilisiydi

Miss Turkey yarışması organizatörü Can Sandıkçıoğlu da Fatoş Seğmen’in dereceye girememesinden dolayı şaşkın: ‘Çok enteresan aslında. Fatoş podyuma çıktığı zaman gürültü kopuyordu. Avustralya güzeli bile halktan o kadar ilgi görmedi. Yarışma sonrası yapılan baloda bile millet Fatoş’la fotoğraf çektirmek için sıraya girdi. Üzüldük tabii. Ama ben yine de çok iyi bir iş yaptığını, ülkemizi çok iyi temsil ettiğini düşünüyorum.’

BU İŞİ KAPMAMIZ LAZIM

Güzellik yarışmalarının ülkelerin tanıtımı açısından çok büyük önem taşıdığını sözlerine ekleyen Can Sandıkçıoğlu, Eurovision için harcanan paranın dörtte biriyle Türkiye’yi 2,5 milyar insana tanıtabileceğini de belirtti: ‘Ekvador ekonomik açıdan çok zor durumda olan bir ülke. Başkenti bile Türkiye’nin en az gelişmiş yöreleri gibi. Buna rağmen Miss Universe’ü ülkelerine getirmek için gerekli yatırımı yapmışlar. Ekvador gibi ülkelerden önce bizim bu işleri kapmamız lazım. Miss World gibi bir yarışmayı 2,5 milyar insan izliyor. Böyle reklamı milyar dolar verseniz yaptıramazsınız. Eurovision’u ülkemizde yaptık, çok ses getirdi. Çok ciddi bir bütçe harcandı, 160 milyon insan seyretti. Miss World’ü çok daha düşük fiyata getirip 2,5 milyar insana seyrettirebilirsiniz. Eurovision bütçesinin dörtte birini verseler 2,5 milyar insana Türkiye’yi seyrettiririm!’

Sürpriz sonuç

Türkiye’yi en iyi şekilde temsil ettiğine inandığını söyleyen Fatoş Seğmen, Avustralyalı Jennifer Hawkins’in birinciliğinin tüm yarışmacıları şaşırttığını belirtti.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!