Hayatımda tek bir aşk beni yıprattı

Güncelleme Tarihi:

Hayatımda tek bir aşk beni yıprattı
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 03, 2005 00:18

İki yıl önce basınla arasına mesafe koyma kararı alan Ebru Gündeş, suskunluğunu Kelebek için bozdu. Geçmişten bugüne yaşadığı tüm pişmanlıkları ve hatalarını bir bir sıralayan sanatçı, bitip tükenmeyen aşk arayışının baba sevgisine olan açlığından kaynaklandığını da itiraf etti, bugüne kadar gidişiyle kendisini dağıtan sadece tek bir erkek olduğunu da...

İki yıl kadar önce basınla aranıza mesafe koyma kararı aldınız. Bunun nedeni neydi?

Hakkımda çok fazla yalan haber çıktı. Beni durmadan bir şeyler yaşayıp bitiren kadın haline getirmelerinden rahatsız oldum.

- Çoğu ünlü ne kadar kızgın ya da kırgın olsa da popülaritesini sürdürebilmek adına basında yer almak ister ama...

İşimle ilgili görünmem gereken yerlerde göründüm zaten... Geri kalanına gerek olmadığını düşünüyorum. Aman hiç ortalarda görünmedim, aman bu sene haber sayım düştü gibi endişelerim yok.

- Geçmişe baktığınızda kendinizi hatalı bulduğunuz noktalar yok mu?

Tek suçum şeffaf olmamdı! Onlar da bu kız zaten rahat diye düşünüp, beni farklı yorumladılar. Halbuki dürüstlüğüm yüzünden o kadar açıktım. Yanlış anlaşıldığımı anladığım anda geri adım attım. Bu saatten sonra özel hayatım bana ait.

EVET ZİRVEDEYİM

- Kendinizi zirvede görüyor musunuz?

Türkiye’de zirve ne bilmiyorum. Çok kaset satmak mı, konser vermek mi, dizi yapmak mı? O kadar değişti ki her şey. Ben hepsinde başarımı ispat ettiğim için zirvede olduğumu düşünebilirim.

- Son albümünüz diğerlerine oranla daha az sattı. Bunun sebebi neydi sizce?

Maalesef bilgisayar ortamı ve korsan, sektörün yara almasına neden oldu. Tabii ki ben de zarar gördüm. Yine de bu şartlar altında kasetimin satışından memnunum. Şu anda en iyi satanlardan biri ve 400 bine yaklaştı.

- Konser ve ekstralar olmasa maddi açıdan zorlanır mıydınız?

Bunlar olmasa kendi giderlerimizi bile karşılamakta zorlanabiliriz. Sadece albüm satışıyla yaşamak mümkün değil günümüzde...

- Kazandıklarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bana göre en iyi yatırım gayrimenkul... Ama ben maddesel anlamda çok büyük beklentiler içinde değilim. Rahat yaşayacağım kadar maddem olsun yeter. ‘Benim bu kadar evim ve arazim var’ demek bana yakışmaz.

- Rahat hayat hedefinize ulaştınız mı peki?

Yarı yarıya... Herkes sanıyor ki paralar alınıyor ve cebe atılıyor. Benim bir Versace elbisem 20 bin dolar. Bir kostüm diktiriyorum, bedeli 10 milyarın altında olmuyor. O elbiseyi bir ya da iki yerde giyebiliyorsunuz. Bir de Türkiye’de öyle korkunç bir vergi sistemi var ki kazandığınızın yarıdan fazlası oraya gidiyor.

BİRAZ GERİ KAFALIYIM

- Kendinize ayırdığınız zamanlarda neler yapıyorsunuz?

Bu yaz işten başımı kaldıramadım. Boş bulduğum anda tatile kaçıyorum. Bir de hobilerimle uğraşıyorum; takı, örgü, puzzle... Ben biraz geri kafalıyım, bunu kabul ediyorum. Biraz daha çağa ayak uydurmak ve Ebru Gündeş ismini markalaştırmak adına eğitim aldığım bir hocam var. Zamanımın çoğunu onunla geçiriyorum.

- Neleri geri kafalılık olarak görüyorsunuz?

Geçmişte ‘Ben şarkı söylerim, onlar dans eder’ gibi aptal aptal açıklamalar yapmışım. İnsanları eleştirmişim. Bu açıklamalara kahkahalarla gülüyorum şimdi. Bu iş ses işi, ama artık kabul ediyorum ki sahne aynı zamanda görsel bir şey... Eğer edebiliyorsanız dans edin, çalabiliyorsanız bir enstrüman çalın, yapabiliyorsanız şovlar yapın.

- Sizin de şovlarınız olacak mı?

Bendeki değişim çok açık. Geçmişime bakarsak, nişan tuvaletleriyle sahneye çıkan, boğazına kadar kapalı giyinen bir Ebru vardı. Ama sonra bir baktım ki çağ değişiyor, milletin giyimi kuşamı inanılmaz. Haliyle sahnede demode kalmaya başladım. Kendimi değiştirmeliyim diye ipleri elime alıp, dekolte giyinmeye başladım. Bir değişim var ve belki devamında daha da farklı şeyler gelebilir.

- Bu süreçte diğer kurallar da yıkılacak mı? Sizi mayolu görmek mümkün olacak mı örneğin?

Geçip insanların karşısına mayolu poz vermek benim yapacağım şey değil. Yakalanmadığım sürece beni kimse göremez. Ama yakalandığım zaman da oturup ağlamayacağım.

DİNGİN BİR HAYAT BENİ BEKLİYOR

- Sürekli çok güçlü görünmek yormuyor mu?

Elbette yoruyor. Kolay gözüken ama aslında çok zor bir hayat bu... Benden çok şey alıp götürdü. Ama yılmadım. İlerleyen zamanlarda çok dingin bir hayatın beni beklediğini biliyorum.

- Dingin hayattan neyi kastediyorsunuz?

İşimi rölantiye almak, sadece albüm çıkarmak, halk konseri vermek... Aile ortamı, evlilik, çocuk...

- Bu hayat sizden neler götürdü?

Bir kere duygusal anlamda yıpranıyorsunuz. Çok örseleniyorsunuz. Öte yandan yaşıtlarınızın en az 10-15 sene önünde gidiyorsunuz. İyi bir şey değil, keşke yaşıtlarım gibi yaşayabilseydim.

- Kaç yaşında hissediyorsunuz kendinizi?

30 yaşındayım ama 40 gibi hissediyorum. O yaşanmışlık, o hırpalanmışlık, örselenmişlik var. Ben olabilecek en anlayışsız insandım. Ama artık 40 yaşın anlayışını taşıyorum.

- Bu değişim sadece yaşla ilgili olmasa gerek... Yaşadıklarınızın hiç mi etkisi yok?

Yaşadıklarımın her anlamda bana artısı var. Ömer Durak ilişkisi beni çok büyüttü mesela... Öncesinde ele avuca sığmayan, deli dolu bir kızdım. O yaşanmışlık bana şunu öğretti; hayatta savaşlar ve madde vardır. Madde ile neler yapılabilir, hayattan nasıl zevk alınır gibi birçok şeyi öğrendim o süreçte. O kadar akıllı bir kızdı ki orada durmadı, daha da ileriye gitti ve bu olgun kişilikteki insan oldu.

İLİŞKİDEN SONRA ARKAMA BAKMAM

- Peki bu ilişkinin getirdiklerinin yanı sıra götürdükleri yok mu?

Götürdükleri olağanüstü fazla... Ama ilişkilerin negatif tarafını konuşmak bana yakışmaz. Tabii ki yaşanmış bir sürü problem vardır, yoksa evliliğinizi neden üç ayda bitiresiniz?

- Ömer Durak’la dost kalabildiniz mi?

Evliliğinizi bitirdiğiniz bir insanla dost kalmak kolay değil. Selam verecek kadar yüz yüze bakabiliyorsanız, bu bile çok hoş... Ama çok karşılaşmadığım için bununla ilgili bir şey söyleyemem.

- Hayata yeniden başlamanız mümkün olsaydı, neleri yapmazdınız ya da neler farklı olurdu?

Kesinlikle kendimi bu kadar açıklamaz ve iç dünyamda yaşadıklarımı kendime saklardım. Onun dışında birçok yaşanmış şey var. Bunlar benim özel hayatıma girdiği için çok fazla konuşup deşmek istemiyorum. Yaşadıklarımın arkasında durmak zorundayım. Sevdim mi, evet sevdim. Özellikle bir kişiyi çok sevdim. Gidişi beni yıpratan tek insandır. Onun dışında hiç arkama dönüp bakmadım.

- O kişi hálá kalbinizde mi?

Tabii ki hayır. Zaman bazı şeyleri alır götürür insandan. Ama yeniden dünyaya gelseydim, 16 ile 27 yaş arasında hayatımı daha rölantide yaşardım. Olgunlaşır ve gerçekten tamam budur dediğim insanla yaşardım bazı şeyleri... Belki o zaman eksik yönlerimi tamamlamak için aşk peşinde olmazdım.

- O büyük aşkınız kimdi peki? Ömer Durak mı?

Herkes düşünmek istediği gibi düşünsün, aslolan benim kalbimde kalsın.

Keşke beni koruyan bir babam olsaydı

Keşke annemle babam bir arada olsa, onlarla birlikte büyüsem, gelip yan yana konserimi izleselerdi. Baba-kız ilişkisi yaşamayı ve beni koruyan bir babam olmasını çok isterdim. En büyük eksiğim bu. Belki o zaman hayatımda bu kadar ilişki de yaşamazdım, çünkü o baba sevgisi açlığı olmazdı. Bir yerlere gidip bir şeyler aramaya çalışmayacaktım o zaman... Buna karşın onları bir araya getirmeyi hiç düşünmedim. Yıllar önce bitmiş bir şey. Onların üzerine gitmek de benim haddim değil.

Her şeyle savaşırım

Hayatta sağlık dışında hiçbir şey beni zayıf düşüremez. Sağlığım iyi olduğu sürece her şeyle savaşabilecek kadar gücüm, zekam ve yüreğim var. Yaşadığım birçok olumsuzluğa rağmen ayakta duruyor olmam, bunun kanıtı.

YARIN n KADER, İKİ EVLİLİĞİM DE ÜÇ AY SÜRDÜ

SAKİN OLMAK İÇİN İLAÇ KULLANIYORUM
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!