Merlin ile Cardiff ormanlarında

Güncelleme Tarihi:

Merlin ile Cardiff ormanlarında
Oluşturulma Tarihi: Şubat 10, 2012 00:00

Dünya çapında 183 ülkede yayınlanıyor. Bu ülkeler arasında hayran sayısı en fazla olan ülke Türkiye. Britanya mitolojisinin en önemli kahramanlarından Kral Arthur’un hikâyesini anlatan “Merlin”in yeni sezonu bu ay CNBC-e kanalında başlıyor. Tempo dergisi, kısa sürede fenomen haline gelen dizinin Cardiff’teki setini ziyaret etti.

Haberin Devamı

“Yaşasın!” Her yıl dünyanın birçok ülkesinden basın mensuplarının davet edildiği “Merlin”in set gezisine çağrıldığımı öğrendiğimde ilk tepkim bu oluyor. BBC’nin 2008 yılında yayınlamaya başladığı fantastik dizi “Merlin”i üç yıldır soluksuz takip ediyorum. “Gerçek mi, düş mü?” derken, kendimi bir anda Londra uçağında buluyorum.

Kurgusal bir şehir olan Camelot’ta geçen “Merlin”in ana çekim platosu, Paris’in kuzeyindeki görkemli Pierrefonds Şatosu. Ama çekimlerin önemli bir bölümü Galler’in başkenti Cardiff’teki Shine’s Stüdyoları’nda yapılıyor. Davet edildiğimiz dönemde ekip, son hızla Cardiff’teki çekimlere devam ettiği için bizim de hedefimiz Britanya’nın bu güzel liman şehri oluyor.

Galler’de konumlanan, üstelik yerel dili Keltçe olan bir şehirde böyle bir dizinin çekilmesi, insanı Orta Çağ’ın karanlık ve aykırı dünyasına götürmeye yetiyor. Londra’dan trenle iki saat uzaklıktaki Cardiff’e giderken, her bölümün başında John Hurt’ün bilge sesiyle “Efsaneler diyarında ve büyü zamanında, büyük bir krallığın kaderi, genç bir adamın ellerindeydi. Adı... Merlin” deyişi kulaklarımdan gitmiyor. Yolculuğumuzda, dizinin yapım firmaları Shine Drama ve Freud Communications’dan Kathryn, Laura ve Sam, bize eşlik ediyor. En çok Merlin hayranının Türkiye’de olduğunu söylüyorlar. Buna, yerli yapımlarda fantastik öğelerin eksikliğinin neden olduğunu düşünmeden edemiyorum.
  
KADRO GENİŞLİYOR   

Cardiff’e varır varmaz, ilk durağımız çekimlerin yapıldığı plato oluyor. İstanbul’daki pek çok plato gibi “Merlin”in çekimlerinin yapıldığı plato da şehir merkezinin dışında. Gizli bir üs gibi konumlanmış platoya vardığımızda önce, dekorların hazırlandığı, yeni sezonda yer alacak oyuncuların fotoğraflarının asılı olduğu ve yorgunluklarına rağmen bizi sıcacık gülümsemelerle karşılayan teknik ekibin çalıştığı odaların yolunu tutuyoruz. Normalde bir kaos ortamı olması gerekirken her yer bomboş ve sessiz. Dizinin yeni sezon çekimlerine 2011’in mart ayında başlandığı için ekip bütün hazırlıkları bitirmiş. Çekimlerin büyük kısmı Pierrefonds’da yapıldığı ve bütün dekorların sorunsuz bir şekilde ve tek seferde Fransa’ya ulaştırılması gerektiği için teknik ekibin büyük bir kısmı hazırlıklarını Fransa’da yapıyor. Uluslararası bir yapım olması ve iki ülke arasında sürekli gidilip gelinmesine rağmen çalışma koşulları kurallara bağlı. Türkiye’deki dizi setlerinin ağır çalışma şartları, fazlasıyla detaya sahip böylesine büyük bir yapımda yok.

Boş odalardan geçtikten sonra oyuncuların fotoğraflarının olduğu odaya girdiğimizde, önceki sezonlarda görmediğim birkaç isim dikkatimi çekiyor. “Battlestar Galactica” dizisinin Dr. Gaius Baltar’ı, ünlü İngiliz oyuncu James Callis ve Lindsay Duncan, dördüncü sezonda “Merlin”e katılan isimlerden bazıları.
Kısa bir gezintiden sonra artık maceraya atılmanın vakti geliyor. Çekimlerin yapıldığı platoya geçiyoruz. Pierrefonds Kalesi dışında, bütün iç mekân çekimleri burada gerçekleşiyor. İçeriye girdiğim an rutubet kokusu etrafımı sarıyor. Bu kokuyu alınca, oyuncuların nasıl bu kadar başarılı performanslar sergilediğini çözüyorum. ‘Eski’ kokan bu yerin sanki Orta Çağ ile arasında bağ var.

BÜYÜ YAPMANIN EŞİĞİNDE

Karakterlerin yaşadığı odaları gezmeye başlıyoruz. Her şey en ince ayrıntısına kadar düşünülmüş. Şatoda konumlanan mekânlara görkemli bir hava vermek için geniş odalar hazırlanmış. Her odanın önünde birbirinden farklı ışıklar konularak şatonun renkli camlarından giren güneş ve ay ışığının renkleri elde ediliyor. Görkemli odalardan birinde gezerken çalışma masasında duran bir kâğıt dikkatimi çekiyor. Bakınca, sanat yönetiminin ne anlama geldiğine birinci elden tanık oluyorum. Aslında hiçbir seyircinin okuyamayacağı kâğıtta, Kral’ın büyücülere karşı hazırladığı ölüm emri yazılı. Dizinin ana karakterleri Merlin ve Gaius’ın odasına girdiğimizde etrafımızı rengârenk iksir şişeleri ve değişik bitkiler sarıyor. Şişelerin hepsinin üstünde Latince isimleri yazılı. Elinizde iksir tarifi kitabı olsa ve Latince bilseniz, hemen dilediğiniz özelliği size kazandıracak büyüleri yapmaya başlayabilirsiniz.

ORMANIN DERİNLERİNDEN GELEN SESLER

Geniş platoda gezdikten sonra çekimlerin yapıldığı ormana gidiyoruz. Uzun çalılıkların arasından, çamura saplanıp kalmamaya çalışarak seslerin geldiği yere doğru ilerliyoruz. Yerde yatan ‘ölü’ şövalyeler ve Kral Arthur bizi karşılıyor. Sahne, mitolojinin büyülü kahramanlarının. Kendime yönetmen asistanının arkasında yer buluyorum. Bir ekibin, bizim izlediğimiz görüntü kalitesini takip ettiği küçük televizyona, bir karşımda kanlı canlı duran oyunculara bakıyorum. Çekim arasında makyöz, ölü şövalyelerin makyajlarını tazelemeye başlıyor. Kalabalık çekimler dışında sette genellikle tek bir makyöz bulunuyor ve çoğu zaman oyuncular artık alıştıkları için çekim aralarında rötuşları kendileri yapıyor. Yalnız makyöz sayısı az değil; kamera arkasında çalışanlar da çok az. Maksimum 15 kişi var. Çalışan sayısının ne kadar az olduğunu düşünürken platoda çalışanlarla, bu rakamın 120’ye çıktığını öğreniyorum.

Arthur’u canlandıran Bradley James, molalarda sandalyesine oturup kitap okuyor. Oyuncular, mart ayından beri Pierrefonds ile Cardiff arasında mekik dokuduğundan, çekim aralarında şakalaşmanın yerini seyrek kahkahalar ve sessizlik almış. Yönetmen, oyuncularla görüştükten sonra yine klaketin sesini duyuyoruz ve aynı sahne bir kez daha çekiliyor.

“Merlin”de bir devlet dairesini andıran çalışma koşulları hâkim. Oyuncular hafta sonları çalışmıyor. Hafta içi beş gün yalnızca Merlin’i canlandıran Colin Morgan çalışıyor. Diğerleri genellikle üç ya da dört gün sette oluyorlar. Bu da Amerika’daki grevler veya bizdeki “Yerli dizi yersiz uzun” gibi eylemlerin neden İngiltere’de yaşanmadığını açıklıyor.

SETTE KADIN EGEMENLİĞİ

Ekipte kadın hegemonyası var. Kol gücüne ihtiyaç duyulan, sesin sağlandığı boom’u bile bir kadın taşıyor.

Merlin’i canlandıran Colin Morgan’ın çekimlerinin yapıldığı sete gidiyoruz. Sahnesinin kısa olması nedeniyle genç oyuncu neşeli. O gün hava açık ve kuru olduğundan Galler’de olduğumu tam unutmuşken, yağmur bastırıyor. Çekim sona eriyor. Bütün teknik araçların üzeri muşambalarla örtülüyor. Colin Morgan da karavanına koşuyor.

Yeni sezon öncesinde diziyi henüz izlememiş olanların üşenmeyip ilk üç sezonu izlemelerini öneririz, çünkü 19 Şubat’ta başlayacak yeni sezon daha da heyecanlı olacağa benziyor.

Haberin Devamı

ÇOK EĞLENİYORUZ

Çekimlerin yapıldığı ormanda, otomobilden iner inmez, üç sezondur sakarlıkları ve kırdığı potlarla izleyenleri kahkahalara boğan, dizinin kilit karakteri Merlin, yani Colin Morgan karşıma çıkıyor. Sete geldiğimiz için çok mutlu olduğunu söyleyip, teşekkür ediyor. Çekimlerin sonlarına yaklaştıklarını ve heyecanla yeni sezonu beklediğini anlatıyor. O sırada başlayan yağmuru işaret edip, “Yağışlar çekimleri aksatmasa daha mutlu olurduk” diyor. Genç oyuncu, “Merlin”de rol almayı iş olarak görmediğini, çünkü bütün ekibin çok eğlendiğini belirtiyor.

Haberin Devamı

KÖTÜ OLMAK ONUN UZMANLIĞI

Morgana’yı canlandıran Katie McGrath, karakterinin kötü olmak konusunda çok iyi olduğunu dile getiriyor. Morgana, tutkusunun esiri olan bir karakter. Gerçek hayatta Katie McGrath’in neye karşı tutku duyduğunu sorduğumda, güzel oyuncu bir an duraklıyor, sonra da “Benim için ailem ve arkadaşlarım çok önemli” diyor. Oyuncu, birkaç yıl önce Türkiye’de kimsenin kendisini tanıyabileceğini hayal bile edemezken, şimdi pek çok hayranı olduğunu öğrenmenin onu çok mutlu ettiğini söylüyor.

EĞLENCELİ PARTİ İÇİN TÜRKİYE’DE NERESİ İYİ?

Dizinin karizmatik ve yakışıklı karakteri Arthur’u 28 yaşındaki oyuncu Bradley James canlandırıyor. “Merlin”, oyuncunun rol aldığı ilk büyük yapım. James ile çekim arasında konuşma fırsatı yakalıyorum. Çekimler bitmek üzere olduğundan, tüm ekip gibi o da artık yorgun görünüyor. James, dördüncü sezonla birlikte hikâyenin daha da gelişeceğini ve geri dönüşü olmayan büyük değişikliklerin olacağını söylüyor. Türkiye ile ilgili sorduğu tek şey, James’in gece insanı olduğunu gösteriyor: “Eğlenceli bir parti için Türkiye’de en iyi yer neresi?”

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!