Amerikan güzeli: Amanda Seyfried

Güncelleme Tarihi:

Amerikan güzeli: Amanda Seyfried
Oluşturulma Tarihi: Eylül 08, 2015 16:24

Amanda Seyfried ekranda gayet komik, bazen kalp kırıcı ama zalimce de dürüst! Peki ya kameralar kapalıyken? Marie Claire dergisine röportaj veren Amanda Seyfried, devam ettiği terapiler, korkuları ve annelik hakkında ilk kez konuştu.

Haberin Devamı

Bugünlerde Amanda Seyfried hakkında tek bir şey söylenebilir; çılgınca âşık!

Hem de sırılsıklam âşık! Erkek arkadaşını; yüksek topuklu, metalik pembe Brian Atwood stiletto’sunun üzerinde salınarak, çekimimiz için Manhattan Meatpacking District’teki havadar stüdyomuza getirdi. Bununla da kalmadı sevgilisini kahve kaşığı kullanarak, reçelle besledi; o da hiç sıkılmadan dikkatle Amanda’nın kendisi için oluşturduğumuz kombinasyonlar içinde salınmasını izledi.

Aslında durum hayli endişe verici de olabilirdi! Şayet bahsettiğimiz erkek arkadaş, beş yaşındaki Avustralya Shepherd cinsi köpeği Finn olmasaydı. Özellikle, Amanda’nın saçı ve makyajı yapılırken o küçük bir kaza geçirdiğinde… “Kâğıt havluya ihtiyacım var!” diye bağırdı Seyfried baştan ayağa Versace’ler içerisinde.

Haberin Devamı

Amerikan güzeli: Amanda Seyfried

Amanda Seyfried son 10 yıl boyunca yüksek profilli ilişkiler yaşamış olabilir! (Özellikle 2007’de, Mamma Mia! setinde tanıştığı Dominic Cooper’la ya da 2013’ten beri birlikte olduğu Amerikalı komedi oyuncusu ve Drew Barrymore’un eski eşi Justin Long ile…) Ancak Fin’e olan sevgisi en kalıcı olanı. Onları bir arada izlemek ise çok eğlenceli… 29 yaşındaki yıldızın, Ted 2 filminin başrolü için neden Mila Kunis’in yerine seçilmiş olduğunu da açıklayan bir durum bu.

Kült gençlik filmi Mean Girls’deki (Kötü Kızlar – 2004) dikkat çekici, eğlenceli performansını takip eden erotik polisiye Chloe’deki (2009) rolünden bu yana Pensilvanyalı oyuncuyu yakından takip ediyorum. Kendi adıma cesur seçimler yaptığını da düşünüyorum. Açık sözlülüğüne ve kimsenin ona dair söyleyecek kötü bir sözü olmayışına da bayılıyorum. Amanda, hassas bir espri anlayışına sahip… Tüm kalbiyle yapacağı işe odaklanıyor ve bu süreçte de neredeyse hiçbir şeyi önemsemiyor.

Amerikan güzeli: Amanda Seyfried

Haberin Devamı

Seyfried çekimi bitirince, jean’i ve parmak arası terliğiyle koltukta yanıma uzanacağını söylüyor. Bugün onun günü ama çok yorgun görünüyor. Çünkü bir önceki gece kapalı gişe oynadıkları Broadway oyunu The Way We Get By’ın (Halletme Şeklimiz) galasıydı. 16 yıllık oyunculuk kariyerinde yaşadığı ilk tiyatro deneyimiydi bu, dolayısıyla kendini ürkek tavşan gibi hissetmesi normal. Sesi, soğuk aldığı için biraz boğuk çıkıyor. Öğle yemeğinden arta kalan bir tabak lahana ve kinoa için bile ağzının suyu akıyor. Yedikten sonra da, yanıma oturup sorularımı cevaplıyor.

Geçmişte, anksiyeteyle mücadele ederken, aynı sorunu yaşayanlar için de örnek oldun. Bu süreci biraz anlatabilir misin?
İyileşmenin tek yolunun, insanın her şeyi aşabileceğine inanması olduğunu fark ettim. Çok uzun bir süre sahne korkusu yaşadım. Bu birçok şeyden zevk almamı da engelliyordu. Oscar ödül törenleri, canlı televizyon yayınları gibi… Eskiden talkshow’lardan o kadar korkuyordum ki, yayından önceki gece uyumam mümkün dahi değildi. Bir şeylerden bu kadar korktuğunuzda da, anı kaçırıyorsunuz.

Haberin Devamı

Düzenli terapi görüyor musun?
Evet... Bu, hayatla başa çıkmamı da kolaylaştırıyor. Düşünün, o kapıdan içeri çoğu zaman yolunda gitmeyen ilişkiler ve arkadaşlıklarla nasıl başa çıkacağınızı bilmeden giriyorsunuz ya da kendi çapınızda o güne kadar elinizden gelenin en iyisini yaptığınızı sanarak terapiye başlıyorsunuz. Oysa karşınızda; ‘Hiç şu şekilde düşünmeyi denedin mi?’ diye soran tatlı biri oluyor. İşte bu mantıklı ve ince tavsiyelere bayılıyorum.

Amerikan güzeli: Amanda Seyfried

Anksiyeteye dair bu denli açık yüreklilikle konuşman çok güzel.
Aslında bana bu konu hakkında konuşmamam söylendi ama herkesin yaşayabileceği bir sorun. Şöyle düşünüyorum… İnsan türlü nedenlerle, sık sık doktorlarda alıyor soluğu. Hâlbuki ruh sağlığı için durum böyle değil. Yardım almak için derin bir sorunun olmasına gerek yok.

Haberin Devamı

Bence sen bunu bizzat deneyimlediğin için ruh sağlığının öneminin farkındasın.
Doğru... Bir insan neden kendini daha iyi hissettirecek ya da onu mutsuz edenlerin tespitini yapacak araçları kullanmak istemez ki? Birçok insanın evliliği, işi ya da ailesiyle problemi olduğunu biliyorum. Acaba korktukları için mi yardım almayı reddediyorlar? Şayet böyleyse çok kötü!

Tiyatro, sinemaya göre tamamen farklı bir disiplin. Aynı zamanda da bir meydan okuma.
Film çekerken oyuncu olarak tembelliğinizi gizleyebilirsiniz ama bu tiyatro sahnesinde mümkün değil. Ayrıca bir bilete 100-400 dolar ödeyen insanlara da haksızlık yapmak istemezsiniz. Ben de elimden gelenin en iyisini yapmak istiyorum ve tiyatroda daha iyi bir performans sergiliyorum.

Haberin Devamı

Amerikan güzeli: Amanda Seyfried

Beyazperdeye Ted2 ile Mila Kunis’in yerini alarak döndün.
Onun çok büyük bir hayran kitlesi var. Seth (MacFarlane… Ted’in ve Family Guy’ın yaratıcısı. Seyfried’i A Million Ways to Die in the West - Batıda Ölmenin Milyon Yolu filmi için özellikle tüercih etmişti) ile olan ilişkime dair en sevdiğim noktalardan biri, onu güldürüyor olmam. O belki esprilerime kendimi dahi iyi hissedeğim diye gülüyordur ama elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum.

Peki, ya sevgilin Justin?
Tanıdığım en komik insanlardan biri… Birbirimizi güldürmeyi çok seviyoruz. Bu bizi çok mutlu ediyor. Ayrıca bir komedi oyuncusunu güldürmeyi kendi açımdan bir başarı olarak da görüyorum.

Mean Girls’ten sonra benzer rollerde oynayabileceğin hâlde, farklı seçimler yaptın.
İlk filminle içine girdiğin o küçük dar çevre çok hassas... Kariyerim boyunca hep Karen Smith olabilirdim. Bir kez ayağını Hollywood’a attığında, seçmelere katılmak hiç bitmeyen bir süreç. Ölene kadar çalışmak istediğimi fark ettim ve bu yüzden doğru kararları vermek zorundaydım. Şimdi, Letters to Juliet (Juliet’e Mektuplar) ya da Chloe’yi seven hayranlarım bana geliyor. Sokakta; ‘Sen Amanda Seyfried misin?’ diye soruyorlar. Günüme göre de bu sorunun cevabı ya ‘evet’ ya da ‘hayır’ oluyor.

Amerikan güzeli: Amanda Seyfried

‘Hayır’ dediğin oldu mu hiç gerçekten? Tepkiler nasıldı?
Evet! Nadiren de olsa dedim… Ben hiç makyaj yapmam, o yüzden ‘hayır’ dediğimde insanların kafası karışıyor. Bana; ‘Ah özür dilerim, çok benziyorsunuz’ diyorlar. Sonrasında kendimi gerçekten kötü hissediyorum. Bunun dışında hiçbir şeye ‘hayır’ demiyorum. Mesela selfie ya da başka bir şey isterlerse… Ama bana bazen ‘hayır’ deme hakkı verirlerse çok memnun olurum.

Aralık ayında 30 yaşına gireceksin...
29 yaşıma bastığımda gerçekten çok heyecanlanmıştım çünkü uğurlu sayımdı ama şimdi, yumurtalıklarımın giderek işlevsizleştiğini hissediyorum. Evet; hissettiğim bu...

Ciddi misin?
Gerçekten... Bir kere 30 oldun mu hamile kalmak için sadece yüzde 20 şansın oluyor ve bu da eğer her şey yolunda giderse gerçekleşiyor. Hâlbuki daha gencim. Bunu bana, bir arkadaşım söylemişti.

Bu sadece senin diğer anksiyetelerine bir ek...
Belki de öyledir ama yine de bu bilgiyi iyice araştırmam gerek. Tabii dünyada bir eve ve aileye ihtiyacı olan onlarca çocuk da var. Eğer çocuk istiyorsan, evlat da edinebilirsin. Bu daha da anlamlı olur belki de.

Arkadaşların yuva kurmaya başladıklarında sen de kendini onlarla kıyasladın belki de…
Doğru... Çocuk istiyorum, hem de çok… Anne olmak istiyorum... İki yıldır böyle hissediyorum. Ama yaşam tarzımı da buna göre ayarlamalıyım önce. Bir kız arkadaşım 10 gün önce doğum yaptı ve şu an âşık. Bir çocuk her şeyi değiştiriyor işte böyle. Hayatı daha anlamlı kılıyor.

Amerikan güzeli: Amanda Seyfried

Röportajın tamamı Marie Claire dergisinin eylül sayısında...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!