Hepimiz Marie Antoinette olacağız

Güncelleme Tarihi:

Hepimiz Marie Antoinette olacağız
Oluşturulma Tarihi: Şubat 07, 2009 00:00

Geçen hafta Paris Haute Couture Moda Haftası’nda, Berlin Moda Haftası’nda ve Roma’daki AltaRomAltaModa haftasında defilelerde hep aynı şey oldu. Mankenlerin sergilediği kıyafetlerden çok saçları ve başları konuşuldu. Karl Lagerfeld, Chanel 2009 Haute Couture koleksiyonu için Japon saç tasarımcısı Katsuya Komo ile çalıştı.

Komo, mankenlerin kafalarına kağıttan çiçekler ve kamelyalar kondurdu. İspanyol tasarımcı Josep Font’un defilesinde modeller başlarının üstünde keman, motosiklet, gemi gibi objeler taşıyordu. Costanze Gonzalez ve Paul Scherer’in markası Scherer Gonzalez’in defilesinde kabarık saçların arasından üzüm, elma gibi meyveler ve renkli çiçekler çıkıyordu. Bu uçuk modanın podyumda kalacağını, sokağa taşmayacağını düşünürseniz yanılırsınız. Kadınlar her türlü çılgınlığı benimseyebiliyor çünkü. 18. yüzyılın sonunda Fransa Kraliçesi Marie Antoinette sayesinde bir metreye ulaşan kabarık saçlar ve o saçların arasına kondurulan objeler çok modaydı. Ne yaşlıların çatık kaşları, ne çizerlerin karikatürleri, kadınları bu yoldan döndürememişti... Taa Fransız Devrimi’ne kadar. Zaten günümüz modacıları da o yıllardan, 1770-80’lerden ilham aldı. Kendinizi hazırlasanız iyi edersiniz.

18. yüzyılın sonları... 1775-1785 yılları arası. Marie Antoinette Fransa Kraliçesi. Onun öncülüğünde sıra dışı bir moda akımı başladı. Dünya tarihinin en önemli kuaförlerinden biri olan Jean Leonard, kraliçenin saçlarını bir, bir buçuk metre kadar kabarttı. Kocası ile yan yana durduklarında Kral, Kraliçe’nin yanında küçücük kalıyordu. Leonard, saçların arasına pamuk ve pudradan oluşan katmanlar koyuyor, bu malzemeyi hayvansal yağlar kullanarak katılaştırıyordu.

GÜZEL TAVUK MODASI YAYILIYOR

Bu saç modeli önce Fransız sarayına, oradan Paris’e sonra tüm Avrupa’ya yayıldı. O zamana kadar sadece peruk yapımcıları varken birden saç tasarımcıları ortaya çıktı. 1760’larda Paris’te hiç saç tasarımcısı yokken, 1767’de sayıları 1200’ü buldu.

Bu saç tasarımcıları sayesinde moda daha da gelişti. Kabartılan saçların arasına aklınıza gelen her şeyi koyuyorlardı. Kuş tüyleri, küçük gemiler, mücevherler, gündemdeki konuları simgeleyen objeler, meyveler, çiçekler, kuşlar... Üstelik kuşların hepsi de sahte değildi. Bazı kadınlar canlı kuşları kafesleriyle birlikte kafalarına koyduruyorlardı. Saçların arasına konan aksesuvarlar kişisel de olabiliyordu. Mesela yeni doğum yapmış bir kadın kafasında beşik taşırken, kocası ölmüş dul bir kadın matem süresi bitene kadar başının üzerinde bir tabutla dolaşıyor ya da kocanın mezarının minyatürünü saçı için hazırlattırabiliyordu. Bu tarza halk arasında Belle Poule yani Güzel Tavuk deniyordu.

Gelelim bu modanın zararlarına. Birincisi kadınlar çok fazla sırt ağrısı çekiyordu. İkincisi saçları kabartmak için kullanılan hayvansal yağlar saçları kir yuvasına çeviriyor, gece uyurken böceklerin gelmesine neden oluyordu. O yıllarda hoşlanmadığınız bir kadını tarif ederken "saçları fare yuvası" diyebilirdiniz.

Bu uçuk kaçık moda Fransa’dan İngiltere’ye Marie Antoinette’in yakın arkadaşı Devonshire Düşesi Georgiana Spencer sayesinde yayıldı. Düşes, Kraliçe’den görüp çok beğendiği modayı kendine uyarladı. Saçlarını kabarttı ve aralarına tavuskuşu, devekuşu ve başka kuşların tüylerini koydu. Özel günlerde ise başının üzerini çiçek bahçesine çevirdi.

18. YÜZYIL BİBLOLARI İLHAM VERDİ

Aradan neredeyse 250 yıl geçti. Moda yeniden hortladı. Chanel’in 2009 Haute Couture defilesinde kıyafetlerden çok saçlar dikkat çekti. Karl Lagerfeld, Tokyolu saç tasarımcısı Katsuya Komo ile işbirliği yaptı. Aslında moda tasarımcısı olan ama 90’dan beri saç tasarımcılığı yapan Katsuyo Komo mankenlerin saçlarını kağıttan çiçeklerle süsledi. Bazıları motosiklet kaskı gibiydi, bazıları ise dalları da olan bir çiçek kolajı şeklindeydi. Komo’nun ilham kaynağı ise 18. yüzyıl beyaz porselen biblolardı.

Paris Haute Couture Moda Haftası’nda saçları konuşturan bir diğer tasarımcı ise Jean Paul Gaultier idi. Tasarımcı, saçları 30 yıldır bu işi yapan Odile Gilbert’e emanet etti. Çok ilginç formlar yaratan Gilbert, Fransa’nın en ünlü kuaförlerinden biri. Ve önemli bir detay: Birkaç yıl önce çekilen, Sofia Coppola’nın yönettiği Marie Antoinette filminde saçları o tasarlamış.

YOZLAŞMANIN SİMGESİ

Marie Antoinette bir metrelik saçlarla dolaşmaya başlayınca annesi Avusturya İmparatoriçesi Maria Teresa onu uyarır: "Hata ediyorsun. Daha mütevazı, daha ciddi giyenmelisin." Marie Antoinette "Fransa’da moda çok önemli, kraliçe olarak benden modaya uymam bekleniyor" diye cevap verir. Aslında annesini oyalamakta, yalan söylemektedir. Çünkü Marie Antoinette modaya uymaz, modayı yaratır. Ama bu moda toplumun bazı kesimleri tarafından yozlaşmanın simgesi olarak algılanır.

KRALİÇENİN EN ÜNLÜ SAÇ AKSESUVARI GEMİYDİ

Marie Antoinette saçıyla ilgilenir, arkadaşı Devonshire Düşesi de bu modayı İngiltere’de yayarken, iki ülke arasında en güçlü kim rekabeti yaşanmaktadır. Fransızlar denizlerde İngilizlere yetişmek ister. Kral gemi yapımına başlanması için emir verir. Böylece kraliçenin öncülüğünde Fransız kadınlar kafalarının üzerinde gemi bibloları taşımaya başlar. Hatta bazı kuaförler, saçların üstüne, dumanı bile eksik olmayan deniz savaşları resmeder. İspanyol tasarımcı Josep Font 2009 defilesinde aynısını yaptı (solda).
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!