İstanbul'u Dinliyorum

Güncelleme Tarihi:

İstanbulu Dinliyorum
Oluşturulma Tarihi: Mart 31, 2000 00:00

Nilgün GEDİKOĞLU
Haberin Devamı

YÖNETENLERİN DİKKATİNE

Yerlere tükürmeye son!

Hani ünlü bir söz vardır: ‘‘İnsana dair hiçbir şey bana yabancı değildir’’. Aynen katılıyorum. Bir istisna dışında. İnsana dair hiçbir şey bana yabancı değil. Belki bu yüzden ben ‘‘öfke özürlüyüm’’. Kimseye kızamıyorum. Durumlara kızıyorum, elde olmayan hatalar kızıyorum. Kısacası hiçkimse kişisel olarak beni öfkelendirmiyor. Ama bir istisna dışında: Yerlere tükürülmesi.

Hiçbirşey beni yerde gördüğüm tükürük veya balgam kadar tiksindirmiyor. Bu, bana gerçekten ‘‘yabancı’’.

Ve hiç anlamıyorum. Yolda yürürken bu salgı boşlatma dürtüsü nereden geliyor? Sadece yürürken mi? Bazen trafikte önümdeki aracın sürücüsünün kapıyı açıp yere tükürdüğünü görüyorum. Nereden geliyor bu aciliyet? Bu ihtiyaç? Ve bunu erkekler yapıyor.

Düşünüyorum şimdi, ben durup dururken hiçbir yerde tükürmüyorum. Ağzımdaki salgı bana yabancı değil ki! Ve bir keşif: ağzımdaki salgı, ağzımda olduğu sürece bana yabancı değil.

Ünlü antipsikiyatrist Laing, ‘‘içerisi ve dışarısı’’ kavramıyla ilgili bir örnek verir: Bir bardak su alın. Ağzınızda da tükürük biriktirin. Ağzınızda tükürük varken su içebilirsiniz. Bir problem yoktur. Ve şimdi şunu deneyin: Bir bardak suya tükürün. Peki, şimdi, bu suyu içebilir misiniz? Bunu yapabilecek kimse olacağını hiç sanmıyorum. İşte tükürük, duygusal açıdan böyle bir şey.

Uzakdoğu kültüründe ise eşlerin birbirine uyumun bir göstergesidir tükürük. Eşler birbirlerinin tükürüğünü yabancılamazlazlara ruhen ve bedenen ‘‘uyum’’ içinde sayılır. Bunun için birbirlerinin tükürüğünü ağızlarında tutmak gibi bir de sınavları vardır.

Niye utanırız, niye utanmayız?

Yerlere tükürmeyi daha çok erkekler yapıyor. O halde şimdi söyleyeceklerim onlara...

Herkesin içinde yapmaktan çekindiğiniz ne var? Sokakta ihtiyaç gideriyorsunuz. Burun karıştırıyorsunuz. Tükürüyorsunuz. Balgam çıkarıyorsunuz. Herhalde vahşi büyük kediler gibi bir ‘‘bölge işaretleme’’ içgüdüsü değil bu.

Utanmıyorsunuz, o kadar. Sosyal alanda ayıp saydığınız tek bir şey var: Gözyaşı dökmek. Dünyanın en masum, en karşıkonulamaz duygusunun bir ürününü kimselere göstermek istemiyorsunuz. Belki o kadar istemiyorsunuz ki, içinizden ağlamak bile gelmiyor. Kimileri ağlamayı kadınca bulur. Sosyal ortamda asla dışarı çıkmasına izin vermeyeceğiniz tek bir salgınız var: Gözyaşı.

Ama gözyaşı dışında ne kadar salgınız varsa, kalabalık içinde içinizde tutmaya pek gönüllü değilsiniz.

Neden?

Rahatlıyor musunuz?

Tıp söylüyor işte: Bu, bir ihtiyaç değil.

Sosyal bir alışkanlık. Az gelişmiş ülkelere özgü bir alışkanlık üstelik.

Utanılacak bir şey.

Peki niye utanmıyor sunuz?

Sokaklarda yere tükürmenin ağzınızdaki bir kirlilik duygusunu giderme olduğunu hiç söylemeyin.

Çünkü bu bir aldatmaca. Günde 1.5 litre üretilen sağlıklı bir sıvının kirlilikle bir alakası yok.

Sokakta yere tükürmek ayıp, yani utanılacak bir şey.

Hele balgam çıkarmak, ayıbın ötesinde, ucu, bilmeden de olsa bir kötü niyet kapısına çıkacak bir kabahattir.

Çünkü balgam, mikrop bulaştırabilir.

Daha söze ne gerek var?

Ama belki gerekiyor. Çocukluğumuzda ‘‘ayıp’’ konusunda hepimiz eğitildik. Büyük ölçüde de ‘‘sözler’’le.

‘‘Sözler’’... Sosyal alanın cengaver savaşçıları.

Duygusal alanın misyoner elçileri.

Yine de sözlerin gideceği yerler var.

Bu köşede bir kampanya başlatıyoruz. Yerlere tükürülmesin diye.

Sözlere ihtiyaç var.

En kestirmesinden.

YERLERE TÜKÜRMEYİN.

Gelin, bu utanılası alışkanlığı yok etmek için birlikte birşeyler yapalım.

Siz de sözlerinizle katılın, bizi arayın, bize yazın.

YÖNETilENLERİN DİKKATİNE

İlk defa Avrupa’dan Asya’ya su verildi

İSKİ, tarihinde ilk defa İstanbul'un Avrupa yakasından, Asya yakasına su veriyor. Istrancalar'daki barajların ve Terkos'un suyu Asya Yakası'na aktarıldı.

İSKİ, su kaynaklarının daha fazla olması nedeniyle bugüne kadar hep Asya yakasından, Avrupa yakasına su verdi. Örneğin Ömerli Barajı uzun yıllar boyunca Avrupa yakasının su ihtiyacını karşıladı. 1994 yılından itibaren yapılan yatırımlar sonucu Istranca Dereleri'nin suyu, inşa edilen 7 baraj ile İstanbul'a verildi.

Istranca Dereleri'nin suyu şimdi de Asya yakasına pompalanıyor. Asya ve Avrupa yakalarındaki barajlarda beklenmedik bir arıza veya bakım çalışması için bakıma alınan tesislerden dolayı su kesintisi yaşanmayacak, diğer barajlar devreye girecek.

Bunun ilk öğrneği olarak Ömerli Terfi Merkezleri ve Tasfiye Tesisleri'ndeki bakım yenileme ve iyileştirme nedeniyle 28 Mart Salı günü saat 08:00'de su kesintisi yapılan Kadıköy ilçesinde, 36 saat beklenmeden Istranca Dereleri'nin suyu ile İkitelli Fatih Sultan Mehmet Han Tasfiye Tesisleri'nden içme suyu sağlandı.

Kesinti bitmedi mi?

Dün sabah saatlerinden itibaren su kesintisinin sona ermesi gerekirken, Kadıköy'den sürekli şikayet telefonları aldık. Erenköy, Göztepe, Caddebostan ve Suadiye'den arayan okurlarımız, öğle saatleri olmasına rağmen hala sularının akmadığını belirttiler. Şikayetler üzerine İSKİ'yi aradık. İSKİ yetkilileri, kendilerinden kaynaklanan bir problem olmadığını, suyun önceden bildirilen zamanda verildiğini söylediler. Aldığımız bilgiye göre, 36 saat boyunca boş kalan boruların ve depoların dolması zaman aldığından suyun vatandaşlara ulaşması da gecikiyor. Hidroforlu apartmanlarda bu süre biraz daha uzuyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!