‘Dürüst olabilmek için gösterdiğim gayretten taviz vermem’

Güncelleme Tarihi:

‘Dürüst olabilmek için gösterdiğim gayretten taviz vermem’
Oluşturulma Tarihi: Kasım 05, 2023 07:00

Son dönemde her yerde o var. Cem Yılmaz ve Ferzan Özpetek’in filmlerinde rol aldı. Yeni işlerinin çekimleri tam gaz devam ediyor. Bir diğer filmi ‘Başlangıçlar’ Tallinn’de film festivalinde gösterilecek. Ahsen Eroğlu ile buluşuyoruz; spordan oyunculuğa uzanan yolculuğunu, resim merakını ve aşkı konuşuyoruz: “Birbirimize bir şey katabilecek miyiz, konuşabilecek miyiz, önce ona bakıyorum.”

Haberin Devamı

Hem yetenekli hem de kızıl saçları ve hafif çilleriyle farklı bir havası var. “Esasen annemin dayısı çok turuncuymuş, ben de küçükken daha turuncuydum” diyor. Spor geçmişine sahip, belki de bu yüzden çok hareketli. Bir yerde sabit durmak pek ona göre değil. Büyük isimlerle çalışıp iyi işler yapmasına rağmen çok mütevazı ve heyecanlı. Kahve eşliğinde başlıyoruz Ahsen Eroğlu’yla muhabbete...

- O kadar projen var ki... Cem Yılmaz filmin yayında, bir yeni Cem Yılmaz projesi için settesin. Ferzan Özpetek filminde rol aldın.Bir de bağımsız filmin var: ‘Başlangıçlar’...

Söylediklerine ek olarak ‘Kübra’ projesi var, daha izlemedik. Ayrıca ‘Asya’ adında bir projeye başlayacağım. Çok heyecanlıyım diyebilirim.

- Neden bu kadar çok iş birden yapıyorsun, çıldırdın mı?

Haberin Devamı

Aslında ‘Menajerimi Ara’dan sonra bir sene boşluğum oldu. Hem dinlendim, hem biraz toparlandım, sporumu yaptım. Sonrasında bu kadar yoğun bir başlangıç yapayım diye yola çıkmadım, çekimlerini tamamladığımız projelerin yayın tarihleri denk geldi.

- ‘Başlangıçlar’ Tallinn Black Nights Film Festivali’nde gösterilecek. Filmi nasıl anlatırsın?

‘Defne’ karakteri Frankofon bir kız, restoratör. Hayatın içinde kendi yerini bulmaya çalışıyor. Hem İngilizce hem Fransızca oynadığım bir proje. Kolay bir süreç değildi, çok uzun repliklerim vardı. Özellikle Fransızca sahnelere uzun bir süre çalıştım.

‘Dürüst olabilmek için gösterdiğim gayretten taviz vermem’

- Fransızcan var mıydı?

Yok, hiç bilmiyordum. Fransızca üzerine eğitim veren biriyle çalıştım.

- Filminin adı gibi sen hayatında güzel başlangıçlar yaptığını düşünüyor musun?

Benim hayatımda sanırım hep başlangıçlar oldu. Üniversite için Çorlu’dan İzmir’e gidip bir hayat kurdum. Sonra üniversiteden çıkıp İstanbul’da oyunculuk üzerine bir hayata başladım. Oyunculuğa başlayınca her gün kendimi yeniden tanıdım. Bu meslek sadece değişik karakterleri canlandırmak değil, kendini geliştirmek, hep yenilenmek demek. Sürekli bir arayışın içinde olunca da karşına yeni fırsatlar çıkıyor. Her seferinde bir başlangıç oluyor.

Haberin Devamı

- Çorlu’da mı doğdun?

Tekirdağ’da doğdum, Çorlu’da büyüdüm.

12 sene kadar voleybolla ilgilendim. Çorlu’da çok iyi voleybol takımlarıyla oynadım. İyi ki de oynamışım.

- Nasıldı orada büyümek?

Çok tatlı hocalarla yetiştim liseyi bitirene kadar. Fakat küçük yerlerde bir noktada imkânlar yetersiz kalıyor. Sosyal çevren zaten küçük oluyor. Kültürel anlamda kendimi besleyebilecek seçeneğim yoktu. Ama bunların yanı sıra çok iyi voleybol takımlarıyla oynadım orada. İyi ki de oynamışım. 12 sene kadar voleybolla ilgilendim.

- Anne-baban ne iş yapıyordu?

Serbest meslek. Şimdi babam Almanya’da, annem İngiltere’de. Abimse Hollanda’da yaşıyor.

- Boşandılar mı?

Evet, 6-7 sene önce. Küçük olsaydım daha çok etkilenebilirdim.

Haberin Devamı

- Küçük yaşından itibaren sporla ilgileniyorsun. Üniversitede beden eğitimi okuyorsun. Oyunculuk nereden çıkıyor?

Aslında kafamda üç meslek vardı. Bir yandan güzel sanatlara hazırlandım. Bir yandan yıllardır oynadığım voleybol vardı. Vakit kaybetmemek için Ege Üniversitesi’nde voleybol antrenörlüğüne başvurdum, kazandım. Ama bir ay sonra okulun televizyonunda çalışmaya başladım.

‘Dürüst olabilmek için gösterdiğim gayretten taviz vermem’

- Ne yapıyordun?

Kamera arkasına başladım. Sonrasında bir ajansta çalıştım, setlere gittim. Ne iş varsa yapıyordum. İki sene boyunca çok şey öğrendim. Bu sırada okulu tamamladım. Son senemde artık deneme çekimlerine giriyordum. Sonra ‘Muhteşem Yüzyıl Kösem’ dizisine seçildim, valizimi aldım, İstanbul’a geldim, sete girdim ve bir daha da dönmedim.

- Korktun mu?

Haberin Devamı

Tabii korktum. Ama Çorlu’dan İzmir’e gittiğimde de bu korkuyu yaşamıştım. İlk zamanlar çok sosyalleşmedim, temkinli ilerledim. Güvendiğim insanların yanında bulundum ve doğru zamanda orada olmaya çalıştım.

- Bir röportajında “Ben mutlu doğmuşum ve en büyük korkum bu mutluluğu kaybetmek” demişsin. Hâlâ
mutlu musun?

Çoğu zaman evet ama pandemiden sonra yaşadığımız bütün her şeyle birlikte ‘Biraz mutsuz bir insan oldum mu acaba’ diye sorguluyorum. Bunun üzerine sürekli bir şey okumak zorunda kaldım.

‘Dürüst olabilmek için gösterdiğim gayretten taviz vermem’

İNSANLARIN SAMİMİYETİNİ KAYBEDİŞİNİ BİRAZ TUHAF BULUYORUM

Kızıl saçların ve çillerinle alıştığımız Türk tipindeki kadınlardan değilsin. Nereden geliyor bu renk?

Haberin Devamı

Esasen annemin dayısı çok turuncuymuş, ben de küçükken daha turuncuydum. Hatta bize sorarlardı “İrlanda’da akrabanız var mı?” diye.

- Oyunculukta bu dezavantaj oldu mu?

Aslında ben bu sektöre girene kadar bunun avantaj veya dezavantaj olup olmadığını bilmiyordum. Etrafta konuşulunca öğrendim. Böyle bir şeye takılmadığım için sanırım çalıştığım hiç kimse bana böyle bir dezavantaj yaşatmadı.

- Bu sektöre girdikten sonra seni en şaşırtan şey ne oldu?

İnsanların bazen dürüstlüğünü yitirdiğini görmek. Bu her sektörde vardır ama ben genel olarak insanların dürüst olmayışını, samimiyetini kaybedişini biraz tuhaf buluyorum.

- Samimiyet demişken, eskiden ekranda görüp tanıştıktan sonra bu açıdan hayal kırıklığına uğradığın isimler oldu mu?

Evet, birkaç kişi gerçekten beni şaşırttı. Ama artık ilgilenmiyorum da böyle şeylerle, eve gidince resmimi yapıyorum, kitap okuyorum, konsolda oyun oynuyor, yeni bir şeyler açıp izliyorum. Birkaç arkadaşım var, onlarla görüşüyorum.

- Magazinde yoksun, büyük açıklamaların, skandalların yok... Bunlar biraz da ünlü olmanın gerekleri gibi. Sen neden tercih etmedin bunları?

Ben şu programa çıkayım, kafa karıştırayım, buradan bir mesaj vereyim insanı gerçekten değilim.

- Oyunculuğun büyülü dünyasına hiç kapılmadın mı?

Ben hep düzgün ilerlemeye çalıştım. Büyülü dünyaya kapılmıyorum. Derdim de şöhret olmak değildi, o yüzden kendime farklı bir yol haritası çizdim. O yolda kendimin en iyi versiyonunu bulmaya çalışıyorum.

‘Dürüst olabilmek için gösterdiğim gayretten taviz vermem’

 

22 RAKAMINI BEN DE ÇOK SEVERİM, O DA ÇOK SEVER

- Kitaplar okundu, resimler yapıldı. Aşk yok mu?

Var tabii. Bu sürecin çoğuna zaten dahil o.

- O da oyuncu mu?

Hayır, ressam.

- Resim mi sizi bir araya getirdi?

Bir sürü ortak noktamız çıktı, mesela 22 rakamını ben de çok severim, o da  çok sever (gülüyor). Birlikte resim konuşuyor, müze geziyor, yurtdışına gidiyoruz. Zaten iki sene arkadaş kaldık.

- Bir erkekte ilk baktığın şey nedir?

Bilgi birikimi. Birbirimize bir şey katabilecek miyiz, birlikte konuşabilecek miyiz, ondan bir şeyler öğrenebilecek miyim, ... Önce ona bakıyorum gerçekten. Bugüne kadar görüştüğüm insanlarda da entelektüel seviye arıyorum sanıyorum.

- Aşk seni nasıl biri yapar?

Beni çok olumlu etkiliyor ama bazen heyecanlanıp kendimi kaptırabiliyorum.

- Hangi karakteristik özelliğinden asla taviz vermezsin?

Dürüst olabilmek için gösterdiğim gayretten taviz vermem. Bu gayretin aynı zamanda insanı doğru, iyi ve ahlâklı yaptığını düşünüyorum.

‘Dürüst olabilmek için gösterdiğim gayretten taviz vermem’

FERZAN ÖZPETEK SAHNELERE KALBİYLE DOKUNAN BİR YÖNETMEN

- Cem Yılmaz’la çalışmayı nasıl anlatırsın?

Cem Bey’in yıllardır çalıştığı ekip muhteşem, eşsiz bir setin içindeyim.

- Komedi işlerinde de yer aldın. Sen komik bir kadın mısın?

Bence değilim. Denemediğim bir tür olunca gözüm korktu aslında ama öğrenmeyi çok istiyordum. Cem Yılmaz’dan ve birlikte rol aldığım oyuncu arkadaşlarımın her birinden ayrı ayrı çok şey öğreniyorum.

- Peki, Ferzan Özpetek’le çalışmak nasıldı?

‘Meze’, ‘Müzik’,’ Muhabbet’ üçlemesini çekti. Ben ‘Meze’de rol aldım. Bir kısa film. Onunla çalışmak inanılmaz bir deneyimdi  benim için, kendimi çok şanslı hissediyorum. Sahnelere ve karakterlere kalbiyle dokunan, olağanüstü bir yönetmen. Tanıdığım en zarif ve en cesur insanlardan biri. Ve çok eğlenceli. Bunların hepsi, filmlerinin her aşamasında var.

‘Dürüst olabilmek için gösterdiğim gayretten taviz vermem’

50 YAŞINDA OLSA DA OKULUNA GİDİP OKUMAK İSTİYORUM

- Büyük isimlerle çalıştın. Bundan sonrası için hayallerin ne?

Resim çiziyorum ama 50 yaşında olsa da, okuluna gidip okumak istiyorum. Oyunculuğumu geliştirmek istiyorum. Üzerine koyduğum her bir yeni bilgi benim için çok kıymetli.

- Ne tür resimler yapıyorsun?

Yağlıboya çalışmaları yapıyorum, renk bilgimi arttırmak istiyorum. 

- Bir zaman makinen olsa hangi döneme gitmek isterdin?

1960’ların New York’una... 60-70-80 dönemi çok sevdiğim ressam var, onlarla aynı ortamda bulunmak isterdim .

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!