Şimdi Deniz Baykal’ı destekleme dönemi

Güncelleme Tarihi:

Şimdi Deniz Baykal’ı destekleme dönemi
Oluşturulma Tarihi: Ekim 25, 2003 00:00

Eleştiren eleştirdi, ancak Deniz Baykal büyük bir çoğunlukla kurultayda tekrar Genel Başkan seçildi. Bütün CHP’lilerin bundan böyle yeni kurultaylar planlamak yerine Baykal’ı destekleme ve partilerini seçim kazanır hale sokmak için ellerinden geleni yapmaları gerekiyor.CHP genelde Kurultay partisi olarak bilinir. Biri bitmeden diğerinin hazırlıkları başlar. Herkesin gönlü Başkan adaylığındadır. Ama o arada parti kan kaybediyormuş, gereken işlevini yerine getiremiyormuş kimsenin umurunda değildir. Deniz Baykal, çok eleştirildi. Partide demokrasiye son verdiği söylendi. Ancak bugün baktık ki, delege büyük bir çoğunlukla yine Deniz Baykal’ı tercih etti. Şimdi ne yapmak lazım?Bizim bildiğimiz CHP’li yeni bir kurultayın hazırlıklarına başlar. Kulis yapar ve komplo teorileri üretir.Benim gibi CHP’ye oy vermiş olanların beklentisi ise, artık kurultay peşinde koşmaktan vazgeçip CHP’lilerin kurultayın seçtiği Genel Başkan’ın etrafında kenetlenmesidir. Belki farkında değiller ancak parti kan kaybediyor. Toplumun beklediği muhalefeti yapamıyor. Yerel seçimlerde bu acı durum daha da net şekilde ortaya çıkabilecek. Artık gerçekleri görelim ve kolları sıvayalım. Seven de sevmeyen de, beğenen de beğenmeyen de Deniz Baykal’ın etrafında toplanmalı ve sadece partiyi düşünmeye başlamalı.Hayırlı olsun.MEĞER, BÖYLE BİR GECEKONDU MESELESİ YOKMUŞ (!)İlk defa okuduğumda müthiş heyecanladım. Maliye Bakanlığı, gecekondu kanserini yok edecek bir adım atmaya karar vermişti. Gazete ve televizyonlardaki haber son derece ayrıntılı şekilde projeyi anlatıyordu. Size-bana ait arsaları işgal eden gecekonducular evlerinden kiraya çıkarılacak, kiraları devlet tarafından verilecek, yıkılan evlerin yerine temiz ve çok katlı binalar yapılacak, gecekondu sahiplerine de 1’er kat verilecekti.Böylece bir taş ile birkaç kuş vurulmuş olunacaktı.Pislik, yoksulluk, suçluluk yatağı gecekondularda sefalet çeken halk kurtarılmış olunacak, son derece değerli devlet arsaları özel sektör veya Toplu Konutlar aracılığı ile satılıp belediyelere ve hazineye gelir getirecek; nihayet şehirlerimiz çirkin görüntü ve çöplük manzaralarını andıran yerleşim sahalarından kurtulacaklar.Bundan daha güzel bir fikir olabilir miydi?Hepimiz yüreklendik.Haberler birkaç gün sürdü.Ardından kesildi. Merak edip nedeninin aradım ve medya’nın ciddiyetsizliği ile karşılaşınca, hayretim kızgınlığa döndü.MEDYA’NIN GECEKONDU HAFİFLİĞİ…Maliye Bakanlığını aradım. Konuyu bilen en üst düzey yetkili ile konuştum. Ne derse beğenirsiniz?“M.Ali Bey, böyle bir proje yok. Bir süre önce Anadolu Ajansına demeç vermiş ve Temmuz’da yapılan değişiklikler sonunda, Belediyelerin yetkilerinin arttırıldığını anlatırken, gecekondular konusunda da böyle bir yaklaşımın ilginç olabileceğini söylemiştim. Anadolu Ajansı, aradan zaman geçtikten sonra, söylediklerimi projeymiş gibi yayınlayınca kıyametler koptu. Oysa, böyle bir somut proje yok. Sadece bir fikir egzersizi idi”.Duyduklarıma inanamadım.Anadolu Ajansı gerçekten böyle bir ciddi hatayı nasıl yapar?Hadi, AA sorumsuzca davrandı, peki koskoca gazeteler bir telefon edip Maliye Bakanlığından kontrol edemezler miydi?GECEKONDUCULARIN TEPKİSİ ÇOK FARKLIYDISonuç ne oldu biliyor musunuz?Belki de gerçekten gerçekleştirilebilecek bir proje yanlış iletişim nedeniyle daha şimdiden kuşkular yarattı.Gecekonducu devlete inanmıyor. “Bunlar gelecek biz söz verecekler, elimizdeki evleri alacaklar, sonra kat filar değil selam bile vermeden yok olacaklar” diyorlar. Özellikle gecekondu mafyası ve gecekondu yapıp kiralayan veya satan takım bu havayı yayıyor. Masum vatandaşı zehirliyor. İnsanların bu tuzaktan kurtulmasını istemiyorlar.Medya da, tüm cehaletiyle buna alet oluyor.* * *BİR ALO KURYE’NİN İNSANLIĞI…Onu tanıyanlar bilir. Hayat dolu, periler gibi güzel, cıvıl cıvıl bir insandır. Berna Birand geçen hafta Haliç köprüsü üstünde, akşam 21:00 sularında aniden önüne çıkan bir kamyonun altına girdi. Allah onu sevdiklerine bağışladı. Florance Nihgthingale’de Dr. Cengiz Kutay’ın müdaheleleriyle kendine geliyor.Burada, asıl sözünü etmek istediğim konu başka… Berna’nın önünü kesip kazaya neden olan kamyon şöförünün , sanki hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam edip kaçması ve o sırada olayı gören, Alo Kurye şirketinde çalışan Taner Bulut’un, kamyonu takip edip polise yakalatması…“Canım bana ne, zaten işim var” diyenlerin giderek arttığı bir İstanbul’da Taner’in gösterdiği bu insanlık her türlü övgüye layıktır. Insanlarımızın bir bölümü Taner gibi sorumluluk taşısa, hayatımız düzene girer.Aferin ve teşekkürler Taner…ALTINŞEHİR, TAHTAKALE MAHALLESİ UYANIN…Ayşegül YıldırmAltınşehir’in Tahtakale mahallesi kiraz sokağın önündeki boş arazideyiz. Kameralar kurulurken, etrafta gecekondu projesi'ni konuşmak için uygun kişileri arıyoruz. Amacımız Devletin projesini gecekondu da oturanlara sormak. Çekimi duyanlar heyecanlanıyor, küçük bir kız çocuğu “Hatice Abla'ya haber vereyim. o çok akıllıdır, o da konuşsun” diyor.... Biz etrafta gördüklerimize haber vermeyi sürdürüyoruz... Halk sorsun, Belediye Başkanları cevar versin istiyoruz…Herkes memnun, herkes konuşmaya hazır. En önde de Hatice Abla ... Soracak çok sorusu var. Belediye Başkanı ile tanışmak, O'na semtinin dertlerini anlatmak istiyor. GECEKONDUNUN KANINI EMENLERİ DIŞLAYIN…Kameralar son kontrollerini yapmaya hazırlanırken, 3 yeni kişi geliyor... İkisi yaşlıca, biri genç.... Sinirle soruyorlar, "ne yapıyorsunuz siz burada" diye... Cevabı dinlemeye niyetleri yok... "Gidin çabuk olun" diyorlar. Kabloları çıkarmaya çalışıyorlar. Ne desek boş... Sonunda neden sinirli oldukları anlaşılıyor. En çok konuşan yaşlıca adamın 15 gecekondusu olduğunu öğreniyoruz... Yanıbaşında duran sert mizaçlı kişi de yeğeniymiş, ihtiyar konuşuyor yeğeni tehdit ediyor... "gidin, gitmezseniz kameralarınızı kırarız, sizi taş yağmuruna tutarız... " Gecekondu mafyası gibi… Korktuğu için, asıl dertli olanları da susturuyorlar ve kaba güç karşısında kimse birşey yapamıyor.Önce Gürbüz Çapan geliyor çekim mahalline... Halkı sakinleştirmek istiyor ama 3 kişi yine ön planda.. "İstemeyiz" diyorlar... Tehditler sürüyor, diğer başkanlar da geliyor “Biz yaptırmayız bu programı" diyorlar... Ne başkanlar ne biz laf anlatamıyoruz.... Sonunda hepimiz uzaklaşıyoruz. Gecekondu halkının kanını emenler zafer kazanıyor. Halk’ta susuyor. Hakkını aramıyor veya arayamıyor. Biz gidiyoruz ama kavganın sonradan (iş işten geçtikten sonra) büyüdüğünü öğreniyoruz Konuşmak, anlatmak isteyenlerin, onları susturanlara kafa tuttuklarını, yumruklaştıklarını öğreniyoruz, geride kalan canlı yayın ekibinden.... "Yazık" diyor başkanlar, "daha ne söyleyeceğimizi dinlemediler bile... "GS TARAFTARINA NE KASTINIZ VAR?Ayıptır, günahtır ve düşmanlıktır.Bu üç kelime, Büyükşehir Belediye’si ve konuyla ilgili tüm devlet kurumlarının Galatasaray taraftarına layık gördüğü muameleyi niteliyor.Salı akşamüstü yemin ettim. Aynı anda da tüm resmi yetkililere ve söz verih tutmayanlara beddua ettim. Çok kötü kelimelerle kulaklarını çınlattım.(!) Bilmem kulakları gerçekten çınladı mı? Ancak şu kadarını bilsinler ki, Olimpiyat Stadını bu şekilde bıraktıkları sürece, kulakları sürekli çınlayacaktır.Stada giren yolların tamamlanmaması giderek taraftarları sinirlendiriyor. Doğrusunu söylemem gerekirse, durum değişmezse, hele havalar kötüleştikçe ben daha GS maçına gitmemeyi düşünüyorum. Ayıptır…Günahtır…Düşmanlıktır…Yapamayacaksınız söz vermeyin…Söz veriyorsanız yapın…KİTAP KÖŞESİKarşıtlar Yanyana- Görüşlerinin hiçbirine katılmıyorum!- Ben de senin. Ama bunları açıklama özgürlüğünü savunmak için senin her zaman yanında olacağım. - Ben de senin!İşte bu sözlerle başlıyorlar kitaplarına Şanar Yurdatapan ve Abdurrrahman Dilipak... Her iki yazarında dünya görüşleri bambaşka olmasına rağmen her ikiside yazılarını aynı kitapta "Kırmızı Yeşil Anılar" da topladı. Birbirinden bu denli farklı görüşleri aynı kitapta toplama fikrinden dolayı öncelikle her ikisinide kutlamak istiyorum. Kitap "Opposites Side by Side"(Karşıtlar Yanyana) ismiylede New York"ta da yayınlandı. İki yazarın birbirlerinden farklı görüşlerini okuyup mukayese etmek kaçırılmaz bir fırsat.Eski Bakan "Batıkları"anlattıEski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, yazar ve araştırmacı Hakan Tartan, Türkiye'deki batık banka skandalını yazdı. 'Hortumun Ucundakiler' isimli kitap Toplumsal Dönüşüm Yayınları'ndan piyasaya çıktı.Hakan Tartan kitabında, 2001 krizi sonrasındaki her banka batışının ardından; bakanlar, bankacılar ve üst düzey bürokratların "İşler çok iyi gidiyor, her şey yolunda" açıklamalarına kadar birçok ayrıntıyada değiniyor.'Banka Dedikleri ve Bankaların Tarihçeleri', 'Tasfiye Olan ve Tarihe Karışan Bankalar', '1997-2003 Yılları Arası 20 Banka Devlet Kontrolünde', 'Özel Bankacılık Sistemi Büyük Zorluklar Yaşadı', 'Genç Parti-AKP Çatışması', 'BDDK ve TMSF için 'Milleti Yaktı' Suçlaması', 'Cumhurbaşkanlığı Makamından Hapis Yorumu' başlıklarının da yer aldığı kitapta, uzmanların öneri ve değerlendirmelerine de yer veriliyor.)(Bu yazı, Posta Gazetesinde ve aynı gün Hürriyet Gazetesinin tüm dış yayınlarında, Hürriyet internet sitesinde (www.hurriyetim.com.tr) Milliyet internet sitesinde (www.milliyet.com.tr) ve Daily News ekibi tarafından tercüme edildikten sonra hem ana gazetede, hem de Daily News internet sitesinde (www.turkishdailynews.com.) yayınlanmaktadır
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!