Onların tek ortak noktası ben değilim, hepsi kendi alanlarında lider

Güncelleme Tarihi:

Onların tek ortak noktası ben değilim, hepsi kendi alanlarında lider
Oluşturulma Tarihi: Kasım 21, 2010 00:00

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın değeri 35 bin Euro’lara varan Franck Muller saati 2007 seçimlerinin en önemli gündem maddelerinden biriydi.

Haberin Devamı

Galatasaray Başkanı Adnan Polat’ın 20.45’i gösteren o ünlü saatinin markası da Franck Muller’di. Cem Yılmaz da Franck Muller kullanıyor. Markanın sahibi, yaratıcısı Franck Muller geçtiğimiz hafta Damas’ın davetlisi olarak İstanbul’daydı. Başarısının sırrını bir tek Hürriyet Pazar’la paylaştı   

*  İlk saatinizi kolunuza kim takmıştı?
- Dedem. Yedi yaşındaydım. Saatte benim ilgimi çeken en önemli özellik orta yerindeki ‘anti shock’ yazısıydı. Dedeme bunun ne anlama geldiğini sordum. “Bu saat çok sağlam ve darbelere dayanıklı, kolay kolay kırılmaz” dedi. Büyük bir özgüvenle koluma takıp sokağa oynamaya çıktım. Böbürlenerek arkadaşlarıma gösterdim ve saatin asla kırılmayacağını anlattım. Bir arkadaşım böyle bir şeyin mümkün olmadığını söyledi ve saati kolumdan çıkarıp yere fırlattı. Ve benim saat kırıldı. Bir hafta ağlamıştım.
*  Uzun bir süre aileniz size saat almamıştır... 
- Evet ama ben saatlere, antikalara, içinde mekanik olan her şeye çok meraklıydım. Bit pazarlarına gider, antika dükkanlarından çıkmazdım. Eski saat yapımında kullanılan mekanizmalar beni çok heyecanlandırırdı. En komplike cep saatlerini, en karmaşık masa saatlerini yapan ustalar Cenevre’de bizim mahallede yaşardı. Benim saatçiliğe karşı olan yeteneğimi de bu tip bir usta keşfetti. “Mutlaka saat okuluna gitmelisin” dedi. O söylemeseydi bunun bir meslek olabileceği hiç aklıma gelmezdi.
*  Sizce neden saatin dahi çocuğusunuz?
- Çünkü yaptığım birçok saatler dünyada hiç yapılmamış. Bugüne kadar denenmemiş yepyeni teknikler yaratıyoruz.
*  Hayatınızda dönüm noktası olan saat hangisiydi?
- İsviçre’de önemli bir saat okulundan mezunum. Dördüncü sınıfta şunu fark ettim bütün önemli koleksiyoncular cep saati topluyordu. O gün kendime bir hedef koydum; ben bu cep saatlerinin içindeki mekanizmaları kol saatine taşıyacağım dedim. Böylece saat tutkunlarının ve koleksiyonerlerin ilgisini çekebilecektim. Herkes imkansız olduğunu, bu büyüklükte bir mekanizmayı kol saatine sığdırmanın mümkün olmadığını söyledi. Çok uğraştım ama yaptım. Bu sayede de meşhur oldum. Dünyadaki büyük ve önemli saat koleksiyonerleri kapıma geldi. Daha öğrenciydim. Yaptığım saatin üstüne Franck Geneve diye imza atıyordum. Şu anda o saatleri bulmak çok zor.
*  Crazy Hours (Çılgın Saatler) adlı bir saatiniz var rakamları sırayla dizili değil, tamamen karman çorman... Bu saat o kadar çok sattı ki size ‘Karmaşanın efendisi’ diyorlar. Gerçekten gözleriniz baktığı yerde kaos mu görüyor?
- Ben bazen çok basit bazen de çok karmaşık bir insanım. Dünyada hiçbir markanın yaratamadığı karmaşıklıkta mekanizmalar yaratıyorum. Aslında karmaşayı çözmeyi seviyorum. Ama bu süreç beraberinde bir sürü karmaşa da getiriyor tabii.
*  Markanızın karakteristik özelliği olan renkli, şişmiş ve yamulmuş rakamlar ne zaman ortaya çıktı?
- İnsanoğlunun saate bakmasının ilk amacı saatin kaç olduğunu öğrenmektir. Ama piyasadaki saatlerin çoğunun rakamları küçüktür. Ben rakamlar büyük olsun ve insanlar hiç zorlanmadan görsün istedim. Ama tabii rakamları büyütecekseniz bunun sanatsal olması lazım. Artistik bir tasarım yapmak istedim ortaya sizin ‘şişmiş, yamulmuş’ dediğiniz bu rakamlar çıktı.
*  Kadınlar size ilham verir mi? Bazen o kıvrımlı rakamları dans eden birer kadına benzetiyorum...

/images/100/0x0/55eb4650f018fbb8f8b6a0d6

- Neden olmasın? Kadınlar bana her zaman ilham veriyor. Özellikle saatin yüzünü yani kadranını tasarlarken kadınlardan besleniyorum. Kadınlar benim adrenalin kaynağım ve en büyük eğlencem. Ne lunapark ne bungee jumping, kadın varsa hiçbirine gerek yok.  
*  Nasıl ortamlarda tasarım yaparsınız?
Bence uçakta, yatakta, ofiste, bir kadeh şarap eşliğinde ya da mutlaka rock müzik çalarken...
- Her şey beynimde başlar. Tasarıma başlamadan önce kafamda her bir parçayı birleştiririm. Tamamladığım tasarımı kağıt üzerine dökerken de bana zevk veren bir ortamda olayım isterim. Uçak, yatak, restoran fark etmez. Keyifli olsun yeter.
*  Hâlâ bütün tasarımları siz mi yapıyorsunuz? 
- Şu anda bizim için 600 kişi çalışıyor. 200 kişi mekanizma ve saat yapımından sorumlu. Üstelik artık kadın saat ustalarımız da var. Ve inanın çok titiz ve iyi çalışıyorlar. Ama hâlâ ben de bilfiil üretime katılıyorum. Yönü ben belirliyorum, arabayı onlar sürüyor. 
*  Türkiye’nin Başbakanı da, en ünlü komedyeni de, en büyük spor kulüplerinden birinin başkanı da sizin saatlerinizi takıyor. Birbirinden bu kadar farklı insanlara hitap etmenin bir sırrı var mı?
- Aslında onlar birbirinden çok da farklı insanlar değil. Yani tek ortak özellikleri Franck Muller değil. Hepsi kendi konularında lider insanlar. Aslında bu bizim müşterilerimizin ortak özelliği. Bizi genelde öncü ve lider insanlar kullanır. Birçok ülkenin devlet başkanının seçimi olmak benim için gurur kaynağı.
*  Çocukluğunuzda kırılan saatinizin gerçekten kırılmayanını yapmaya uğraştığınız oldu mu?
- Hiç düşünmedim. Çünkü bu imkansız. Ne kadar sağlam olursa olsun yere öyle atarsan kırılır. Saatlerin narin bir mekanizması vardır. Saatin de aslında benim gibi sizin gibi bir vücudu var. Yaşıyor. Beyni var, kalbi var, organları var. O da aynı sizin gibi 24 saat çalışan bir mekanizma aslında.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!