İlk rolüyle İstanbul Film Festivali’nde ödül alan Manolya Maya: ‘Oyuncular sürekli ışıklar altında olmak istiyor’

Güncelleme Tarihi:

İlk rolüyle İstanbul Film Festivali’nde ödül alan Manolya Maya: ‘Oyuncular sürekli ışıklar altında olmak istiyor’
Oluşturulma Tarihi: Kasım 12, 2023 07:00

Film setlerinde yardımcı yönetmen olarak çalışırken bir anda kendisini kamera önünde bulan Manolya Maya, ilk oyunculuk deneyimi olan ‘Ayna Ayna’ filmindeki rolüyle 42. İstanbul Film Festivali’nde En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazandı. Maya sinema aşkını, sektörü, bir haftada nasıl oyunculuğa başladığını ve hayallerinin peşinden koşarken İstanbul’da yaşadığı zorlukları anlattı.

Haberin Devamı

İlk rolüyle İstanbul Film Festivali’nde ödül alan Manolya Maya: ‘Oyuncular sürekli ışıklar altında olmak istiyor’

Oyunculuk sanıldığı kadar kolay bir meslek olmayabilir. Adaylar bir dizi veya filmde küçük bir rol kapabilmek için onlarca kez deneme çekimlerine gidip sonra hayal kırıklığıyla evlerine dönebiliyorlar. 59. Antalya Altın Portakal Film Festivali’ndeki Avni Tolunay Jüri Özel Ödülü dahil birçok ödüle layık görülen ‘Ayna Ayna’ filmi de işte bu zorlukları anlatıyor. Filmde canlandırdığı Aylin karakteriyle benzer bir macera yaşayan ve bu rolle 42. İstanbul Film Festivali’nde En İyi Kadın Oyuncu ödülünü alan Manolya Maya’yla Cihangir’de buluştuk. Büyük şehir, kadınlar ve sinema sektörü üzerine koyu bir sohbete daldık.

Haberin Devamı

Emin Alper’in ‘Kurak Günler’ filminde ismine yardımcı yönetmen olarak rastlıyoruz. Kamera önünde geçişin nasıl oldu?

Aslında ben yardımcı yönetmen olarak çalışıyordum. En son yapımcılığını Haşmet Topaloğlu’nun yaptığı ‘Ayna Ayna’ filminde yönetmen Belmin Söylemez’in ekibindeydim. Üç başrolden biri belli değildi. Karakterin adı Aylin’di
ve Belmin Hanım bana onunla ilgili detaylar sorardı. Arada beni bir bahaneyle kameranın önüne geçirirdi. Filmin setine girmeye iki hafta kala bana “Aylin’i oynamak ister misin” dedi.

Şoke oldun tabii...

Evet! Düşünmek için bir hafta izin istedim. Sinemacı arkadaşlarıma danıştım çünkü çok büyük bir sorumluluk. Eğer yapamazsan o projeye zarar verirsin. Karakteri anladığıma karar verdim ve kendimi bir hafta sonra sette buldum.

Canlandırdığın Aylin karakteriyle İstanbul Film Festivali’nde En İyi Kadın Oyuncu ödülünü aldın. Ne hissettin?
Önemli bir festivalde, çok da iyi bir jüri tarafından bir nevi onaylanmış oluyorsunuz. Açıkçası beklemiyordum. Bana motivasyon oldu.

Oyunculuk eğitimi aldın mı?

Hiç almadım ama Bahçeşehir Üniversitesi’nde sinema bölümünde yüksek lisans yaptım. Öncesinde
İstanbul Üniversitesi’nde sosyoloji okudum. 5-6 sene setlerde çalıştım. Bunlar eğitici oldu. Yavaş yavaş oyunculuk eğitimi almaya başladım.

İlk rolüyle İstanbul Film Festivali’nde ödül alan Manolya Maya: ‘Oyuncular sürekli ışıklar altında olmak istiyor’
‘Ayna Ayna’ filmi Başka Sinema özel gösterimleriyle vizyonda.

Haberin Devamı

‘Ayna Ayna’ filminin adını duyduğumda ister istemez “Ayna ayna söyle bana...” repliği geldi aklıma. Filmdeki kadınlar tabii ki birer prenses değil. Sence buradaki ayna metaforu neyi anlatıyor?

Bu kadınların hiçbiri ayna karşısında kendini prenses olarak görmüyor. Kendilerini var etmeye ve duyurmaya çalışıyorlar. Buradaki ayna biraz kendimizi bulmaya çalışmamızın metaforu gibi. Çoğu kez aslında yansımalarımızı görüyoruz ama kendimizi bulamıyoruz. Aralarında da bir dayanışma var. Zaten Aylin de bir nevi benim sinemadaki yansımamdı. Tabii filmin sonundaki Aylin gibi ben de şu an aynı noktada değilim.

Yeni projelerin neler?

‘Tek Başına’ isimli bir filmde ve Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın ‘Cadı’ adlı kitabından uyarlanan bir yapımda oynadım. İlkbahar sonuna doğru çekmeyi planladığımız ‘İsimsiz Eserler Mezarlığı’ diye bir projemiz daha var. Onun dışında ben de tüm oyuncular gibi deneme çekimlerine gidiyorum.

Haberin Devamı

28 yaşındasın, aldığın ödülle popüler olabilirsin. Hazır mısın?

Aslında değilim. Çok ünlü arkadaşım var. Onlarla vakit geçirmek biraz zor. “Nasıl yapıyorsunuz bunu” diyesim geliyor. Bir yere gitmek mesele örneğin. Çevremden tecrübeli olduğum için belki altından da kalkabilirim ama bunu yaşamadan öğrenemeyeceğim.

Setlerde oyuncularla çalıştın. Eleştiriyor muydun onları? Mesela bir oyuncuyla sevgili olur musun?
Oyuncular çok zor insanlar (gülüyor). Onlarla romantik bir ilişki yaşamak da kolay değil. Çünkü bu öyle bir meslek ki sanki kişiliğinize bir şeyler yapıyor. Sürekli ışıklar altında olmak istiyorlar. Bunu kendi içinde çözmüş oyuncu arkadaşlarım da var tabii.

Haberin Devamı

Bu virüsü sen de bir gün kapar mısın acaba?

Elimden geleni yapıyorum öyle olmasın diye. O kadar tetikteyim ki sosyal bir ortamda sürekli kendimi yokluyorum.

İlk rolüyle İstanbul Film Festivali’nde ödül alan Manolya Maya: ‘Oyuncular sürekli ışıklar altında olmak istiyor’
Manolya Maya (soldaki) kardeşi Açelya’yla birlikte.

‘Kardeşimle her gün film izlerdik’

Çocukken nasıldın, nelere meraklıydın? Kardeşin var mı?

Görece mutlu bir çocukluk geçirdiğimi düşünüyorum. Annem ve ikizimle arkadaş gibi büyüdüm.

İkizin mi var?

Evet, hem de tek yumurta. Adı Açelya. 9-10 yaşımızdayken kardeşimle birlikte sinemaya ilgi duymaya başladık. Her zaman çok kitap okuyan çocuklardık, hâlâ da öyleyiz. CD kiralama vardı o zamanlar. Her gün film izliyorduk. Annem bizi hep destekledi. Açelya halen çok iyi bir izleyici ama aklında hep psikoloji vardı. Şu an Berlin’de yaşıyor.

Haberin Devamı

‘Bizim sektörde mobbing ve taciz eksik olmuyor’

Film şehir hayatındaki kadınların yaşadığı zorluklara ayna tutuyor. Sinema sektöründe sen nasıl problemler yaşadın?

Üniversitede okumak için Antalya’dan İstanbul’a geldim. Öğrenci evlerinde kaldım, barlarda ve kafelerde çalıştım. Ama derdim hep sinemaydı ve bir yerden başlamak için önce sinema editörlüğü yaptım. Sonra kendimi bir şekilde setlere attım. Uzun süre ücretsiz çalıştım. Son birkaç senedir para kazanıyorum desem yeridir. Sürekli size iyilik yapıyorlarmış gibi bir tavırla karşılaşıyorsunuz. Halbuki bu bir meslek ve biz de emeğimizi satıyoruz. Biz o ‘CV’mizi doldurmaktan para kazanamadık yani. Zaten genç bir kadınsınız, o bambaşka bir dosya. Sektördeki erkekler ve erkeklikle uğraşmak zorunda kalıyorsunuz. E, biraz deriniz kalınlaşıyor ve öğreniyorsunuz.

Nelerle karşılaştın?

Bizim sektörde mobbing ve taciz eksik olmuyor. Hiyerarşi de var. Üstünüzün kurallarına uymak zorundasınız. Bazen yaşımdan bazen de kıyafetimden dolayı çok sözlü tacize uğradım. Setlere biraz erkek bakış açısı hâkim. Birçok kadında da var bu. Örneğin birçok insan için sete bakımlı gitmem bile bir problemdi. ‘Set çalışanı’ diye bir stereotip vardır. Kendine bakmayı bırakmış, yatağından kalkıp gelmiş...

Ben o olmayı reddettim. Makyajımı yaptım, ojelerimi sürdüm. Bir görüntü yönetmeninin gelip bana “Ya bu ojeler güzel değil, başka oje sür” dediğini hatırlıyorum.

Son yıllarda bu konuda bir değişim görüyor musun?

Bu uzun bir süreç ama dünyayla birlikte Türkiye’de de güzel değişimler oldu. ‘Me Too’ (Ben de) hareketi çok önemli. Kadınlar olarak biz de bilinçlendik. Maaş eşitliğini konuşmaya başladık. Hatta biz de sinemacı, televizyoncu ve tiyatrocu kadınlardan oluşan ‘Susma Bitsin’ platformunu kurduk. Setlerde kadın yönetmenler ve onlara duyulan saygı arttı. Bunlar olumlu gelişmeler.

BAKMADAN GEÇME!