Masumiyet Müzesi beklerken Adalet Ağaoğlu Müzesi açıldı

Güncelleme Tarihi:

Masumiyet Müzesi beklerken Adalet Ağaoğlu Müzesi açıldı
Oluşturulma Tarihi: Ocak 31, 2010 00:00

2010 Kültür Başkenti programına dahil edilen Orhan Pamuk’un Masumiyet Müzesi açılmak için gün sayarken Adalet Ağaoğlu’nunki Boğaziçi Üniversitesi’nde açıldı bile. Hem de özel tasarım bilet kitapçığıyla.

Orhan Pamuk hayranları, Masumiyet Müzesi’nin açılışını bekleyedursun, Adalet Ağaoğlu hem ‘müze’sini açtı, hem de açılışta dağıttığı son derece şık bir biletle müthiş ilgi topladı.
‘Adalet Ağaoğlu, Müze-Eşya-Roman, Mahur Beste Galerisi, ‘Behçet Bey Sergisi’ ismini taşıyan tek kişilik bilette yer alan giriş yazısı ise hem müze, hem de bilet fikrinin tarihî arka planını göstermesi açısından çarpıcıydı.
Aslında her şey, Ölmeye Yatmak, Bir Düğün Gecesi, Fikrimin İnce Gülü gibi romanlarla, Yüksek Gerilim, Hadi Gidelim gibi hikâye kitaplarıyla edebiyat okurunun zihninde ve gönlünde sağlam bir yer edinen Adalet Ağaoğlu’nun kitaplarını Boğaziçi Üniversitesi’ne bağışlamasıyla başladı.
Aradan azımsanmayacak kadar uzunca bir zaman geçmesine rağmen pek bir şey yapılmadı.
Göbeği, sakalı ve saçlarıyla sıradışı bir insan olan Prof. Kadri Özçaldıran’ın rektör seçilmesi işleri hızlandırdı.
Rektörün, Adalet Hanım’ın eşi Halim Ağaoğlu ile İzmir’in aynı sokaklarında top koşturduğunun ortaya çıkması, bu hızlanmada önemli bir etkendi hiç kuşkusuz.
Netice itibariyle, 27 Ocak’ta Boğaziçi Üniversitesi Apdullah Kuran Kütüphanesi’nde ‘Adalet Ağaoğlu Araştırma Odası’ hizmete açıldı.
Açılışa gelenler asıl sürprizi, tam anlamıyla bir müze gibi düzenlenen ‘Araştırma Odası’na girerken yaşadılar. Çünkü Adalet Hanım, gelenlere gülümseyerek, tasarımı için doğrudan öncülük ettiği bir bilet veriyordu. Utku Lomlu tarafından hazırlanan bilet hakikaten nefisti.
Adalet Ağaoğlu’nun, ‘Masumiyet Müzesi’nden önce benim müzeye girmek için bu bileti kullanabilirsiniz’ esprisi ise konukları uzun süre güldürdü.
Ne diyelim, hayırlı olsun.
Orhan Pamuk da, bir an önce Masumiyet Müzesi’ni açsın ki, İstanbul’daki edebiyatçı müzelerinin sayısı bir nebze olsun artsın artık.
Para da yok diyemez, çünkü 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı, proje için yeterli bütçeyi de ayırdı...

Ne kaldı geriye

Şakir Eczacıbaşı: Burjuva bir aileden gelip bütün maddi değerleri bir yana bırakıp ivassız garazsız sanatın peşinden gidebilme cesaretini gösterdi.
Ömer Uluç: Can Yücel’e atfedilen deyimle güzel gülmek için yaşadı. Sanatta gidilmemiş yollara girmeyi öğretti.
J.D: Salinger: Bütün mektep kaçkını çocuklar yasını tutuyor şimdi.
Cüneyt Gökçer: Shakespeare senin kılığında dolaştı aramızda.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!