Sana aÅŸk duymam için baÅŸkalarının seni arzulaması gerekiyor

Güncelleme Tarihi:

Sana aşk duymam için başkalarının seni arzulaması gerekiyor
OluÅŸturulma Tarihi: AÄŸustos 23, 2003 00:00

Cem Mumcu yazar ve psikiyatr. Yani hem edebiyatçı hem doktor. Son kitabı, aslında bir serinin, Binbir Ä°nsan Masalları'nın üçüncüsü: ‘‘Sahici AÅŸklar Külliyatı.’’ Buraya kadar dikkat çekici hiçbir ÅŸey yok. Farklılık, kitabı okumaya baÅŸladığınız andan itibaren ortaya çıkıyor. In ın ın ııınnn. Ä°ÅŸte size aÅŸk hakkında basma kalıp ÅŸeyler söylemeyen biri. Gidip konuÅŸmak, ifadesini almak gerek! O her gün baÅŸkalarının ifadesini alıyor nasıl olsa. ‘‘Normal iÅŸi’’ hasta dinlemek, terapi yapmak. Sonra da yöneticiliÄŸini yaptığı Okuyan Us Yayınevi için edebi öyküler yazıyor. Bu arada o yayınevinde Le Monde Diplomatique Türkiye'yi de yayınlıyorlar ama konumuzla alakası yok. Biz kendisiyle aÅŸk konuÅŸtuk aÅŸk! ‘‘AÅŸk, ne zaman aÅŸk?’’ı sorduk. İçinde aÅŸk sözcüğü geçen tonla soruma da doktor kimliÄŸiyle deÄŸil yazar kimliÄŸiyle cevap verdi...Bir ÅŸeyin aÅŸk olması için ne gerekir?- Sahici olması gerekir. Peki sahici aÅŸk -psikiyatr olduÄŸunuz için aynı zamanda bir problem çözücüsünüz ya- insanın başına ne tür belalar getirebilir?- Cinayetten tut, intihara, ölüme kadar belanın her türlüsünü. Varını yoÄŸunu, statünü, mevkini her ÅŸeyini kaybedebilirsin. Tabii konuÅŸtuÄŸumuz sahici aÅŸksa. Bunun altında her türlü bok var!Açalım bakalım bu her türlü boku! Çağırınca gelir mi?- Kesinlikle hayır! O zaman ‘‘bekleyen insan’’ olursun. Ki bekleyen insanın dışarıya verdiÄŸi yansıma, çok da auralı bir ÅŸey deÄŸil. AÅŸk, başımıza sabit, iyi iliÅŸkilerimiz varken daha fazla gelir. Aramazsın çünkü. O ‘‘aramıyor halin’’, bir baÅŸkası için çok daha çekici. O yüzden bu iÅŸleri çok zorlayanların başına büyük aÅŸklar gelmez.Geçen gün, bir kız arkadaşımın kocasını gördüm. Alyans takıyordu. MeÄŸer hiç çıkarmazmış. Halbuki benim tanıdığım erkeklerin neredeyse hiçbiri takmıyor. Karısına dedim ki, ‘‘Haberin olsun alyans takıyor olması, takmamasından çok daha baÅŸtan çıkarıcı...’’- Zaten karizma öyle bir ÅŸey. Karizma, ‘‘Senin beni nasıl gördüğünle, ben o kadar da ilgilenmiyorum’’ diyen insan tavrı. O yüzden sabit, oturmuÅŸ ve beklentisiz olduÄŸumuz dönemlerde daha fazla ilgi çekeriz...Beklemiyorduk oldu. Sahici aÅŸk geldi. Eeee?- Kan çıkabilir! Geçenlerde Reasürans'ın içinde biriyle sohbet ediyorum. Yan kafede kıyamet kopuyor. Adamın biri vahÅŸi bir biçimde bir kadına yumruk attı. Kimse tutamıyor. Mekan sahibi ‘‘Burası benim mekanım!’’ diye bağırıyor. Ä°nsanlar ÅŸaÅŸkın. Herkes yoÄŸun bir ÅŸekilde adama öfke duyuyor. Her kafadan bir ses çıkıyor: ‘‘Hayvan! Kadına vurdu, gördün mü?’’ Gördüm... O aÅŸk iÅŸte!Nasıl yani!- Görünürdeki ÅŸey, büyük bir agresyon. Rahatlıkla kadın dövmek olarak deÄŸerlendirebilirsin. Ama belki de bunu hayatında ilk defa yapıyor. Bilemezsin. Gördüğüm ‘‘kıyıdan çıkmışlık hali’’ydi. Ä°ÅŸte o var aÅŸkta.Gazetelerin üçüncü sayfa haberleri de böyle deÄŸil midir? ‘‘Kıyıdan çıkmış insan’’ öyküleri...- YaÅŸamın asıl halleri, gazetelere ‘‘for your info’’ olarak çıkıyor. ‘‘Yani bilginiz olsun, ÅŸu karısını boÄŸazladı, bu kocasını balkondan attı.’’ Biz onları haber olarak alıyoruz. ‘‘Vay hain!’’ diyoruz, ‘‘Olacak iÅŸ deÄŸil, rezil adam!’’ Ama meselenin özüne indiÄŸimizde -ki bu medyanın görevi deÄŸil, edebiyatın, sanatın olabilir- o yaÅŸananın, ‘‘Orospu çocuÄŸu n'olacak!’’ diye yargılanacak bir ÅŸey olmadığını görürüz. Büyük yaralar, büyük hüzünler! Bu aÅŸktır iÅŸte...Neden ‘‘sapkınlık’’ deÄŸil de aÅŸk!- Zaten aÅŸk da sapkınlığa yakın bir ÅŸey! Kontrolün olduÄŸu yerde niye aÅŸk olsun? Ä°liÅŸki olur bak. Ama biz burada ‘‘iyi iliÅŸki’’ tarifi yapmıyoruz. ‘‘Self help’’ (kendine yardım) kitaplarında olan, ‘‘Birbirinizi sevin. Ä°nsan sıcaklığını hissedin!’’ gibi abuk sabuk ÅŸeylerden söz etmiyoruz. Gerçeklikten bahsediyoruz. Artık ÅŸununla yüzleÅŸmemiz lazım: Hepimizin fit olduÄŸu, güzel olduÄŸu, hiçbirimizin yaralı olmadığı bir hale doÄŸru gidiyoruz ya. Yok abi! AÅŸk öyle bir ÅŸey deÄŸil! Ben yara severim. Sevgilimin eÄŸer bir yarası varsa, en çok onu öperim. Çünkü orada bir gerçeklik var...Hep yaralardan kan ve revandan söz ediyoruz. Mutlu aÅŸk yok mudur?- Olmaz mı? AÅŸk, bir yanıyla çok da mutlu bir ÅŸey. ‘‘Elasyon’’la filan giden bir ÅŸey...Pardon. Ne demek ‘‘elasyon’’?- Vecdden bir önceki hal! Çok yükseldiÄŸimiz bir yer orası. Dolayısıyla çok bilinçli, kontrollü bir mutluluk deÄŸil sözünü ettiÄŸim. Kalbinin hızlı atmasını, bacaklarının titremesini durduramazsın. Zaten hiçbir ÅŸeyi durduramazsın! Evlisindir, yuvanı yıkarsın. Karını köşeye atarsın. Kocanı bilmem ne yaparsın. Ä°ÅŸini kaybedersin. Gibi haller var aÅŸkta. Hep böyle olmak zorunda demiyorum. Ama iÅŸin içine kontrol girdiÄŸinde aÅŸkın azalan bir ÅŸey olduÄŸunu söylüyorum. Kendini kontrol edebiliyorsan, ‘Aşık deÄŸilsin’ diyemem ama ÅŸurası kesin: AÅŸkın deÄŸerinden yitirmiÅŸtir.N'oluyor aÅŸk deÄŸerinden yitirince...- Hesap baÅŸlıyor. Yarın ne olacak mevzularına giriliyor. Güya acayip aşığız, derimizi yiyecek haldeyiz, sıvılarımızı emiyoruz. Birden biri soruyor: ‘‘Beni hep böyle sevecek misin?’’ Büyü bozuluyor. Oysa, aÅŸkta kayıp duygusu olmalı. Kayıp duygusunun olmadığı bir aÅŸk ne kadar aÅŸk ki?Ä°yi de bunu sormayan var mıdır?- Ben zaten ÅŸu anki halimde tam da öyle yaşıyorum. Sonsuza kadar seni böyle sevecekmiÅŸim gibi. Niye soruyorsun? YaÅŸadığımız aÅŸkın sahiciliÄŸi kayboluyor. Neyin hesabını yapıyorsun? Åžu anda ‘‘Bitse de gitsek bu röportaj’’ demiyorsun, deÄŸil mi, ben de demiyorum. Ama ikimizin de bu röportajı yapma zorunluluÄŸu yok. Buradayız ve iyiyiz. Kapı da açık. Yani gitme olasılığımızın olduÄŸu bir yerdeyiz. Burada olmak istemediÄŸimiz an vınnnn... Kirkeegard ve Heidegger'in hayat ve ölüm tariflerine bakalım: ‘‘Hayat, bir baÅŸka olasılığın olası olduÄŸu durumdur’’ Birazdan ‘‘Bu herif ne manyak!’’ deyip çekip gidebilirsin yani. Hayat bu! Ölüm için ne diyorlar: ‘‘Ölüm ise bir baÅŸka olasılığın olmadığı durumdur’’ Evliliklerde çok gözlediÄŸimiz bir ÅŸey vardır. Gelin aÄŸlar. Neden aÄŸlar? Köyde evlendiyse, artık kocasından ayrılamayacağını ve bir yastıkta kocamak mecburiyetinde olduÄŸunu bilir. BaÅŸka bir olasılığının olmadığı bir durumdur. Ölüm yani. Tabuta gireceÄŸini hisseder. Ve aÄŸlar.Peki gelini aÄŸlatmayacak evlilik...- Ben sonsuza kadar seninle olacakmışım gibi hissediyorum. Ama ÅŸu anda. Etrafta da pek çok alternatifim var. Onlar arasında seni seçmeye devam ettiÄŸim müddetçe iyidir iliÅŸkimiz. Sorma yani bana yarını. AÅŸkta yarın yok. Kapatmayalım da kapıyı... Bir sürü evliliÄŸin içinde huzursuzluklar ve mutsuzluklar var. Bazen sadece kapının açık olduÄŸunu göstererek iliÅŸkileri çok iyi yöne giden insanlara tanık oldum. Sadece niye ayrılmıyor musunuz diyerek. Hadi ayrılın ve ayrılma özgürlüğünüzün olduÄŸunu görün. Bir süre ayrı yaÅŸarlar ve bakarsın yine birlikte olurlar. AÅŸk, ‘‘Ben istersem kalkıp gidebilirim’’ duygusu yaÅŸanınca, yani odanın kapısı açık olunca, sahici ve yaÅŸamsal oluyor.Kaybetme korkusu olmazsa seks olmaz, ölüm duygusu olmazsa da aÅŸk olmazBir aÅŸkın koordinatları neye göre deÄŸiÅŸir? Ä°nsanlara, düşüncelerine, zamana, mekana, yaÅŸa...- Hepsi doÄŸru bunların. Ama tabii en çok o iki insanın bireysel tarihlerine göre deÄŸiÅŸir.Neleri biriktirip getirdikleri mi yani?- Evet. Romantik imgesi ne? Annesinin babasının ne? Onlarla kurduÄŸu iliÅŸki ne? Mesela kiÅŸi gelir ve der ki ‘‘Ben ne kadersiz kadınım! Üç keredir bir alkolikle evleniyorum. Üçü de beni dövüyor.’’ Kader mi bu? Tesadüf mü? Yok canım. Bu bal gibi bir seçim! Genellikle ya annemizde babamızda bulduÄŸumuz bir ÅŸeyi ararız. Ya da annemiz ve babamızda bulamadığımız bir ÅŸeyi, yine bulunamayacak bir adamda tırtıklayıp, bulmaya gayret ederiz. Ä°lla onu oraya çevireceÄŸiz. Daha önce beceremedik ya. Onun için ‘‘AÅŸk, transferanstır’’ diyorum. Transferans bitince aÅŸk da bitiyor...Transferans nedir?- Beni gördün ve kıl oldun diyelim. Ya da acayip sevdin. Kısacık bir zaman diliminde. Beni hiç tanımadan yaÅŸadığın bu duygu, senin aslında bireysel tarihindeki bir vesikalığın benim suratıma konmuÅŸ halidir...Genellikle de bu bir insandır. DoÄŸru mu anlıyorum?- Evet. Ben farkına varmadan bir ÅŸey yaparım, sen acayip gıcık olursun bana. Farkında deÄŸilsindir ama o anda beni öfkelendiÄŸin baban gibi yaÅŸarsın. Ya bir hareketimi, bir gülüşümü bir zamanlar çok sevdiÄŸin birine benzetirsin. Daha beni tanımadan seversin. AÅŸk da böyle bir ÅŸeydir. Aradıklarımız, beklentilerimiz... Bireysel tarihimizden bir transferans gelir vesikalık olarak yüzümüze yerleÅŸir. ‘‘AÅŸkın gözü kördür’’ dedikleri de bu. O baÅŸka bir realiteye dönüşmeye baÅŸladığında da yoÄŸunluk azalır...Peki emek sarf ederek iki insanın sakin, yumuÅŸak, garantili iliÅŸkisinin adına siz ne diyorsunuz?!- Çok hoÅŸ, çok güzel sevgiler bunlar. Ama aÅŸk deÄŸil.AÅŸk neden tanık ister?- HoÅŸ bir kadınsın, baÅŸarılısın, erkekler seni seksi buluyor diyelim. Ben seni alayım eve kapatayım, artık hiçbir yerde görünme, insanlar seni unutsun. Ama bu arada evin içinde daha da güzelleÅŸiyorsun, çıtırlaşıyorsun. Ne var ki, seni kimse görmüyor. Tanık yok! Ben bir süre sonra dışarı bakmaya baÅŸlarım! Çünkü benim seninle iliÅŸkim, baÅŸkalarının da seni arzuladığını gördüğümde, senin tercih edilebilir biri olduÄŸunu fark ettiÄŸimde ve seni kaybetmekten korktuÄŸumda daha iyi olur. Bu kaybetme korkusu olmazsa seks olmaz, ölüm duygusu olmazsa da aÅŸk olmaz. Seni kaybedebileceÄŸimi bilmeliyim. Ama tabii pis bir oyun vardır. Bazıları sürekli gidecekmiÅŸ gibi oyunlar oynar. Anlamsız kıskandırmalar, sürekli ‘‘Bak, ayrılırız’’ tehditleri, ‘‘Böyle yaparsan intihar ederim’’ filan, bu deÄŸil sözünü ettiÄŸim. O zaman baÅŸka bir mekanizma iÅŸler. Bu korkuyu yok etmenin tek yolu vardır: Gerçek terki yaÅŸarsın olur biter. Her gün o endiÅŸeyi yaÅŸamak yerine sana bunu yaÅŸatanı terk edersin!Ölüm ve seviÅŸme içgüdüsü arasında baÄŸlantı var mıdır?- Olmaz mı? Hayvanların ölmeden önce kimi zaman sperm boÅŸaltmaları, asılan insanların erekte olmaları... Ölümün yakınında ya da kıyılarında olan insanlara bak. Mesela yoÄŸun bakımda görevli olanlara. Uzun zaman hastanelerde çalıştığım için biliyorum, ölüme yakın durmak ve ölüm deneyimleri çok fazla cinselliÄŸi artıran ÅŸeyler. Bütün hadise geleceÄŸe akıp, ölmemek duygusu olduÄŸu için; kayıp duygusu, her zaman için aÅŸkı ve cinselliÄŸi uyaran bir ÅŸeydir. Bizler ölümün varlığı nedeniyle yaÅŸamı aslında bu kadar coÅŸkulu yaÅŸarız. ‘‘AÅŸk tanık ister’’in altında da aynı kavram var. Senin gidebilir olmanın sevgilinde yarattığı duygu da benzer bir ÅŸey. Sevgilin, karın, kocan bir yerlerde ödül mü aldı? Åžahane bir konuÅŸma mı yaptı? O gece daha iyi seviÅŸilir. Çünkü tanık vardır. Birlikte olduÄŸun insanın baÅŸkaları tarafından tercih edildiÄŸini görmek iyidir. Ama iÅŸte nedense insanlar evlenirler ve birbirlerini bastırmaya baÅŸlarlar. Aman kimse görmesin... Sonra da kendi kendilerine sorarlar: Neden artık onu eskisi kadar sevmiyorum?Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!