25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü... Hep o malum küfür

Güncelleme Tarihi:

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele  Günü... Hep o malum küfür
Oluşturulma Tarihi: Kasım 26, 2023 00:00

Selamlaşırken de kullanıyorlar, hatır sorarken de… Sevindiklerinde veya şaşırdıklarında da… Ve tabii sinirlendiklerinde. Orada konuya anneler veya sülale de dahil olabiliyor. Hakaret ettiklerini zannederken sözde de olsa birer ‘tecavüzcü’ye dönüştüklerinin farkına varamıyorlar. Oysa şiddet dilde başlıyor.

Haberin Devamı

Eğitimli-cahil, zengin-fakir, köylü-kasabalı-şehirli, beyaz yaka-mavi yaka fark etmiyor. Ne yazık ki pek çok kişinin ve özellikle de erkeklerin (kullanmayanları tenzih ederiz elbette) ağzında hep aynı küfür var. Aslında sevdikleri, arzuladıkları insanla yapmayı hayal ettikleri şey bir anda cezalandırma, zorbalık yöntemine dönüşüyor. Yetişkin olanları engelleme imkânı yok ne yazık ki. Medeniyetsiz deyip geçiyoruz, bazen duymazdan gelmeye zorluyoruz kendimizi, ayıplıyoruz. Ama çocukların, gençlerin ağzından duyunca üzülüyoruz. Kadına yönelik şiddet içeren küfürler tekrarlana tekrarlana sıradanlaşıyor, normalleşiyor. Ve bir bakıyorsunuz niyetten eyleme dönüşüveriyor. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü. Şiddeti yapan da erkek olduğundan biz de “Bir erkek nasıl yetiştirilirse eline, diline hâkim olmayı bilir, saygıyı ve vicdanı öğrenir” diye uzmanlara soralım istedik.

Haberin Devamı

‘TOKSİK OLABİLECEĞİ GİBİ, SAĞLIKLI ERKEKLİKLER DE VARDIR’

Rayka Kumru, cinsellik eğitmeni, seksolog

Toplumsal cinsiyet temelli ve kadına yönelik şiddetin ana sebeplerinden biri zararlı ya da toksik erkeklik kavramıdır. ‘Erkeklik’ erkek anlamına gelmez. Erkeklik, toplumsal cinsiyet algılarına bağlıdır ve toplumdan topluma, tarihten günümüze değişkenlik gösterir. Toksik olabileceği gibi sağlıklı erkeklikler de vardır. Doğuştan yetişkinliğe uzanan yolda, yaşa uygun olarak, cinselliğe dair azar azar, sık sık yapılan iletişimin bu toksik erkeklik kavramına karşı önleyici bir etkisi vardır. Cinsellikten kasıt bir eylem ya da davranış hakkında konuşmak değil, toplumsal cinsiyet rollerinden bedensel sınırlara, ailevi değerlerin farkında olmaktan saygılı ilişkiler kurmaya kadar birçok konu hakkında çocuklarla konuşulmalı. Bu iletişime erken yaşta başlamanın da faydaları şunlardır:

Çocuklar henüz cinselliğin ve bedenlerin tabu olduğu inancında olmadıkları için rahatlıkla sohbete dahil olabilir, bilgiyi algılayabilirler.

Ebeveynler, daha karmaşık konulara gelmeden önce bolca pratik yapmak ve varsa bilgi eksikliklerini gidermek için fırsat bulabilirler.

Haberin Devamı

Toplumsal cinsiyet rolleri ve beklentileri henüz yetişkinlerdeki kadar yer etmediği için çocuklar çeşitlilik ve kapsayıcılık konusundaki mesajları daha kolay alırlar.

Ebeveyn ve bakım verenlerin çocukların ilk referansları olmasına olanak sağlar. Bir arkadaşları, müzik klibi ya da televizyon programından önce uygun kavram ve değerleri çocuklara aktarmanız için alan açar.

Bedenlerine, sınırlarına, ailevi değerlere ve sağlıklı ilişkilere dair ebeveynleriyle iletişimde olan çocukların istenmeyen davranışlara maruz bırakılma ihtimalleri ve başkalarına istemedikleri şekilde davranma olasılıkları azalır.

‘KÜFÜR ERGEN DİLİ YA DA SANAL ORTAMDA NORMAL OLARAK KABUL GÖRMEMELİ’

Şükran İlimsever Başarır, uzman psikolojik danışman

Haberin Devamı

Bizim toplumumuzda ‘erkek’ olmak zor. Futbol oynamayan, küfretmeyen, sertlik göstermeyen, şiddet içeren bilgisayar oyunları oynamayan oğlan çocukları okulda çoğunlukla yalnız kalıyor, yadırganıyor, dalga geçiliyor. Bu çocuklar da “Bende bir tuhaflık var” gibi hissediyor, kendini olmadığı bir kimliğe uyumlamaya zorluyor ya da sosyalleşemiyor, yalnızlaşıyor.

Oysa önce insanız, sonra erkek ya da kadın. Ama öyle bir yetiştiriliyoruz ki cinsiyetimiz adeta insan oluşumuzun önüne geçiyor. Bu hem davranışlarımızı hem ruhsallığımızın derinliğini çok kısıtlayan bir hal.

Erkekler kırılganlıklarının, hassasiyetlerinin farkında olmadan büyüdüklerinde, duygularını anlamlandıramıyor, sahiplenemiyor, nasıl ifade edeceklerini bilemiyor ve kendilerini yatıştıramıyorlar. Onlarca farklı duyguyu sadece öfke şeklinde yaşayıp o öfkeyi her şekilde gösterebilme cüretini gösterebiliyorlar.

Haberin Devamı

Dürtü kontrolü erken yaşta başlar ya da başlayamaz. Oğlan çocuklarının küçücükken ortalık yerde çişini yapmasının makul görülmesinin bedelini daha sonraki yıllarda toplum olarak hepimiz çok ağır ödüyoruz. Oysa kız çocuklarına “Kendini tut, tuvalet bulana kadar bekle, dürtüler durdurulmalı” mesajı gidiyor. Fizyolojik farklılıklar erkek çocuklarının lehine kullanılıyor gibi görünse de aslında bu durum bazı oğlan çocuklarının dürtülerine hâkim olma becerisi geliştirmelerini zorlaştırabiliyor.

Çocukları fanusta yetiştiremeyiz, elbette küfür duyacaklar, sert ve kaba davrandıkları da olacak ama tüm bunları evde sağduyulu şekilde konuşabilmek, bu olanları çocuğun zihninde anlamlandırmasına imkân tanımak lazım. Küfürle, sertlikle değil, sağduyu, olgunluk ve nezaketle de güçlü olunabileceğini öğretmek gerek. Küfür ‘ergen dili’ ya da ‘sanal ortamda normal’ olarak kabul görmemeli.

Haberin Devamı

‘BABANIN ANNEYE SAYGISI SON DERECE ÖNEM TAŞIR’

Cihan Çelik, psikolog

Şiddet dediğimiz şey zaman içinde öğrenilebilen bir durumdur. Özellikle toplumumuzda oğlan çocuklarına atfedilen ‘güçlü ve istediğini yapabilme özgürlüğü’, “Hayır”ı duymamaları bu öğrenmenin temelini oluşturuyor diyebiliriz.

Aynı şekilde saygı da öğrenilen bir şeydir. Oğlan çocuklarının diğer çocuklara, kız çocuklarına; dolayısıyla yetişkin olduklarında kadınlara saygı ve sevgi duymayı bilmesi öğretilmesi gereken durumlardır. Model olmak, çocuğun görmesini sağlamak ve bunu tutarlı şekilde çocukluktan başlayıp ergenlik sonuna kadar sürdürmek ebeveynlerin birincil sorumluluklarından olmalı. Babanın anneye saygısı, aile büyüklerinin kadınlara tavrı son derece önem taşır.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!