Kim bu Kankigiller?

Güncelleme Tarihi:

Kim bu Kankigiller
Oluşturulma Tarihi: Şubat 18, 2001 00:00


Pınar YILMAZERLER
Haberin Devamı

Yaklaşık dört aydır bir ‘‘Kankigiller Modası’’nın varlığından söz ediliyor. Kelimelere yaptıkları ilginç vurgulamalar, canlı renklere olan düşkünlükleri, kırmızı, mavi, pembe gözlükleri ve kendilerine en çok sorulan ‘‘Eşcinsel misiniz?’’ sorusuna verdikleri cevaplarla gündemi meşgul eden ikili, öykülerini anlattılar...

Kankigiller'in Nuri'si aslında bir haber spikeri. Flash Tv'de ve birçok radyo kanalında spikerlik yapan Nuri kendi ifadesiyle, kravatlı, takım elbiseli, elinde çantası olan ve saçları yana taranmış bir adammış. Orçun ise konservatuvarda klasik batı müziği okuyan ve aynı zamanda radyo programı yapan 16 yaşında bir çocukmuş. Aynı radyoda çalışan ve çok iyi anlaşan bu gençler bir süre sonra arkadaş davetlerine sık sık çağırılır olmuşlar. Sebep; herkesi güldürmeleri ve şarkı söylemeleriymiş. Bu arada Nuri Üsküdar Musiki Cemiyeti'nde ses eğitimi almış. Üç yıl önce yolları kesişen bu iki insan yaklaşık dört aydır MMC müzik kanalında Kankigiller adıyla bir program sunuyorlar.

Çok açıkça soruyorum ve gayet net bir cevap bekliyorum. Eşcinsel misiniz?

Orçun: Çok açıkça cevap veriyorum, değiliz. Kendi cinsinden biriyle cinsel ilişki kuran, aşık olan kadın ya da erkeklere eşcinsel denmiyor mu? Tamam işte ben kendi cinsimden hoşlanmıyorum. Sadece yapı itibariyle eğlendirici bir insanım. Ama hareketlerim de cinsel kimliğimi belirlemez diye düşünüyorum. Üstelik bir kız arkadaşım var.

Nuri: Bize ‘‘eşcinsel misin’’ diye sorulduğu zaman eşcinsellere hakaret edildiğini düşünüyorum. Çünkü biz öyle abartılı hareketler yapıyoruz ki, hiçbir eşcinsel bu tarz hareket yapmaz.

Ne tür abartılı hareketler yapıyorsunuz?

Nuri: ‘‘Ay ay ay’’ diye en abartılı şekilde bağırıp, çağırıyoruz. İnsanları eğlendirebilmek, birçok şeyi espriye vurmak için böyle davranıyoruz. İşimiz gösteri yapmak.

‘‘Program sırasında oynuyoruz’’mu diyorsunuz?

Nuri: Tamam kabul ediyorum, bizim doğal kimliğimiz bu. Konuşma tarzımız biraz yayvan, dansediyoruz, gülüyoruz... Ama erkek gibi davranan birini gördüğünüz zaman da ‘‘Bu sapına kadar delikanlı’’ demek doğru olmaz. Çünkü Türkiye'de kimin eşcinsel, kimin normal olduğu inanın belli değil. Eğer ben gerçekten eşcinsel kimliğe sahip olsaydım bu şekilde hareket etmezdim. Niye kendimi açığa çıkarayım ki?

Orçun: Biz ailelerimizle yaşıyoruz. Benim yaşım daha 19, Nuri ise 22 yaşında. Hayata yeni atılıyoruz. Eğer gerçekten böyle bir kimliğimiz olsa bu tür haberler çıkmasın diye delikanlı muhabbetleri yaparız. Birçok gece kulübünde yanımızda birkaç güzel hatunla gazetecilere poz verebiliriz. Ama kimseye erkeklik taslama gibi problemimiz yok.

Nuri: Yeni albüm çıkaran bayan konuklarımız oluyor. Bize, ‘‘Gelin bir yerde yemek yiyelim. Hem bizim promosyonumuz olur, hem de sizin adınız temize çıkar’’ diyorlar. Böyle bir şeye ihtiyacımız yok ki! Benim bayan arkadaşım, ailem, akrabalarım beni bildikten sonra hiç sorun yok.

Orçun: Bu insanlar çok mu akıllı bir bakışta insanın gay olduğunu anlıyorlar? Ya da bize aşk mektupları gönderen kızlar çok mu aptal bizim gay olduğumuzu anlamıyorlar?

Neden insanlar size gay yakıştırması yapıyor peki?

Nuri: Türk erkek yapısına baktınız mı ağırbaşlıdır, misket havası oynar. Biz göbek atıyoruz, kıvırıyoruz. Kahkahalarla gülüyoruz. İnsanlar bunu erkek kimliğine yakıştıramıyorlar. İnsanları tavırlarına göre yargılayamazsınız. Ebru Şallı ve Demet Şener de birlikte program yapıyor. O zaman onlara da lezbiyen desinler.

Ne alakası var? Onların özel hayatı ve davranışları ortada.

Nuri: İki kadına yakışmayan hareketler yapıyorlar. Çok frapanlar. Bizim de kız arkadaşlarımız var. Ama onlarla ortalıkta görünmek istemiyoruz. Ayrıca tipine göre bir insanın cinsel tercihini anlayamazsınız. Pos bıyıklı, iri kıyım, takım elbiseli çok adam biliyoruz, gay.

Aileleriniz gay yakıştırmalarıyla ilgili ne diyor?

Nuri: Arkamdaki en büyük destek her zaman ailemdir. Ailemle yaşıyorum, hatta evlendiğim zaman bile ailemin yanında oturmak istiyorum. Eşim çok ısrar ederse ayrı bir ev açarım.

Orçun: Bazen kızıyorlar. Geçenlerde bir gazetede hakkımızda çok kötü bir haber çıktı. Babam fazla tavizi olmayan, tipik bir Türk babası. O haberi okuyunca bana çok kızacağını düşünmüştüm. Arayıp, ‘‘Oğlum üzülme. Herkes hakkında bir sürü şey yazıyorlar. Kimse sevmezse sevmesin, bende yerin var’’ dedi. Çok duygulandım. Balkona çıkıp şarkılar, türküler söyleyen, aşırı esprili bir ailem var. Bazen kızıyorum, ‘‘Melankolik durumdayım, ağlayacağım. Güldürmeyin beni yeter’’ diyorum. Onlardan ayrılamam ben.

Topluma kötü örnek olduğunuzu düşünüyor musunuz?

Nuri: Geçenlerde bir programa katıldık. Bir kadın aradı, ‘‘Benim üç yaşında çocuğum var. Bunlar gibiler televizyona çıktığında 'Anne bunlar kadın mı, erkek mi' diye soruyormuş. Üç yaşındaki çocuk nasıl böyle bir şey sorar ki? Başka bir kadın aradı, ‘‘Şu çocuğun gözlüğüne bak’’ dedi, ‘‘Gay olduğu belli değil mi?’’ Nasıl bir yargılama bu? Gözlükle gay olmanın alakası ne? Ama bu tip insanların dışında bizi seven birçok kişi var. Bizim amacımız insanları sadece ve sadece eğlendirip, streslerini atmalarını sağlamak.

Sokakta karşılaştığınız insanların size karşı tepkisi nasıl?

Nuri: Bir, iki kere hoş olmayan laflar atıldı. Geçenlerde Harun Özakıncı anlattı, yolda yürürken, ‘‘Bandıra bandıra ye beni. Doyamazsın tadıma’’ diye tacizde bulunuyorlarmış. Ona bile yaptıktan sonra bizi taciz etmeleri çok normal.

Bugüne dek sizi dövmek için saldırıda bulunan insanlar oldu mu?

Nuri: Ekranda olduğumuz gibi değiliz ki dışarıda. Yaptığımız iş tamamen gösteri. Abartıyla insanları güldürmeye çalışıyoruz. Dışarıda yürüme şeklimiz, hareketlerimiz gayet normal. Yaklaşık dört aydır program yapıyoruz. Çok ilgi var. Ama bana kaba kuvvet uygulamak isteyen adama karşılığını da veririm zaten. Buna müsaade etmem.

Falda çıkan ayrılık

Birbirinizde eleştirdiğiniz yönler neler?

Nuri: Mesela Orçun'un rahatlığından ve hiçbir şeyi takmamasından çok şikayetçiyim. Örneğin ben yayına girmeden önce tüm haberleri izlerim, gazeteleri okurum. Program için konu çıkarırım. Orçun da, ‘‘Benim beynim var. Yayında üretirim. Ne hazırlanacağım?’’ der. Yayından önce ben gerilirim, panik olurum. Orçun ise gayet rahattır. O şirinliğini kullanıyor ama gündemden uzak. Onu da ben tamamlıyorum işte.

Orçun: Tabii ki ben de gazeteleri takip ediyorum. Ama Nuri hayatı fazlasıyla ciddiye alan bir adam. Ben öyle değilim. Özgürlükçü bir adamım ve Nuri'nin son dakikalardaki stresi beni çileden çıkarıyor. Sürekli gergin haldedir. Nuri tam bir yönetici adam. O yüzden fazla anlaşamıyoruz. Çok tartışırız. Çünkü ben de yönetmekten ve yönetilmekten nefret ederim.

Birbirinizi kıskanıyor musunuz?

Orçun: Az önce Nuri'ye, ‘‘Harbiden seni sevmeye başladım’’ dedim. O da, ‘‘Daha önce sevmiyor muydun?’’ diye kızdı. Üç senedir arkadaşız. Nuri beni sürekli kolaçan eden, ağabeyim gibi bir herif. Onun mutlu olması benim için çok önemli. Gözünün içine bakıyorum ve o anki durumunu anlıyorum hemen.

Nuri: Orçun'un kıyafeti kötüyse eleştiriyorum, daha düzgün giyinsin diye. Geçenlerde Orçun’la bir arkadaş grubundaydık. Orada bulunanlardan biri, ‘‘Niye Orçun'un iyi olması için uğraş veriyorsun? Bu senin için bir avantaj. Bırak kötü görünsün. Böylece sen ekranda daha iyi görünürsün’’ dedi. Böyle bir avantaj ister miyim? Zaten ben odadan çıktıktan sonra aynı şeyi Orçun’a da söylemişler. ‘Sen esprilerinle programı götürüyorsun’ diye.

İkililerin ya da grupların kaderi bir süre sonra ayrılmak oluyor. İleride tek başına uçma planları yapılabilir mi?

Nuri: Dün bir kahve falı baktırdım. Dediler ki, ‘‘Çok yükseleceksin ama tek başına.’’ Ben tek başına ne yaparım bu piyasada? Allah korusun! Kurt dolu her taraf. Orçun'la birbirimizi destekliyoruz. Ayrılmayı asla düşünmem.

Orçun: İleride ne olur ne olmaz, büyük konuşmamak lazım. Nuri'nin bir ayağı çukurda olduğu için ona birşey olursa ben tek başına yol alabilirim tabii!

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!