Hedefe ulaşmak

Güncelleme Tarihi:

Hedefe ulaşmak
Oluşturulma Tarihi: Kasım 04, 2001 00:00

İnsanı en fazla etkileyen ve yolundan alıkoyan şey, başarısızlık duygusu. İşte, bu duygu kişiyi öylesine bloke ediyor ki, yerinden kıpırdamasına bile izin vermiyor. Hedefinize ulaşmanın birinci koşulu; duygularınızı denetlemeyi başarabilmek. Durmadan ‘‘denetim’’den söz ettiğimi ve sanki bunu çok kolay bir şeymiş gibi anlatıyor olduğumu söyleyebilirsiniz. Haklısınız. İnsanın duygularını denetlemesi demek, kendisini denetim altına alması demektir. Ve buna bağlı olarak kendi dışındaki her şeyi denetleyebilecek duruma gelir, ki bunu başarmak gerçekten zor iş. Evet, çok kolay anlatılan durumlar, pratik hayata uygularken çok zor olabiliyor. Ama, kolay anlatılan şeylerin o derecede basit olduğunu da unutmamak gerek. Yani olmayacak bir şey anlatmak mümkün değil. Karmaşık ve zor olanı anlatmak, son derece karmaşık bir ifadeyle mümkün. Buna karşılık çok kolay anlattığım ‘‘denetim’’ işi ise, insanın hayatına uygularken imkansız gibi gözüküyor. Peki bunun sebebi ne olabilir? Sadece bir tek nedeni var. Bizim bugüne kadar öğrendiğimiz bilgilerin içinde, duyguları tanımak için bir bilgi ve eğitimin olmaması. Evet. Bir şeyin denetiminden söz ediyorsanız, öncelikle onu tanımanız gerekiyor. Halbuki, çok çeşitli duygularla donanmış olan insan, kendi duygularını tanımıyor. Buna bağlı olarak ‘‘yapabilme’’ potansiyelinin derecesini bilmiyor. Bir işi başarmak, bir yerden başka bir yere gitmek, yeni bir girişimde bulunmak, hedef belirlemek ve o hedefe ulaşmak için ‘‘duygu’’lara ihtiyaç var. Duygular, bizi harekete geçiren yapabilme gücümüz. Ama duygularımız aynı zamanda bizi felakete götürebilir. İşte bu nedenle duyguların denetiminden bu derece sık söz ediyorum ve duygularınızı denetlemeyi öğrenin, diyorum. Tabii duyguları denetleyebilmek için, önce duygularınızı tanımanız gerekiyor. Hangi düşüncelerin, ne çeşit olayların, iklim, koşullar, sıcaklık, soğukluk gibi dış faktörlerin, hangi duygularınızı harekete geçirdiğini tespit etmeniz gerekiyor. Yani duygularınızı tanımanız gerekiyor. Tanıdıktan sonra denetlemeyi başarabilirsiniz. Hem de bunu yapabilmek çok kolay. Söylendiği kadar kolay olacaktır. Böylece hem kendinizi, hem de olayları denetlemeye başlayabilirsiniz.Bundan sonra sizi, ne başarısızlık duygusu, ne korkular, ne de öfke etkisi altına alamaz. Yolunuzdan alıkoyamaz. Hedefinize şaşmaz bir irade ve büyük bir güçle ilerlersiniz. Tabii bu arada bilmek gerekiyor. Kendinize hedefler belirlemek ve harekete geçmek için, ne istediğinizi bilmelisiniz. Tıpkı karınca hikayesinde olduğu gibi. ‘‘Valizini hazırlayan karınca tam yola çıkarken komşuları 'hayrola, nereye gidiyorsun' diye sorarlar. O da 'Mekke'ye gidiyorum' der. Komşular, orası çok uzak, varamadan ölürsün, deyince bizim karınca 'ölürüm' der. Ve yola çıkar.’’İşte hedefiniz böylesine açık ve isteğiniz (Duygunuz) böylesine kararlı olmalı, ki yola çıkabilesiniz. Ve yolunuzda karşınıza çıkan tecrübeleri anlayıp değerlendirebilesiniz. Hedefe ulaşmaktan ziyade hedefinizin olması çok önemli. Ve başkalarının fikri, sizi yolunuzdan çeviremeyecek kadar kuvetli duygular içinde bulunmalısınız. (Korku, endişe ve şüphelerden uzak olmak için)Şimdi karınca hikayesinin devamına gelelim. ‘‘Karınca yola çıkar. Yolunun üzerinde mola vermiş bir kervana rastlar. Devenin heybesine tırmanır ve içindeki yiyecekleri yerken o sırada kervan yola çıkar. Kervan tekrar durduğunda heybeden iner ve bakar ki, Mekke'ye gelmiştir.’’Bu karıncanın hikayesi, hedefe ulaşmak için ne yapmamız gerektiğini açık seçik anlatıyor. Kendisine hedef belirleyen karınca yola çıkarken hedefe ulaşıp ulaşamayacağını düşünmüyor. Gerilim ve korku duygusu taşımıyor. Sadece çıktığı yola dikkatini yöneltiyor. Böylece yolunun üzerinde kendisini hedefe götürecek olanlarla karşılaşıyor. Sizin için de böyle değil mi? İsteklerinizle karşılaştığınız sürpriz anları düşünün. Şayet kimsenin yolunuzdan çeviremeyeceği bir hedefiniz varsa, hedefinize ulaşmak için sadece yola çıkmanız yeterli olacaktır diyorum, Yasemin'ce...
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!