İmam hatipli ezberini bozanlar

Güncelleme Tarihi:

İmam hatipli ezberini bozanlar
Oluşturulma Tarihi: Kasım 25, 2007 00:00

İmam hatip liselerinin toplumda güçlü bir imajı var. Yoksul ve muhafazakar ailelerin, çocuklarını "imanın yanında ilimi de öğrensin" diyerek gönderdiği bu okullar, sadece ağırlıklı din eğitimi veren ortaöğrenim kurumları olarak değil, Türkiye’de siyasal İslam’a taraftar yetiştiren birer fabrika gibi görülüyor. Bu okullardan mezun olanların da imamlık yapmasalar bile başörtülü, AKP’ye oy veren, İslam’ın beş şartını mutlaka yerine getiren kadınlar ve erkekler olduğu düşünülüyor.

Ama gazeteci Ahmet Hakan’ın deyişiyle, imam hatip liselerinin böyle bir tek tip insan yaratma hedefi olsa bile, bu hedefe yüzde 100 ulaşılamıyor. Öğrencilerin bireysel özellikleri, büyüdükleri çağda ülkede esen hava, hayatlarında yaşadıkları tecrübeler, onları daha sonra bambaşka tercihlere yönlendirebiliyor. Ahmet Hakan bunlara "İmam hatipten çıkan eksantrik tipler" diyor. İmam hatip mezunu olup farklı tercihler yapan, bugün imam hatipli olarak tanınmak istemeyen, utanıp saklayanlar da var. Bazıları da hem imam hatip eğitimini aşmış, hem de geçmişlerinden utanmıyor. Hatta kariyerlerinde imam hatibin rahle-i tedrisinden geçmenin payını inkár etmiyorlar ama hepsi de "Çocuğumuz olsa asla imam hatibe yollamayız" diyorlar.

BÜLENT ÜSTÜN (34)

Efsanevi Kötü Kedi Şerafettin karakterinin yaratıcısı. Pişmiş Kelle, Hıbır, L-Manyak’tan sonra şimdi de Fermuar’ın ünlü karikatüristi. İstanbul’da, Gaziosmanpaşa İmam Hatip Lisesi’ne orta kısmından başladı, lise 2. sınıfta terk etti. Bekar, çocuksuz.

Afgan mücahitleri zonta gibi çizip okuldaki militan abilerimi kızdırırdım

Trakya göçmeni bir ailenin çocuğuyum. İlkokuldayken yaz tatillerinde ağabeyimle Kuran kursuna gönderiliyorduk. Tatilde çocuklar ya çalışır ya kursa gönderilir, arada da denize götürülür gibi bir sosyal klişeden dolayı. Kuran kursunda birçok dua öğrendim. Başarılı ama yaramazdım. İlkokuldan sonra uslanayım diye imam hatibe gönderdiler. Ailem hacca gitti ama aynı zamanda çok koyu Atatürkçü. Okulda niye kız yok, derdik ama erkek erkeğe olmanın çok şahane muhabbeti vardı. Derslerim iyiydi. Bol bol teşekkür ve takdirnamem var. Almanca, Arapça hocalarımı çok severdim. Yoğun entelektüel faaliyet vardı. Bir kişi dışında kalıcı arkadaşım olmadı.
/images/100/0x0/55eabfb1f018fbb8f8943916

Boğucu, sıkıcı tarafları da vardı. Mesela bazı ağabeyler beni bir kenara çekip "Allah’ın en güzel surette yarattığı yüzün ortasına patlıcan burun çizmek doğru değil, onu güzel resmet" diye tavsiyelerde bulunuyordu. Karikatürün günah olduğunu da söylüyorlardı, yüz kutsaldı. Yatak sahneleri ya da terbiyesiz espriler yapmamamı istiyorlardı.

O sırada Rusya-Afganistan savaşı vardı. Militan öğrenciler beni çağırıp, "Hadi bakalım, mücahit çiz" derlerdi. Limon dergisindeki zontalar gibi çizerdim ben de. Beğenmezlerdi, "Bu ne biçim mücahit?" derlerdi. Bazıları çağırıp uluyan kurt çizdirirdi. Hocalar, çocuk kitaplarını resimlemem için beni yönlendirmeye çalıştılar. Tam zıddına yöneldim. Belki faydası, karikatürde onların tam zıddı konulara yönelmek, diyebilirim.

Yazları Gaziosmanpaşa Sarıgöl Camii’nde bir yıl müezzinlik yaptım. Sesim güzeldir. İmam hatibi lise 2’de bıraktım, Hıbır’da profesyonel olarak çizmeye başladım. Yazıp çizdiklerimin malzemesi, yaramazlıklarım. Dolayısıyla ailemin beni imam hatibe göndermesi önleyici olmadı. Ama şimdiki halimden memnunlar. Mesela annem Kötü Kedi Şerafettin’i oğlum çiziyor, diye hava atıyor.

İMAM HATİPLİLİKTEN UTANILMASINA KARŞIYIM

İmam hatiplerden tutucu, badem bıyıklı, mahcup imamlar çıkar zannediliyor. Oysa hafız gibi 600 sayfa Kuran’ı 14 yaşında ezberlemiş çocuklar da var, bir sürü inançsız da. Kafamdaki Tanrı’nın ’Kerata, bak bir daha olmasın’ deyip yanağıma hafifçe vuran, affedici ve zor sinirlenen bir imajı var. Kendi modelimde inandım. İslam’ın şartlarını yerine getirmek zor. Ama çocukluktan kalma bir alışkanlıkla, bazen oruç tutuyorum. 15 yaşına kadar cuma namazlarını kaçırmazdım. İmam hatipliliğimi gizlemem gerektiğini düşünen insanlarla karşılaşınca şaşırıyorum. Hem punkçu hem Kötü Kedi, hem imam hatipli olunca, ’Haa, yakaladık seni’ oluyorlar. İmam hatipliliğin utanılacak bir şeymiş gibi algılanmasının hep üzerine gittim. Malzemem en sert, yasak ve günah konular. Kötü Kedi Şerafettin, tam bir günah makinesi. Kediler de böyledir zaten. Zorlama bir şey yaratmıyorum. Kedilerin dini yoktur, onlar dinden muaftır. Şerafettin’in tam bir özgürlüğü var.

AHMET HAKAN (41)

Muhtelif imam hatip liselerinde okuduktan sonra Balıkesir İmam Hatip Lisesi’nden mezun oldu. Kanal 7’nin genel yayın yönetmenliğini yaptı. Şu anda Hürriyet yazarı, CNN Türk’te Tarafsız Bölge programını
/images/100/0x0/55eabfb1f018fbb8f8943918
hazırlayıp sunuyor. Evli değil, çocuğu yok.


Çocuğum olsa, imam hatibe göndermem

Ailem dindardı. Ne dindarı, acayip köktenciydi! Yaşam tarzımızı din anlayışı belirliyordu. Hem de politik vurgusu yüksek bir din anlayışı... Böylesi bir telkin altında kalan küçük bir çocuğun hayata bakışını da dinin belirlemesi normaldir. İslamcı bir ailede doğmuş ve büyümüş olmanın doğal uzantısıydı imam hatip mektebine gitmem. Başka bir seçim şansının ne farkındaydım, ne de arayışında. Arada başka tür okullardaki laik hayat tarzına imrenerek bakmışlığım vardır, ama hep kendi kendime, hiç bunları seçenek olarak görme demişimdir.

Babamın memuriyeti dolayısıyla değişik imam hatip liselerinde okudum. Türkiye’deki imam hatipler arasında hatırı sayılır klas farkı vardır. Mektep güzellemesi yapmadığım gibi mektep düşmanlığı da yapmadım. İnançlarım sarsılmadı, ipleri koparmadım. Mücadelem inanç ile değil, o inanca bağlı olduğunu iddia edenlerin bağnazlıklarına karşıdır.

İmam hatiplerde tuhaf bir atmosfer vardır. Minicik çocuklara herkesten farklı oldukları duygusunu aşılayan bir atmosferdir bu. Bu durum tabii ki küçük bir çocuğun mektep eliyle cendereye alınması anlamına gelir. Bir de çocukların altından kalkamayacağı türden çelişkiler ortaya çıkar. Sokaktaki hayat ile mektepteki hayat arasındaki iflah olmaz çelişkiler... Çocuklar bununla kolay baş edemez. Bunalımın da asıl kaynağı budur. Başkaldırmak ise kolay değildir. İşin içinde dini unsurlar olunca, başkaldırınız mektebe değil de, doğrudan dine yönelikmiş gibi algılanabilir. Ne kadar küçük olsanız da bunu fark edebilirsiniz.

İmam hatipler çelişkilerin okuludur. Resmi olarak laik hava, gayri resmi olarak baskın bir dini hava estirilir. Bu iki ayrı hava nedeniyle, zavallı çocuklar bir parça ikiyüzlü davranmak zorunda kalır. İkisine birden uyum sağlamak zordur çünkü. Bu nedenle imam hatip eğitimi adama mührünü vurur. Eğer sığınacak saçak altları bulamazsanız, haliniz haraptır.

YASAKLARI GERİLLA YÖNTEMİYLE DELDİM

Sorunun kaynağı, okula damgasını vuran atmosfer. O atmosferin herkese etkisi farklıdır: Bazısı asosyalleşir, bazısı dine düşman kesilir, bazısı başka dünyaların farkına bile varmadan yaşar gider, bazısı okuldaki atmosferden kaynaklanan çelişkilerden ömrü boyunca kurtulamaz.

Bütün misyon mektepleri gibi, aslında imam hatipler de tek bir insan tipinin peşindedir. Bir nesil yetişecektir ve bu nesil yeni bir düzen kuracaktır. Ancak bütün misyon mekteplerindeki gibi, bu öngörü imam hatipte de tutmaz. İnsan denilen muamma, bu tür tekniklerle tek tipleşemiyor. Dolayısıyla imam hatiplerden her tür adam çıkar. İmam hatip mezunu olduğunu gururla açıklayan da çıkar, bunu saklamak için özel gayret eden de.

Ben ise imam hatipte okumuş olmanın tüm sancılarını çekmeme karşın, bundan engin bir deneyim çıkarmayı da bildim. Şimdi anlayışlı ama buruk bir tebessümle bakıyorum okul yıllarıma. Açıktan isyan etmenin faydasızlığını bildiğimden isyan etmezdim. Ama okulun boğucu atmosferinden kimseye çaktırmadan çeşitli kaçış yollarını çok denemişimdir. Aşırı meraklı bir kişilik olarak, imam hatip mektebinin bana yüklediği misyona fit olmadım. Başka dünyalara açılmanın önündeki yasakları, gerilla yöntemiyle deldim. Vurdum, kaçtım yani. Böylece bir parça nefes alabildim.

İnançlı bir kişiyim. Dinin pratiklerini yerine getirmem doğrultusunda küçüklüğümden beri uygulanan baskılar bende bir parça ters tepkiye yol açmış olabilir. Bu nedenle pratikle aram iyi değil. Çocuğum olsaydı imam hatibe göndermezdim. Misyon adına çocuklarımızı böylesi çelişkiler yumağının içine fırlatıp atmaya hakkımız yok. Dini eğitim eksikliğinin daha insani ve çelişkisiz çözümünü bulmak bu kadar mı zor?

SEVİM GÖZAY (34)

Kadıköy İmam Hatip Lisesi’ne gitti. Şu anda Akşam gazetesinde yazar ve CNN Türk’te Cosmopolis programını hazırlayıp sunuyor. Boşandı, çocuğu yok.
/images/100/0x0/55eabfb1f018fbb8f894391a

Erkekler buzlu camın arkasındaydı, her okuldaki gibi flörtler yaşanırdı

Geleneksel, dini inançları güçlü bir ailem var. İlkokuldan önce Kuran kursuna gittim ve okuma yazma öğrenmeden önce iki kez hatim indirdim. İlkokul boyunca da Kuran kursuna devam ettim. Oradaki iyi ve sevecen ablaların teşvikiyle, ailemin de olumlu yaklaşımıyla imam hatip sınavlarına girdim, Kadıköy İmam Hatip Lisesi’ne gittim. Kız ve erkek bölümleri buzlu camlarla ayrılıyordu. Başörtüsü takıyor ama okulun en yakışıklı çocuğunu da camlarda bekliyordu kızlar. Her okuldaki gibi flörtler yaşanıyordu. Bu ayrım erkeklerle ilgili merakımı artırmış olabilir; buzlu camların arkasındaydılar ne de olsa.

Lise 1’de sınıfta kalıp ayrıldım. İstanbul Üniversitesi’nde Türk Dili ve Edebiyatı okumak üzereyken televizyonla tanıştım. İmam değil ama hatip oldum sonuçta. Sunuculuk da bir hatiplik nihayetinde. Tepki benim doğamda var. Öğrendikçe asileştim ve dalgaya aldım. Allah inancı benim kanımda var. İnanç korur insanı. Her işe başlarken Allah utandırmasın derim, şükrederim. Dindar değilse de inançlı biriyim. Kişisel anlamda çok şanslıyım ki insanların öcü gibi korktuklarını yaşadım. Farkımı biliyorum ve seviyorum. Çoğu kişi ailesinin kararıyla orada. Sanıldığı gibi kendini dine adamış kişiler değil hepsi. Sonuçta zenginlik kattı hayatıma imam hatip. Kendime yarayacak yanlarını seçerim her şeyin. Ama hiçbir çocuğun imam hatip lisesine gitmesini istemem.

ALPER TAŞ (40)

Rize’de, Pazar İmam Hatip Lisesi’nde okudu. İstanbul Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu’nu bitirdi. Özgürlük ve Demokrasi Partisi’nin Genel Başkan Yardımcısı. Evli, çocuksuz.
/images/100/0x0/55eabfb1f018fbb8f894391c


12 Eylül’de dua ederdim Allah’ım sen devrimcileri koru, diye

İmam hatipli çocuklar biraz mahcuptur. Karma eğitim yapılmamasının, erkek erkeğe eğitimin sonucudur bu. Bizim zamanımızda imam hatipli olmak çok itibarlı değildi. O yüzden biraz itilmişlik, dışlanmışlık hali vardı. Okul hayatım bütün okullar gibi boğucuydu. Biz öğrenciler ortamı güzelleştiriyorduk. Ben sosyal konulara yoğunlaştım. İyi, güzel anılarım, sevdiğim öğretmenler ve kalıcı arkadaşlıklarım oldu. Memleketim Pazar’a gittiğimde görüşürüz. Arkadaşımız komünist oldu diye takılıyorlar.

Lisedeki derslerde sürekli Hz. Ömer adaletine vurgu yapılırdı. Pazar, solun ve devrimcilerin güçlü olduğu bir yerdi. Devrimcileri gördüğümde Hz. Ömer adaleti kafamda somutlaşıyordu. Paylaşmacı ve dayanışmacıydılar. Mesela çay toplayamayan yaşlı bir kadına kolektif olarak yardım ediyorlardı. Bu tutumları beni etkiliyordu. Hz. Ömer’in adalet anlayışını sosyalistlerde buldum. Sosyalizme ilgi duymaya, onlarla bağ kurmaya başladım. 12 Eylül döneminde devrimci ağabeylerimizi gözaltına alıyorlardı. Allah’ım sen devrimcileri koru, diye dua ederdim. Şimdi dindar değilim ama her zaman maneviyatı önemserim. İmam hatip kişisel gelişimimde önemli rol oynadı çünkü sosyal konuları önümüze koydu, tartıştırdı. Üstelik bana hitabet yeteneği kazandırdı. Şimdi ÖDP’nin genel başkan yardımcısıyım. Propaganda yeteneği hitabet sanatına dayanır. İmam olamadım ama hatip oldum.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!