Üçüncü Fransız devrimi!

Güncelleme Tarihi:

Üçüncü Fransız devrimi
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 19, 1998 00:00

Haberin Devamı

Johnny Hallyday, 68 kuşağının en ünlü Fransız şarkıcısıydı. O kuşağın müzisyenleri kolay kolay yıkılmıyor. Hallyday de onlardan biri. Kısa bir süre önce Le Monde Gazetesi'nde yayınlanan bir söyleşisinde bir müzisyenin kokain kullanmasının ‘‘normal’’ olduğunu söyleyerek kuşağına özgü pervasızlığı sürdürdüğünü göstermişti. Hallyday şu anda 50 yaşında, ama dev bir gösteriye hazırlanıyor: Dünya Kupası için yapılan Fransa Stadyumu'nda 4, 5, 6 Eylül'de dev bir konser verecek. Futbol Kupası basında ‘‘ikinci Fransız Devrimi’’ olarak adlandırılmıştı. Hallyday dev stadyumda ‘‘üçüncü Fransız Devrimi’’ne hazırlanıyor. Amacı, stadyuma helikopterle inmek! Fransa'da yayınlanan Glory Dergisi, 50 yaşındaki bu kaslı delikanlıyı kapağına taşıdı. Hallyday özel yaşamından spor tutkusuna kadar her şeyi anlatıyor. Amacı hep 1 numara olmak. Hatta 2000 yılında ayda konser vermeyi bile düşünüyor!

Parc des Princes ve Las Vegas'da verdiğiniz dev konserlerden sonra, 4,5,6 Eylül'de de Stade de France'ı coşturacaksınız. Bıkmadınız mı?

- Hayır, hiç. Çok cazip bir şey bu. Üstelik de her gün konser vermiyorum. Daha ‘‘normal’’ büyüklükte konserler verdiğimde insanlar her zaman hayal kırıklığına uğruyorlar. Halk benden dev konserler bekliyor.

Ama zaten yapılacak her şeyi yaptınız, kanıtladınız...

- Hayır. Parc des Princes konserinden sonra ‘‘şimdi ne yapacağız?’’ diye sordum kendime. Yönetmenim Bernard Schmitt'le birlikte Stade de France gösterisine karar verdik. Çok daha büyük, şaşaalı bir konser. Bugün de, ‘‘2000 yılında ne yapsam?’’ diye düşünüyorum. Ayda mı konser versem?

Sahneye helikopterle geleceğinizden söz ediliyor. Doğru mu?

- Helikopter söz konusu, evet, ama hiçbir şey kesin değil. Fransa'da güvenlik sorununu çözmek basit olmuyor. Stadın üstünde uçmak için izin gerekiyor, çünkü Charles de Gaulle havaalanına yakın. Yani zor ama ümidimi kaybetmiyorum. İnatçıyım. Böyle bir fırsatı kaçırmak istemem!

38 yıldır hep zirvede kalmanızın nedeni bu mu?

- Sanırım. Bu mesleği alt değil, en üst basamakta olmak için yapmak istiyorum. Başkalarının yapmadığını yapmak amacım. Ve birinci olmaya devam edebilmek.

Karınız Laeticia sizin çok sade bir insan olduğunuzu söylüyor. Bir star için inanılması zor bir şey bu...

- Ama gerçek. Gündelik hayatta çok sade bir insanım. Azla yetinirim ve kolay mutlu olurum. Halka mal olmuş bir meslek icra edip, bir yandan da cimrilik yapamazsınız. Bir konser verdiğimde para biriktirmeye kalkmam. Verebileceğimin en fazlasını veririm. Halkı yıllarca aldatamazsınız.

Halk sizin nihai amacınızın para olmadığını biliyor mu?

- Para için olsaydı Stade de France konserini vermezdim. Bu program çok pahalı, kazandırdığından çok, benden götürecek.

PAHALIYA PATLAYACAK

Niye?

- Stadı boş olarak kiralamak çok pahalı. İnsanları yerleştirecek bir personel tutmak lazım. Güvenlik için insanlar lazım. Sahneyi, ışığı kurmak. Toplam fatura ürkütücü! Kaç kişi geleceğini önceden bilemiyorsunuz. Bu bir bahis. Ben de kumarhane yerine hayatta oynamayı seviyorum.

Helikopterle gelmek istiyorsunuz. Güvenlik açısından mı? Parc des Princes'de kalabalığın içinden geçmiştiniz, neredeyse boğuluyordunuz...

- Evet, korkunçtu. Sonradan pişman olduğum riskleri göze alıyorum. Kalabalığın arasından geçmek inanılmaz uzun sürdü. Ben amatör bir boksörüm ve sahneye, boks şampiyonlarının salondan geçerek ringe çıkışları gibi çıkmak istedim. Sorun 50 bin kişi olacağını hesap etmememdeydi. Ter döktüm.

Az acı çekmediniz, az sınavdan geçmediniz ama her seferinde gururla dimdik kaldınız. Zirvede oluşunuzda bunun da rolü var mı?

- Mutluluğun önemini anlamak için acıyı tanımak gerekir. Bir sanatçı aşkı ve hayal kırıklıklarını yaşamadıysa, söyleyecek fazla sözü olmaz.

İki kere kalça ameliyatı geçirdiniz. Çok da acı veren ameliyatlardı. Sizce fiziksel acı duygusal acıdan daha mı kötü?

- Her tarafım dikildi! Disk kayması oldum, motosiklet yüzünden bacaklarım kırıldı, her defasında beni yeniden düzelttiler. Ama birazcık yogayla fiziksel acı kontrol edilebiliyor. Oysa duygusal acı çok derin.

En kötüsü hangisiydi?

- Birçok ‘‘en kötü’’ oldu. Beni büyüten teyzemin ölümü korkunçtu. Babamı tanımamış olmam ve öldüğü gün tanımam çocukluğumda çok iz bıraktı.

En iyisi?

- Oğlum David ve kızım Laura. Hayatımın en büyük mutlulukları.

Vereceğiniz konserin Hollywood ayarında olduğu söyleniyor. Amerika'yla Fransa arasında gidip geliyorsunuz. Karaibler'de bir yıl geçirdiniz. Kökünüz nerede?

- Bir zamanlar Amerika'da yaşamayı düşünmüştüm. Bir çiftlik almak ve bir kovboy gibi yaşamak. Amerika beni büyülemiştir hep. Ama köklerim Paris'de, burada doğdum.

YAŞLANMIYOR BÜYÜYORUM

Yaşlanmak sorun yaratmıyor mu?

- Daha önce de söyledim: Ben yaşlanmıyorum, büyüyorum.

Biraz da hayatınızda olan kadınlar sayesinde belki. Şimdi Laeticia var. Bu kadar genç bir kadın olması, sizin bilerek yaptığınız bir seçim mi?

- Hayır, kendiliğinden oldu. Ama ben daha yaşlı kadınlara çekici gelmiyorum, oysa gençler daha ilgililer. Değil mi Laeticia? (Laeticia elinde bir vazoyla odaya giriyor ve ‘‘Hayır yalnız genç kadınlar değil, bütün kadınlar!’’ diyor.) Bir çift için yaş önemli değil. Önemli olan aşk ve saygı. 40 yaşında bir kadını da, 25 yaşında bir kadını da sevebilirsiniz. Ama kendi yaşıtlarınızla ilişkide sıkıntı ihtimali yüksek.

Laeticia'yı niye sevdiğinizi sormayacağım, çünkü çok sık anlattınız bunu. Peki hayatınızın kadını mı o?

- Hayatımın en son kadını olacak, bu kesin. Gerçek bir aşk duyuyorum.

Sizin hayatınızın birçok kadını oldu...

- Hayatımda iz bırakan üç kadın var: Sylvie Vartan, Nathalie Baye ve Laeticia. Herkesi farklı seviyoruz, mesele bu. Biriyle tanıştığınızda, ilk fizik önem kazanıyor. Sonra önemi geçiyor... Çekim kalıyor ama arzu değişiyor. Aşk daha da güçleniyor. Sylvie'yle aynı yaştaydık, o benim gençlik aşkım oldu. Hayatımın ilk kadınıydı, o 17 ben 18 yaşındaydık. Nathalie Bayle'le birlikte bir programda skeç yapmam istendi, peki dedim. Çok hoştu, pırıl pırıldı, komikti. İyi anlaşıyorduk ve birlikte çok eğleniyorduk. Sonra arkadaşlığımız aşka dönüştü. Laeticia'ya gelince, diyecek bir şey yok, onu gördüğünüz anda eriyorsunuz zaten!!!

Dünyanın çeşitli yerlerinde mülkünüz var mı?

- Hayır. Paris'te bu evim var. Bir de çocuklarım için yaptırdığım St- Tropez'deki evim var. Sahip olduğum bütün mallar bu kadar.

Bir çocuk sahibi daha olmak ister misiniz?

- Evet, Laeticia'dan. Ona böyle bir borcum var. Bugün 70 yaşında olan bir adamın durumunun, bundan otuz sene öncesiyle aynı olduğunu düşünmüyorum. Ben 75'ime geldiğimde kızım ya da oğlum 20 yaşında olmuş, ne olacak yani? Ben gayet sağlıklı olacağım.

David'le yakın mısınız?

- Tabii. Çok genç baba oldum, babası da olsam yine de arkadaş gibiyiz. Benim ondan daha genç arkadaşlarım var. O kendi yolunu çiziyor, beste yapıyor, ‘‘Böyle babaya, böyle çocuk’’ adlı yeni albümümün bütün müziklerini o yapacak.

Laura ne yapmak istiyor?

- 14 yaşında. Bütün genç kızlar gibi, bir gün top model olmak istiyor, ertesi gün oyuncu. Şimdilik ben eğitimini bitirmesi için zorluyorum onu.

Özel antrenörü var

JOHNNY Hallyday'in vücudunda bir gram fazla yağ yok. Bunu sürekli egzersize borçlu. Özel bir antrenörü var. Daniel Dos Reis, yalnız Johnny'nin değil, Mickey Rourke ve Kevin Costner'ın da antrenörü. Johnny Hallyday, vücuduyla ilişkisini şöyle anlatıyor: ‘‘Bir konser ya da film programım olmasa bile pazar hariç her gün antrenman yaparım. Birbuçuk saat jimnastik ve biraz da boks. 50 yaşında fiziksel olarak insanın özsaygı nedeniyle kendine iyi bakması lazım.’’

Hallyday aynı zamanda amatör bir boksçu: ‘‘Boksa eski dünya karate şampiyonu Dominique Valera ile başlamıştım. ‘Terminus' filmi için onunla çalıştım, savunma sporlarıyla ilgilendim, sonra İngiliz boksuna yöneldim.’’

Ya alkolle ilişkisi? Hallyday bu konuda çok ciddi. Bazen 6 ay boyunca ağzına içki sürmediği oluyor. Yemeğine de çok dikkat ediyor. Hiç kırmızı et yemiyor, balık ve tavukla yetiniyor, sos koymadan pilav ve makarna da yiyor. Sağlığına çok düşkün: ‘‘O kadar çok arkadaşın ölümünü gördüm ki sağlığıma çok dikkat ediyorum. İnsan fiziksel olarak ne kadar güçlü olursa o kadar az hastalanır. Ayrıca sonuna kadar ayakta kalmak istiyorum!

Johnny Hallyday’in rejimi

1. Günde 2 litre su içilecek

2. Ekmek, sirkeli sos, tereyağ, şekerli içecekler, alkol (bira dahil) tamamen unutulacak.

3. Bol spor yapılacak

SABAH

1 bardak greyfurt suyu

2 katı pişmiş yumurtanın beyazı

Az miktarda reçel sürülmüş bir dilim ekmek

ÖĞLE

150 gram beyaz et (tavuk ya da balık)

Haşlanmış pirinç ya da iki haşlanmış patates (maydonoz ve limon suyu ile)

Yoğurt

AKŞAM

200 gram haşlanmış balık (maydanoz ve limon suyu ile)

Haşlanmış yeşil fasulye ya da bir salatalık, bir domates ya da herhangi bir haşlanmış sebze

1 meyve (elma)

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!