Kilolarımla değil oyunculuğumla ilgilensinler!

Güncelleme Tarihi:

Kilolarımla değil oyunculuğumla ilgilensinler
Oluşturulma Tarihi: Ekim 13, 2012 04:00

1.72 boyunda, 36 beden bir kadının kilolu olduğu için eleştirildiğini duydunuz mu hiç? Olmaz demeyin, Pelin Akil tam da bunu yaşadı! Ve “Suskunlar”da canlandırdığı Nisan karakteriyle bir anda dikkatleri üzerine çeken Akil, o şaşılası “fazla kilo” eleştirilerine Marie Claire röportajında son noktayı koydu: “Kilolarımla değil oyunculuğumla ilgilensinler!”

Haberin Devamı

Şu balıketi olma meselesiyle başlayalım... “Suskunlar”daki rol için fazla kilolu bulunduğun ve şok bir diyetle altı kilo verdiğin konuşuluyor. Nedir bunun aslı astarı?
- Aslında “Kurt Kanunu”nda canlandırdığım Ballı Naciye karakteri için kilo almıştım. Sonuçta ben oyuncuyum. Rolüm için kilo almam ya da vermem kadar doğal bir şey olamaz. Basında çıkan ve “şişko” diye yansıtıldığım o kareler de önceki dizi için çekilen imaj fotoğraflarıydı. “Suskunlar”dan önce zaten kilo vermeye başlamıştım ancak rolü alınca süreci biraz daha hızlandırdım, detoks kürüne girdim. Ama zaten öyle “şişko” bir durumum yoktu. Neyse... Ben işimden bahsedilmesini, işimle bir yere gelmeyi istiyorum. Bacaklarımı, kilomu değil oynadığım rollerin üstesinden nasıl geldiğimi değerlendirsinler. Ben oyuncuyum, çirkini de oynarım, şişmanı da...
Oyuncuların zayıf olması şart mı? Neden bu konuya bu kadar yükleniyor insanlar?
- Oyuncunun çok zayıf olması gerekmiyor. Ama çok alışmışlar zayıf oyunculara, modelden oyuncu olmasına... Eski Yeşilçam oyuncularına, Türkan Şoray’a, Filiz Akın’a bakın. Hiçbiri 34 beden değil. Bana sorarsan, ben kadında kıvrım seviyorum. Poposu, göğsü olan kadınları daha güzel buluyorum. 34 beden fetişizmini hiç anlamıyorum. Ben şu an 36 bedenim.
Dizide seni photoshop’la incelttikleri, bacaklarının normalde çok kalın olduğu söylendi. İncindin mi bu haberlerden?
- Kendimle barışığımdır. Oama şu bacak meselesini hâlâ çözemedim. Bir gazetede muhteşem göründükleri, diğerinde futbolcu bacağı gibi oldukları yazıyor. Rol gereği kilo alıp vermek benim için önemli değil ama bu eleştirilerin dozunu kaçıranlar kırıcı olabiliyor bazen. Takmamak lazım ama istemsizce takılıyorum işte.

MÜZİK KARİYERİ YAPMAYI DÜŞÜNÜYORUM
Biraz da müzik tutkundan bahsetsene. Sesin çok güzel ve İstanbul Üniversitesi’nde Müzikal okumuş ancak yarım bırakmışsın...
- Evet, müzikle uğraşmayı çok seviyorum. Müzikal Bölümü’nü kazanınca hostesliği istemediğime karar verip işi bırakmıştım. Ama birinci sınıfta solfej dersinden kalıp atıldım. İlk yıl tek dersten kalınca atılıyordunuz ve benim solfejim felaketti. Hâlâ piyano çalıyorum, şarkı söylüyorum. Açıkçası müziği ileride bir kariyer olarak sürdürmeyi düşünüyorum. Oyunculuğun ayrı bir yol olduğuna da inanmıyorum.
Oyunculuğa geçişin nasıl oldu?
- Bana oyunculuğu sevdiren yine müzik oldu aslında. Müzik bölümünde okurken, rol aldığım “RENT” müzikalinde bizi Şebnem Sönmez çalıştırıyordu. Bana oyunculuğu denememi ilk o önerdi. Ben de sahnede olmayı sevmiştim zaten. Hem şarkı söylüyor hem de oyunculuk yapıyordum.
Seçmelerine girdiğin ilk reklam filmine kabul edilmişsin, kısa sürede de başrole yükseldin. Neye bağlıyorsun bunu?
- Maneviyatım çok yüksek benim, çok inançlıyımdır... Allah hep önüme bir fırsat getirdi benim. Hep bir şey biter bitmez başka bir kapı açıldı. O yüzden içimi ferah tutarım... Ayrıca çalışkan bir yapım var. Oturamam uzun süre, hep çalışmam, aktif olmam lazım.

KENDİMİ KADINSI BULMAM AYNAYA BAKMAYI SEVMEM
Dönelim Nisan rolüne... Bu rolle içinden şuh bir kadın çıktı sanki. Farkında mıydın içinde bir yerlerde böyle bir kadının yaşadığının?
- Ne yalan söyleyeyim, kendini seksi bulan biri değilim. Çocukken kilolu ve diş teli takan kızlardandım. Arkamdan “şişko” diye bağırırlardı. Aslında, içimdeki kadın Ballı Naciye karakteriyle ortaya çıktı biraz. Nisan’la da doruğa çıktı. Ve hayır, orada olduğunun farkında değildim. Oynadıkça özgüvenimi kazanıyor, kendimi keşfediyorum ama kendimi hâlâ hiç kadınsı bulmam. Hatta aynaya bakmayı sevmem. Kendimi beğenmediğim için değil, sevmiyorum kendimle uğraşmayı...
Peki, rolüm için her şeyi yaparım diyenlerden misin, kuralların var mı?
- Eskiden her şeyi yaparım; öpüşür, sevişir, soyunurum diyordum. Ancak geçen zamanda rolün o noktasında neden öyle bir şey gerektiğini sorgulamam gerektiğini öğrendim. “Arka Sıradakiler”de oynadığım bir tecavüz sahnesi internete düştü ve altına yazılan korkunç yorumları okudum. Kadının cinselliğinin bir reyting, bir satış unsuru olarak kullanılmasına karşıyım. Dolayısıyla önüme gelen öpüşme ya da sevişme sahnelerinde önce gerekliliğini sorguluyorum artık. Dolayısıyla çok cesur olabileceğimi düşünmüyorum. En azından dizide değil. Sinema filmiyse düşünülebilir.
Bir diziyi ne izletiyor sence?
- Kesinlikle samimiyet ve prodüksiyon kalitesi. Çok izlenen dizilerde hikaye, kurgu ve karakterler, gerçek hayattakilerle örtüşüyor. İzleyici samimiyeti, doğru entrika dengesini ve iyi oyunculuğu ayırt ediyor.

1,5 YILDIR BİR GÖRÜNTÜ
YÖNETMENİYLE BERABERİM
Biraz da aşktan söz edelim... Özel hayatın ne durumda? Sevgilin var mı?
- Evet... 1,5 yıldır bir erkek arkadaşım var. Görüntü yönetmeni ve işimde çok destek oluyor bana. Kıskançlığı yok. Ancak sen sormadan söyleyeyim, henüz evlenmeyi düşünmüyorum. Plan yapmak için çok erken.
Peki, nasıl erkeklerden hoşlanıyorsun? Var mı bir standardın?
- Espiri kabiliyeti olan, bana uygun, enerjisi pozitif biri olmalı. Enerji çok önemli... Işık saçıyor ya bazı insanlar, konuşmasıyla çarpıyor... Gözünde o ışık olacak! Birbirimizi güldürebilelim, beraber eğlenelim isterim. Yakışıklı olması ilk bakışta önemli ama bir zaman sonra hiçbir anlamı kalmıyor.
Birlikte olduğun erkeği değiştirme eğilimi gösterir misin?
- Bir zaman sonra hepimiz farkında olmadan karşılıklı yapıyoruz bunu ancak fark ettiğin noktada durmak lazım. İnsanları olduğu gibi kabul etmeli, güvenmeli ve saygı duymalıyız. Eskiden çok kıskançtım mesela... Ancak oyunculuk yapmaya başladıktan sonra, ben de aynı anlayışı beklediğim için son derece makul birine dönüştüm. Güven çok önemli… Ben inanmadığım bir şeyi yapmam… Mesela öpüşme sahnelerimde erkek arkadaşın rahatsız olmuyor mu diye soracak olursan, benim o sahneyi gerçekten sorgulayarak oynadığıma güvenmesi gerekir. Güveniyor da... Çünkü beni tanıyor. O konuda içi çok rahat. Aramızda güven ve saygı var yani...

Haberin Devamı

JUDE LAW’A HASTAYIM
Kariyerinde belli bir ivme var şu anda... Bundan sonrası için ilk planın nedir?
- Ben hayatta hiç plan yaparak ilerlemedim. Kariyerimi adım adım planlamam. Ancak yurt dışıyla ilgili bir şeyler yapacağımı hissediyorum. Yurt dışında oyunculuk ve müzikal oyunculuğu üzerine eğitim almak, kendimi orada görmek istiyorum.
Londra mı, Los Angeles mı?
- Jude Law’a hastayım. Aşığım! Ben Londra’ya gideyim en iyisi (gülüyor)...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!