İstanbul’a her gün festival

Güncelleme Tarihi:

İstanbul’a her gün festival
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 16, 2004 00:00

İstanbul’da yaz güzel. Sağnak yağmura ve mevsim normallerini hiç mi hiç iplemeyen anormal tabiatına rağmen ve hatta belki tam da bu yüzden...Trafik kışa nazaran daha mákûl. Kafelerin sokağa çıkarılmış masalarında insanlar gülüşüyor. Gök gürlerse ve yağmur başlarsa, içerilere kıkırdayarak kaçışıyor.Ortam cıvıl, keyifler gıcır...En güzeli de şu ki yaz, festival mevsimi...Yaz dediniz mi, İstanbul’a her gün bayram. Geldi konser, gitti parti...Her şeyin başında İstanbul Caz Festivali var.Geçtiğimiz akşam, Liberation Music Orchestra ve modern cazın yetkin piyanistlerinden Carla Bley ile birlikte Charlie Haden’ı izlemeye gayret ettik mesela.Üzerimize geçirdiğimiz, kapı önünde satılan ve çadırı andıran yağmurlukumsu şeyden sızan damlalar ayakkabılarımızın içine dolduğu ve sağanak yağmur altında sigara içmek çok ama çok zor olduğu hálde...Gerçi o yağmurun, Haden’ın ‘America the Beautiful’ gibi yanki borozanı parçalardan oluşan repertuarına inat yağdığını, bütün o şimşeklerin ‘Al Amerika’nı, münasip bir şekilde akort et’ makamından çaktığını düşünmedik de değil; ayrı...Ondan evvelki akşam, Bobby McFarren’ı işten geç çıktığımız için kaçırdık ama 8 Temmuz’da Paco De Lucia’nın Burhan Öçal’ı misafir ettiği konserde, Cemil Topuzlu’da, yani Açıkhava Tiyatrosu’ndaydık.Ayıptır söylemesi, bu satırların yazarının (!) lise döneminde, İzmir Müzik Festivali’nde, Paco de Lucia’nın mihmandarlığını yapmışlığı var.Onun, zaten sinir bozucu bir alan kaplayan ve özellikle o zamanlar Heidi kıvamında olan yanaklarımı ısırdığı esnada çekilmiş fotoğraflarımız bile bulunuyor, yine ayıptır söylemesi.Paco De Lucia’yı solo, kendi grubuyla, Al Di Meola ile, John McLaughlin ile, son olarak da Burhan Öçal ile çalarken, defalarca izledim.İnsan bir tek kerecik olsun, hayalkırıklığına uğratmız mı?Uğratmayan Paco uğratmıyor azizim...Bu akşam (Çarşamba) Maslak Park Orman’a, Majör Müzik’in organizasyonu sağolsun, memleketimizi şereflendirmiş olan Macy Gray’i dinlemeye gideceğiz ki insan başka ne ister diye sormak ister bu kulunuz.O Macy Gray ki son yıllarda R’n’B arenasında yeşermiş en şahane ablalardan biridir, R’n’B’nin Divası olarak anılmayı yüzde yüz hakketmiş güzide bir şahsiyet ve serserinin, hergelenin tekidir; coş coş coşturacak diye umuyoruz.Hem konserden önce Pamela ve akabinde canımız cananımız, Türk ve kadın milleti açısından medarı iftiharımız Aylin Aslım’ımız, Süt ile birlikte sahne alacak. Kulakta, pastı, kirdi, hiçbir şey kalmayacak.Yetmediyse, cuma akşamı -ki size göre esas bu akşam, BU oluyor- yine Cemil Topuzlu’da gitarist Kurt Rosenwinkel’ı, Larry Grenadier, Ali Jackson, Brad Mehldau ve ezelden ebede hastası olduğumuz, daha evvel de yine İstanbul Caz Festivali’nde ve ardından Roxy’de vuku bulan jam session’da dinleme mutluluğuna vakıf olduğumuz saksofoncu Jashua Redman ile birlikte izleyeceğiz nasipse.Konser çıkışında zannımızca bu yılın en başarılı albümlerinden birini yapmış olan Mor ve Ötesi’ni canlı dinlemek için ver elini Babylon.Sonracığıma, yarın akşam da 19:00’da Cemal Reşit Rey’de John Scofield Trio, 21:00’de ise yine Açıkhava’da aranjör, bestekár, piyanist Aşkın Arusan ile her bir şey Sezen Aksu’nun İstanbul Superband eşliğinde vereceği konser var. Birinden çıkıp, koştur koştur öbürüne yetişmeye çalışacağız.Şimdi, biliyorum, İstanbul dışında yaşayanlara nispet yapar gibi bir durum oldu.Bize de öğretti annemiz; ‘Aç adamın yanında bal börekten bahsedilmez’ diye ama ne yapalım ki senenin bu dönemlerinde coşuyor deli gönül.Eni konu mutluyuz; kulağımız iyi müziğe doydu.Şükür, şükür, şükür...AsparagasYazısız karikatürCHP’den istifa ettikten sonra, daha önce AKP’ye transfer olup olmayacağı sorulduğunda ‘Hayır. Ben Atatürk’ün yolunda olurum’ diyen ve bu sözü sarfettikten dört gün sonra evvelden hakkında TBMM’ye sayısız soru önergesi sunduğu AKP’ye transfer olan Atilla Başoğlu, ‘Burası da Atatürk’ün yol haritasında. Öyle değil mi? Siyasette müebbet hapislik diye bir şey olmaz. İnsan DSP’ye, LP’ye, AKP’ye geçebilir. CHP’den seçildim diye ilelebet orada kalacak diye bir şey olmaz’ dedi. (Biliyorum, durumun aslı bu, hiçbir şey eklemiş değiliz. Esasında burada asparagasa uygun bir şeyler yazmak gerekiyor ama bu seferki asparagası, yazısız karikatürler gibi düşünün isterseniz. Yani, bu trajikomik durumun kendisinden gülünç ne denilebilir? Hadi hep birlikte Attila Başoğlu diyoruz, gülüyoruz. Atilla Başoğlu: Gülüyoruz... Allah müstehakınızı versin pek Sayın Başoğlu, sizi en yüksek rakımlı merciye havale ediyoruz.)
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!