Starlar Demirel’le aynı yaşta

Güncelleme Tarihi:

Starlar Demirel’le aynı yaşta
Oluşturulma Tarihi: Ekim 20, 2001 01:53

En son Tarkan'ın Karma albümünde şarkılarıyla ulaştı kitlelere. Hele o ‘‘Vereceksen akıl verme huzur ver’’ cümlesi yok mu dillerden düşmüyor. Bugüne kadar Türk popunun en starlarına sayısız beste yaptı, söz yazdı. Sezen Aksu'dan Nilüfer'e, Yeni Türkü'den Candan Erçetin'e kadar. Tam 150 klip çekti onlara.

Candan Erçetin Beyoğlu'nda peşine kitleleri taktığı unutulmaz yürüyüşünü onun klibinde yaptı. Yine Erçetin'in söylediği Her Aşk Biter mi'ye çektiği kliple MCM en iyi yönetmen ödülünü (1999) aldı. Başarıları başarılarını kovalarken o Türk popunun görünmeyen yüzü oldu hep. Ama artık öyle değil, sesiyle, yüzüyle, cismiyle de ortada Mete Özgencil. Çünkü kendi albümünü yaptı. ‘‘Olmalı’’ Pazartesi'den itibaren radyolarda çalınacak, 1 Kasım'da da müzik marketlerde satışa çıkacak. Klibi ve müzikali de sırada. Özgencil iddialı, hem de çok iddialı. Başka starlar için yaptıklarından asla sözetmiyor oluşu da bu iddianın bir delili. Aşağıda okuyacağınız röportaj da...

Artık profesyonellerden daha profesyonelim. O yüzden bekledim. Cinnet içinde geçirilen yedi kutsal sene sonunda çok şey öğrendim.

Can çıkmayınca ses çıkmıyor.


Sizi yönetmen, besteci bilirdik ama şarkı söyleyeceğiniz aklımıza gelmemişti. Ne oldu, 'yeter, şimdi de kendim için' mi dediniz?

- Yok, hiçbirinden vazgeçmedim henüz. Neler yapabilirim, diye düşünüyordum. Genç yaştaki samimiyetimi bu yaşlarda ekrandan seyredersem üzülürdüm. Gençlik resimlerinin insanları eskittiğini düşünüyorum. Yaşını aldıktan sonra yüzleri çıkarsa, daha uzun süre kalırlar. Baktım, Türk popu 18'inde götünü gezdiriyor; ben de 39'umda öyle değil, böyle dedim.

Albüm, starlar için beste, klip yönetmenliği defterini kapattınız anlamına mı geliyor?

- O defteri zaten beraber kapattık başkalarıyla. Benimle çalışmak isteyecek bir ya da iki kişi varsa beni affetsinler.

Şanslılar kimler?

- Tarkan gibi hoş bir ses. Bu kadar şarkı söyleme isteği olunca tabii ki ona veririm. Ama arkasından pek fazla isim gelmiyor aklıma. Klip adına da bu böyle. Türkiye'nin starları benim çocukluğumdan beri var. Türkiye'nin starları Demirel'le aynı yaşta.

Ve Mete Özgencil, 12 şarkılık ‘‘Olmalı’’ albümüyle öyle değil böyle olmalı mı diyor?

- Madem ki varım bu dünyada o zaman bu hayatı benim istediğim gibi olana kadar peşinden takip edeceğim. 25 yaşında şarkı söylemeyi şimdikinden daha çok istiyordum diye yapmadım. İşin içinde heves olunca sevmiyorum. Ödüm kopuyor heveslerimden. Kavga etmeye başlıyorum. Çünkü insanlara önerilen şeylerin özellikle popta çok denenmiş şeylerin söylenmesi lazım. Bunlar ne hayatım, ne bundan sonra yaşayacaklarım. Bunlar benim şarkılarım.

TÜRKİYE ÇOK PASAKLI

Olgun ve profesyonel Özgencil, Türk popuna ne getirip değiştirecek?

- Beni! Mete Özgencil zaten bir tane. Başka bir şey olamıyor. Başına da herşey bu yüzden geliyor. Doğduğumdan beri şarkı söylüyorum. Sözlerimi alan olunca, belki ihtiyacı olan da vardır diye kendimi hedefin orta yerine yerleştiriyorum. Kazanacağımı hayal ediyorum. Elalemin beğenisine göre iş üretebilme yeteneğim olsaydı, daha makul beste bulurdum. Allah'tan bu kadar yetenekli değilim.

Albümde yeni, farklı olan neler?

- Bunların hepsi yeni. Benim müziğim, Türkçe'yi nasıl duymak istediğime ilişkin öneri. Müziğe bir öneri. Alternatiflik mecburen iyi olmaktır. Çıkan her iş, iyilik konusunda alçakgönüllülük takınmasın. Kendini tutturmamış, söyletmemiş şarkılar iyi olma sorumluluğunu taşımazlar.

Kendiniz için söz, kendiniz için beste ne kadar sürede gerçekleşti?

- Ne tür sound olacağını, geriden hangi sözün geleceğini baştan seçmek istiyorum. O yüzden zor olmadı. Bir gecede yazıyorum, altı ay onu kontrol etmekle geçiyor. İki yılda çıktı besteler ama içinde beş yıllık söz de var. Devrim Karaoğlu'yla birlikte söz ve müziği frekanslara dökmemiz de yedi ay sürdü. Devrim olmasaydı yapmayacaktım. Yapım aşamasında anlaşamadığım insanlarla doğru dürüst iş yapacağıma inanmıyorum. O yüzden geçimsize çıktı adım. Hayatımda huysuzum, sevgililerimde, arkadaşlarımda huysuzum. İşimde çok huyluyum. İşimde bugüne kadar hiçbir gerginlik olmamıştır. İş yaparken çok mutluyum. Titiz değilim ama Türkiye çok pasaklı, kimseden dürüst bir şey istenmiyor.

Şarkılarınızı söyleyişiniz, sesinizin seksiliği çok şaşırtıcı?

- Aooovvv. Ses, çabuk getirisi olan bir şey. Sanattan meslek edinmeyi düşünmedim. Resimden para kazandım, meslek oldu, bıraktım. Resim yaparak geçinmeye ikna olduğumda resim yapmaktan kendimi men ettim.

Yarattığınız popçular mı keşfetti sesinizi?

- Evet. Sana kaset yapalım dediler. Hah haa. Sana biz kaset yapıyoruz farkındaysan, demek zorunda kaldım.

ÜÇ BOYUTLU MÜZİK

Otorite kulaklar nasıl bulacak dersiniz Olmalı'yı?

- En iyi otorite hisler. Müziği seçmenin yegane yolu bu. Ne edebiyat gibi paye veriyor, saygın yapıyor. Ne şiir gibi hem saklanıyor hem basılıyor hem de sesli okununca berbat oluyor. Ne de seyretmek için sinema salonuna gitmek gerekiyor. Müziğe bunların hiçbiri yapılamıyor. Hisleri en az yanlışla seste görüyor insan.

Müziğiniz de iddialı?

- Üç boyutlu sound var, çok sesli değil. Perspektif olmalı. Baslar müziği yürütürler ama aynı zamanda kahverengiler, lacivertler, fümelerdir. Turuncu benim için keman. Onu fazla koyarsan, Fas'ta, Sahra'da çekilmiş fotoğraf gibi olur. Bunların hepsi kontrol altında ve hiçbir hevese kapılmadan yaptık Devrim'le. Bu albümün izlerini mutlaka önceki işlerimde vermişimdir. Gitar sesinden bıktım mesela. Sesin akustiği olmaz. Yargılamazsan yeni sesler dinlersin. Yargılarsan hala davul zurnayla müzik dinlersin! Türkiye Onno Tunç'la bir ara müziğe çok ısınmıştı. Ama ölümünden sonra yerine yenisi çıkamadığı için akustiğe mecbur kaldılar. Bunun reklamı yapıldı. Yaşasaydı üç boyutlu sound'a daha çabuk gelinirdi. Gençler de bunu hissedecek vakit bulamadılar. Erken parladılar.

Rakibiniz yok mu?

- Kimin var ki? Kelimeleri değiştirmek istiyorum Türkçe'de. Tanrı yerine vicdan denilince herkes çok güzel anlayacak. Bu tür şeyler eski ama bende yeni duruyor. İnsanlar anlaşırız korkusuyla susup anlaşmamak üzere konuşuyorlar.

AÇILIŞ, KOKTEYL, ESKSTRA İÇİN YAPILMIŞ ŞEYLER

Kuzguncuk'ta Can Yücel'le sohbet etmiştik. 'Türkiye'de doğru dürüst müzisyen yok ki beraber çalışalım, caz müziği için söz yazalım' demişti. Bir şair daha ne yapsın? Gözlerini kapayıp duygu yolculuğuna çıkacaksın. Biri kalkıp da ben şarkı söyleyerek sizlerden aldığım oylarla kendime saray yaptırdım, demek ki bana ihtiyacınız var diyebilmeli. Müzik, bazılarının ekranda olma sebebi olarak kullanılıyor. Türkiye'de müzik için müzik yapılmıyor. Bunlar, açılışlar, kokteyller, sünnet düğünleri ve ekstralar için yapılmış şeyler. Para kazanmak, ayakkabı çanta almak için. Hissetmeden söylüyorlar. Yalan söylüyorlar.

MÜZİKTEN BU KADAR İYİ ANLAYAN HALK ZOR BULUNUR

Türk halkı öyle zor şartlar altında yaşadı ki entelektüellerini ve sanatçılarını solladı. Sanat eseriyle sadece insan ilişkiye geçer, sanatçılar değil. Sanatçılar birbirleri için iş yapmazlar. Onların görevi erken anlamak, aktarırken kolay akmak ve sokağı eğitmektir. Türk halkı hislerinde bıçak sırtı oldu ve artık yalan dinleyemiyor. Sanatçıyı sanatçı yapan tek şey, yalan söylememesidir. Türk halkının duyargaları çok gelişmiş. İşine ve gözüne bakınca anlar. Müzikten bu kadar iyi anlayan halk da zor bulunur. En çevik yolu bulup onun dikkatini çalmak zorundasınız. Müziği yapanların kulağı yok ama hırsları, giderleri var. Ya anlarsa korkusu yüzünden sen anlamazsın diyor. Ben de inatla diyorum ki çok iyi anlıyor.

SIKILIRSAN DEĞİŞTİR ŞARKISINDA GAY AŞK ANLATILIYOR

Albümde yer alan ‘‘Sıkılırsan Değiştir’’ şarkısındaki telefon konuşması, gay aşkı üzerine söylenmiş gibi. Ahizenin bu tarafından Özgencil, ‘‘Sen aşka inanır mısın?’’ diye soruyor. Karşısındaki erkeğin ise aşka da aşık olana da ‘‘Bilmem, hı?’’dan başka söyleyecek sözü yok. Şarkıyı Özgencil'e sorduk. İşte cevabı:

Oradaki iki erkek de benim. Eğer kadın olarak doğsaydım, şarkıdaki o iki kadın da ben olacaktım. Ama hangisini tercih ettiğini, tercihinin sana ne getirdiğini gör ve değiştir diyorum. İkisiyim, ikisi olma ihtimalini de barındırırım, herkes gibi. Narsist, aksine aşık olduğunda aşık olduğu kendi aksi, kendiyle aynı cinstedir. Başka birine rolü verip gel de seni aşağılayayım diyemezdim. O bir kadın sesi olsaydı yine de heteroseksüel olmayacaktı. Çünkü kadın ve erkek arasındaki konuşmada bu jargon, heteroseksüellikte neredeyse kabalık diye tabir ediliyor. Heteroseksüel dünyada terbiye daha geçerli. Gay camiada bu konuşmalar, bıçak kemiğine dayanmış birinin bir başkasının derdini dinlememe hali bile olabilir. 'A, inanmazsan inanma, bana ne' dediği yer, daha heteroseksüellerin ağzına oturmadı. Onların canı daha bezmedi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!