'Mad Men'de final sezonu

Güncelleme Tarihi:

Mad Mende final sezonu
Oluşturulma Tarihi: Nisan 04, 2015 01:52

Televizyon tarihinin en önemli yapımlarından Mad Men, 7. Sezonunun ikinci yarısıyla ekranlara veda etmeye hazırlanıyor. Son yedi bölümün ilki, 6 Nisan Pazartesi akşamı saat 23.00’de Cnbc-e’de yayınlanacak. Dizinin yapımcısı ve yazarı Matthew Weiner ile yapılan telekonferans görüşmesinde, Türkiye’den sadece Hürriyet Kelebek vardı...

Haberin Devamı

Geçmiş dönemleri konu eden birçok yapımla karşılaşıyoruz fakat aralarından pek azı Mad Men kadar televizyon tarihinde iz bıraktı veya başka yapımlara ilham verdi. Bunu neye bağlıyorsunuz? Mad Men’in dönem dramalarından farkı size göre nedir? En başta böyle bir etki yaratacağını hayal etmiş miydiniz?

Ben bu durumun biraz dönemsel olduğunu düşünüyorum, Mad Men ile doğrudan ilgisinin olup olmadığı konusunda emin değilim. Fakat şunu biliyorum: ilk zamanlar zordu, böyle bir dizi yapacak atmosfer yoktu, kimse pek istekli değildi. Amerika’nın geçmişiyle ilgili bir konuyu dünyanın başka yerindeki izleyicilerin izlemeye değer bulup bulmayacağı da bir soru işaretiydi. Böyle bir başarıyı asla, hiçbir biçimde hayal etmedim. Türkiye’den bir gazeteci ile bu dizi hakkında konuşacağımı düşünmezdim mesela... Ciddiyim, düşünsenize, bu dizi, Los Angeles’ta bir gün, işten çıkıp eve geldiğim zaman zihnimde beliren bir hayaldi sadece!

Haberin Devamı

Mad Mende final sezonu

Son dönemde, Mad Men veya Breaking Bad gibi dizilerdeki karakterleri düşünecek olursak, gerçek kimliğini saklayan ana karakterlerin hikayeleri büyük ilgi görüyor. Sizce bunun sebebi nedir?

Diyelim ki benim hayatım sıkıcı, heyecandan yoksun... Heyecan verici bir ikinci kimliğim, alter egom olsa fena olmaz mıydı? Bence bu, insanları her zaman eğlendiren en eski konulardan biri, bu Superman de olsa Walter White da olsa, böyle. Aynı zamanda, kimlik dediğimiz şey, dış dünyadan üzerimize yapıştırılıyor çoğu zaman... Yaptığımız işlerle, yaşadığımız yerle tanımlanır hale geliyoruz. Ve bence bir karakterin “Nasıl göründüğümü biliyorum ama aslında öyle biri değilim” demesi son derece eğlenceli. Walter’ın hayatta kalabilmesi ve daha fazla güç ve başarı elde edebilmesi için kimliğini değiştirmesi gerekti. Bu, onu bir suçlu yapsa da, ilham verici bir hikaye ve birçok insan için bu bir fantezidir. Şu anki “siz”i değiştirebiliyor olma ihtimali, her zaman gösteri dünyasının en heyecan verici konularından biri olarak kalacak.

Haberin Devamı

Biraz dizinin başına dönelim mi? Draper’i ve bu diziyi yaratırken ilk ilhamınız neredendi? Neden hikayeyi anlatmak için 1950 ve 60’ları seçtiniz?

Bu dizinin pilot bölümünü, Sopranos’ta çalıştığım dönemden önce yazdım. Yazdığım senaryoyu, beni Sopranos’un yazar kadrosuna alan David Chase’e vermem yıllarımı aldı. Don Draper fikri ise çok uzun zamandır aklımdaydı. Kişisel olarak o döneme ilgi duyuyorum. Reklam dünyasına dalmak, Amerikan tarihinin o dönemini anlatmak için iyi bir yöntem.

Mad Mende final sezonu

Senaryoyu ilk yazdığımda, 35 yaşındaydım, Don Draper’ın olduğu yaşta. Benim duygusal vaziyetim ne, bunu düşünmeye başladım. Hala içimde kendimi 18 yaşında gibi hissediyordum ama çocukluğum Draper gibi geçmemişti. Veya o yaşa kadar başardıklarım beni daha farklı ve ayrıcalıklı hissetmeye itmemişti. Draper’ın çok daha farklı problemleri var şüphesiz. Benden daha ilginç bir insan. Fakat ben de hayatımda belirli bir yaşa ve başarıya erişip “Bu mu sahi?” dedim, işte o an, Draper’ın ortaya çıkış anıdır. Hayatta belirli bir noktaya erişmiş, başarılı ancak garip bir biçimde haline minnettar olmayan ve tatminsiz bir adamı anlatmaya karar verdim. Amerika’da nerede doğarsan doğ, nasıl bir aileden gelirsen gel, köklerin ne olursa olsun başarıyı yakalayabilirsin, Amerikan tarzı başarının motivasyonu budur. Her şeyi değiştirip bir yalan içinde yaşamak zorunda kalabilirsin ve tamamen farklı bir insana dönüşebilirsin... İşte bunun, bazı şeylerin değiştiği bir çağda anlatılacak iyi bir hikaye olduğunu düşündüm.

Haberin Devamı

Don Draper’ı son sezonlarda toplumsal değişimlerden doğrudan etkilendiğini gördük, mesela kadınlar giderek daha güçlü konuma geldiler ve bu durumla pek iyi geçinemedi. Dizi biterken yine onu değişimle mücadele ederken görecek miyiz?

Benim için bu hikayenin önemli mesajlarından biri şu: İnsan olmak zor. Ve her hayat döngüsü değişimle dolu. Sona gelirken o eski bilinen soru ortaya çıkıyor: dünya dediğimiz şey, bizi etkileyen bir dış unsur mu yoksa dünya içimizde mi...

Geçmişi bir türlü peşini bırakmayan bir adam Don Draper. Hikayenin ana fikrine bakacak olursak, kişinin içinde taşıdığı gerçek karakterin, bir biçimde onu esir alacağı mesajını mı veriyorsunuz?

Haberin Devamı

Mad Men’in önemli özelliklerinden biri, hikayede özellikle hiçbir karakterle ilgili ahlaki eleştiri yapmamış olmamız. Don Draper’ın hikayesi, ancak bizlerden çok daha dramatik hayatı olan bir kişinin “hayat tecrübesi” olarak ele alınabilir. Aynı zamanda, ne başarmış olursa olsun, içindeki hislerin üstesinden gelmekte zorlanan bir karakter Draper. Dizideki en büyük tartışmalardan biri, “değişebilme becerisi.” İçinizde nasıl hissediyorsunuz/ dışarıdan nasıl bir insan gibi algılanıyorsunuz; işte bu dizinin önemli bir kısmını oluşturuyor. Fakat bunların hiçbiri benim ahlaki eleştiri alanına girmem demek değil. Benim için karakterin yapısı, bu tür bir ders vermem gereken bir pozisyona sokmuyor beni. Karakterle ilgili yorumu biraz izleyiciye bırakıyorum.

Haberin Devamı

Eğer bu dizi günümüzde geçiyor olsaydı, erkek karakterler benzer deneyimler mi yaşardı yoksa tamamen farklı bir hikaye mi görürdük?

Ben 65 doğumluyum, eğer dizideki dönemin tam olarak nasıl yaşandığını biliyorum dersem yalan söylemiş olurum. Dizide her zaman bugünü model olarak aldım. Birçok şeyin zamanla değişmiş olduğunu düşünüyoruz fakat konu kadın da olsa, erkek de olsa temel problemlerimiz aynı. Erkekler her zaman maceracı ruhları ile aile babası rolleri arasında bölünmüştür. Bugün erkeklerin yaşadığı birçok sorunu yine dizideki diğer erkek karakterlerde bulabilirsiniz. Belki dramatik olarak ifade edilmiyorlar ancak o duygular herkeste var, duruyor. Bugün ofise gitmeden sadece bilgisayarları aracılığıyla çalışan erkekler olabilir, sistem değişmiş olabilir ama duygusal dünya açısından bazı şeylerin değiştiğini düşünmüyorum. İşte bu sebepten ötürü dizi izleyici tarafında yankı yaptı. Geçmiş bir dönemi anlatmasına rağmen, duygusal açıdan taze.

Mad Men, Don’un hikayesi olduğu kadar Peggy’nin de hikayesi olarak değerlendiriliyor. Buna katılıyor musunuz?

Bu, hikaye geliştikçe olan bir durum. Fakat pilot bölüme baktığınızda, Peggy’nin hikayesi Don’un hikayesi ile paralel ilerliyor. Esasında Peggy, izleyicinin, pek de tanıdık olmayan bir dünya ile yakınlık kurmasına yardımcı olmak için yaratıldı. Peggy de en başta izleyici kadar bu dünyaya yabancıydı. Bilirsiniz, dizilerin ilk bölümlerinde bir işte ilk gününü yaşayan bir karakterin konu edilmesi neredeyse bir klişedir... O işe alışırken, izleyicinin de alışması beklenir... Hikayesi Don ile paralel gidiyor gibi görünüyor ancak bu dizi, Don’un hikayesi. Ana karakter Don, odak Don. Hikaye ilerledikçe, diğer karakterleri de derinlemesine işlemeye, ciddiye almaya başlıyorsunuz...

Don Draper karakterinde Matthew Weiner’dan izler var mı?

Karakter ne olursa olsun, yazarlar kendi hayatlarından parçalar kullanır. Bu dizi benim için son derece kişisel, elbette parçalar var. Evet, hayatım Don Draper’ınki kadar dramatik değil, ikinci bir kimlikle yaşamıyorum ama başarı ve yenilgi zamanlarında yaşadığım deneyim, çocukluğum, ilişkilerim... Ben ve yazar ekibindeki herkesin hayat deneyimi bu dizide var. Bir dönem dizisi olmasına rağmen izleyicinin bunu hissedebildiğini düşünüyorum.

Sona yaklaşırken bir “ters köşe”, bir sürpriz beklemeli miyiz?

İlk başta bu dizinin nasıl bir sona sahip olabileceğini düşünmedim. Her sezon sonunu, dizinin sonu gibi yazdık. Final sezonunu ise farkı şu, üzerimizde biraz daha fazla baskı var. Karakterleri sonsuza kadar terk etmem gerektiğini idrak ettiğimde, bu benim için bir ders oldu. Bugüne kadar “sonsuza kadar benimle olacaklar” motivasyonuyla çalıştım. Hayattaki her şey gibi onlar da geçiciydi ama işimi yürütebilmek için onların geçiciliğini, bir gün sonlarının geleceğini reddetmek zorundaydım, böyle çalıştım. Dolayısıyla finali, kısa bir süre önce düşündüm. Sonla ve karakterlerle ilgili tatmin edici bir netice aradım. Mad Men gerçek hayattan çıkan bir dizi, insan hikayesi anlatıyor, dolayısıyla büyük bir gizem yok ortada.

Mad Men’in yerini dolduracak bir proje var mı şu an hayatınızda?

Mad Men ile elde ettiğim başarıyı tekrarlamayı beklemiyorum ama günün sonunda, her zaman böyle hikayeler yazıyor olacağım. Aynı şekilde izleyicide yankı bulur mu, bilmem. Bu iş bittikten sonra belirli bir süreyi kendime ayıracağım. Bu dizinin başarısı, yazma duygusunu daha doğrusu beni yazmaya iten yaratıcılığı tatmin noktasına ulaştırmıyor elbette, neticede bu benim işim ve devam edeceğim.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!