İstanbul Erkek Lisesi’nin IMF borcuyla ne alakası var?

Güncelleme Tarihi:

İstanbul Erkek Lisesi’nin IMF borcuyla ne alakası var
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 19, 2013 00:00

Ey ahali, duyduk duymadık demeyin! Perde kurduk, ışık yaktık... Karagöz ve Hacivat’ın 24. göbekten torunları Qaragöz ve Haciwat’ı, tarih sohbetleriyle Hürriyet Pazar’a getirdik. Atalarından gelen ruhla, Qaragöz aklına geleni soruyor, Haciwat dili döndüğünce yanıtlıyor. Tarihin gölgesinde, 21.yüzyılın İstanbulu’nda, kimi zaman ciddi, kimi zaman muzip bir muhabbet... Yıkmadan perdeyi, eylemeden viran, varıp cümle aleme haber verelim heman

Haberin Devamı

HACİWAT: Hayırlı pazarlar Qaragözüm. Bakıyorum keyfin yerinde bugün...
QARAGÖZ: Herhalde ki keyifliyim Hacı caw caw! Bu pazar kahvaltım senden. Gelecek pazar da aşure var mönümde.
HACİWAT: Hayırdır, aşure de nereden çıktı?
QARAGÖZ: Bir arkadaşım İstanbul Erkek Liselilerin Aşure Günü’ne davet etti...
HACİWAT: İşe bak, 10 gün arayla...
QARAGÖZ: Ne işi, ne günü yahu... Adam gibi konuş, biz de anlayalım!
HACİWAT: Türkiye’nin IMF’ye olan borcunun son taksiti 14 Mayıs’ta ödendi. Sen İstanbul Erkek Lisesi deyince o aklıma geldi.
QARAGÖZ: Tamam işte, sonunda devreleri yaktın! İstanbul Lisesi’nin IMF borcuyla ne alakası var?
HACİWAT: İstanbul Erkek Lisesi, şimdiki adıyla İstanbul Lisesi’nin o güzelim, tarihi binası var ya... O aslında Düyun-u Umumiye binasıdır. Sen sormadan söyleyeyim, Düyun-u Umumiye İdaresi, bugünün Türkçesiyle, Kamu Borçları Yönetimi. Aslında tam adı...
QARAGÖZ: Uzatma Hacı caw caw, konuya gir, konuya.
HACİWAT: Peki, peki. Olay şu: Bundan 160 yıl önce, Osmanlı Devleti, Ruslara karşı Kırım Savaşı’na girdi. Savaşın maliyeti çok yüksek tabii. Bir yıl içinde hazine alarm vermeye başladı. 1854’ten itibaren Osmanlı dış borçlanma yolunu seçti. İç borç, dış borç derken devlet bunları ödeyemez hale geldi. 1875’te adeta iflas etti. Bunun üzerine kredi verenler dediler ki “arkadaş biz senin vergi gelirlerine el koyarız, kendi alacağımızı kendimiz tahsil ederiz.”

Haberin Devamı

YUNANİSTAN’DAN DA VAHİM QARAGÖZÜM

QARAGÖZ: Ne diyorsun! Şimdiki Yunanistan’ın durumu gibi.
HACİWAT: Ondan daha vahimi Qaragözüm. AB, üç-beş denetçi gönderiyor ya... Bu öyle değil. Büyüye büyüye 8 bin 930 kişiyi çalıştıran dev bir organizasyona dönüşüyor. Osmanlı maliyesinden daha büyük.
QARAGÖZ: Yuuh, devlet içinde devlet be!
HACİWAT: Güzel söyledin. İşte onlar için yapılan bina, bugünkü İstanbul Lisesi’nin binası. 1881’te kurulmuş Düyun-u Umumiye. Rastlantı bu ya... 1881 doğumlu olan Atatürk’ün emriyle bina, 1933’te İstanbul Erkek Lisesi’ne veriliyor.
QARAGÖZ: Cumhuriyet kurulunca bitti tabii Düyun-u Umumiye değil mi?
HACİWAT: Kurum olarak yıllar içinde Maliye Bakanlığı’na bağlanarak ortadan kalktı ama ödenecek borçlar bitmedi.
QARAGÖZ: İyi de Osmanlı Devleti yıkılmadı mı? Onun borçlarından bize ne ki?
HACİWAT: Bize nesi var mı, gözümün nuru! Osmanlı yıkıldı ama borçlarının yüzde 70’ini Türkiye Cumhuriyeti üstlendi. 1954’e kadar parça parça ödemeye devam ettik. Yani 100 yılda bitirdik borcumuzu.
Ama mali dengeler bozulunca 1961’de bu defa IMF’den borç almaya başladık.
QARAGÖZ: Hoppalaa! Tam borç bitti derken IMF de nereden çıktı?
HACİWAT: IMF, 2. Dünya Savaşı’nın hemen ardından kuruluyor. Amaç, uluslararası ölçekte paranın akışını sağlayıp, ulusal ekonomilerin krize girmesini önlemek. Biraz da hiçbir büyük devlet bir daha Almanya gibi batma noktasına gelip de faşizme sapmasın, ona buna saldırmasın diye kurulmuş bana sorarsan. Biz 2. Dünya Savaşı’na girmedik gerçi ama ekonomimiz çıkmaza girdi. Türkiye, İnönü zamanında, 1947’de IMF ve Dünya Bankası’nın yanı sıra yeniden kalkınma için Amerika’nın Marshall Planı’na dahil oldu. Bu yardım programından en büyük payı İngiltere, Fransa, Almanya ve İtalya aldı tabii. Bizse yeterli kaynak bulup da belimizi tam doğrultamadık anlayacağın. 1958’de IMF’nin politikaları yönünde hareket etmeye başladık.
QARAGÖZ: Menderes dönemi değil mi?
HACİWAT: Evet... Ama ilk borç anlaşması 1961’de askeri yönetim zamanında yapıldı. 1960’larda CHP ve Adalet Partisi hükümetleri, 70’ler, 80’ler, 90’lar,  Demirel, Ecevit, Özal, Çiller, Erdoğan hükümetleri fark etmedi. Hepsi IMF’den kaynak kullandılar.
QARAGÖZ: Kullanmasalardı peki?
HACİWAT: Devletin mali imkânları zayıflayınca, nasıl yüzecek gemi? Yeterli kaynak yaratılamayınca borç alındı haliyle. Kredi aldığın, tüm liberal dünyanın ortak olduğu uluslararası bir kurum. Başka da pek bir çare bulunamıyor aslına bakarsan o yıllarda. Tabii pek çok düşünür, ekonomist, IMF’yi hep ulusal bağımsızlığı tehdit eden bir kurum olarak gördü. Sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada eleştirildi bu sistem. Hâlâ da karşı olan çoktur.
QARAGÖZ: Cumhuriyetin ilk yıllarında borç almadan gemimizi yürütmedik mi?
HACİWAT: Bir kere o zaman da borç ödüyorduk, bunu unutma. İkincisi Cumhuriyet kurulduktan sadece altı yıl sonra, 1929’da, kapitalist dünya, dev bir ekonomik krizin içine girdi. Krizle birlikte uluslararası sermaye hareketi birden yavaşladı. Çok sayıda ülkede liberal sistem işlemez oldu. O nedenle Türkiye’de devletçilik fikri ağırlık kazandı. Sovyetler Birliği’nin kalkınma modeline yaklaşıldı. Faşist İtalya’nın kimi uygulamalarını benimseme ihtiyacı da buradan doğdu. Dünya Savaşı’nın ardındansa Türkiye’nin önünde iki yol vardı: Ya kapitalist Batı’yla ya da komünist Sovyetler’le ittifak.
QARAGÖZ: Bağımsız kalamaz mıydık, neden illa ki bir tarafta yer alalım?
HACİWAT: O zaman kim var iktidarda? CHP ve Milli Şef İnönü. 25 yıl önce kazanmak için canları pahasına savaştıkları bağımsızlıktan neden geri adım atsınlar? Mecbur olmasalar neden taraf seçsinler ki? Şöyle düşün: Sen 2. Dünya Savaşı’nda tarafsız kalmaya çalıştın. Ama kazananlardan biri komşun Sovyetler. Savaş bitince hemen senden taleplere başlamış, “Kars” demiş, “Ardahan” demiş, “Boğazlar” demiş. Bulgaristan’da da hâkim güç olmuş.... Durum böyleyken ister istemez diğer tarafa yakın durmak zorunda kalırsın.

Haberin Devamı

160 YIL BOYUNCA DIŞ BORÇ KULLANDIK

QARAGÖZ: O zaman da gitsin Düyun-u Umumiye, gelsin IMF desene!
HACİWAT: İlahi Qaragözüm. İşte onu diyorum. 160 yıl boyunca dış borç kullandık. Neyse ki sonuçta ülke olarak son IMF ödemesini geçen hafta yaptık.... Sen de kendi payına düşeni vergilerinle ödediğine göre eski Düyun-u Umumiye binasında artık aşureni afiyetle yersin diyorum.
QARAGÖZ: Ne yani artık hiç dış borcumuz kalmadı mı?
HACİWAT: Öyle demedim ki yahu. O ayrı konu. Sistem değişti artık... Devlet değil bankalar, şirketler falan borçlanıyor öncelikle. Kredi, tahvil...
QARAGÖZ: Tamam tamam, kafam şişti... Girme oralara, keyfimi bozma. Bize bir kahvaltı tabağı ısmarla. Bana borcun var geçen pazardan!
HACİWAT: Öderiz borcumuzu Qaragözüm, hay hay! Onu da öderiz...

Haberin Devamı

“Yar bana bir eğlence” diyenlere okuma listesi

- Z. Toprak, H. Kuruyazıcı, Ş. Levent Deniz. Düyun-u Umumiye’den İstanbul Erkek Lisesi’ne, 2006 -  Faruk Yılmaz. Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Dış Borçlar: Düyun-u Umumiye, 2003 -  Murat Birdal. The Political Economy of Ottoman Public Debt, 2010  - Yahya S. Tezel. Cumhuriyet Döneminin İktisadi Tarihi (1923-1950), 1994 - Yalçın Doğan. IMF Kıskacında Türkiye (1946 – 1980), 1980 - Korkut Boratav, Taner Berksoy vd., Cevdet Erdost (Haz.). IMF İstikrar Politikaları ve Türkiye, 1982.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!