haftanın yenileri

Güncelleme Tarihi:

haftanın yenileri
Oluşturulma Tarihi: Aralık 24, 2011 20:31

Haberin Devamı

Kitap

Sosyoloji
3S İmparatorluğu
İsmet Orhan

Tarihçi Kitabevi

Portekizli diktatör Salazar, hiçbir şeyle olmasa bile “ülkeyi 3F ile yöneteceğim,” sözüyle tarihe geçmeyi hak etmiş bir liderdir. 3F’de yer alan ‘futbol’un bugün ülkemizde ve dünyadaki etki alanını artık tekrar etmeye gerek bile yok. Dört yılda bir düzenlenen Dünya Kupası turnuvaları, her zaman en fazla izlenen spor aktiviteleri olur, futbolcuların transfer ücretleri günlerce konuşulur, reklam gelirleri dudak uçuklatır, iş dünyasında hızlı ilerlemek isteyen kimi şirket sahipleri bir spor kulübüne yönetici olur! Zaten her şey bundan sonra karışmaya başlar. Zira o iş adamı-yönetici aynı zamanda kendi şirketiyle ilgili ihalelere de girecektir, elbette yüksek gelirli devlet ihalelerine de... Durum az çok ortaya çıktı sanırım. Gazeteci İsmet Orhan ‘3S İmparatorluğu’ isimli kitabında, yeni bir üçgen kuruyor ve Siyaset-Spor-Sermaye çevrelerinin birbirleriyle nasıl yakın temasta olduğunu inceliyor. 3 Temmuz’dan bugüne kadar ülkemiz futbolunda yaşanan olaylardan da hereket eden Orhan, dünyadaki ilişkileri de açıklıyor. Örneğin, FIFA ve UEFA’nın başına kimlerin nasıl geçtiğini veya bizdeki operasyonda kısa çöpü çeken kişinin neden Aziz Yıldırım olduğunu açıklıyor. O kadar tapeler, fotoğraflar, takipler derken hâlâ “işin içinde siyasi sebepler var,” deniyorsa, İsmet Orhan’ın kitabı bu sebepleri en iyi açıklayacak araştırma.

Sanat

Haberin Devamı

Çalıcı Mehterler
Mehmet Ali Sanlıkol
YKY


Mehter kelimesi, günümüzde sadece kimi turistik faaliyetlerde, yerel yönetimlerin yıldönümlerinde, yabancı konuk karşılayıp uğurlarken birtakım müzik eserlerini icra eden açık hava topluluklarını tanımlıyor. Oysa Mehmet Ali Sanlıkol’un da altını çizdiği üzere, Mehterhane diğer Kapıkulu teşkilâtları ile birlikte kapatılan ve bir kısım mehterlerin saray ve diğer üst düzey yetkililer tarafından da bizzat kullanılan ve Kapıkulu sisteminin bir parçasıdır. Uzun lafın kısası galat-ı meşhurun bir türevinden söz ediyoruz. Mehmet Ali Sanlıkol, ‘Çalıcı Mehterler’ diyerek, mehterin aslında ne olduğuna, ‘mehter marşı’ ifadesinin neden yanlış olduğuna, bunun gerçekte ne olduğuna ve çalıcı mehterlerin icra ettikleri eserlerin özelliklerine dair kapsamlı bir çalışmaya imza atmış kitabında. Evliya Çelebi, değişik tip mehterler arasında ayrım yaparken müzisyenler için defalarca ‘çalıcı mehterler’ tabirini kullanmıştır. Mehmet Ali Sanlıkol da sözkonusu ayrımı ve kitabın adını Evliya’dan ödünç alarak söz konusu ayrımı anlatıyor. Örneğin, mehter marşı sandığımız şeylerin öyle olmadığını ve çalıcı mehterlerin repertuvarının sandığımızdan da geniş olduğunu dile getiriyor kitabında. Daha sonra tek tek bu eserleri değerlendiriyor, Sanlıkol. Kitapta yer alan CD’de de söz konusu eserleri dinleyebiliyorsunuz. Büyük bir yanlışı düzeltecek bir kitap.

 

Mektup

Haberin Devamı

Sevgili Halit - Halit Refiğ’e Mektuplar
Everest Yayınları

Türk sinemasının efsane yönetmenlerinden Halit Refiğ, sadece Yeşilçam çevresinde değil, geniş bir kültür sanat çevresinde etkisi ve dostlukları olan bir isimdi. Onun edebiyata olan ilgisi artık herkesin malumudur örneğin. Yasaklanan filmlerinin haricinde, yazdığı yazılarda veya yaptığı konuşmalarda ülke siyasetine yönelik fikirlerini de biliyoruz. Ama bu kez çok başka bir Refiğ’le karşılaşıyoruz. 1976-1977 yılları arasında Amerika’da bulunan Halit Refiğ orada kaldığı sırada birçok dostuyla sürekli ve karşılıklı olarak mektuplaşmış. Oğuz Atay, Pakize Barışta, Yıldız Kenter, Adnan Saygun, Giovanni Scognamillo, Sami Şekeroğlu, İlhan Usmanbaş gibi alanının önemli isimleriyle sürekli irtibat halindeymiş büyük usta. Her şeyin satır aralarında gizli olduğu mektuplar bunlar. 12 Eylül öncesinin karanlık ortamını, Amerika’dan takip etmiş Refiğ. Çünkü, neredeyse bütün mektuplarda dönemin siyasi atmosferinin izlerini görüyoruz. Aynı zamanda herkes kişisel dünyasını da açıkça dile getiriyor, yakın bir dostunun sırdaşlığına sığınarak. Selim İleri’den ödünç alarak; “Bir avuç aydın sanatçı hem toplumsal hem bireysel var olma mücadelesi veriyor. Yurtiçinde ve yurtdışında. Birbirlerine yazdıkları mektuplarla soluk almaya çalışıyorlar.” Yakın tarihin önemli bir dönemine de ışık tutan dost mektupları!

 

Haberin Devamı


Güncel
Bokun Tarihi
Dominique Laporte
Çev.: Ece Çavuşoğlu
Altıkırkbeş Yayınları

Yakın zamanda, uluslararası bir kahve zincirinin tuvaletini kullanmak isteyen müşterilerin, ancak alışveriş fişlerindeki şifre ile içeri girebileceklerini öğrendiğimde gözümün önüne gelen şey; birgün evlerimizde de şifreli tuvaletlerin olacağıydı. Yoldan geçen herkesin kullanmasını engellemek bir yana, müşterilerin de hacetini kontrol altına almaktan söz ediyorum. Tıpkı, Dominique Laporte’un ‘Bokun Tarihi’ isimli kitabında altını çizdiği gibi. Laporte, insanların tuvalet alışkanlığı ve iktidarın bunu düzene sokması ve kontrol altına alması üzerinden; hem idari yönetimin ne yapmak istediğini, hem kapitalist anlayışın uygulamasının bir türevi olduğunu, hem de ‘bok’ ve bokla alakalı kelimelerin ‘dil’ içindeki tasfiyesiyle yapılmak isteneni anlatıyor. Temel dayanağı 1539’da yayınlanan ferman olan kitapta Laporte, başta Fransa ve Avrupa toplumu olmak üzere, aslında dünyada yaşanan değişiklikleri irdeliyor. Tuvalet, kanalizasyon, özel-umumi helâ ve atık sıvıların nerede nasıl kullanılacağına dair kanunnameler, bunların ‘dil’lerdeki yansıması gibi kapsamlı etkilerini de detaylandırıyor. Romalılardan günümüze uzanan, toplumsal yaşayışın değişimine farklı bir bakış açısı. Laporte’un etkileyici kitabının başındaki Rodolh el-Khoury’nin önsözü de en az kitap kadar etkileyici.

 

Haberin Devamı

Roman
Satori
Don Winslow
Çev.: Zeynep Umuroğlu Çetinol
e Yayınları


Trevanian’ın Şibumi isimli efsanevi romanını bilmeyen yoktur! Öyle ki, Trevanian’ın kimliğine kadar birçok dedikodu türetilmesine bile sebep olmuştur. Şibumi’de Trevanian başarılı bir suikastçı ve Go oyunu ustası olan Nicholai Hel adındaki kahramanıyla Doğu kültürünün önemli birçok yönünü anlatırken, aynı zamanda kusursuz bir kurgu ile, dünya edebiyatındaki yerini sağlamlaştırıyordu. Uzunca bir süre, benzer esprileri kullanan birçok yazar için yeni Trevanian, roman için de yeni Şibumi demişlerdi. Hepsi yalan. Yeni Şibumi, Don Winslow’un kaleme aldığı Satori! Bunu ben uydurmuyorum, Winslow kendisi itiraf ediyor. İngiltere’de otururken kendisine gelen “yeni Trevanian olmaya ne dersin” teklifi üzerine, ustanın eserini alıp maceranın devamını getirmiş Winslow. Winslow, “Satori” isimli romanında, II. Dünya Savaşı sonrası Japonya’da hel’in tutuklanmasıyla emekli olup Bask Bölgesi’nde Etchebar Şatosu’na yerleşmesi arasındaki geçen zamanı anlatıyor. Yani Şibumi’de eksik olan ve bütün Şibumi okurlarının en çok merak ettiği dönemi. Üstelik bunu, ne yalan söyleyeyim, usta Trevanian’dan hiç geri kalmayan bir kurgu ve dil ustalığıyla başarıyor. Tokyo’dan Çin’e ve oradan Vietnam’a uzanan soğuk savaş yıllarının bütün gerilimini de olağanüstü yansıtıyor.

Haberin Devamı


Öykü
Beyaz Atlı Geceler
Zafer Doruk
Marjinal Kitap


Birçok edebiyat dergisinde ürünleri yayınlanmış bir yazar, Zafer Doruk. Başka kitapları da yayımlanmıştı daha önce. Ola ki öykülerine daha önce tesadüf etmeyenleriniz varsa; iyi bir yazarla tanışmanın zamanı. ‘Beyaz Atlı Geceler’ kitabındaki öyküler aslında o kadar tanıdık bir sesle çınlıyor ki kulaklarımızda; başta Orhan Kemal olmak üzere birçok ustanın tadını alıyoruz öykülerde. Çünkü, belli bir edebiyat geleneğinden gelen bir yazar diyebileceğimiz bir üslubu var Doruk’un. Öyle ki, kuvvetle muhtemel büyüdüğü coğrafyanın etkisinden olacak Adana kökenli birçok edebiyatçıda, iyi yazarda, denk gelebileceğimiz bir dil kullanımı var. Öykülerindeki tasarrufçu tutumu, olayı uzatmadan anlatması ve her şeyi tadında bırakması “kısa” öykünün ne olduğunu tekrar hatırlatıyor insana. Yazlık sinemalar, işsizlik sancısı çekenler, intihar edenler, umutsuz âşıklar, esrarkeşler, eski güzel günlerin hasretini çekenler, eski günlerin sıkıntısını hâlâ içinde hissedenler öykülerinin sıkça karşımıza çıkan karakterleri. Doruk’un öykülerinde yaşanan an’dan geçmiş günlere geçiş ve oradan şimdiki an’a dönüşler dikkatsiz bir okuru, bu geçişleri gözden kaçırdığı anda şaşırtabilir ancak bu metnin değil, okurun hatası olacaktır. Çünkü ustalık burcunda yerini almış bir yazarın öyküleri, Beyaz Atlı Geceler.


 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!