Sen Hiç Ateşböceği Gördün Mü filminin konusu nedir ve oyuncuları kimdir?
Güncelleme Tarihi:
Sen Hiç Ateşböceği Gördün Mü filmi izleyicilerin karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Yılmaz Erdoğan'ın yazmış olduğu tiyatro oyunundan yola çıkılarak uyarlanan Sen Hiç Ateşböceği Gördün Mü filmi, Netflix platformunda izleyicilerle buluşacak. Peki, Sen Hiç Ateşböceği Gördün Mü filminin konusu nedir? İşte, Sen Hiç Ateşböceği Gördün Mü oyuncuları ve konusu hakkında detaylı bilgiler
Sen Hiç Ateşböceği Gördün Mü filmi, 9 Nisan tarihinde izleyicilerle buluşmaya hazırlanıyor. Daha önce Demet Akbağ'ın rol aldığı başrolde bu kez Ecem Erkek yer alacak. Filmin yönetmen koltuğunda ise “Misafir”, “Acı Tatlı Aşk” ve “Her Şey Aşktan” gibi ünlü yapımlara imza atan Andaç Haznedaroğlu oturuyor.
Filmin oyuncu kadrosunda Ecem Erkek dışında, Yılmaz Erdoğan, Atakan Çelik, Merve Dizdar, Devrim Yakut, Ushan Çakır, Bülent Çolak ve Engin Alkan gibi isimler bulunuyor.
504 KEZ SAHNELENDİ
Yılmaz Erdoğan’ın imzasını taşıyan “Sen Hiç Ateşböceği Gördün mü?” adlı tiyatro oyunu ilk kez 1998 yılında sahneye konuldu ve 4 yıl boyunca aralıksız kapalı gişe oynadı. Demet Akbağ, Yılmaz Erdoğan, Zerrin Sümer, Sinan Bengier, Salih Kalyon, Ayberk Atilla, Bican Günalan ve Neslihan Yeldan gibi usta isimlerin rol aldığı oyun, 504 kez sahnelendi ve
1 milyondan fazla kişi tarafından izlendi.
‘BU HABERİ ÇOK ZOR SAKLADIM’
Başrolde yer alan Ecem Erkek duygularını şöyle anlattı: “Size mutluluğumu anlatamam. Kafamda, gözümde, midemde kelebekler varmış gibi hissediyorum. Sonunda siz de aldınız haberi. Çünkü söylememek için can çekiştim. Benim böyle güzel bir haberi içimde tutmam çok zordu. Şu an çok mutluyum. Çekimlere başladık bile...”
Yılmaz Erdoğan, fragmanı duygusal bir yazıyla duyurdu.
HİÇ SÖNMEYEN…
Diğerlerinden farklı olmak başa bela mıdır? Daha zeki olmak, farkındalığı daha yüksek olmak?
Kendilerini akıl sahibi bildikleri için seni deli zanneden insanlara karşı, elinde sadece güçlü bir
mizah duygusu vardır. Bir savunma sistemidir bu. Kimselerin görmediği çelişkileri böyle açığa
vurursun. Bakın bu çok saçma, bakın bu çok yanlış dersin. Yol açtığın kahkahaların
merhametine sığınarak…
Sen yumuşacık ama hayat katıdır. Sen duyarlı, onlar önyargılıdır. Herkes her şeyi bilirken, sen
sadece sorular sorarsın. Onlar bilgiç, sen meraklısındır… Ve karar verici hep onlardır.
İşte bu “onlar” dediğin “yakınların” senin için uygun bir hayat biçimi düşünürler ve sen bunun
dışına çıkamazsın. Amaçları bellidir; Sen de onlar gibi olmalısın. Sen de herkes gibi dedikodu
yapmalısın mesela. Ağaçlarla, kuşlarla, böceklerle konuşmamalısın. Adam ne diyorsa onu
yapmalısın.
Algı ve onur eşiği yüksek bir insan için başka bir seçenek daha vardır. Direnmek… Gülseren
gibi… Amansızca dalga geçmek onlarla.
Tüm bunlar, gücün akla egemen olduğu bir çaresizlik bulutu içinde yaşansa da…
Sevmediklerin sevdiklerinden daha uzun yaşasa da…Seni yaşamaya zorladıkları şey, acıklı bir
güldürüden başka bir şey olmasa da…
Ve görünüşte hep “onlar” kazansa da… Gerçekte galip olan sensindir.
Çünkü sen, eğer bir Gülseren isen, şunu çok iyi bilirsin; Ateş böceklerinin ışıltısını görünmez
hale getirebilirler ama o ateşi söndüremezler.
Teslim olmayanı, yenemezler!
YILMAZ ERDOĞAN