“Vapur sırasında ‘Gıdaaak bak bak bak’ diye ağzımdan çıkıverdi”

Güncelleme Tarihi:

“Vapur sırasında ‘Gıdaaak bak bak bak’ diye ağzımdan çıkıverdi”
Oluşturulma Tarihi: Ocak 28, 2024 07:00

İki usta oyuncuyu, Nihal Yalçın ve Onur Berk Arslanoğlu’nu buluşturan ‘Çirkin’ bu sezonun en çok konuşulan oyunlarından biri. Oyunda bir tavuğu canlandıran Arslanoğlu’nu üzerinde kostümü olmadan yakaladık ve bu rolün üstesinden nasıl geldiğini sorduk.

Haberin Devamı

Biletleri haftalar öncesinden tükenen ‘Çirkin’i izlemek için oyunun sahnelendiği Hope Alkazar’dayız. Koltuklarımızda yerimizi aldığımız andan itibaren kendimizi kuş yuvasına tünemiş bir tavukla bakışırken buluyoruz. Hatta bakışmanın da ötesinde karşılıklı gülüşüyoruz, konuşmadan çok güzel anlaşıyoruz. Derken oyun başlıyor. Ölümsüzlükle lanetlenen Şiva (Nihal Yalçın) uykusundan ağır ağır uyanıyor ve kendisiyle aynı laneti paylaşan tavukla birlikte hikâyesini anlatmaya başlıyor. İlk dakikalardan itibaren sahnede bir tavuk olduğuna kesinlikle ikna olmuş durumdayız. Hareketleri, bakışları, gıdaklaması... Peki, Onur Berk Arslanoğlu rolüne acaba nasıl hazırlanmıştı? Oyunu izledikten sonra aklımızdaki sorularla soluğu usta oyuncunun yanında alıyoruz.

Haberin Devamı

- Geçen günlerde AKM’de bir bale temsili izledim. İlk yarı bittiğinde yanımdaki kişi “Klasik bale işte” dedi. Bunu anlatma nedenim şu: ‘Çirkin’ anlatı tiyatrosuyla dijital enstalasyonu birleştiren yenilikçi bir eser. Bu tür eserler izleyicinin klasik yapıtlarla arasına mesafe koymasına neden olabilir mi?

Tam bir sosyoloji sorusu. Klasik dediğimiz şeyler neden klasik? Çünkü zamandan, mekândan ve coğrafyadan bağımsız herkese ulaşan ve karşılık bulan şeyler oldukları için. Bence bu hiçbir zaman değişmeyecek. İnsanın hayal gücü değiştiği için çok doğal olarak yeni arayışlara giriliyor. Tabii sanat da bundan etkileniyor. Özellikle de görsel sanatlar... Ben tiyatroyla ilgili yeniliğin mutlaka merak edildiğini ve karşılık gördüğünü söyleyebilirim.

- Sizce klasiğe zararı oluyor mudur?

Bence hiç olmuyor. Aksine köken orası olduğu için ne kadar güçlü olduklarını ispatlıyor bize. Yani bakarsınız, bu arayışlar da bir gün klasikleşir. 

- Oyunda bir tavuğu canlandırıyorsunuz. Size bir tavuğu canlandırma teklifi gelmesiyle, örneğin bir katili, hırsızı canlandırma teklifi gelmesi ara-
sında fark var mı?

Tercih etme anlamında bir fark yok. Öncelikle kadroya, yönetmene, oyunculara ve metne bakıyorsunuz. “Eee, peki şimdi tavuğu nasıl canlandıracağız” sorusu çok sonra geldi aklıma. Sonra biraz kendime, biraz da rejiye, yazara güvendim.

Haberin Devamı

“Vapur sırasında ‘Gıdaaak bak bak bak’ diye ağzımdan çıkıverdi”

- Role nasıl hazırlandınız?

Öncelikle tavuğun amacını, buradaki varoluş halini anlamaya çalıştım. Çünkü buna insani bir yerden bakmak gerekiyor.Bir tavuk ve Şiva ilişkisi değil de iki bilincin ilişkisi var sahnede. Çünkü tavuğa yemeğini verirsin, oradan ayrılmaz, başka da bir şey istemez. Çiftliklerde dolaştım. Tavuğun tavrını inceledim. Nasıl duruyor, bakışları... Keskin hareket ettiğini gördüm.

- Karakteri de olan bir tavuk aynı zamanda...

Tabii. Groteskle ilişkili bufon dediğimiz bir tarz var. Seyirciyle iletişim kuran, seyirciyi gören, sahnedeki her şeyle dalga geçen ve belli bir bağımlılığı da olan bir karakter... Bu oyunda tavuğun da yeme bağımlılığı var. Şımarık, yeri geldiğinde
son derece yalaka bir karakter. O tavuk formunu kostümden de destek alarak oturttum.

Haberin Devamı

- Oyuncular hep “Rolümü içselleştirdim. Günlük hayatıma yansıdı” derler. Siz de bunu yaşıyor musunuz?

İki ay boyunca burada her gün gıdaklayınca mecburen içselleşiyor. Geceleri filan kendi gıdaklama seslerimi duymaya başladım. Geçen günlerde vapur sırasında oyundaki laflarımın arasına gıdaklamayı nasıl sokabilirim diye aklımdan geçirirken “Gıdaaak baak baak baak” diye ağzımdan çıkıverdi. Önümdeki kadın irkildi, “Niye” diye sordu.

- Bebeğiniz var, değil mi? Babasının arada gıdaklamasına onun tepkisi ne oldu?

Oyundan önce yedi gün Agora Sanat Köyü’nde kampa girdik. Kızım Cana (2,5) da geldi. Bazen replikleri duydu. Bir de ben o sırada oyunla ilgili olarak yapma kocaman memeler takıyordum. O da ilgisini çekti. Tam da o sıra kızımızı memeden kesmeye çalışıyorduk.

Haberin Devamı

- Bu oyun sizin hangi kavramlar üzerine düşünmenizi sağladı?

Bir kere güzellik ve çirkinlik üzerine ciddi bir tartışması var. Nedir çirkin olan? Güzel olmak nedir, bedeli nedir? Bir toplumdaki ötekilik neyin üzerinden kurulur? Öteki kendini bu durumdan kurtarmak için hangi yolları izleyebilir? Bu oyun aslında sonsuza kadar her gün oynanıyor. Şiva da tavuk da kendi hikâyesini anlatmak, görünmek istiyor. Bitmeyen bir çaba...

- Nihal Yalçın’la birlikte sahnede olmak nasıl?

Bana çok ilham veriyor. Onunla oynayacağımı duyunca çok heyecanlandım ve mutlu oldum. Enerjimiz de tuttu.  

“Vapur sırasında ‘Gıdaaak bak bak bak’ diye ağzımdan çıkıverdi”

 

‘OYNADIĞIM ROLDE RENGİMİN GÖRÜNMESİNİ İSTERİM’

Haberin Devamı

- Sizi hep iyi projelerde görüyoruz. ‘Sadakatsiz’ dizisi, ‘Kuru Otlar Üstüne’ filmi, ‘Irma Vep’in Esrarı’ oyunu gibi... Bunun sırrı nedir?

Sevdiğim bir biçim var ama biraz senaryoya göre karar veriyorum. Oynadığım rolde rengimin görünmesini isterim. Eğer benim yerime herhangi biri de o işi yapabilecekse o projelerden kaçınıyorum. Bir de şöyle bir şansım var: İTÜ’de makine mühendisliği bölümünden mezunum. Çocuklar için bilim etkinlikleri yapıyorum.

- Biraz bahseder misiniz?

İklim, çevre ve temiz enerjiler üzerine tiyatro gösterileri, festivaller, atölyeler düzenliyorum. Bu da bana oyunculukta seçme şansı tanıyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!