Miranda, Carrie ve Charlotte döndü ama...

Güncelleme Tarihi:

Miranda, Carrie ve Charlotte döndü ama...
Oluşturulma Tarihi: Aralık 19, 2021 07:00

‘Sex and the City’ kadınları ikonik dizinin finalinden tam 17 yıl sonra, devam dizisi ‘And Just Like That’ (Ve İşte Böyle) ile ekranlara döndü. Ama birkaç mühim farkla: Ortada seks yok, şehir eski şehir değil ve Samantha artık New York’ta yaşamıyor. İlk iki bölümü 9 Aralık’ta HBO Max platformunda yayına giren dizi hem çok eleştirildi hem de çok izlendi. Peki, Carrie (Sarah Jessica Parker), Miranda (Cynthia Nixon) ve Charlotte’ı (Kristin Davis) bu yeni maceralarında neler bekliyor? 2000’li yıllara damga vuran dizinin ilişkilere ve hayata dair söyleyecek yeni bir sözü var mı, yoksa ‘Sex and the City’ treni çoktan kaçmış mı?

Haberin Devamı

Bekâr, ‘bağımsız’, şehirli dört kadının dostluklarına ve ilişkiler hakkında dürüstçe konuşmalarına odaklanan ‘Sex and the City’, ‘konuşan kadınlar’ prototipini yaratarak yayımlandığı yıllarda bir televizyon devrimine imza atmış ve global bir fenomene dönüşmüştü. Ardından gelen iki filmle ‘diziyi takip eden film’ trendinin de öncülerinden olan yapımın başarısının birkaç sebebi vardı: İlki, tüm beyazlıklarına ve ayrıcalıklarına rağmen karakterlerin çok iyi birer arketip olması ve dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın her yaştan kadının kendini veya arkadaşlarını bir karaktere benzetebilmesi. İkincisi, dizinin modayı ve New York şehrini birer karakter olarak kullanması. parmağını yeni ve güncel olandan hiç kaldırmaması.

DÜPEDÜZ KOMİKTİ

Üçüncüsü, dizinin düpedüz komik olması ve çok iyi yazılması. Ve sonuncusu, aşk ve ilişkilere dairmiş gibi gözükürken aslında ‘en önemli ilişkiniz kendinizle olandır’ diyen bir dili olması. 

Haberin Devamı

‘And Just Like That’te bu vasıfların bazıları var, bazıları yok. Dizi, orijinalinin beyazlığını düzeltmeye çalışmış, bravo. Daha ilk bölümden üç beyaz olmayan karakterle tanıştırıyor bizi: Kurumsal hayatı bırakıp insan hakları mastırına başlayan Miranda’nın hocası Nya; Charlotte’ın ‘anne WhatsApp’ grubundan arkadaşı Lisa ve köşe yazarlığından podcast’çiliğe transfer olan Carrie’nin patronu, Meksikalı kuir diva Che. Ancak şimdilik bu karakterler kendi hikâyelerinin kahramanları olacaklar mı yoksa seyircinin eline vuran birer cetvel görevi mi görecekler, söylemesi zor. Zira ilk bölümde Miranda’yı günümüz politik iklimine uyum sağlamaya çalışırken komik durumlara düşen, hatta saçını beyaz bırakırken bile tereddüt eden bir karakter olarak görüyoruz. Carrie ise patronu tarafından ‘Seks hakkında daha çok konuşması’ konusunda uyarılıyor. Pardon, ben 6 sezon ve 2 film boyunca başka bir dizi mi izledim? Ben başka bir ilde miydim? Benim bildiğim Miranda seçimlerini çekinmeden savunur ve politik anlamda son derece ilericidir. Carrie ise altı sezon boyunca kendini ‘seks yazarı’ olarak tanıtmadı mı yoksa biz mi bunadık?

Haberin Devamı

Modaya ve şehir kültürüne gelince... ‘And Just Like That’ o cephede de sınıfta kalıyor. Orijinal dizinin kostüm tasarımcısı Patricia Field de tıpkı ‘en yakın arkadaşım’ dediği, Samantha’yı canlandıran Kim Cattrall gibi dizide yok ve yokluğu hissediliyor. Miranda’nın derse giderken giydiği demode döpiyesler mi dersiniz yoksa Charlotte’ın ergen kızlarına aldığı dudak uçuklatan Oscar de la Renta elbiseler mi? Dizide Carrie’nin ‘En büyük aşkım’ dediği New York’a dair tek bir yorum, şaka veya gözlemse şimdilik yok.

‘And Just Like That’in pandemiden büyük yaralar alan şehrin ruhuna dair söyleyecek sözü var mı, yoksa Park Avenue’dan öteye geçemeyecek mi, ileriki bölümler gösterecek. Çoğu komedi gibi 22 dakikalık bölümlerden oluşan ‘Sex and The City’nin aksine ‘And Just Like That’ 45 dakikalık bölümlerle kendini drama kategorisine sokmuş. Zaten komik de değil. Bunda en büyük etken dizinin komedi omurgası Samantha’nın etrafta olmaması. Neyse ki “Samantha’ya ne oldu” sorusunu ilk dakikadan cevaplıyor dizi. Carrie bu ekonomide Samantha’yı halkla ilişkiler uzmanı olarak tutamayacağını söylemiş, Samantha da buna çok bozulup Londra’ya taşınmış. “Beni bir ATM olarak gördüğünü bilmiyordum” diyor Carrie. Grubun hepsinden zengin olan Samantha için pek uyduruk bir açıklama doğrusu.

Haberin Devamı

Miranda, Carrie ve Charlotte döndü ama...

Kim Cattrall da öyle düşünmüş olacak ki tepkisini sosyal medyada “Sadece Kim Cattrall’ın olduğu işleri izlemek istiyorum” diyen bir tweet’i beğenerek gösterdi. Zaten konuyla ilgili diyeceğini demişti. 2018’de abisinin vefatından sonra başsağlığı dileyen Sarah Jessica Parker’a Instagram’dan verdiği cevap çok sertti: “Ne sevgine ne desteğine ihtiyacım var. Ailem de değilsin, arkadaşım da. Son kez söylüyorum, iyi kız rolünü pekiştirmek için acımı sömürmeyi bırak.” Dizi, bıraktığı küçük ipuçlarıyla bir daha asla Samantha rolüne dönmeyeceğini söyleyen Cattrall’a kapının hâlâ açık olduğunu belli etmiş. Kapıların kapandığı karakterse ne acı ki Standford Blatch. Eylülde kanserden vefat eden Willie Garson’ın can verdiği karakter, üçüncü bölümden sonra maalesef yok.

Haberin Devamı

‘MERHABA SEVGİLİLERİM’

And Just Like That’, Carrie’nin arkadaşlarını görünce çığlık atması, ayakkabılarına bakıp “Merhaba sevgililerim” demesi gibi sadık izleyicilerin ezbere bildiği anları hatırlattığında insanın içini ısıtıyor. 50 yaşın üstünde kadınların hayatlarının bitmesi gerektiğine inanan cahillere inat ekranlara dönmesi de mutlu ediyor. Umalım ki bir kadının ideal eşi bulduğunda değil, ancak kendine yetebildiğinde mutlu olacağına dair inancından da vazgeçmemiş olsun. Önümüzde 7 bölüm daha var, izleyip göreceğiz.

Miranda, Carrie ve Charlotte döndü ama...

DİKKAT SPOİLER! İZLEMEDİYSENİZ OKUMAYIN

Dizinin en büyük sürprizi, Carrie’nin büyük aşkı Mr. Big’in ilk bölümün sonunda ölmesi. Peloton marka egzersiz bisikletinden indikten sonra kalp krizi geçiren Big, Carrie’nin kollarında can veriyor. İlk bölümün ardından hisseleri yüzde 11 düşen Peloton ise sorulara Mr. Big’i canlandıran Chris Noth’un oynadığı bir reklam filmiyle cevap verdi. Ancak esas sürpriz 17 Aralık’ta iki kadının Noth tarafından tecavüz ve cinsel saldırıya uğradıklarını açıklamalarıyla yaşandı. Noth “Hayır hayır demektir, ben o sınırı geçmedim” diyerek suçu reddetti ama Peloton dakikalar içinde reklamı yayından kaldırmıştı bile. Evet, Mr. Big olmadan bir Carrie düşünmek çok zor. Ama bahse girerim, yapımcılar şu anda “İyi ki öldürdük” diyordur.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!