İçimdeki kıroyla barıştım

Güncelleme Tarihi:

İçimdeki kıroyla barıştım
Oluşturulma Tarihi: Ocak 03, 2008 00:00

Pamuk Prenses 2’nin yönetmeni Barış Bayraktar ilk uzun metrajlı filmi My Sweet Dildo "Benim Cici Vibratörüm"le izleyici karşısına çıkacak. Bayraktar, Junior Chamber International tarafından "Türkiye’nin En Başarılı Genci" seçildi.

My Sweet Dildo fikir olarak ne zaman ortaya çıktı?

Filmin konusunun çıkış noktası bir soygun filmi ekseninde bir film yapmaktı. Alışılagelmiş bir soygun filminden ziyade seksshop sahibi iki arkadaşın başından geçen bir hikaye anlatmaya karar verdik. Daha sivri daha kültleşecek karakterler yazarak, bir gecede olup biten bir hikaye ortaya çıkarttık. Vejetaryen Ahmet, Dandik, Barbi Şahin gibi karakterlerin olduğu, bir gecede olup biten bir Taksim filmi ortaya çıktı.

My Sweet Dildo (Benim Cici Vibratörüm) ismiyle bir film çekeceğiniz açıklandı, çekimler ne zaman başlıyor?

Filme eklemek istediğimiz 2 oyuncu daha var ve onlarla görüşmelerimiz sürüyor. Onlar da olduğu zaman çekim aşamasına geçeceğiz. Şu an ön hazırlıklarımız bitti yaza doğru da start vereceğiz.

Filmde medyaya yansıyan isimlerin hepsi olacak mı?

Şu an için oyuncu kısmını gizli tutmaya çalışıyoruz. Bu yüzden isimler hakkında bir şey demem doğru olmaz ama asparagas olanları da var, gerçek olanları da... Fakat oyuncu kadrosu sürprizlerle dolu.

Siz Pamuk Prenses 2 adlı kısa filminizle uluslararası bir tanınırlığa ulaştınız. Sadece kısa filmlerinize güvenilerek mi sizinle sinema filmi anlaşması yapıldı?

Filmlerime olan bir güven vardı. İlk başta anlatımı becerebilmiş olmanın yanı sıra, yaptığım kısa filmlerimin çok izlenmiş olmasından kaynaklanan bir izletebilme becerisi de var sanıyorum. İlk etkili olan filmlerimin içerik ve anlatımı oldu sanırım. Çünkü oldukça film teklifi de aldım, sonrasında Chantier Film’le görüştükten sonra kişisel olarak birbirimize olan güvenimiz de sağlamlaştı.

Film sayesinde siz, JCI (Junior Chamber International) tarafından kişisel dalda Türkiye’nin en başarılı genci seçildiniz ve Türkiye’yi dünya klasmanında temsil ettiniz. Bunu biraz anlatır mısınız?

İlk JCI tarafından arandığımda beni aday gösterdiklerini söylemişlerdi çok sevinmiştim ama pek umudum yoktu çünkü dünya çapında bir organizasyon ve beni kişisel dalda Türkiye’nin en başarılı genci dalında aday gösteriyorlardı. Altın Portakal’daydım kazandığımı öğrendiğimde. Telefondaki ses şunu söylüyordu: "Siz Türkiye’nin en başarılı gencisiniz". Dünya komitesinin beni en başarılı genç seçmesi çok onur vericiydi. Sonra dünya kategorisinde Türkiye’yi temsil ettim. Boyumun ölçüsünü aldım tabii dünya klasmanında. Koskoca dünya daha başarıları illaki olacaktı. Kristal bir ödül ve kristal bir anı olarak kaldı madden ve manen.

Kadınlar ünü birden yakalayan insanlara bayılırlar. Demek ki sizi de biraz hırpalamışlar...

Kadınlar konusunda birden fazla değişken var ben çok bilinmeyenli fonksiyonlar konusunda biraz kabiliyetsizim sanıyorum, bu yüzden daha çok bilinmeyenleri çözmekten ziyade onların bilinmeyen olarak kalmasını tercih etmeye başladım, x, y, z’ye dokunmadan seviyorum onları artık.

Sizinle son konuşmamızda "Kıro"yum demiştiniz. Neden böyle bir açıklama yaptınız?

Evet ben kıroyum ama bunun açıklaması önemli. Benim kıroluğum inadına bir kıroluk. Herkesin dilinde Avrupa sineması, telaffuz bile edemediğim şık duran kelimeler, opera kıvamında tok sesle söylenen ressam isimleri... Bunların hiçbiri beni karşılamıyor, artı bu konuları sürekli konuşanları da karşılamıyor, çoğunda sahte duruyor. Çünkü eğer aynı kuşaksak onların da benim gibi Adile Naşit filmleri izlemiş olması gerekiyor. Ben içimdeki kıroyla çoktan barıştım. Biz genelde oturduğumuzda arkadaşlarımızla kadınlardan konuşuyoruz mesela.

Oldukça rahat davranıyor ve böyle konuşabiliyorsunuz. Bu özgüveniniz nereden geliyor?

Özgüven değil bu. Çok başarısızlıklar yaşamış ve birçok üniversite okuyup farklı branşlara takılmış biriyim. Küçük Ceylan’ı severim mesela. Bu özgüven patlaması değil kendinizle barışık olma durumu.

Nuri Alço, Tecavüzcü Coşkun, Küçük Emrah sevilen karakterlerdir ama sizinki biraz ilginç. Neden Küçük Ceylan’ı bu kadar seviyorsunuz?

Herkes ultra mega starken, o Küçük Ceylan! Bundan daha güzel bir şey olabilir mi? Ben küçük rakı içer, Küçük Ceylan dinlerim. Mega starlarla da pek ilgilenmem.

- Rize’de yetişmiş, ilk gençlik yıllarınızı orada geçirmiş olmanızın hayatınıza ne gibi bir artısı oldu?

Çok film izlememe neden oldu sanıyorum. Bir de lisede düğün salonlarında organize ettiğimiz çay partilerinde break dans yapma imkanı doğurmuş olabilir. Tüketim alışkanlıklarımdan tutun, birçok şeyi de etkiledi tabii. İlk hamburgeri yiyişim oldukça geç yaşlardaydı. Şimdi 29 yaşındayım tam 12 sene oldu İstanbul’a yerleşeli. Uzay gemisi yapmaya çalıştığım dönemden tutun, ciddi ciddi işletme okumaya çalıştığım yıllara kadar birçok şey geldi geçti sonra sinema okumaya karar verdim ve sinema işine girdim.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!