Oyuncu olsa da aklı hep modada

Güncelleme Tarihi:

Oyuncu olsa da aklı hep modada
Oluşturulma Tarihi: Ekim 30, 2011 00:00

Naz Elmas şu sıralar çok yoğun... Bir yandan Star TV’deki yeni dizisi “Ay Tutulması”nın çekimleri sürüyor, bir yandan kıyafet tasarlıyor. Önümüzdeki günlerde de Yunus Emre’nin Balım Kız’ı olarak beyazperdede kendini gösterecek olan oyuncu, bu yorucu maratonun bilinmeyen yanlarını InStyle dergisine anlattı.

Haberin Devamı

Siyah yüksek belli kalem eteğinin içine giydiği şeffaf Helmut Lang atleti, aynı renk daracık Miu Miu ceketinin içinden görünen ve ona ekstra bir seksapel katan Naz Elmas, 1940’lardan günümüze gelmiş siyah-beyaz bir film yıldızı kadar çekici görünüyor. Her ne kadar Linda Farrow gözlükleri ilk önce yemyeşil gözlerinin görünmesine fırsat vermese de kestane kahvesi saçlarını geriye doğru atınca filmin önemli bir sahnesi tamamlanıyor.

Bu aralar “Ay Tutulması”nın çekimleri nedeniyle vaktinin büyük kısmını sette geçiren Elmas, içinde bulunduğu yoğun tempoya rağmen hayatından çok memnun. Ekibin uyumunu, hikayeyi o kadar sevmiş ki, yoğunluk eğlenceli bile geliyor.   

Daha konuşmasının başında, “Harika bir ekibimiz var. Kuvvetli, başarılı, yetenekli... Dizimiz çok merak uyandırıyor. Bence başarısı yarattığı bu merak duygusunda. Her karakterin hikayesi güçlü. Benim canlandırdığım Ayla da çok mücadeleci ve çok hırslı biri. Daha önce canlandırdığım karakterlerden son derece farklı. Her şeyi uçlarda yaşıyor” diyor.

ızleyicinin karakterin iyi mi yoksa kötü mü olduğu konusunda karar verememekte haklı olduğunu belirten Elmas, sözlerine şöyle devam ediyor: “ınsanlar o kadar kolayca iyi ya da kötü diye ayrılamazlar. Herkesin olaylara verdiği tepkiler farklıdır. Size verdiği tepki nedeniyle ‘Ne iyi’ dediğiniz biri başkasına farklı bir hareketiyle ‘kötü’ gelebilir. Hayat da böyledir ya. Dizimizde de net iyi ve kötü yok. Herkesin içinde her şeyden bir parça var. Asıl olan o ateşi ne kadar açtığımız ya da kısık tuttuğumuz... Evet kız sevgilisini kaybetti ve yaptıklarında sonuna kadar haklı olabilir. ‘Çektirsin adama’ diyebilirsiniz. Ama algılayış şekli farklı olduğu için verilen tepkiler de farklı oluyor.”

KENDİ TASARIMINI DİZİDE KULLANDI    

Dizinin gündeme getirdiği bir diğer konu da, “Anne bir insanı doğuran mıdır, yoksa büyüten midir?” ikilemi. Çünkü “Ay Tutulması”, yıllar önce farklı ailelere verilen iki kız kardeşin hikayesi...

Elmas’a göre de bu çok zor bir karar. “ınsan denilen varlıkta her özellik olduğu için, canlandırdığım her rolde ve bu dizide de kendi içimdekileri yansıtıyorum. Benim için, benimle alakası olmayan insanları canlandırabilmek, daha çok bakış açışı kazanabilmek demek. Eğer her canlardırdığım ‘ben’ olsa, bunun hiçbir keyfi kalmaz. Ama bir yandan da başka insanları daha iyi anlamaya ve daha rahat empati kurmaya da başlıyor insan” diyor.

Dizinin 10. bölümünde kendi tasarladığı bir kostümü de giyme fırsatı bulan Elmas, “Yapabilirsem, dizinin akışına göre kendime kostümler hazırlamak istiyorum” diyor ve bunu söylerken heyecanı yüzünden okunuyor. şimdi nereden çıktı bu moda merakı demeyin. Elmas’ın modaya ilgisi yıllar öncesine dayanıyor. Lise yıllarında ıtalya’ya moda okumaya gitmekle, konsarvatuvara devam etmek arasında kalan oyuncu, tercihini konservatuvardan yana kullanmış. Ama diğer yandan da moda sevdasından hiç vazgeçmemiş. Kendi hayallerindeki kombini ya da elbiseyi mağazalarda bulamayınca terzisinin yolunu tutmuş. Konuşmamız sırasında anlıyoruz ki tasarımcıları, defileleri takip ediyor; ne, nereden alınır biliyor; alışverişe ciddi vakit harcıyor.

MODA OLAN ŞEYLERİ DEĞİL ESKİYİ SEVERİM

Kendini ve tarzını tam anlamıyla “klasik” olarak tanımlayan Naz Elmas, her ne kadar trendleri takip ediyor olsa da kendi klasiklerinden vazgeçmiyor: “Moda olan şeyleri çok sevmiyorum, eskiler daha çok hoşuma gidiyor. Eskiler moda olduğu zaman ise buna bayılıyorum. Mesela bu sezon yerlere kadar uzanan paltolar, bebe yakalı dantelli bluzlar harika. Geçen gün dantel, bebe yaka ve kadifeyi bir arada kullanarak bir elbise yaptım dizi için... Hem seksi, hem de masum duruyor.”

Tabii dillere destan alışveriş çılgınlığını da bir kenara atmıyor. Alışverişte özellikle sette giyebileceği rahat kıyafetlere ağırlık veriyor. Mesela bu ara en çok onu çekim aralarında sıcacık tutacak büyük hırkalar alıyor. Sonia Rykel’in büyük boy çantalarının ise sete giderken hayatını kurtardığı görüşünde: “ıçine iPad’imden kitabıma kadar her şeyimi koyuyorum.”

ESKİ TÜRK FİLMLERİ BENİ ÇOK ETKİLİYOR

Yer aldığı proje nereniyle hayatının yoğun ya da yoğun olmayan bir dönemde olması Naz Elmas’ın aileye vakit ayırmak (birlikte yaşıyorlar), kitap okumak, film izlemek, arkadaşlarla buluşmak gibi önceliklerini etkilemiyor. Çünkü ne olursa olsun bunlara her zaman vakit buluyor.

ızlediği güzel filmleri tavsiye etmesini istediğimizde ise Brad Pitt’in ülkemizde henüz gösterime girmeyen filmi “Tree of Life”ı öneriyor: “Kurgusunu çok beğendim. Son zamanlarda izlediğim filmlerde, insanların bugün yaşadığı problemlerin aslında çocukluklarına dayandığını anlatan senaryolara rastlıyorum. Çok hoşuma gidiyor bu. Eski yabancı filmler ve eski Türk filmleri de beni çok besliyor.”

Daha çok kısa bir zaman önce babasını kaybeden Elmas, bu konudan söz etmek istemese de, bir başsağlığı mesajı duyduğunda gözleri doluyor, yüzünün ifadesini hüzün kaplıyor. Bu zor dönemde ona en iyi gelen şey ise çalışmak, çok fazla çalışmak... Kendini tamir etmek için işine sarılmak ona belli ki iyi geliyor.

Haberin Devamı

1930’LARIN TABAĞI BİLE BAŞKA GÜZEL

Evet bu ara vaktini sürekli sette geçiriyor ama her zaman yanında taşıdığı iPad’inden “Games of Throns” dizisinin bölümlerini arka arkaya zevkle izliyor. Sezondan favorisi ise Kate Winslet’ın mini dizisi “Mildred Pierce”... “ınanılmaz. 1930’lar, 1940’lar harika... O dönem, o dönemdeki arabalar, evler, kostümler. Çalan müzikler... Çatallar, tabaklar bile... Hepsi harika. Acaba o zamanlarda mı yaşadım diyorum bazen kendi kendime” derken tatlı bir kahkaha atıyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!