Dağlarda olmak için yaşıyorum

Güncelleme Tarihi:

Dağlarda olmak için yaşıyorum
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 25, 2019 08:00

Tunç Fındık, Türkiye’nin en önemli dağcılarından biri. Dünyanın en yüksek 14 zirvesine çıkma hedefini tamamlamasına sadece bir adım kaldı. Fındık, 13’üncü tırmanışı için gittiği Kuzey Pakistan’dan yeni geldi. 8 bin 58 metredeki Gasherbrum 1 Dağı’ndan inen Fındık’la bir araya geldik, son macerasını konuştuk.

Haberin Devamı

* Daha önce yaptığımız bir söyleşide, “Zor olanları sona bırakıyorum” demiştin. Bu tırmanış en zorlardan biri miydi?

- Benim için farklı bir durum artık. Bu 23’üncü 8 bin metrelik deneyimim.

* Bazılarına tekrar tekrar mı çıktın?

- Tabii. Dolayısıyla, “Artık sıradan oldu” demeyeyim ama iyi bildiğim bir şey yapmış oldum.

* Gasherbrum 1’in özelliği ne?

- Dünyanın en yüksek 11’inci dağı. Orta zorlukta bir dağ. Pek bilindik bir dağ değil. 8 binliklerin üzerinde çalışmayan biri bilmez.

* Tırmanış ne kadar sürdü?

- 45 gün sürdü.

* Neden o kadar uzun?

- Alışma süresi bu. 10 günde 150 kilometre yürüdük. 5 bin metredeki ana kampa varmak çok uzun sürdü. Türkiye’den çıktıktan 2-2.5 hafta sonra tırmanışa başlayabildik.

* Everest’in ana kampına olduğu gibi helikopterle gidilemiyor mu?

Haberin Devamı

- Everest’e de gidilemiyor aslında. Böyle bir tırmanışa helikopterle gidersen hasta olursun. Çünkü irtifaya alışma süresi var. En sağlıklı olan, yürüyerek dağın tabanına varmak.

Dağlarda olmak için yaşıyorum

Dağ, içimdeki beni ortaya çıkarıyor. Daha özgür hissediyorum.

ABD veya Almanya’dan birer kişi yaptı

* 5 bin metreye kaçlardan çıkmaya başlıyorsun?

- 3 binden... 100 kilometreyi araçla gidiyorsun. Sonra 150 kilometre yürüyorsun filan. Uzak, çok uzak bir yol yani.

* Dünyada pek çok dağcı zirveye çıkarken rehber kullanıyor. Ama sen hiç kullanmıyorsun...

- Evet. Ana kamptan öteye ortalama 20-22 kilo yükle çıkıyorum. Oraya kadar olan dağcılık değil, trekking.

* Bu zirve tırmanışı sırasında yanında kimler vardı?

- Adem Gül ve Güçlü Özen. Türkiye Dağcılık Federasyonu ekibi olarak, hep beraber gittik. Ben liderleriydim.

* Daha önceki tırmanışlarında Dağcılık Federasyonu’ndan destek almış mıydın?

- Eski federasyon yönetimi, Türk dağcılığını 30 yıl geriye götüren bir yönetimdi. Ersan Başar yönetimiyle birlikte federasyonla çok sıkı bağlarım oldu.

* Federasyondan maddi destek aldın mı?

- Giderleri onlar karşıladı.

Haberin Devamı

* Bundan öncekilerde giderleri karşılayanlar var mıydı?

- Küçük küçük sponsorlar oluyordu ama hiçbir zaman çok büyük sponsorlar olmadı.

* Dünyanın en yüksek 14 zirvesine çıkan 33 kişi vardı geçmişte. Hâlâ öyle mi?

- En fazla 40’a dayanmıştır. Düşün ABD veya Almanya’dan bile birer kişi yaptı bunu.

Dağlarda olmak için yaşıyorum

Sponsor bulamasam da çıkarım

* Zirve tırmanışı sırasında giderleri nasıl karşılayacağını falan düşünmek zorunda kalıyor musun?

- Yok asla düşünmüyorum. Alışığım abi ben böyle şeylere. Türk’üz biz sonuçta!

* Son tırmanışını ne zaman yapacaksın?

- Bir sponsor bulduğum takdirde ilk sezonda. Şimdi yapmak isterdim ama ne para var ne pul...

Haberin Devamı

* Bir zirve tırmanışı için ne kadar harcanıyor?

- Nereye gittiğine, ne yaptığına, kiminle yaptığına, aldığın lojistik hizmete göre değişiyor. Ülkesine göre de değişir. Ana kamp konforu ve düzgün yemekler istersen değişir mesela. 10 bin dolardan 100 bine kadar yolu var.

* Sponsor bulamasan bile seni bundan kimse vazgeçiremeyecek, değil mi?

- Bulmasam da giderim, evet. Benim için önemli olan tırmanış.

Dağlarda olmak için yaşıyorum

Oksijen kullanmadan çıkacağım

* Sıradaki dağın Nanga Parbat. Neden bu dağa Alman mezarlığı diyorlar?

- 1930’larda çıkan pek çok Alman öldüğü için öyle deniliyor. O zaman denedikleri rotayla şimdiki farklı. Çok güzel bir dağ. Teknik tırmanış gerektiriyor. Zirvesi 8 bin 125 metre. Dünyadaki en yüksek dokuzuncu dağ. Buraya da oksijen kullanmadan çıkacağım. 8 binin üzerindeki dağların bazılarında oksijen kullandım. Çünkü elini, ayağını donma sonucu kaybetmemek açısından değerli bir yardım o. Daha alçak olan bu tür dağlarda gerek yok. En azından benim için...

Haberin Devamı

* Çıkış zamanı genelde hep ilkbahar ve sonbahar mı?

- Daha uygun olan aylar, haziran ve temmuz. Kışın çıkan da oluyor. Ama onu benim bütçem kaldıramaz. Kışın Nanga Parbat’a çıkmak yazın çıkmaktan beş kat daha maliyetli.

* 8 bin metrelere hiç kış tırmanışı yaptığın oldu mu?

- Hayır. Ama yazın da soğuk zaten. Kış çıkışı -45, -50 dereceyse yaz çıkışı -35, -40 derece. Rüzgâr yüzünden kışın çok daha fazla sıkıntı yaşatır.

* Solo tırmanış yapıyor musun?

- Solo tırmanış biraz zahmetli, ara sıra yapıyorum ancak sevdiğim arkadaşlarımla tırmanmayı tercih ediyorum. Tek başına olmak biraz daha farklı bir kafa yapısı istiyor.

* Türkiye’de keşfetmediğin bir yer var mı?

Haberin Devamı

- Çok vardır ya. Doğu’da o kadar çok yer var ki... Keşke daha çok imkânımız olsa da gitsek. Bunlar oralar için de çok faydalı olur. Van’da öyle şeyler yapıyoruz. Şelale bulunuyor tırmanılıyor, kısa kaya rotaları açıyoruz arkadaşlarımla.

Tırmanmaya devam edeceğiz

* Bu proje bittikten sonra ne yapacaksın, yeni projen hazır mı?
- Hayır. Zaten aktif dağcılık yapıyorum. Büyük duvar çıkıyorum. Kısa kaya rotaları açıyorum. Himalayalar’a gidiyorum. Ama zaten dünyanın uzak bir köşesine gitmek, en uzun donmuş şelaleye çıkmak falan gibi bir isim koymak önemli değil. 8 binlik proje bile insanların ilgisini çekmedikten sonra... Tırmanmaya devam edeceğiz sadece. Benim için önemli olan da bu zaten.

Dağlarda olmak için yaşıyorum

Hayatım devamlı bir aksiyon halinde geçiyor, bundan mutluyum

* Dağcılığa ne zaman başladın?

-Üniversite yıllarımda.

* O zamanla bu zamanı kıyasladığında arttı mı bu işleri yapanlar?

- O zamanlar herkes, “Ağrı Dağı’na gideyim, Demirkazık’a çıkayım” diyordu. Ama şimdi daha çok spor tırmanış yapıyorlar. Kısa kayalarda zor tırmanışlar onları tatmin ediyor. Asla dağa gitmiyorlar, kış dağcılığı yapmıyorlar. Dağcılık nitelik olarak zayıfladı.

* Batı’yla kıyaslarsan?

- Batı farklı. Onlar dağ kültürüyle iç içe yaşıyorlar. Dağcılığı Himalayalar gibi daha zor rotalara taşımak istiyorlar.

* 8 bin’lik projeye ne zaman başladın?

- İlk 8 bine 2001’de çıktım. Bu proje 2006’da çıktığım üçüncü 8 binden sonra aklıma yattı.

* Senin verdiğin kadar emek vermeyen ama senden daha fazla üne kavuşmuş olan dağcılar var. Gereken değeri görmediğini düşünüyor musun?

- Bunlar pazarlama işi ve ben öyle şeyleri sevmiyorum. Temelde kendim için ve severek yaptığım bir iş. Amaç ünlü olmak değil, dağcılık yapmak.

* Peki nerede yaşıyorsun, nasıl bir hayatın var dağda olmadığın zamanlarda?

- Evim Antalya’da diyelim. En çok orada kalıyorum sanırım.

* İstanbul’da da yaşıyorsun sanırım...

- Bir parça da burada kalıyoruz tabii. Seyahatlere başladığım yer burası.

* “Ben normalde dağlardayım, boşta olduğumda evdeyim” demiştin. Çok güzeldi. Hâlâ öyle mi?

- Hâlâ öyle. Hayatım devamlı bir aksiyon halinde geçiyor. Bundan mutluyum. Böyle olmasa benim için çok sıkıcı olur. Ben dağlarda olmak için yaşıyorum.

* Dağlarda bulunmak nasıl bir duygu, biraz tarif eder misin?

- Coşku genelde. Seviyorum orada olmayı. İçimdeki beni ortaya çıkarıyor. Daha özgür hissediyorum.

Kontrol delisi bir adam değilim, değişken koşulları değerlendirmeyi biliyorum

* Senin en güçlü yönün tedbirli olman mı?
- Tedbir ve koşulları doğru okuyabilmek... Araba kullanırken de doğru değerlendirme yapamazsan kaza yaparsın. Havaya bakınca da doğru çıkarımlar yapamazsan başına iş gelme olasılığı yükselir. Çok basit. Benim başıma bir şey gelirse bu, benim yüzümden olacak bir olaydır. Öngörmek gerek. En önemli çığ uzmanlarının birinin çığda öldüğünü unutmamak gerek. Çok değişken koşullar söz konusu çünkü.

* En ufak bir risk olduğunda dönme kararı mı alıyorsun?

- Duruma göre değişir. Devam ettiğim olur tabii ama riske göre değişir. Bazı durumlarda dönmek daha tehlikeli olabilir. İnsanlar beni çok tedbirli bilir ama o kadar kontrol delisi bir adam değilim. Değişken koşulları değerlendirmeyi biliyorum sadece ve bu önemli. Yoksa her an tedbirle yaşayamazsın zaten. Bu da seni öldürür.

* Okuyarak öğrenilecek şeyler mi bunlar?

- Deneyimle gelişecek şeyler. Dayak yiyerek dayak atmayı öğrenmek gibi. Okumak, eğitim bu işin temeli. Kendini de geliştirip bulduğun tüm kaynakları kurcalaman gerek. Dağa gitmek en iyi öğretmendir. Orada olunca otomatik öğreniyorsun.

 

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!