Vahşi hayvan eğitmeninin teknikleriyle kocasını yola getirdi

Güncelleme Tarihi:

Vahşi hayvan eğitmeninin teknikleriyle kocasını yola getirdi
Oluşturulma Tarihi: Nisan 13, 2008 00:00

Amerikalı eski gazeteci Amy Sutherland bugün üç yıl öncesine göre tamamen farklı bir kişi. Daha iyimser, daha sabırlı, daha sakin. İnsanları daha az yargılıyor. Ne oldu da Sutherland böyle oldu? Antidepresan mı kullandı? Yooo! Sihirli bir psikoloğa mı denk geldi? Hayır! Yoga? Değil! Hidayete erdi? Alakası yok!

Harvard Üniversitesi’ne bağlı bir enstitüde vahşi hayvanlar nasıl eğitilir konulu bir yıllık eğitim programına katıldı. Amacı öyle birkaç kere derslere girip katılımcılar, hayvanlar ve öğretmenlerle ilgili bir yazı dizisi hazırlamaktı. Ama dersler tahmin ettiğinden daha ilginçti. Bir yıl boyunca enstitüye gidip geldi. Eğitmenlerin hayvanlar üzerinde kullandığı teknikleri farkında olmadan hayatına uyarladı. En güzeli de hayvan eğitme tekniklerini kocası Scott’un üstünde kullanıp terapilerle düzelmeyen evliliğini kurtarmasıydı. Sutherland’in bu deneyimlerini anlattığı kitabı "What Shamu Taught Me About Life, Love and Marriage-Shamu Bana Hayat Aşk ve Evlilik ile İlgili Ne Öğretti?" şu anda New York Times gazetesinin çok satanlar listesinde. Bir film şirketi de kitabın haklarını satın aldı. Sutherland’le bu son üç yılın hikayesini konuştuk.

Önce şu egzotik hayvanların eğitildiği enstitüyle başlayalım. Hangi hayvanlar vardı, neler oluyordu?

- 150 havyan vardı. Aklınıza ne gelirse: Tavşan, deve, maymun, sırtlan, babun, siyah benekli Güney Afrika maymunu, ibikli Avustralya papağanı. Bengal kaplanımızın adı Taj’dı. Papağanımızınki Clyde. Bu okulu diğerlerinden ayıran en önemli özelliği hayvanları ehlileştirmek ya da onlara hükmetmek gibi bir amacı olmayışıydı. Hayvanları, onlarla iletişim kurarak eğitme yöntemini benimsemiş bir okuldu.

Hepsi için farklı bir eğitim tekniği mi vardı?

- Hayvan eğitmenin onun cinsinden bağımsız belli temel prensipleri var. Kural şu: Onayladığınız davranışı ödüllendirin, tekrarlanmasını istemediğiniz davranışı görmezden gelin! Eğitmenlerin "pozitif pekiştirme" adını verdikleri bu kuralı uygularken karşınızdaki hayvanın cinsini, yeteneklerini ve kişiliğini de bilmeniz gerekli. Örneğin deniz aslanı kuyruğunun üstünde ayağa kalkabilir ama foktan bunu beklemeyeceksiniz. Mesela kişilik farkına bir örnek: Rosie çok neşeli ve rahat bir babundu, ona kaykay kullanmayı öğrettik. Kardeşi Olive ise içine kapanıktı. Kendine güveni tam değildi. Eğitmenler onunla uzun yürüyüşler yapmakla yetiniyordu.

HA İNSAN HA HAYVANAYNI PRENSİP GEÇERLİ

Burada öğrendiklerinizi eşiniz Scott’a da uygulayabileceğiniz fikri nasıl aklınıza geldi? Bir kocayla bir egzotik hayvanın ortak noktası nedir?

- İşte ikisi de hayvan!

Ooo ağzınızdan bal damlıyor!

- Hayır ama sadece koca, hayvan değil, bir evlilikte kadın da hayvan, erkek de. Bu cinsiyetle ilgili bir şey değil. Hayvan eğitmenlerinin kullandığı yöntemlerin özü zaten insan psikolojisine, davranış bilimine dayanıyor. O yüzden insan üstünde kullanılması son derece güvenli!

Peki biz bugüne kadar neyi yanlış yapıyorduk da sevgililerimizi, eşlerimizi pozitif yönde pekiştiremedik?

- Sinir olduğumuz davranışlara o kadar fazla odaklanıyoruz ki karşımızdakinin iyi yönlerini ödüllendirmeyi unutuyoruz. Ha bir de cezalandırmayı çok seviyoruz. Sevmediğimiz her davranış için sevdiğimiz kişiyi cezalandırıyoruz ki bu hiçbir zaman iyi sonuç vermez.

Bir süre bu teknikleri Scott’a uyguladınız ve çok iyi sonuçlar aldınız. Sonra ona söylediniz mi "Sana hayvan eğitmeni gibi yaklaştım" diye?

- Söyledim. Çok kızacak sandım, hiç aldırmadı. Çünkü sonuçta bu yöntemlerin çok faydalı olduğunu, daha az kavga edip, birbirimizin daha çok kıymetini bilir hale geldiğimizi gördü. Bunda alınacak, kırılacak bir şey yok.

Birlikte olduğun adamı değiştirmeye çalışmak boğazlı kazağın yakasını çekiştirerek süveter yapmaya benzer derler. Sizinki nasıl oluyor da işe yarıyor?

- Ama ben Scott’un ne karakterini değiştirmeye çalıştım ne de onun bana boyun eğmesini sağlamaya. Tek yaptığım hoşuma giden tavırlarına tezahürat yapıp ne kadar iyi olduğunu söylemek. Mesela eve daha az dağılmasını istiyorum değil mi? Evi toplasan ne güzel olur filan demek boştur. Ama eve girdiğinde paltosunu salonun ortasına fırlatmayıp vestiyere astığında mutlaka teşekkür ettim. Aynı şey yatak odasının ortasındaki çoraplar için de geçerli. Bunlar yavaş yavaş düzeldi. İlerleme şıp diye olmaz. Önce, dırdır etmeden, bütün sinir olduğunuz şeyleri bir sepete koyup eşinizin kafasından aşağı boşaltmadan, teker teker, adım adım gideceksiniz. Örneğin Scott’un seyahatten döndüğü gün bavulunu boşaltmasını istiyordum. Ona "Bavulunu boşaltsan, paltoyu da oraya atmasan, çoraplar da makineyeeee!" demiyorum. Bavula odaklanıyorum ve bunu söylüyorum. İlkinde işe yaramıyor, belki ikincisinde de... Bavulu boşalttığı zaman ona teşekkür ediyorum. Bu kadar basit.

SCOTT DA AYNI TEKNİKLERİ AMY’YE UYGULUYOR

Görmezden gelmek onu hemencecik daha düzenli biri yapmadı ama büyük bir kısırdöngüyü kırdılar. Bu yöntemi bütün davranışlarında kullandı, şimdi daha huzurlular. Hatta Scott da teknikleri Amy’den öğrendi ve onun üstünde uyguluyor.

Her hayvana bir katil balinaymış gibi davran

Yemek yaparken kocasının dakikada bir omzunun üstünden tencereye kafa uzatmasına sinir oluyordu. Başka bir gazete okurken New Yorker’daki bir makaleyi okuyup okumadığını sormasına da, kırmızıda geçip "Yok yok o uzun bir sarıydı" demesine de, evin içinde sürekli bir şeylerini kaybedip onu suçlamasına da! Tabii bütün bunlara dayanamadığını her fırsatta Scott’a söylerdi. Dünyadaki diğer bütün eşler gibi kafasının etini yerdi. Hiçbir işe yaramıyor! Hatta beter oluyor. O söylendikçe Scott berbere gitme sıklığını ayda birden, 45 güne çıkarttı. O da, artık yüzü görünmez hale gelmişti de ondan! Yine 46 numara pabuçlarını kapının önünde çıkarmaya devam ediyor, bisikleti koridoru kaplıyordu. Amy, dırdır ettikçe ev daha yaşanılmaz hale geliyordu. Bütün bu dağınıklık yetmezmiş gibi bir de birbirlerine bağırıp çağırmaya başlıyorlardı.

Peki egzotik hayvanların eğitildiği yerde neler öğrenmişti? Her hayvana bir katil balinaymış gibi davran. Yani onu zorla hareket ettiremezsin ve ne olursa olsun hükmedemezsin! Peki anlaşıldı. Hayvanın hayatını mümkün olduğunca eğlenceli ve ilginç kılmaya çalış! Hiçbir şey için onu suçlama, unutma o bir hayvan! Orası kesin, onu biliyoruz. Ve seni sinirlendirdiği zaman hiçbir şey yapma, görmezden gel!
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!