Haydi Neo-Gazino’ya

Güncelleme Tarihi:

Haydi Neo-Gazino’ya
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 21, 2011 00:00

Eller havaya eğlencesinin dozu biraz fazla geliyor, fasıl dinlemek isterken, kulağınızın dibinde patlayan zurna sesinden zıplıyor, yüksek sesli müzikten iki cümle muhabbet edemiyorsanız, o zaman haydi gazinoya. Ne hesap geleceğini yürek çarpıntısıyla beklediğiniz, öyle abartılı şıkırtılı bir gazino değil bahsettiğim. İstanbul’da Bach Günleri ve Kahvaltı’da Caz gibi organizasyonlarla tanıdığımız Hakan Erdoğan’ın yeni projesi Neo-Gazino’yla, tertemiz müzik dinlemeye hasret kalanlar Armada Otel’de buluşacak

İstanbul’un en tarihi semtlerinden Ahırkapı’daki Armada Otel’de Türk musikisi dinleyeceğim. Üstelik bağırmayı, avaz avaz şarkı söylemeyi marifet saymayan, musikinin dinginliğine kaptırmışken, elinde tefle “Haydi hoppaaa” diyerek başka bir ruha transfer etmeyecek bir ekipten...

Önce, virtüöz sazendeler sahne alıyor. ‘Neo-Gazino’nun meraklıları kimmiş’ diye etrafa bakıyorum. Gençliklerinin bir bölümünü muhtemelen zamane gazinolarında geçirmiş bir ekip var; efsane fotoğrafçı Ara Güler, reklam ajansı sahibi Jefi Medina, gazeteci Güneri Civaoğlu ve kemanın medar-ı iftarı Cihat Aşkın.

Sazendelerin insanı yavaş yavaş müziğe ısıtan icralarından sonra, sahneye her yerde ve herkese canlı dinlemeye nasip olmayacak bir isim çıkıyor. Klasik Türk Musikisi’nin günümüzdeki en iyi isimlerinden ve İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuarı öğretim görevlisi Münip Utandı. Musiki neymiş, o canım sözler sahnede nasıl bir edayla söylenirmiş, uslûp dersi verdi resmen.

Bugün hangi fasıla giderseniz gidin, hepsi birbirinin aynı bir repertuvar karşınıza çıkar. Ama Münip Utandı’nın repertuvarında ‘Gel Ey Denizin Nazlı Kızı’, Dede Efendi’nin ‘Yörük Semai’si ve Şevki Bey’in ‘Dil Yâresini Andıracak Yâre Bulunmaz’ gibi gerçek klasikler de; ‘Ağlamakla İnlemekle Ömrüm Geçiyor’, ‘Kalamış’ gibi nispeten daha yeni şarkılar da var. Kalamış’ın ortasında “Offf offf” diye başlayan gazel kısmını, şarkının sahibi Münir Nurettin Selçuk’tan sonra herhalde en hissederek ve hissettirerek okuyan kişi yine Münip Utandı’dır. Münip Bey ayakta alkışlanarak sahneden indi.
/images/100/0x0/55eababbf018fbb8f892fc60


Assolist Efruze’nin çıkmasına yarım saat var. Arada müzik yapmak gerek. Bu kez sahne iki caz müzisyeninin. Her ne kadar, musikiden caza şoklama usulü geçilmiş olsa ve “Bu da neyin nesi” diye homurdananlar çıksa da, grup performansını tamamladı ve seyirciler Efruze’yi beklemeye koyuldu. Sapsarı arkadan toplanmış saçları, 1960’ları andıran beyaz elbisesiyle sahnede. Aslında o bir opera sanatçısı. Asıl adı Efruze Elif Özel. Operada Elif Özel ismini kullanırken, gazinoya daha yaraşır olduğunu düşündüğünden Efruze’yi kullanmaya karar vermiş.

ASSOLİST ŞARKILARIN HAKKINI VERDİ

İlk performans olduğu için mi, bilinmez ama biraz heyecanlı ve donuktu. Fakat aldığı ses eğitimleriyle, şarkıların hakkını vererek söylemesi her şeye rağmen takdire şayandı. Hele hele, “Fethettiniz ay parlayarak sen gülerek, gündüz koya sen gel, gece kalsın aya nöbet” gibi olağanüstü sözlü şarkılar söylemek yerine “Aşkımız yetersiz bence bir süre görüşmeyelim” gibi şarkılara rağbet görülen bir devirde, Efruze’nin operadan musikiye geçişi okkalı bir alkışı hak ediyor.

HAKAN ERDOĞAN
Yeni bir gazino inşa etmeye çalışmıyorum


Neo-Gazino’da eskiden olduğu gibi hem iyi müzik dinleyip hem de eğlenmek mümkün. Gazinonun eski parlak halinin de, sonraki kötülemiş halinin de ortadan kalktığı bu dönemde, müzikli bir eğlence tasarladım. Yeni bir gazino inşa etmeye çalışmıyorum, eğlenceli bir müzik platformu oluşturmaya çalışıyorum. Eskiden Batı’da caz kulüpleri vardı, insanlar eğlenmek için caz kulüplerine giderdi. Caz, o zamanlar eğlence müziğiydi. Bizde de gazino vardı, saz bahçeleri vardı. Lale Devri’nde ve daha sonrasında Ebubekir Ağa, Dede Efendi ve Şakir Ağa fasıllarında eğlenilirdi. Bu, Schubert şarkılarını dinleyerek eğlenmek gibi bir şey. Ayrıca Bach da, Café Zimmermann’da herkes yiyip içerken, klavsen çalıyordu. Bunları bildiğimizde kafamızdaki şablonların yanlış olduğunu anlıyoruz.
Temel amacım iyi müzik dinletmek ve eğlendirmek. Bu nedenle Neo-Gazino’da Osmanlı Türk musikisi için Münip Utandı’nın danışmanlığında oluşturduğumuz bir fasıl heyeti var. Münip Utandı da, bence, gelmiş geçmiş en büyük sanatçılarımızdan biridir, onun varlığı bizim için aynı zamanda bir onurdur.
Efruze ise çok iyi bir müzisyen. Ayrıca bir assolistte bulunması gereken bütün vasıflara sahip. 60 ve 70’li yılların en popüler şarkılarından oluşan repertuvarını büyük bir başarıyla seslendirdi. Armada Otel’in 27 Mayıs’ta terası açılıyor. O zaman daha geniş bir mekâna sahip olacağız.

EFRUZE
Önüme notayı koyun Afrika halk şarkıları da söylerim


Hakan Erdoğan’la onun Gülnihal projesi günlerinde verdiğim bir konser vesilesiyle tanışmıştık. Türk bestecilerinin aryalarını, senfoni orkestrası eşliğinde seslendirmiştim. Daha sonra bana bir Nesrin Sipahi albümü hediye etti. Şarkıları dinlerken, Türk müziği söylemenin çok keyifli ama çok zor olduğunu keşfettim. Şarkıların virtüözite gerektirmesi, içimde bu şarkıları söyleme isteği uyandırdı. Herkes gibi, benim ailemde de musiki dinlendiği için kulak aşinalığım vardı. Bir de lisede gördüğüm, Türk Musikisi ve Nazariyatı derslerini unutmamak lazım. ‘Operacıyım, musiki söyleyebilir miyim’ diye bir endişem hiç olmadı. Notaları önüme koyduğunuzda Afrika halk şarkılarını da söyleyebilirim. Ama bu yeterli değil elbette.

BİHTER DE OLDUM MARIA DA

Notaların yazamadığı lezzetleri vermek için o müziği çok iyi özümsemek gerekir. Bu ülkede yaşayan bir sanatçı olarak, genlerimdeki bir müziği seslendirmek zor olmadı. Bir yatkınlık da gerekiyor tabii. Her operacı Türk Musikisi söyler diyemeyiz. Operada ilk rol aldığımda 19 yaşındaydım ve Mozart’ın ‘Saraydan Kız Kaçırma’ operasında Blonde karakterini seslendirmiştim. İstanbul Devlet Opera ve Balesinin sözleşmeli solisti olarak yedi sene birçok operada yer aldım. En keyif aldıklarım arasında Aşk-ı Memnu operasında Bihter ve Batı Yakasının Hikayesi müzikalinde Maria rolleri var. Operada seyirciyle birebir iletişime geçemezsiniz. Sadece çıkar, söyler ve sonunda alkışlanırsınız. Bu projede seyirciyle birebir iletişimde olmak harika.

Afrika’daki küresel partiye Türkiye’den beş şanslı çift

Drakula’nın Şato’sundan Peri Bacaları’na kadar dünyanın en ilginç yerlerinde global partiler düzenleyen J&B, ‘Start A Party’ (Bir Parti Başlat) sloganıyla 25 Haziran’da Güney Afrika’nın Cape Town şehrinde. Bu partilere dünyanın her yerinden davetlilerin yanı sıra, evsahibi ülkenin tanınmış simaları da katılıyor. 25 Haziran’da Güney Afrika’da yapılacak partiye bu kez türkiye’den beş şanslı çift katılacak. Partiye katılmak isteyenlerin Facebook’taki ‘JB Start a Party Türkiye’ sayfasındaki uygulamayı indirmesi ve hazırladığı kokteyli burada yarıştırması gerekiyor. Kazananlar, 3 Haziran’da yine Facebook sayfasından açıklanacak.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!