Mutfaktan taşan hikáyeleri yazdı

Güncelleme Tarihi:

Mutfaktan taşan hikáyeleri yazdı
Oluşturulma Tarihi: Eylül 26, 2008 00:00

Yemek kitapları yazarı Tijen İnaltong yeni kitabı "Mutfaklardan Taşan Öyküler"de hayatlarını mutfağa adayan 55 kişinin anılarını bir araya getirdi.

Yazar kitabını anlatırken: "Ben dahil 55 kişinin anıları ve yüreklerine nüfuz eden yemek sevgisini bulacaksınız. Mutfaktan çıkamadığı için hayata karışamayanlar, mutfağa hayat verenler, mutfağımızı temsil edenler, halk kültürü mutfaksız olmaz diyenler, sadece ailesi ve yakınları tarafından tanınan mutfak kahramanları, ata yadigárı tariflerle mutfağımızı zenginleştirenler ve aramızda olmayan sevgiyle andığımız mutfak insanlarının anıları var."

KİMLERİN ÖYKÜLERİ VAR?

İnaltong’un kitabında İkinci Bahar dizisine ilham veren Ali Haydar’ın oğlu Gaziantepli ciğerci Ali Usta, "Ciğerin tazesini alın, doğrayıp jelátine sarın, açık bırakırsanız rengi kararır" öğüdünü veriyor. Annesi Müjgan Şavkay, Tuğrul Şavkay’la ilgili son anısını anlatıyor. Bursa’da geçmişe yapılan bir yolculuk sizi "Anjelika reçeli"yle tanıştırıyor. Bartınlı anneannenin "Halışka"sını Emel Usluoğlu’nun tarifinden öğreniyorsunuz. İzmirli gazeteci Nedim Atilla anneannesi ve dedesi arasındaki mutfak kavgalarına tanık ediyor. Lazlar için hayati önem taşıyan paponiyi (Laz böreği) okurken Batum Lazlarının arasına karışıyorsunuz. Niğdeli Rum komşulardan öğrenilen zeytinyağlı yemekler, mutfak kültüründeki etkileşimimizi, azınlık mutfaklarıyla Türk mutfağı arasındaki bugünkü kimya benzerliğinin yansımasını ortaya koyuyor. Türk mutfağının gönüllü elçisi Sevim Gökyıldız’ın çocukluk anılarıyla Anadolu mutfağına kısa bir tur yapıyorsunuz.

TİJEN İNALTONG

Tek başına tarif vermek yemeğin tuzunu unutmak gibidir
/images/100/0x0/55ea8e21f018fbb8f887a1ef


Yıllardır yemek kültürü üzerine araştırıyor, öğreniyor, yazıyorum. Hiç bir zaman tarif kitabı yazmadım. Tek başına tarif vermek yemeğin tuzunu unutmak gibidir. Oysa içinde yaşam da varsa, o zaman tarifin kalbinize ulaşma ihtimali çok daha büyüktür. İşte bu sefer farklı bir hikáyeyle çıkmak istedim karşınıza. Galiba bir de her yaşamın bir öyküsü olduğunu anlatmak istedim. Kimi hiç bir zaman mutfaktan çıkamamış, alnından akan teri silip, giyinip süslenip yaşamın içine dalamamış olsa da, onun yaşam öyküsünün de en az diğerleri kadar değerli olduğunu söylemek istedim. Bu yüzden de adını Mutfaklardan Taşan Öyküler koydum. Kimi bizi uluslararası arenada temsil etmiş aşçılar, kimi halk kültüründen bilgiler derlemiş araştırmacılar, kimi ise sadece ailesi ve yakınları tarafından tanınan insanlardı. Her birinin öyküsü, kabına sığamayıp sadece tencereden değil, mutfaklardan da taşsın istedim. Her biri kayda geçsin, yaşamlarımızda kalamıyorsa hiç değilse kütüphanelerimizde yer edinsin istedim.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!