Sinema

Güncelleme Tarihi:

Sinema
Oluşturulma Tarihi: Haziran 23, 2006 00:00

Denizde geçen bir felaket hikayesi

Poseidon

Yön: Wolfgang Petersen

Oyn: Kurt Russell, Josh Lucas, Richard Dreyfuss, Jacinda Barrett


En son görkemli Truva filmiyle sinemalarımıza konuk olan Wolfgang Petersen, Poseidon’dan Kaçış ile uzmanlık alanı olan tuzlu sulara geri dönüyor. Das Boot (1981), Kusursuz Fırtına (2000) gibi mavi sulara dair önemli filmlere imza atan yönetmen, bu kez batmakta olan dev yolcu gemisinden kurtulmaya çalışan bir grup insanın macerasına odaklanıyor.

Yılbaşı gecesi Kuzey Atlantik denizinde seyir halinde olan lüks yolcu gemisi Poseidon’da eğlenceler başlamıştır. 20 katı, 800 kamarası ve 13 yolcu güvertesiyle en büyük yolcu gemilerinden biri olan Poseidon’da, yolcuların çoğu Ana Balo Salonu’nda toplanmıştır. Tam bu anda 30 metreyi aşan muazzam bir dalga Poseidon’a çarpar ve darbenin şiddetiyle gemi alabora olur. Kolonlar çöker, büyük bir kısmı karanlığa ve suya teslim olur. İlk darbenin etkisinden birkaç yüz kişi sağ kurtulur. Kontrolü ele alan kaptan, kurtarılmayı beklemeleri gerektiğini söyler. Ama profesyonel bir kumarbaz olan Dylan Johns, emirleri hiçe sayarak ona güvenen bir grup yolcuyla çıkış yolu bulmak üzere yola çıkar.

Paul Gallico’nun romanından uyarlanan Poseidon’dan Kaçış, görkemli bir felaket filmine yaraşır üstün teknoloji ürünü efektleri ve devasa dekorlarıyla dikkati çekiyor. Film, derinliği 6.7 metreyi bulan dünyanın en büyük plato havuzu, ünlü Plato 16’da çekildi. Baş aşağı yatmış bir gemi için, 22 metre yükseklikteki iç mekán setinin hazırlanmasında 100 kişilik ekip tam beş ay çalıştı.

Filmin kamera arkası çok önemli isimlerden oluşuyor. İngiliz Hasta ile Oscar kazanan ve üç kez Oscar’a aday gösterilen John Seale görüntü yönetmenliğini, Los Angeles Sırları (L.A. Confidential)’daki çalışmasıyla BAFTA Ödülü kazanan Peter Honess kurguyu üstlenmiş. 600’ün üzerindeki görsel efektin mimarı ise Kusursuz Fırtına için çığır açan su efektleri hazırlayan ILM adlı şirket. Tsunami sendromundan beslenerek Titanikvari bir felaket öyküsünü perdeye taşıyan Poseidon’dan Kaçış’ın en büyük kozu tabii ki yönetmen Wolfgang Petersen.

Kitano’dan ultra deneysel film

Takeshis

Yön: Takeshi Kitano

Oyn: Takeshi Kitano, Kotomi Kyono, Ren Osugi


Ölüm Oyunu (2000), Bebekler (2002), Zatoichi (2003) gibi yapıtlarını izleme fırsatı bulduğumuz, Japon Sineması’nın çılgın yönetmeni Takeshi Kitano, önceki yapıtlarından çok daha kişisel bir çalışmayla karşımızda. Kitano’nun 10 küsur yıldır çekmeyi hayal ettiği, ancak karmaşık öyküsü yüzünden yapımcıları 2003’te ikna edebildiği Takeshis, yönetmenin ticari anlamda en büyük risk aldığı film. Yönetmen, filmi izleyeceklere şu tavsiyede bulunuyor: "Tüm zihinsel aktivitelerini bırakmalarını ve filmi hissetmelerini, kendilerini bu deneyime bırakmalarını tavsiye ederim. Filmi analiz etmeye başlamadan önce ikinci bir kez daha izlerlerse memnun olurum." Beat Takeshi, eğlence sektörünün tüm yıldızları gibi, popüler kültürün tam ortasında yoğun bir yaşama sahiptir. Kitano adlı sarışın benzeri ise çıkış yapmayı bekleyen işsiz bir aktördür. Yolu Beat ile kesişen Kitano, gerçek yaşamı ve perdedeki şiddete meyilli kimliği arasında kalır. Şiddet ve komedinin iç içe geçtiği Takeshis, gerçeküstü sinema anlatımıyla öne çıkan deneysel bir çalışma. Takeshi Kitano’nun popüler kimliğiyle, eğer ünlü olmasaydı yaşayacağı muhtemel kimliği arasında çıktığı sıra dışı yolculuğu kaçırmayın deriz.

Bir ödül avcısının hayatı

Domino

Yön: Tony Scott

Oyn: Keira Knightley, Mena Suvari, Mickey Rourke, Edgar Ramirez


Top Gun, Days of Thunder (Yıldırım Günleri), Enemy of the State (Devlet Düşmanı) gibi popüler filmlerden tanıdığımız Tony Scott, farklı bir hikaye ile karşımızda. Kamerasını bu kez aktör Lawrece Harvey ve model Sophie Wynn’ın kızları, ünlü ödül avcısı Domino’nun sıra dışı yaşamına çeviriyor.

İyi bir eğitim alan Domino, kısa modellik kariyerinin ardından jet sosyetenin parıltılı dünyasından istifa edip eski bir suçlu olan Ed Mosbey’nin ödül avcıları grubuna katılır. İçgüdüsel yetenekleri sayesinde ödül avcılığı konusunda kısa sürede bir fenomene dönüşür.

Domino’yu, Aşk ve Gurur’la En İyi Kadın Oyuncu dalında Oscar aday gösterilen Keira Knightley canlandırıyor. Sin City (Günah Şehri) ile yıldızı yeniden parlayan Mickey Rourke ve Amerikan Güzeli ile sinema dünyasına bomba gibi düşen Mena Suvari gibi başarılı isimlerin de rol aldıkları Domino bir aksiyon filmi ama her Tony Scott yapımında olduğu gibi yer yer kara mizahtan besleniyor. Bizde pek bilinmeyen ancak Amerika’da bayağı yaygın olan ödül avcılarının hayatlarını izlemek açısından önemli bir fırsat. Haftanın en iyi aksiyonu.

Korku fanatikleri için ideal

The Texas Chainsaw Massacre

Yön: Marcus Nispel

Oyn: Jessica Biel, Jonathan Tucker, Erica Leerhsen, Mike Vogel


Sinema tarihinin en korkutucu filmleri arasında yer alan, 1973 yapımı kült film Teksas Katliamı, yeniden çevrimiyle karşımızda. Tobe Hooper’ın 150 bin dolar gibi küçük bir bütçeyle çektiği, ancak 100 milyon doların üzerinde hasılat elde eden Teksas Katliamı’nın fenomene dönüşmesindeki en büyük etken hiç kuşku yok ki, gerçekte yaşanmış bir olayı anlatıyor olmasıydı.

Film, 1947 ve 1957 tarihleri arasında öldürdüğü kurbanların derisini yüzen ve insan derisinden yapılmış bir maske takan Ed Gein’in işlediği cinayetlerden yola çıkıyordu. Yapıt o kadar ilgi görmüştü ki, Gein’in yüzüne geçirdiği deri maske bugün hálá en çok kullanılan korku figürlerinden birisi. Armageddon, Pearl Harbour filmlerinin yönetmeni Michael Bay’in yapımcı koltuğuna oturduğu bu yeniden çevrimin yönetmeni ve oyuncu kadrosu tanınmış isimlerden oluşmuyor.

Bir konsere giden beş genç, Teksas’a giden otostopçu bir kızı arabalarına alır. Ancak kız, arabanın içinde kendini vurur. Gençler bu şokla yardım istemek üzere bir evin kapısını çalar. Asıl tüyler ürpertici macera da bu kapıdan içeriye girdiklerinde başlar...
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!