Pastanın havuzlusunu robotlusunu yaptı, şimdi okulunu açıyor
Güncelleme Tarihi:
Şermin SARIBAŞ
Oluşturulma Tarihi: Nisan 16, 2005 01:28
Selahattin Ayan (57), 13 yaşından beri pastacı. Onu muhtemelen tanımıyorsunuz, çünkü göz önünde olmaktan hoşlanmıyor. Kim olduğunu anlamanız için sahip olduğu pastane zincirini bilmeniz lazım: Pelit. Bugüne kadar robotlu, havuzlu dahil her tür pastayı yapan Ayan, Pasta Okulu açmaya karar vermese muhtemelen bu röportajı da kabul etmeyecekti.
Günde dört saat uyuduğunu, enerjisini pasta yapmaktan aldığını söylüyor: ‘Günde beş bin pasta üretiyorsak, hálá hepsi benim elimden geçer.’
Pelit ne demek?
- Meşe ağacının meyvesidir, palamut da denir. Bolluğu temsil eder.
Pastacılığa nereden bulaştınız?
- Babam da pasta ustasıydı. 18 yıl çalıştığı pastaneyi satın aldı. Ben de okula yarım gün gider, sonra pastaneye uğrayıp pastalarla uğraşırdım. Merakım beni alaylı bir pastacı yaptı.
Siz hep göz önünde olmayan bir aile oldunuz. Niye?
- İnsanın kendisini anlatması zor. Ben basına çıkmaktan hoşlanmıyorum. Ama şansa bakın ki, basında sadece soyulan evlerimizle ilgili olarak yer aldık! Sanki sadece bizim evimiz soyuluyormuş gibi. Bir de herkes pastane deyince arkada bir imalathane, önde üç pasta düşünüyor. Buna da pastane diyor. Şimdi ben bu insanların hepsine, bunun böyle olmadığını nasıl anlatayım?
Pastacılık okulu açıp, sırlarınızı ifşa edecekmişsiniz...
- Meslek hayatımda hiç sırrım olmadı. Sırrımı saklayıp öbür tarafa mı götüreceğim? Bazen diğer pastanelerin ustaları gelir, imalatımıza alır çalıştırırız. İlk zamanlar herkes çok garipsiyordu. İnsan bildiğini alıp öbür tarafa götürmemeli, burada öğretmeli.
Gıda sektörü rekabetin en sıkı olduğu yerlerden birisi. Siz bu rekabette kendinizi nerede görüyorsunuz?
- Ben kimseyle rekabet etmem. Kimseye de ne yapıyor diye dönüp bakmam. Hiçbirinin pastanesine girmedim. Kimseyi rakip görmüyorum, dost görüyorum.
Pastacılığın püf noktası nedir?
- İş disiplinin ve vicdanın bir arada olacak. Hem kaliteli iş yapacaksın hem uygun fiyatla satacaksın. Biz sattığımız her şeyden çok eminiz, bu hizmetimizin karşılığını da alıyoruz. Günde 5 bin pasta yapıyorsak, hepsi benim elimden çıkar. Bütün işçilerim sabah 8’de işbaşı yaparken, ben sabahın 3’ünde işe gelir, gecenin 12’sinde evime dönerim. İşçilerim gelene kadar bütün altyapıyı hazırlıyorum, sonra iş bölümü yapıyorum.
Bu durumda günde 3-4 saat uyuyorsunuz. Nasıl dinleniyorsunuz?
- Pasta yaparken dinleniyorum.
İş hayatınızdaki en kötü tecrübe neydi?
- Yanlışlarım oldu ama hiç ‘eyvah mahvoldum’ demedim. Kötü bir şeyse bile iyi diye baktım. Kendimi paralamadım, rahat bir insanım.
13 yaşında bu işe başladığınızda buraya geleceğinizi düşünüyor muydunuz?
- Benim hayalim burası değil ki. Daha büyük olmak, daha çok kişiyle çalışmak istiyorum. Burası çok da önemli değil.
Pasta ve sanat arasındaki ilişkiyi siz nasıl yaşıyorsunuz?
- İyi bir sanatçı kendisini anlatamaz. Pasta yaparken hayat enerjimi alıyorum. Hem ben sadece pasta yapmıyorum. Mekaniğe de meraklıyım, bir makineyi söküp tekrar takarım. Suadiye’de 12’nci şubemizi açtık. 5 metrelik bir pasta yaptım. İki tane aşçı kılığında robot yaptım, davetliler açılışa gelirken o robotlar sanki o pastayı süslüyormuş gibi çalıştılar. Işıklı pastalarım, altında havuz olan pastalarım var. Üretimde sınırım yok.
Yaratacılığınızı nereden besliyorsunuz?
- Hiçbir şeyi dert etmem. Biriyle kavga ediyorsam ya barışırım ya da tamamen hayatımdan çıkarırım. Hiçbir şeyi sürümcemede bırakmam. Onun içim kafamı sürekli boşaltır, işimle ilgili daha ne yapabilirim diye düşünürüm. Yurtdışına giderim, sürekli yenilikleri takip ederim.
HEM BÜYÜKLERE HEM ÇOCUKLARA PASTA OKULU
Fabrikada çocuklara ve yetişkinlere pastacılık kursu veriyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı’nda bürokratik işlemlerimiz bitince fabrikanın yanında dört katlı bir okul açacağız. Burada yetişenler isterse bizimle çalışacak. Pastacılığı temel, orta, ileri seviyede olmak üzere 3 farklı kategoriye ayırdık. Pasta dekorasyonu, davet mönüleri, çikolata yapım kursu da vereceğiz. Kurslar 12-18 kişilik gruplar halinde verilecek ve toplam 4 hafta sürecek. Ayrıca çocuklara da pasta yapmayı, süslemeyi gösteren eğitim alanı kurduk. Workshop programlarında, renkli önlüklerden, çocuk kitaplarına kadar her şeyi düşündük.
Pelit ne demek?
- Meşe ağacının meyvesidir, palamut da denir. Bolluğu temsil eder.
Pastacılığa nereden bulaştınız?
- Babam da pasta ustasıydı. 18 yıl çalıştığı pastaneyi satın aldı. Ben de okula yarım gün gider, sonra pastaneye uğrayıp pastalarla uğraşırdım. Merakım beni alaylı bir pastacı yaptı.
Siz hep göz önünde olmayan bir aile oldunuz. Niye?
- İnsanın kendisini anlatması zor. Ben basına çıkmaktan hoşlanmıyorum. Ama şansa bakın ki, basında sadece soyulan evlerimizle ilgili olarak yer aldık! Sanki sadece bizim evimiz soyuluyormuş gibi. Bir de herkes pastane deyince arkada bir imalathane, önde üç pasta düşünüyor. Buna da pastane diyor. Şimdi ben bu insanların hepsine, bunun böyle olmadığını nasıl anlatayım?
Pastacılık okulu açıp, sırlarınızı ifşa edecekmişsiniz...
- Meslek hayatımda hiç sırrım olmadı. Sırrımı saklayıp öbür tarafa mı götüreceğim? Bazen diğer pastanelerin ustaları gelir, imalatımıza alır çalıştırırız. İlk zamanlar herkes çok garipsiyordu. İnsan bildiğini alıp öbür tarafa götürmemeli, burada öğretmeli.
Gıda sektörü rekabetin en sıkı olduğu yerlerden birisi. Siz bu rekabette kendinizi nerede görüyorsunuz?
- Ben kimseyle rekabet etmem. Kimseye de ne yapıyor diye dönüp bakmam. Hiçbirinin pastanesine girmedim. Kimseyi rakip görmüyorum, dost görüyorum.
Pastacılığın püf noktası nedir?
- İş disiplinin ve vicdanın bir arada olacak. Hem kaliteli iş yapacaksın hem uygun fiyatla satacaksın. Biz sattığımız her şeyden çok eminiz, bu hizmetimizin karşılığını da alıyoruz. Günde 5 bin pasta yapıyorsak, hepsi benim elimden çıkar. Bütün işçilerim sabah 8’de işbaşı yaparken, ben sabahın 3’ünde işe gelir, gecenin 12’sinde evime dönerim. İşçilerim gelene kadar bütün altyapıyı hazırlıyorum, sonra iş bölümü yapıyorum.
Bu durumda günde 3-4 saat uyuyorsunuz. Nasıl dinleniyorsunuz?
- Pasta yaparken dinleniyorum.
İş hayatınızdaki en kötü tecrübe neydi?
- Yanlışlarım oldu ama hiç ‘eyvah mahvoldum’ demedim. Kötü bir şeyse bile iyi diye baktım. Kendimi paralamadım, rahat bir insanım.
13 yaşında bu işe başladığınızda buraya geleceğinizi düşünüyor muydunuz?
- Benim hayalim burası değil ki. Daha büyük olmak, daha çok kişiyle çalışmak istiyorum. Burası çok da önemli değil.
Pasta ve sanat arasındaki ilişkiyi siz nasıl yaşıyorsunuz?
- İyi bir sanatçı kendisini anlatamaz. Pasta yaparken hayat enerjimi alıyorum. Hem ben sadece pasta yapmıyorum. Mekaniğe de meraklıyım, bir makineyi söküp tekrar takarım. Suadiye’de 12’nci şubemizi açtık. 5 metrelik bir pasta yaptım. İki tane aşçı kılığında robot yaptım, davetliler açılışa gelirken o robotlar sanki o pastayı süslüyormuş gibi çalıştılar. Işıklı pastalarım, altında havuz olan pastalarım var. Üretimde sınırım yok.
Yaratacılığınızı nereden besliyorsunuz?
- Hiçbir şeyi dert etmem. Biriyle kavga ediyorsam ya barışırım ya da tamamen hayatımdan çıkarırım. Hiçbir şeyi sürümcemede bırakmam. Onun içim kafamı sürekli boşaltır, işimle ilgili daha ne yapabilirim diye düşünürüm. Yurtdışına giderim, sürekli yenilikleri takip ederim.
HEM BÜYÜKLERE HEM ÇOCUKLARA PASTA OKULU
Fabrikada çocuklara ve yetişkinlere pastacılık kursu veriyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı’nda bürokratik işlemlerimiz bitince fabrikanın yanında dört katlı bir okul açacağız. Burada yetişenler isterse bizimle çalışacak. Pastacılığı temel, orta, ileri seviyede olmak üzere 3 farklı kategoriye ayırdık. Pasta dekorasyonu, davet mönüleri, çikolata yapım kursu da vereceğiz. Kurslar 12-18 kişilik gruplar halinde verilecek ve toplam 4 hafta sürecek. Ayrıca çocuklara da pasta yapmayı, süslemeyi gösteren eğitim alanı kurduk. Workshop programlarında, renkli önlüklerden, çocuk kitaplarına kadar her şeyi düşündük.