Onlarınki medeniyetler aşkı

Güncelleme Tarihi:

Onlarınki medeniyetler aşkı
Oluşturulma Tarihi: Kasım 23, 2008 00:00

Medeniyetler İttifakı, İspanya ile Türkiye’nin önderlik ettiği, 80 ülkenin katıldığı bir proje. Peki Manuel ile Işıl’ın yaşadığı ne? O da medeniyetler aşkı. İspanyol flamenkocuyla Türk dansçı kız aşık olmakla kalmadılar Flamenco-Alaturca topluluğunu da kurdular. Topluluk her iki ülkeden 56 sanatçıdan oluşuyor ve Medeniyetler İttifakı’nın sanat sözcülüğünü yapmak istiyor.

Manuel Reina tam bir Endülüs çocuğu. Çocukların ancak dansa ve müziğe yetenekleri yoksa okutulduğu Sevilla’da 1971’de doğdu. Annesi flamenkocu, dedesi gitarcı olmasını istiyordu. Yetenekliydi, 12 yaşında konservatuvara başladı. Hem gitar, hem dans eğitimi aldı. Arkadaşlarının onu görmek için stüdyoya gitmesi gerekiyordu çünkü bütün gün flamenko çalışıyordu. 19’una geldiğinde Berlin’e bale eğitimi için kabul edildi. 2 yıl Berlin’de, 2 yıl Tokyo’da, 1 yıl New York’ta kaldı. Bir gün 2 haftalık bir kurs vermesi için hakkında hiçbir şey bilmediği İstanbul’a davet edildi.

Işıl Karaman, Sarıyerli bir memur ailesinin kızı. Babası orman müfettişiydi, çocukluğu Anadolu köylerinde geçti. Dersleri iyiydi, ayrıca hem tiyatro, hem müzik ve hem de sporda yetenekliydi. Ama Sarıyer ve Sevilla birbirinin tam tersi yerler. İş karar aşamasına geldiğinde, ailesi bastırdı ve fen bilimleri kursuna yazıldı. Sinema-televizyon bölümüne girdi. Flamenkoyla 20 yaşında dil öğrenmek için gittiği ABD’de tanıştı. Türkiye’ye dönünce flamenko eğitimine Pera Güzel Sanatlar Akademisi’nde devam etti. Bir gün İspanya’dan iki haftalığına yeni bir flamenko hocasının geleceğini öğrendi.

Kıvırcık saçlı İspanyol hoca dans salonundan içeri girdiği anda Işıl Karaman onu aynadan gördü ve dondu kaldı. Sebebini bilmiyordu ama gözlerini yeni hocadan alamıyordu. Bu bakışı herkes gibi yeni hoca da fark etti. Atak davranan Işıl oldu. Ders bittiğinde oradaki 100 öğrenci arasından İspanyol hocanın asistanlığını o kapmıştı. Aralarındaki diyalog böyle başladı. 2 hafta su gibi geçti. Bitmesine üç gün kala ilk kez öpüştüler. Ve Manuel altı aylığına Tokyo’ya gitti.

O altı ay boyunca her hafta içi aşk mektupları, abuk sabuk tokalar, boncuklar ve çoraplar dolu bir kutu geldi Işıl’a. Ama Işıl kararsızlıklar içindeydi: Böyle bir adam gerçekten var mıydı? Bir gün Manuel bir ricada bulundu. İki arkadaşı İstanbul’a gelecekti, Işıl onları havaalanında karşılar mıydı? Işıl fena kandırılmıştı. Uçaktan Manuel’in arkadaşları yerine kendisi inmişti. İki bavul dolusu incik-boncuk, toka ve çorap ile.

YEŞİL DAMATLIK PEMBE GELİNLİK

Işıl ve Manuel Kapadokya’ya tatile gittiler. Döndüklerinde artık birlikte yaşamaya başlamışlardı. Işıl reklamcılık kariyerine devam ediyor, Manuel flamenko hocalığı yapıyordu. Bir buçuk yıl sonra 2001 krizi patlak verince İspanya’ya Manuel’in ailesinin yaşadığı Gilena kasabasına yerleşmeye karar verdiler. Manuel yine flamenko dansçılığı yapıyor, Işıl da İspanyollar’a oryantal dersleri veriyordu. Çocukları Ali’ye hamile kalınca, apar topar evlenmeye karar verdiler. Hamile olduğu için gelinliği üzerine olmadı. Manuel de damatlığının bulunduğu bavulu havalanında kaybedince biri son anda bulunan yeşil bir damatlık, diğeri elbiseden bozma bir pembe gelinlikle nikah masasına oturdu. Türk gelin bütün kasabayı heyecanlandırmıştı. Nikahlarını herkese fenalık geçirten bir saatlik bir konuşmadan sonra belediye başkanı kıydı.

Ertesi gün İspanya’nın en önemli flamenko festivali Lasminas başlıyordu. Manuel bu turneye hamile eşiyle birlikte gitti. Yani balayları bile flamenko turnesinde geçti. Patrondan turne sırasında üç günlüğüne izin istedi. Patron izin vermeyince Manuel de işinden oldu. Üstelik 5 ay sonra çocuk bekliyorlardı.

Manuel çaresiz Tabloa’ya (hakiki flamenkonun yapıldığı İspanyol meyhaneleri) döndü. Derken Ali dünyaya geldi. Çocuğu Işıl’ın ailesine de göstermek için bir haftalığına İstanbul’a geldiler. Manuel tesadüfen bir hocalık teklifi aldı. Yeni başladığı bu dans stüdyosunda Hürriyet Gazetesi onunla ilgili bir röportaj yapınca şöhreti patladı, o bir haftalık tatil 5 seneye uzadı.

Etnik 34 adını verdikleri kendi dans stüdyolarını kurdular. Ama yavaş yavaş İstanbullulaşıyorlardı. Mesela flamenkoya uygun perküsyoncu bulamayınca darbukacıyla idare etmek zorunda kaldılar. Aşklarının ikinci meyvesi Flamenco Alaturca da böylece dünyaya geldi.

MEDENİYETLER PROJESİ

İlk denemelerini İTÜ’de yaptılar. O kadar başarılı olmuştu ki, bir yapımcı onlara Nükhet Duru’yla ortak iş yapmalarını önerdi. Gösteri bittiğinde birlikte sahne aldıkları Caddebostan Kültür Merkezi alkış ve tezahürattan yıkılıyordu.

Yapımcıları Tolga Tamöz işi büyütmeye karar verdi. İspanya’dan müzisyen ve dansçılar getirildi, 56 kişilik karma bir ekip kuruldu. İlk gösterileri Bostancı Gösteri Merkezi ve ardından Maslak TİM Center’da yapıldı. Prodüktör Tolga Tamöz bunu bir barış projesi olarak tasarlıyordu. Türkiye ve İspanya, Medeniyetler İttifakı’nın eşbaşkanlığını üstlenmişti. Projeyi İspanya Kültür Bakanlığı’na ve AB Kültür Fonu’na sundu. Amaç projeyi Medeniyetler İttifakı’na üye 80 ülkede sergilemek: "İspanya Kültür Ataşeliği’nden müsteşar Maria Molina Alvarez de Toledo ve Cervantes Enstitüsü’nden direktör Antonio Gill de Carrassco ile toplantılar yaptık. Ankara ve Madrid’de gösteri yapmamızı istediler. Başka bir başvuru sonucunda AB Kültür Komisyonu da projeye sponsor olmayı kararlaştırdı. Fakat bütün bunların gerçekleşmesi için Türkiye Kültür Bakanlığı’nın da bizi manevi olarak desteklediğini açıklayan bir belge lazım. 9 ay önce yaptığımız başvuru hálá sonuçlanmadı."

Manuel ve Işıl Reina şimdi projeyle birlikte İspanya’ya taşınmayı düşünüyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!