Lekelerden kurtulma zamanı

Güncelleme Tarihi:

Lekelerden kurtulma zamanı
Oluşturulma Tarihi: Aralık 09, 2006 00:00

Örümcek izi, leylek ısırığı, kiraz lekesi, gülleme... Bunların her biri cilt üzerindeki farklı lekelere verilen ilginç isimler. Yüzlerindeki ben, çil, doğum ve yaşlılık lekeleriyle barışık yaşayanlar çok. Ancak belki bir o kadarı da onlardan kurtulmak istiyor. Son yıllarda geliştirilen bazı yöntemler buna olanak veriyor. Eğer böyle bir sıkıntınız ve niyetiniz varsa, işe başlamanın tam zamanı. Çünkü bu tür işlemler için güneşin az olduğu sonbahar ve kış ayları öneriliyor.

İstanbul Kozmed Dermatoloji Merkezi Dermatoloji Uzmanı Dr. Canan Savaş, deri renginin oluşmasında iki önemli faktör olduğunu söylüyor. İlki, kan damarlarının içindeki hemoglobin. Derimizdeki pembeleşmeden, kırmızı, mavimsi renkli oluşumlardan sorumlu. Derideki renk hücrelerinin ürettiği melanin ise normal deri rengimizle kahverengi tonları arasındaki renkleri belirliyor. Saç ve göz rengimizi de melanine borçluyuz.

Bazı benler, güneş ve gebelik lekeleri, çiller, mantar hastalıkları, deri kanseri gibi birçok durumda cildimizde çeşitli büyüklük, şekil ve yaygınlıkta koyu renkli lezyonlar oluşabiliyor. Bazen de vitiligo ve mantar gibi hastalıklar, ciltte beyaz lekelere yol açıyor. Kırmızı yanaklar sağlık belirtisidir dense de, derinin kızarıklığının derecesi kanın oksijenlenmesine, akım miktarına, derideki kan damarlarının çap ve sayısına bağlı.

GÜNEŞ, KILCAL DAMARLARI GENİŞLETİYOR

Birçok hastalık da deride yaygın ya da belirli bölgelerde kızarıklıklara sebep olabilir. Bu kızarıklıkların bazıları birkaç günde geçer, bazıları da ömür boyu taşınır. Bazen de cilt sarılaşır, örneğin sarılık yüzünden ve havuç gibi besinlerin fazla tüketilmesi yüzünden.

Derideki kılcal damarlar bir milimetreye kadar genişleyerek, gözle görünür hale gelebilir. Bu ayaklarda da olabilir, yüzde de. Bunların en önemli sebebi güneş. Çok güneşlenenlerin boyun, ense gibi ve kılcal damarların yoğun olduğu bölgelerinde renk değişikliği görülebilir. Kılcal damarlar bazı hastalıklarda, gebelik, alkol ve östrojen alımı, kortizonlu kremlerin uzun süreli uygulanması sonucu da gelişebilirler. Yeri gelmişken bir kez daha hatırlatalım: Güneş, yaşlanma ve deri kanseri riskini artırıyor.

Kahverengi lekeler büyük oranda gebelikten kaynaklanıyor. Güneş, koyu renk cilt tipi, doğum kontrol hapları, östrojen ve bazı epilepsi ilaçlarının kullanımı bu lekelerin oluşmasına zemin hazırlıyor. Yine bazı makyaj malzemeleri, kolonya, parfümler, sabun ve nemlendiriciler gibi kozmetik ürünler de özellikle güneşle temasla birliktelekelenme yapıyor.

DOĞUM LEKELERİ HER ZAMAN MASUM DEĞİL

En sık görülen doğum lekeleri; leylek ısırığı, hemanjiomlar ve şarap lekesi. Doğum lekelerinin nedeni tam olarak bilinmiyor. Çoğu genetik değil. Yaygın inanışın aksine, gebelik sırasındaki herhangi bir olaydan da kaynaklanmıyorlar. Kırmızı doğum lekeleri masum olabilir ve zamanla kendi kendine geçebilir. Ancak bazıları masum değiller... En büyük sorunlardan biri, genelde bebek birkaç haftalıkken ortaya çıkan ve oldukça hızlı büyüyen kırmızı kabarık hemanjiomlar. Hemanjiomların çok faklı tipleri var. Küçük olanları zararsız ama çok ciddi kozmetik ve sağlık sorunları yaratabiliyorlar. Büyüme bir yaşına kadar devam edebiliyor. Sonra yavaşça küçülüp geriliyorlar. Hemanjiomun ne kadar büyüyeceğini veya tamamen kaybolup kaybolmayacağını bilmek ne yazık ki mümkün değil. Büyüklüğü, büyüme hızı ve bulunduğu yer tedavi kararını vermede etkili. Bazıları takip edilebilir. Bazıları da acil tedavi gerektirirler.

NELER YAPABİLİRSİNİZ?

Medikal tedavide lekenin rengini açmak için ilaç veriliyor. Sürülen ilaçlarla lekenin rengini açmak veya o bölgedeki deriyi soymak mümkün. Bilinen en önemli renk açıcılar hidrokinon, kojik ve askorbik asitler. Bunlar bazen tek tek, bazen birlikte uygulanabilir. Meyve asitleri veya retinoik asitler ise soyucu özelliğe sahip. Bu yöntem daha çok büyük gebelik lekelerinde kullanılıyor.

Kimyasal peeling yüzeysel, orta ve derin olarak yapılabiliyor. Daha çok gebelik lekelerinde, dudak üstündeki tüyleri almak yapılan ağda ve iğne epilasyondan sonra oluşan lekelenmelerde kullanılıyor.

Dermabrasyon cihazıyla derinin en üst tabakası olan epidermisin tamamı, dermis tabakasının ise üst kısmı kaldırılıyor. Bu cihazlar hızla dönen tel fırça ya da zımpara kağıdından oluşur. Sadece ameliyathane ve steril koşullarda, bu konuda eğitimi olan plastik cerrah ve dermatologlar tarafından uygulanan bu yöntem, keloid oluşma riski olan kişilerde kesinlikle uygulanmamalı. Güneş ve yaşlılık lekelerinin yanı sıra akne izlerinde de uygulanabilir. Çok sık başvurulmuyor.

Mikro dermabrasyon, alüminyum hidroksi kristaller kullanılarak yapılıyor. Cilde yüzeysel peeling yapılıyor. Bazen kimyasal peelinglerle birlikte de kullanılıyor. Ameliyathanede veya steril ortamda yapılması gerekmez.

Kriyoterapide leke, dondurularak ortadan kaldırılıyor. Sıvı azot veya karbondioksit kullanılıyor. Doğru bir şekilde yapılmazsa lekeler daha koyu hale gelebilir. Her cilt tipine uygulanamıyor.

Karbondioksit lazerle deri soyma çok tercih edilen bir yöntem değil. Sonrasında cildi birkaç ay boyunca güneşten ve diğer çevre koşullarından büyük bir özenle korunmak gerekiyor.

Yoğunlaştırılmış atımlı ışık, yani kuantum lazerle yapılan cilt soyma sonrasında deride hafif bir kabuk oluşuyor. İşlemden sonraki ilk iki hafta içinde lekenin rengi koyulaşır, hafif bir kabuk oluşur. 10-15 gün içerisinde kabuk dökülür ve alttan temiz, pürüzsüz cilt çıkar. El ve dekolte bölgesindeki küçük güneş lekeleri, yüzde ve vücuttaki kılcal damar ve varis, keloid ve epilasyon amacıyla da kullanılabilir.

YAZ-KIŞ GÜNEŞTEN KORUNUN

Lekelerin oluşum ve ilerlemesinde en önemli faktör güneş. UV ışınları sadece güneşli mevsimlerde etkili değil. Güneş, bulutlu ve karlı havalarda da var. Bu nedenle kış aylarında bile 15-20 faktör güneş koruyucularını sürmeyi ihmal etmeyin. Neyse ki kozmetik sektörü bu konuda çok hızlı bir gelişme gösterdi. Yüksek koruma faktör içeren nemlendirici, fondöten, pudra ve rujlarla hem güzelleşmek hem de UV’nin zararlı etkilerinden korunmak mümkün.

HER LEKEYE EL SÜRÜLMEZ

Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Yrd. Doç. Dr. Melisa Eczacıbaşı, leke tedavilerinin gelişigüzel değil, sonradan ya da doğuştan olmasına, cilt tipine, lekenin yerleştiği deri katmanına göre planlanması gerektiğini vurguluyor. Bazı doğuştan olan lekelere müdahale edilmiyor. Türkiye’deki yaygın cilt tipi koyu renk. Sanılanın aksine bu cilt tipine yapılacak bütün soyma (peeling) işlemlerinin dikkatli ve uzman ellerce yapılması şart. Daha fazla rahatsız edecek lekelenmelere neden olabilirler. Lekelenmeye yol açan renkli maddenin yerleştiği tabaka, başarı şansını etkiliyor. Yüzeydeki lekeler daha kolay düzeliyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!