Gırtlağı sıkılan türkücü

Güncelleme Tarihi:

Gırtlağı sıkılan türkücü
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 26, 2001 00:00



Haberin Devamı

Oğuz Aral, yeni albümü çıkan ünlü müzisyen Rahmi Saltuk’la konuştu

Rahmi'nin çocuksu pırıltılarla dolu gözleri hálá çakmak çakmaktı. Bir yamaçtan yankılanmışçasına gelen bariton sesi de hálá pürüzsüzdü. Rahmi Saltuk'la bir türkü muhabbetine durmayalı kaç yıl olmuştu acaba? On mu, onbeş yıl mı? Bir avaza,

Altın hızma incidir

Gömleği narincedir,

Benim lál olsun dillerim

Ne dedim yar incinir

Diye bir Azeri türküyü çalıp söylemeye başladık. Ama o Azeri üslubu, ben Kars tavrıyla söylüyordum. Rahmi,

‘‘Türküyü buraya gelen İran Azerilerinden öğrendim. Bu türkünün hası budur’’ dedi. Ben de iflah olmaz ukalalığımla,

‘‘Türkülerin hası değişkendir. Nerede, nasıl seviliyorsa oradaki melodi doğrudur. Eğer Neşet Ertaş babası Muharrem Ertaş gibi çalıp söyleseydi, bugün keyifle dinlenen yüzlerce türküden kimsenin haberi olmayacaktı. Güzelim türküler unutulup çöpe gidecekti’’ dedim.

Rahmi Saltuk, bir Anadolu müzik neferidir. Günümüzün de solcu bir tezene savaşçısıdır. Yüzlerce yıllık Alevi deyişlerinin çekirdeğindeki muhalefet duygusunu günümüze taşımaya çalışan bir zamane aşığıdır. O Alevi türküleri ki Anadolu'ya, Rumeli'ye Türkçe konuşmayı öğreten türkülerdir.

Sen Alevi misin?

-Evet Alevi'yim, üstelik bir Alevi dedesiyim. Soyum Sarısaltuk'tan gelir.

O zaman bir hayli zengin olmalısın.

-Niye?

Çünkü bağlamanın sapına yapışıp Alevi deyişleri söyleyenlerin çoğu köşeyi döndü.

-Dediğin doğru. Alevilerin çoğu yoksuldur ama, müziksiz yaşayamaz. Türkü onların varlıklarını ifade etme, hatta ibadet etme biçimidir. Ama ben onlardan para kazanmadım.

Niye?

-Çünkü ben Aleviler için türkü söylemiyorum. İnsanları dinlerine, ırklarına göre ayırmıyorum. Benim için Sünnisi de, Alevisi de, Yahudisi de, dinlisi ve dinsizi de bir. Benim dinleyicilerim ezilenler ve hakkı yenenler olmuştur hep. Zaten her kitap vurmayın, kırmayın, çalmayın, öldürmeyin demiyor mu? Yani kitaplar aynı ise, bir tek din var. O da insanlık dinidir!..

TÜRKÜ ÇIĞIRMAN YASSAH

Ben buna benzer sözler eden başka bir şairi anımsıyorum.

-Yüzyıllar önce şair Nesimi söylemiş.

Sonra ne olmuş?

-Derisini yüzmüşler.

Çok şükür, zaman geçince hükümdarlar daha şefkátli olmuşlar. Maaşallah senin derin hálá bedeninin üstünde duruyor.

-Benim derimi yüzmediler ama gırtlağımı sıktılar.

Nasıl yani?

-Yıllarca türkü söyletmediler. Kasetlerimi, plaklarımı toplattılar. Valiler, kaymakamlar, polis müdürleri, hatta karakol komiserleri konserlerimi yasakladılar. Yani gırtlağımdan ses çıkmasına izin vermediler. İlk davam 1983'te, son davam da 1993'te açıldı. On yıl birçok kez ağır cezalık oldum. Ondan sonra da pek konser veremedim. Gözden ırak olan gönülden de olurmuş derler, ama yine de dinleyenim, sevenim varmış ki yeni bir albüm yapabildim.

Rahmi Saltuk sözün burasında çantasından bir tomar káğıt çıkardı. Bunlar İstanbul, Ankara, İzmir, Marmaris, Bodrum, Antalya vesairenin resmi makamlarının ‘‘Türkü çığırman yassah hemşerim!..’’ bildirileriydi. Koca koca hükümetler, türküden korkacak değiller herhalde. Olsa olsa Rahmi'nin sesini beğenmemişlerdir. Keyfimiz yerine gelsin diye yine çalıp söylemeye başladık.

Şu kanlı zalimin ettiği işler,

Garip bülbül gibi paralar beni

Yağmur gibi yağar başıma taşlar,

İlle dostun gülü yaralar beni.

33 YILDIR TÜRKÜCÜ

Kaç yıldır türkücülük yapıyorsun?

-33 yıl filan oldu. 12 Mart sırasında 2 yıl Almanya'da kaldım. Almanlar'a da türkü söyledim. O ara Almanca hukuk okumaya da çalıştım. Sonra dönüp fakülteyi burada bitirdim. Ama meslek olarak müziği seçtim. Türkücülük de aslında halk avukatlığı gibi bir iş.

Radyoları dinliyorum, televizyona bakıyorum hatta bindiğim taksilerde bile hep türkü çalınıyor. Anladığım kadarıyla halk müziği, arabeski tahtından indirdi.

-Evet, arabeskin nefesi kesildi. Arabesk, toplumun ölçüsüzce kabuk değiştirdiği bir ara dönem modasıydı. Ama türkü hep vardı. Hatta arabeskin içinde bile vardı. Hep de var olacak. Pop müzik bile türküleşti.

Şu sırada beğendiğin türkücüler kimler?

-Kubat, farklı bir gırtlak. Zara'nın sesi çok değişik. Yavuz Bingöl de umut veriyor. Havasından mıdır, suyundan mıdır bilmem ama, Anadolu insanının sesi güzel oluyor. Daha birçok sevdiğim türkücü var. Ama benim yaptığım müzik onlardan daha farklı.

Frenkçe adıyla protest müzik diyebilir miyiz?

-Evet, muhalefet türkülerini seviyorum. Ama müziğin estetiği de benim için aynı önemde. Hatta yaşlandıkça güzellik kaygısı daha da öne çıkıyor. Sazıma, sesime daha fazla önem veriyorum.

(Tak!.. Tak!.. Tak!..) Maaşallah sesin eskisi gibi hem gür hem güzel... Demin duyduğun gibi benimki artık ördek sesi gibi çıkıyor!

-Onca sigaradan sonra hálá sesin çıktığına dua etmelisin ağabey.

Hani Kurşun Sıksan Geçmez Geceden' adlı yeni albümün nasıl gidiyor?

-Umduğumdan çok iyi.

Türkülerin çoğu Ahmet Arif'in şiirlerinden bestelediklerin değil mi?

-Evet. Adını da kendi adımdan önde yazdım kapağa... Satış önemli ama, ben büyük bir şairi andığım için çok daha mutluyum.

Hükümdarlar Ahmet Arif'in şiirlerini de güzel bulmadıkları için şairi yıllarca hapislerde yatırmışlardı.

Rahmi kalleşlik edip rakı içmedi, ama ben üçüncü kadehimi de bitirdim. Sonra bağlamalara sarılıp bağırış çığırış bir Afyon türküsü söyledik.

Ay karanlık gece vurdular beni

Yarin yazmasına sardılar beni

Rahmi Saltuk ‘‘Hani Kurşun Sıksan Geçmez Geceden’’ adını taşıyan son albümünü yeni çıkardı. Bu albümdeki türkülerin çoğunu Ahmed Arif'in şiirlerinden besteledi. 33 yıllık türkücü Saltuk, genç kuşaktan Kubat, Zara ve Yavuz Bingöl'ü umut verici buluyor.

Fotoğraf: Senih GÜRMEN

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!