O dipsiz kuyu cinsellik

Güncelleme Tarihi:

O dipsiz kuyu cinsellik
Oluşturulma Tarihi: Kasım 27, 1999 00:00

Haberin Devamı

Cinsel sorunları olan çiftlere cinsel terapi uygulanıyor, cinsel ev ödevleri veriliyor

Sevişirken kocamın az sonra nereye dokunacağını biliyorum, şaşılacak birşey olmadığı için de uyarılmıyorum. Karımın sabun kokusundan kendi kokusunu alamıyorum. Her zaman da temiz kokmaz ki insan. Bu yüzden karımı arzulamıyorum. Yukarıdaki iki örnek cinsel sorunları olan çiftlerin şikayetlerinden rastgele seçilmiş olanları. Ancak bu basit iki örnek ciddi cinsel sorunların habercisi.

Cinsel sorunlar; insana sevmeme, beğenilmeme, terk edilme korkusu, yalnızlık, kendine güvensizlik, küçük düşme, mahçup olma, diğerlerine göre eksiklik gibi fena duygular yaşatan bir durum.

Sorun tek boyutlu değil. Hem organik hem de psikolojik. Ama psikolojinin ağır bastığı bir gerçek. Bu tür sorunları olanlar, dertlerini daha çok erkek üroloğa, kadın jinekoloğa açtığı için sorunun vahameti ilk bakışta anlaşılmıyor.

Bu sorunlarda ortak nedenler ise şunlar: Cinsel deneyimin sınırlı oluşu, cinsel bilgilenmenin eksikliği ve yanlışlığı, cinsel dürtünün zayıflığı, eşle olan genel ilişkinin zayıflığı, katı yetiştirilme tarzı, yerleşik yanlış inanışlar, kalıp yargılar ve başarısızlık endişesi.

CİNSEL HARİTANIZI ÇIKARIN

Geçtiğimiz Cumartesi günü Acıbadem Hastanesi'nde yapılan ‘‘Cinsel Fonksiyon Bozuklukları’’ konulu halka açık eğitim toplantısına katılan yaklaşık 50 kişi ilginç bir tecrübe yaşadı.

Konuşmacılardan İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Arşaluys Kayır önce teknik servis görevlisinden salonun ışıklarını söndürmesini, hasta ve hekimden oluşan topluluktan da gözlerini kapamasını istedi:

‘‘Şimdi çocukluğunuza geri dönüyoruz. İlk gördüğünüz kişi kim? Kimin yanındasınız? İlk kimin gözlerini görüyorsunuz?’’ sorularıyla başlayan seans 10 dakika sürdü.

Işıklar tekrar yandığında sanırım katılanların çoğu kendi ‘‘cinsel haritası’’nı kabaca da olsa çıkarmıştı. Nasıl birini arzuluyor?, yatakta nelerden hoşlanıyor? gibi...

Her ne kadar toplantıya bir ürolog ve bir jinekolog konuşmacı katılsa da Prof. Kayır en ilgici konuşmayı yaptı. En çok soru da ona yöneltildi.

BEDENSEL BOŞALMA KİTABI

DÖNEM 1: Cinsel organlara dokunmadan duyulara odaklanma

Birlikte cinsel birleşmede bulunmayacağınıza dair anlaşın. Programın ilk dönemlerinde tam rahat olmadan cinsel temas ve birleşme tamamen yasak. Egzersizler için haftada üç gün ayırmak yararlı. Her seansın iki kısmı var. Eşlerden biri kadın ya da erkek ‘‘sana dokunmak, seni okşamak istiyorum’’ diyerek başlıyor. Bir sonraki seansta sıra ötekine geliyor. Eşinizin bedeninde cinsel organlar ve göğüsler haricinde size hoş gelecek yerlere istediğiniz kadar dokunun, daha önce dokunmadığınız yerleri elleyin. Dokunma ve öpmek serbest. Okşanan siz iseniz kendinizi rahat bırakın. Hoşunuza gitmeyen birşey olursa açıkca belli edin. Bunu göstermenin en iyi yolu eşinizin elini başka bir yere koymak. Bunu haftada üç kez deneyin.

DÖNEM 2: Cinsel organlara temas olmaksızın duyuma odaklaşma-kendi ve eşinizin zevk alması için dokunma

Bu dönem, dönem 1'e benzer. Her seansın iki bölümü var. Eşlerden biri ona hoş gelen biçimde karşısındakini okşar. İkinci bölümde ise diğer eş aynı işlemi yapar. Ancak buna ek olarak her iki eş de ona ne yapılmasını istediğini söyler. Eğer okşanan siz iseniz rahatlayın. Hoşlanmadığınız şeylere izin vermeyin. Hoşunuza giden şeyleri belirtip teşvik edin. Bunu da söyleyerek, hoşlanma sesleri çıkararak ya da elini alıp hoşlandığınız yere koyarak belirtebilirsiniz. Seans sonrası birbirinizle konuşmayı unutmayın.

DÖNEM 3: Duyulara odaklanma-cinsel organlar dahil

Cinsel birleşme yasağı hálá devam ediyor. Ancak el ve ağızla cinsel organlara ve göğüse dokunmak serbest. Eğer istenirse vücut losyonu kullanılabilir. Seyirci olmaktan kaçının, seyirci olduğunuzu fark ederseniz bu durumdan çıkmaya çalışın. Okşanan eş uyarılabilir ve doyuma ulaşabilir. Paniğe kapılmayın bu çok normal birşey.

DÖNEM 4: Cinsel organların dahil olduğu karşılıklı okşamayla birlikte duyulara odaklaşma

Şu noktaları hatırınızda tutun: Seyirci olmamaya çalışın. Hoşunuza giden şeyleri eşinize söyleyin. Hoşunuza gitmeyen şeylerden kendinizi koruyun.

EMEK VERMEK GEREKİYOR

İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Psikonevroz ve Psikoterapi Birimi'de 20 yıldan beri cinsel tedaviler yapılıyor. En iyi sonuçlar kadınlarda cinsel birleşmenin hiç olamaması (vajinismus) ve erkeklerde erken boşalma yakınmalarından alınıyor. Tedavi süresi 1-3 ay arasında 8-10 seans.

Konuşmadan hem hekim hem katılanlar birçok ders çıkartı. İşte konuşmadan alıntılar:

Çok seks yapıyor olmak en makbulüdür diye tanımlamıyoruz.

Kadının erkekten, erkeğin kadından öğreneceği çok şey var.

Yatakta beş duyu organınızı çalıştırın. Tad, dokunma, görme, duyma ve koklama.

Erkek kendi bedeninin diğer taraflarını bilmiyor. Sadece penisten ibaret değildir erkek.

Şefkatin dozu kaçtığı zaman şehvet olmaz.

Kendine emek veren kişi güzel sevişir.

Eşinizi baştan çıkarın, güzel yanlarını övün, ona emek verin.

50 yaşında cinsel yaşam bitecek diye birşey yok. Her yaşta seks var.

Ereksiyona ulaştıran sadece penis değildir. El ve ağızı unutmayın.

Cinsel sorunu nedeniyle kliniğe başvuran hastalar en çok kadın.

Erken boşalma önlenebilir. Araba kullanmak gibi birşey.

Fantazi kurmak ile eşimizi aldatmış olmayız.

Eş ve doktorunuzdan önce cinsel yaşam çizginizi kendiniz takip edin.

Hekimler tedaviyi üstlenmeyin. Tedaviye hasta da katılsın.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!