Gözyaşı garantili müze

Güncelleme Tarihi:

Gözyaşı garantili müze
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 12, 2024 07:00

Anne kavramını temsil eden onlarca objeyi içeren Türkiye’nin ilk anne müzesi Ankara’da açıldı. Anadolu’nun annelik hikâyelerinin sanat eserleriyle yorumlandığı müze, ziyaretçilerini anne sıcaklığıyla karşılıyor, gözyaşlarıyla uğurluyor. Uygar Taylan da bu müzeyi annesi Sema Başekim ile gezdi...

Haberin Devamı

Gözyaşı garantili müze

Ankara’da bir Anne Müzesi açıldığını duyar duymaz uzun zamandır ziyaret etmediğim memleketime bir tren bileti alıp yola koyuldum. Müzeyi annemle (Sema Başekim) birlikte ziyaret ettim. Annem gerçekten çok heyecanlandı. Önce elleriyle hazırladığı dolmaları yedik ve müzeyi görmek üzere yola çıktık.

Ankara, Altındağ’da açılan müzenin bahçe kapısından girmeden ‘Bu müze; Anadolu’nun gelmiş, geçmiş ve gelecek tüm annelerine hürmeten kurulmuştur’ yazısını okuyup içeriye adım attık. Annem daha da heyecanlandı. Fotoğraflarını çekeceğimi bildiği için üzerine yeni aldığı çiçekli gömleğini giydi o gün...

Gözyaşı garantili müze
Şermin Yaşar

Müzenin bahçesinin girişi bile bir sunum alanı olarak değerlendirilmiş. Çamaşır ipine dizi dizi muntazam asılmış çamaşırları, bir duvarda ‘dır, dır, dır, dır, dır, haklıdır’, diğer duvarda ise ‘hadi, hadi, hadi, hadi, hep bekledi...’ yazısını görünce annem önce güldü, sonra benim gecikmelerimi ima ederek “Bak işte bu ben! Beni burada çeksene” dedi. Böylelikle biz hem fotoğraf çekimlerine başlamış olduk hem de müzenin konseptini anlamaya...
Müzeye giriş ücreti yetişkin 120, öğrenci 60 lira. Son zamanlarda sosyal medyada da oldukça ilgi gören müze anne, baba, çocuk, genç, öğrenci gün boyu her yaştan ziyaretçinin akınına uğruyor. Gelenler sadece müzeyi ziyaret etmekle kalmıyor, aynı zamanda müzenin kurucusu, yazar Şermin Yaşar’la fotoğraf çektirmek için de sıraya giriyor. Ziyaretçilerle tek tek fotoğraf çektiren Şermin Hanım’ın yanına yaklaşıp biz de onunla sohbet etmeye başlıyoruz. Yakın zaman önce Kelime Müzesi’ni açan Yaşar’a Anne Müzesi’ni açmaya nasıl karar verdiğini soruyorum; “Dert edindiğim hususları anlatmanın çeşitli yöntemleri var. Bunlardan biri yazmak. Bir taraftan da üzerinde çalışmak istediğim konuları kavramsal sanatla ve bir tasarımla sunmak ilgimi çeken noktalardan biri. O yüzden bir anlatı aracı olarak da müzeciliği seviyorum. Anadolu kültürünün de büyük hayranıyım ve kendimi bir kültür aktarıcısı, taşıyıcısı olarak görüyorum. Bu sebeple bu müzede de annelik-ana-çocuk ilişkisi üzerinden Anadolu kadınlarına selam vermek istedim” diyor.
Gözyaşı garantili müze

Tablolar, heykeller...

Haberin Devamı

Müze konumuyla da ziyaretçileri sanki zamanda yolculuğa çıkarıyor. Ankara’nın Ulucanlar bölgesinde yenilenen tarihi Ankara evlerinden birindeki müze için özellikle neden bu bölgenin seçildiğini Şermin Hanım şu sözlerle anlatıyor: “Burası Ulucanlar, Hacettepe Mahallesi. Müzeye yer bakmak için geldiğimizde buranın hemen arkasının eskiden bir yetimhanenin olduğu Öksüzler Sokak olduğunu gördük. Önceden bu sokaklarda gezen annesiz çocukların yaşadığı bir sokağa bugün bir anne müzesi kurduk ve gördüğünüz gibi pek çok anne geliyor, ziyaret ediyor. Böyle bir sokak olduğunu öğrendiğimizde başka bir yer düşünmedik.”

Gözyaşı garantili müze
ANNE TERLİĞİ HEYKELİ

Haberin Devamı

Anne Müzesi’nde sanat eserleri üzerinden anne olmak ve Anadolu kültürü aktarılıyor. Bunun yanı sıra kadın temalı resim ve heykeller de sergileniyor. Elbette ikonik ‘anne terliği’nin heykeli de müzede yerini almış. ‘Anne Terliği’ heykeltıraş Yusra Canik imzalı.

İçeriye adım atar atmaz önce beyaz sabun kokusunu alıyorsunuz. Sonra ‘Ben annemi özledim’ sözleri geçen ‘Yüksek Yüksek Tepelere’ türküsü kulağınıza çalınıyor. Duvarlarda hiç beklemediğiniz anda kalbinizi orta yerinden yakalayan yazılar karşınıza çıkıyor. Çeşit çeşit aynanın süslediği bir duvarda ‘Yüzleşme, anneye sorulmamış sorular.... Ya vaktimiz olmadı ya aklımıza gelmedi...’ yazıyor mesela. Aynaların içine yazıldığını fark ettiğimiz soruları okumak için bir aynaya doğru uzanıyoruz “Anne kaç gece uykusuz kaldın benim için?” yazıyor, annem hemen “Yaaaa, bunu bir anneler bilir” diyor duygulanarak. Derken bir duvarda terlik heykeli görüyoruz, ben ne olduğunu anlamaya çalışırken annem “Bak ne var burada! Sen hiç tadına bakmadın anne terliğinin. Ben çok baktım” diyor.

Gözyaşı garantili müze

Haberin Devamı

Müze dört farklı salondan oluşuyor. Bedri Rahmi Eyüboğlu, Fikret Otyam, İbrahim Balaban gibi Türk resim ve Türk heykel sanatının önemli sanatçılarına ait anne-çocuk temalı tablolar, heykeller ve anlatılar da sergileniyor.
Bir salonda 50’den fazla ülkeye ait anne-bebek oyuncakları sergileniyor. Hepsinin altında hangi ülkeden geldiyse o ülkenin dilinde ‘anne’ yazıyor. Müzenin üst katında bir bebeğin dünyaya geldiği ilk 40 gününü anlatan lohusa odası var.

Gözyaşı garantili müze
'Öksüz Saçı’nın fikri Şermin Yaşar’dan çıkmış.

Müzede gezerken duygulanmamak elde değil. Saçının bir kuyruğu muntazam, diğeri dağınık şekilde örülmüş ilkokul formalı bir kız çocuğu heykeli dikkatimizi çekiyor. Heykelin üzerinde “Öksüz saçından belli olur” yazıyor. Annem “Müze çok duygusal olmuş. İçim bir hoş oldu, gözlerim doldu” diyor. Zaten müzenin bölümlerini gezen annelerin ister istemez burnunu çektiğine, sık sık gözlerini sildiğine şahit oluyorsunuz. Herkes duygu dolu dakikalar yaşıyor, bir yandan gün boyu çalan ‘Ben Annemi Özledim’ türküsü de bu hisleri destekliyor tabii. Bir duvarda ‘Atta: annesinin önce göbek bağını, sonra işaretparmağını, ardından elini tutup gezen insan, büyüyünce ne kolay unutuyor koluna girip de annesini gezdirmeyi’ yazdığını okuyoruz. Ben hemen annemin koluna giriyorum.

Haberin Devamı

Burası Anadolu’nun annelik tarihini de kavramsal eserlerle yorumlayarak ziyaretçilerine aktaran bir müze. Aynası, yazması ve dikiş makinesiyle tamamen Anadolu annelerinin hikâyelerine odaklanıyor. Eserleri spotla ön plana çıkarmak için müzenin odalarındaki ışık genel olarak loş tutulmuş. Ben eserleri incelerken annem yine durmuyor ve “Hadi oğlum” demeye başlıyor. “Anne daha geziyoruz” diyorum, “İçerisi çok karanlık, anneler karanlık sevmez” diyor. Duvardaki o son ‘Uçan da kuşlara malum olsun...’ yazısını okuyup çıkıyoruz. Ankara’yı görmek için en güzel bahanelerden bir yenisi Anne Müzesi.
Ankara, Altındağ, Hacettepe Mahallesi, Salaş Sokak’taki Anne Müzesi’ni, pazartesi hariç haftanın her günü 10.00-17.00 saatlerinde ziyaret edebilirsiniz.

Haberin Devamı

Mustafa Kemal Atatürk’e ait poplin zıbın ve başlık

Salonlardan biri annelik madalyalarına ve Anadolu’nun annelik tarihini aktarmaya ayrılmış. Müzenin en dikkat çeken kısımlarından biri Mustafa Kemal Atatürk’ün bebeklik eşyaları; poplin zıbın ve başlığının olduğu kısım. Hemen yanında Zübeyde Hanım’a ait seccadeyi görebiliyorsunuz. Ankara Cumhuriyet Müzesi envanterinde olan bu eserler aslında geçici süreyle müzede sergileniyor. Bu bölümde İranlı sanatçı Hadi Karimi’nin çalışması, Atatürk ve annesi Zübeyde Hanım’ın gerçekçi dijital heykelleri de sergileniyor.

Gözyaşı garantili müze
Bedriye Topbaş ve kızı Yaren.

‘Çocukluğuma götürdü’
Bedriye Topbaş, 37

‘Anne Sözlüğü’ yazan bölümün önünde kızıyla gelen bir annenin ağladığını görüyorum. Bir süre sonra Bedriye Hanım’la sohbet ediyoruz: “Müzeye girdiğim andan beri duygularım tarifsiz. Önce kendi annem aklıma geldi. Bizi ne zorluklarla büyüttüğünü düşündüm. Yüreğine sağlık; eline, emeğine sağlık Şermin Hanım’ın. Beni çocukluğuma götürdü bu müze. Şu an alzheimer hastası olan annem zaten hiç aklımdan çıkmıyor. Şimdi ben de kızımı aynı şekilde büyütüyorum. Annelik çok başka bir şey.”

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!