Tartışırken kavga ediyoruz

Güncelleme Tarihi:

Tartışırken kavga ediyoruz
Oluşturulma Tarihi: Kasım 22, 2004 00:00

TEMPO Dergisi’nde (18-24 Kasım 2004) Nilüfer Kas ile Efe Nalçacı’nın ‘Münazarada BÜ Ekibi Çok İddialı’ yazısında yer alan dört gencin söyledikleri, sanırım, bizim münazara, tartışma ve genel kültür kavramı üzerine epey önemli bilgileri anımsamamızı, tazelememizi sağlıyor.Boğaziçi Üniversitesi’nden dört genç: Özgür Bozçağa, Nisa Genç, Mert Önen, Perma Narlı münazara nedir, sorusunun yanıtını veriyorlar.Çoğu zaman bizim güzel konuşuyor dediğimiz kişi, büyük ölçüde hoş ve boş konuşan kişidir.Geçenlerde televizyonda, aklımda yanlış kalmamışsa Tayvan Meclisi’nde milletvekillerinin birbirlerinin üzerine kumanyalarındaki yemeklerini fırlattıklarını gördüm, hem güldüm, hem de acıdım.Çünkü düşüncelerini savunamayacak kadar bilgisiz, cahil insanların sözü bırakıp kaba kuvvete başvurduğunun hepimiz tanığıyız. Kısa süre önce TBMM’nde ölümle sonuçlanan olayı unutmadım.Gençliğimde sözü çok edilen ‘genel kültür’ kavramının bu dört gencin tartışmalarında geçerlik kazanması, genç kuşağın dünyayı kavrama, algılaması açısından önemli bir aşamadır.Şimdi uzmanlığa önem veriyoruz, ama öylesine abartıyoruz ki, uzman kendi işine gömülüyor, Türkiye’de ve dünyada ne olduğunun farkında değil.O eğer bir teknokrat değilse, basit bir uygulamacıdan öte çalışmalar yapıyorsa, genel kültürü edinmesi gerekiyor.Okurlarım belki anımsayacaklar, yıllar önce, DNA’yı bulan bilim adamının gençliğinde, okul sıralarında bir yarışmada William Shakespeare’in adını bilmediği için yarışmayı kaybettiğini yazmıştım. Sanırım bu ayrı bir tartışma konusu, ayrı bakış açılarından bakıldığında ayrı sonuçlara varılacak bir sorun.* * *MÜNAZARANIN özelliği şu: İki karşıt fikir geliyor masaya ve siz hangi tarafta yer alacağınızı bilmiyorsunuz, üstelik konu da 15 dakika önce saptanıyor.Bu durumda inandığınız bir fikrin karşıtını savunmak zorunda kalabilirsiniz. İşte bu yöntem bence tartışmacıyı dogmalardan kurtarıyor, kendi dogmaları, saplantıları dışında da bir düşünce dünyası olduğunu anlamasına yardım ediyor. Kısacası, düşüncesini karşıtlık kesişmelerinde boyutlandırıyor.Özgür Bozçağa, tartışma alanlarının genişliğini açıklıyor: ‘Ortadoğu politikaları, Irak savaşı, televole kültürü, popüler olaylar... Her olayı iki taraflı düşünüyoruz.’Nisa Genç, bir tartışmacının konuya yaklaşma yöntemlerine değiniyor, olaya nasıl baktıklarını özetliyor: ‘Savunsak da savunmasak da her konuya 360 derecelik bir açı ile bakabilmeyi öğreniyoruz. Kendi inandığınız şeyi savunduğunuzda inançlarınızla hareket ediyorsunuz ama inanmadığınız bir konuda mantık zinciri kuruyorsunuz.’Bence, karşıdakinin de düşüncesindeki gerçeklik payını ancak o zaman anlarsınız.Mert Önen, düşünmekte çoğulculuğu savunduklarını belirtiyor: ‘Her olaya çift taraflı bakmayı öğreniyoruz. Analitik düşünüyoruz. Bir düşünceye saplanıp kalmıyoruz.’Edebi, siyasal tartışmalardaki en önemli zaafımız kendi düşüncemizi mantık çerçevesi içinde, nesnel bir tavırla savunmaktan çok onun üstüne katlanıyor oluşumuzdur.Perma Narlı’nın söylediklerinde politikacıları eleştirdiği noktalara katılıyorum: ‘Bizdeki politikacılar bir konunun artısını eksisini tartışmıyorlar. Daha çok güzel konuşma sanatını icra ediyorlar.’ * * *DÖRT gencin söylediklerinden, şu kanıya varabiliriz:Genel kültür gene büyük bir itibar kazanıyor, eski saygın yerine kavuşuyor.Uzmanlık dalınız ne olursa olsun, onu bir genel kültür çerçevesi içine yerleştirdiğinizde, bir genel kültür temeline oturttuğunuzda, çok daha başarılı, çok daha inandırıcı oluyorsunuz.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!