Neden okuldayken Hititler’i daha çok sevmedik sanki?

Güncelleme Tarihi:

Neden okuldayken Hititler’i daha çok sevmedik sanki
OluÅŸturulma Tarihi: Mart 22, 2004 00:00

HattuÅŸa giÅŸesindeki görevlinin gözleri, faltaşı gibi açıldı... Mart soÄŸuÄŸunda, Hititler’i ziyarete pek kimseler gelmezdi çünkü. Yol boyunca sıralanan, duvarlarına rutubet sinmiÅŸ turistik tesisler, hálá kış uykusundaydı. BoÄŸazkale’nin kahvesinin önünde yapılan seçim tartışmaları, etrafta yankılanıyordu. 3 bin 500 yıl öncesinin bu dünya imparatorluÄŸu baÅŸkenti ise adeta bir efsanenin çöküşü ardından sinen bir sessizlik içindeydi... Hititler’e ait sur, kapı, tapınak, saray ve kale kalıntıları arasında gezerken, hayalgücümü harekete geçirebilecek her ÅŸeye sahibim. Öyle ki HattuÅŸa’da bir tek ben varım, bir de kralların, tanrıların, kölelerin ruhları... HattuÅŸa kazısını yapan, Alman Arkeolog Dr. Jürgen Seeher’in, ‘HattuÅŸa Rehberi’ elimde; Sfenksli Kapı’nın olduÄŸu tepeden kente bakıp, bu Tunç Çağı Ä°mparatorluÄŸu’nun, devrine ne denli görkemli bir imza attığını daha iyi anlamayı umuyorum. Yerle bir olmuÅŸ yapılardan geriye kalan taÅŸ blokların ortasında, tapınakları yeniden inÅŸa etmeye çalışıyor ama ne Hititler’in mühendislik dehasının, ne de yapı ustalarının eserlerinin kesin ipuçlarına ulaşıyorum. O zaman, Seeher’in kitabının sayfalarını karıştırıp, HattuÅŸa’yı bulan batılı gezgin Charles Texier’nin, 1834 tarihli çizimlerine, kazı sırasında çekilmiÅŸ fotoÄŸraflara ve bilgisayarda yaratılan rekonstrüksiyonlara bakıp, yıkıntılar arasındaki HattuÅŸa’yı yeniden inÅŸa ediyorum. BÄ°N TANRILI HALKBu gerekiyor, çünkü binlerce yıldır, HattuÅŸa’nın izleri aşındıkça aşınmış... Aslanlar tek kalmış, sfenksler yıpranmış, Fırtına Tanrısı TeÅŸup ile GüneÅŸ Tanrıçası Hepat’ın oÄŸlu, Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ne taşınmış... UNESCO Kültür Mirası Listesi’nde, Venedik, Kudüs, Roma, Kartaca, Machu Picchu gibi kentlerle birlikte anılan HattuÅŸa’daki bu kalıntılar, Hititler’in, geç de olsa çözülen sırlarıyla birleÅŸince, ortaya baÅŸdöndürücü bir uygarlık çıkıyor. UNESCO’nun ‘Dünya BelleÄŸi Listesi’ne de alınan, Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi ile Ä°stanbul Arkeoloji Müzesi’ndeki yaklaşık 30 bin HattuÅŸa çiviyazılı tablet, bu hayranlık uyandıran halkın hukuk sistemi, teknolojisi ve kültürü hakkında çok ÅŸey anlatıyor. Kadına eÅŸit haklar tanımaları, dünyanın ilk yazılı anayasasının yaratıcısı olmaları, kendilerini ‘Bin Tanrılı Halk’ diye tanımlayacak kadar, istila ettikleri ülkelerin tanrılarını kabullenerek, hoÅŸgörülü bir din anlayışını benimsemeleri, iÅŸkence ve ölüm yerine tazminata dayalı, ileri bir hukuk sistemi kurmaları, insanlık tarihinin ilk iki taraflı barış antlaÅŸmasına imza atmaları, Hititler’i Anadolu’da çok baÅŸka bir tahta oturtuyor. Hititler üzerine yazılan binlerce sayfalık araÅŸtırmaların içinde kaybolmadan önce, Yerkapı’nın 71 metrelik poterninin içinden geçin, surları engebeli araziye uydurmak için, nasıl bazı yerleri yapay olarak doldurduklarını, bazen de kayaları duvara kattıklarını gözlemleyin, aÄŸzı açık aslanın yelesini, ayak tırnaklarını inceleyin, HattuÅŸa’ya tepeden bakın... Bu boÅŸmuÅŸ gibi duran arazide geçireceÄŸiniz ilk yarım saat içinde, Anadolu’nun ortasında bırakılan bu baÅŸkent de Hititler de sizi büyüleyecek... Günümüze ulaÅŸan mükemmel belgeler olan Hititler’in çivi yazısı tabletleri, bir taraftan da kralların zaaflarını ve naifliklerini tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor. Neredeyse bizi güldürecek kadar... Bu sözler HattuÅŸili’den; ‘... Elimdeki ÅŸehirleri aldın, beni tek bir kalede kral olarak bıraktın... Bana karşı kavgayı sen baÅŸlattın... Åžimdi bana, baÅŸta onu kral yapan sensin, neden ÅŸimdi isyan ediyorsun, diye soran olursa. Benimle kavgayı o baÅŸlatmasaydı, tanrılar bir küçük krala bir büyük kralın yenilmesine izin verirler miydi, derim...’YÃœZÃœKLERÄ°N EFENDÄ°SÄ° GÄ°BÄ°Kitapçıları dolaşırken, Sumerolog Muazzez Ä°lmiye Çığ’ın, ‘Hititler ve HattuÅŸa, Ä°ÅŸtar’ın Kaleminden’ adlı bir kitabını buldum. Çığ, Hititler’i gençlere tanıtabilmek için, uygun bir yazı stili ararken, dostu ve meslektaşı Hatice Kızılyay’ın, 1958’de, HattuÅŸa’daki kazılara, 14 yaşındaki kızı Ä°ÅŸtar’ı da götürdüğünü hatırlamış. Ve Hititler hakkında bilinenleri, bu küçük kızın aÄŸzından, onun günlüğüymüş gibi yazmaya karar vermiÅŸ. Kitapta Ä°ÅŸtar, annesine kazılardan çıkanları soruyor, tanrıları tanıyor, Hititler’in ceza sistemini sorguluyor, Kızılırmak anlamına gelen ilk Hititçe kelimesini, ‘MaraÅŸantiya’yı öğreniyor. Bu kitap, kendime; ‘neden okulda Hititler’i daha çok sevmedim?’ sorusunu sormama neden oldu. O dönemden en net olarak aklımda kalan, Kral ‘Şuppiluliuma’nın adını öğrenebilmek için döktüğüm kan ter...Oysa, Yazılıkaya, bir çocuk için bile büyüleyici... Düşünsenize, kayalıklara kazınmış yaklaşık seksen tanrı, her biri, birbirinden fantastik. Yani aslında, bir nevi, hasılat rekorları kıran, ‘Yüzüklerin Efendisi...’ Yazılıkaya’nın duvarlarındaki kabartmalara en uçuk masallar ÅŸapka çıkartıyor, tanrılar sınırsız bir hayalgücünü tetikliyor, beyin jimnastiÄŸi yaptırıyor, eÄŸlendiriyor... BaÅŸrollerde, uzun, plili etekli, uçları yukarı dönük ayakkabılı, küpeli ve yüksek baÅŸlıklı tanrıçalar, kısa etekli, sivri baÅŸlıklı, kabzası hilal biçimli ucu kıvrık kılıçlarıyla, omuzlarında topuz taşıyan tanrılar... Sahneler öyle karışık ki; bunları ya tanrılarına su götürmez bir inancı olan Hititler ya da usta bir karikatürist yaratmıştır demekten kendini alamıyor insan. Rehberler bu sahneleri anlatırken, turistlerin gizli gizli gülmelerine de alışmışlar artık; ‘Burada gördüğünüz, uzun, plili elbiseli, yüksek baÅŸlıklı tanrıça, dört daÄŸ konisi üzerinde duran bir yaban kedisine basarken, eteÄŸinin arkasında, yarı yarıya gizlenmiÅŸ, sivri tanrı baÅŸlığı giymiÅŸ bir boÄŸa sıçramaktadır...’ Bu fantastik tanrılardan baÅŸka, HattuÅŸa’dan Kastamonu’ya uzanan yolculuÄŸum sırasında, beni ÅŸaşırtan bir baÅŸka ÅŸey, düdüklü tencerenin atasının Ä°skilip’ten çıktığı iddiası oldu... Ayrıca, 500 yıldır bu yöntemle yapılan Ä°skilip Dolması, geleneksel 12 saatlik piÅŸirme süresiyle, ‘En Uzun Sürede PiÅŸirilen Yemek’ unvanını alarak, rahatlıkla Rekorlar Kitabı’na girebilir de... Çorum’a baÄŸlı, 53 kilometre mesafedeki bu küçük yerleÅŸime varır varmaz, buna benzer birçok ilginç öykü kulağıma gelmeye baÅŸladı. ÇarÅŸambaydı ve YoÄŸurt Pazarı kurulmuÅŸtu. Bir Ä°skilipli’ye, herhangi bir çarÅŸamba, ‘günlerden ne?’ diye sorsanız, ‘bazar’ diyecektir. Bu da geçmiÅŸin alışkanlıklarından biriydi. Eskiden kurulan pazarların adları, aynı zamanda günlerin de ismiydi. Salı günü, Ä°skilip’te aynı soruyu sorun, ‘bugün deri’, pazartesi de ‘düşenbe’ cevabını alırsınız... Sadece çarşı isimleriyle kalmayıp, çok zengin olmasa da Ä°skilipçe olarak adlandırılabilecek bir dil olduÄŸu söylenebilir. ERKEKLERÄ°N YAPTIÄžI DOLMATarihin içinde, tarih olmak üzere bir baÅŸka zaman var, Ä°skilip sokaklarında. Eski evler ve eski zanaatler... Semerciler Arastası’nda, ahÅŸap, çürümüş kepenkleri bir daha hiç açılmamak üzere kapanmış 40 semerci dükkanından geriye kalmış 44 numaradaki, Recep Semerci, soyadına ve mesleÄŸine asılmış, çalışıyor. Kunduracı, derici, keçeci aramayın artık Ä°skilip’te. Caminin etrafındaki dükkanlarda, mes (ayakkabı içine giyilen deri çorap) satılıyor bir tek. Bir de, Eski Kadınlar Pazarı Sokak’tan girince, Emekli Sepetçi Ali Osman’ın oyma aÄŸaç iÅŸleri yaptığı dükkanında, tokmaklı arabalar ve sap kaÄŸnılar var. Bu oyuncakları bir baÅŸka yerde bulmaya çalışmak boÅŸ bir çaba olur. Bakırcılara gelince; her ne kadar artık banyo kazanlarına pek gerek yoksa da hálá 400 kiÅŸinin doyurulduÄŸu Ä°skilip dolmasının piÅŸtiÄŸi kazanlara olan ihtiyaç, bu zanaati yaÅŸatmaya yeterli... Tarihten gelen ve yaÅŸatılan bir ÅŸey varsa, o da 500 yıllık Ahilik geleneÄŸinin, esnaf duası. Bu kadar zaman sonra, bugün hálá Ä°skilip’te çarÅŸamba pazarı dualarla açılıp dualarla kapatılıyor. 13. yüzyılda doÄŸan Ahilik, 1500’lerde Ä°skilip’te benimsenmiÅŸ. Bugün geriye sadece bu dua kalmış.Ä°skilip Dolması, bildiÄŸimiz dolmalardan deÄŸil. Bu ilk ÅŸaşırtıcı özelliÄŸi. Ä°kincisi ise erkekler tarafından hazırlanıyor olması. Dolmada kullanılan dana etinin yerini artık daha ucuz olan tavuk eti almışsa da yemek önemini kaybetmemiÅŸ. Ca denilen, bez bir torbanın içindeki pirinç, altına yerleÅŸtirilen etle birlikte kazanda piÅŸiyor. Ä°skilipliler, dolma kazanlarının düdüklü tencereye ilham kaynağı olduÄŸuna inanıyorlar. Nasıl mı? Anlatıldığında hak vermemek elde deÄŸil. Kazanlara et ve pirinç konulduktan sonra, özel hazırlanmış bir hamurla kazanın etrafı sıvanıyor, böylece kazanın buhar kaçırması engellenmiÅŸ oluyor. Kazan kapağının üzerindeki küçük delik de havalandırmaya yarıyor.Ä°skilipler, özellikle geçmiÅŸleriyle ilgili öyküleri anlatmaya meraklı. Bunların içinde, ‘İskilip ve Köylüleri Tayyaresi’, çok sıcak ve anlamlı bir hikaye. Atatürk’ün emriyle kurulan Türk Tayyare Cemiyeti’nin Ä°skilip ÅŸubesi açıldığında, altı yıl süren bir kampanya sonucu, bundan tam 73 yıl önce, halkın bağışlarıyla, Ä°skilip Belediyesi Türk Hava Kurumu’na (THK) bir uçak armaÄŸan etmiÅŸ. ‘İskilip ve Köylüleri Tayyaresi’ adı verilen bu uçağı ÅŸimdi Ä°skilipliler geri istiyor. Arzuları, ilçede yapılacak olan Åžehitlik Abidesi’nde bu uçağı sergilemek... Oysa THK, uçağın aslının artık bulunmadığını, ancak istenirse, hizmet dışı kalmış bir uçağın gönderilebileceÄŸi cevabını veriyor. KuÅŸkusuz bu cevap, Ä°skiliplileri hiç de tatmin etmiyor. KeÅŸke abidede, savaÅŸlarda ÅŸehit olan 722 Ä°skilipli askerin künyeleri ve Kültür Bakanlığı’nın gönderdiÄŸi 4.5 metre boyunda ‘KurtuluÅŸ Savaşı’nda Mehmetçik’ heykelinin yanıbaşında, bir de Ä°skilipliler’in dedelerinin biriktirdiÄŸi parayla alınan uçak olabilseydi... BEN OLSAYDIM BUNLARI YAPARDIMHattuÅŸa’ya, hayalgücünüzü kullanabilecekseniz gitmekDodurga yolu üzerinde doÄŸanın renklerini yakalamak Hititçe kelimeleri ve kral isimlerini doÄŸru söylemeye çalışmakÇorum leblebilerinin bütün çeÅŸitlerinden tatmakHattuÅŸa Yerkapı’daki tünelin içinden geçmekTanıdığınız bir çocuÄŸa, Ä°skilip’ten ahÅŸap, tokmaklı araba hediye almakMüze ve kitaplardaki, çivi yazısı tabletlerin çevrilmiÅŸ metinlerinde, kral ve kraliçelerin naif yorumlarını okumakÄ°skilip Dolması’nın hazırlanışını izlemek Yazılıkaya’da fantastik tanrıların kıyafetlerini incelemek Hitit yemeklerinden Kraliyet Åžarap Çorbası’nı yapmaya çalışmakÂ
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!