Gecenin üçünde sürpriz eğlence

Güncelleme Tarihi:

Gecenin üçünde sürpriz eğlence
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 27, 2005 00:00

İSTANBUL’un ‘İngiliz çılgınlığı’yla tanışıp şaşkınlıktan küçük dilini yutmasına neden olan ‘büyük maç’ı dışarıda izledikten sonra yorgun argın eve gelmiş, ‘her kanalda ancak üç saniye durma prensibi’ne dayalı çılgın bir ‘zap’ olayına girişerek dinleniyordum ki...Birden karşıma git gide ‘üniversite gençliğinden umut kesme’ programı haline dönüşen ‘Abbas Güçlü ile Genç Bakış’ çıktı.Gecenin üçünde iki anlamlı cümleyi peş peşe kurmaktan aciz üniversite gençliğinin arkaik sloganlarını işitip de moralim bozulmasın diye tam zap yapacakken konuğun Demirel olduğunu fark edince durdum.Durdum; çünkü benim durduğum sırada kamuoyunda ‘Demirel’in doktoru’ olarak ünlenen ‘Hanımefendi’ konuşuyordu...İyi ki durmuşum, gecenin üçünde bulunmaz bir eğlence çıktı bana.***Tam bir ‘hastasına meftun doktor’ portresi çizen ‘Hanımefendi’, mikrofonu almış eline, ‘Demirel’in bunca yaşına rağmen nasıl dinç kaldığının sırları’nı ifşa ediyordu.‘Aman kaçırmayayım, belki bana da faydası olur’ diye başladım dinlemeye...Ancak ‘Doktor Hanım’ öyle bir saptama yaptı ki, ‘Demirel’in sağlık sırları’nın en azından bana hiçbir yararı dokunmayacağı ortaya çıktı.Şöyle dedi hanımefendi:‘Sayın Cumhurbaşkanımız özel bir insan. Allah onu özene bezene yaratmış. Bu yaşta dinç kalmanın esas sırrı burada.’Sık sık başı ağrıyan, midesi bulanan, sırt ağrısı çeken benim gibi biri için bu ‘saptama’nın ne derece sinir bozucu olduğunu bilmem anlatmama gerek var mı? Tabii ki ‘Doktor Hanım’ı ciddiye alıp, ‘Ulan demek ki benim yaratılışımda sorunlar var’ demedim.Sonuçta hastası Demirel olduğu için onur duyan şaka gibi bir ‘Doktor’ vardı karşımda ve ben onu ne kadar ciddiye alabilirdim ki?Ya da Enis Batur’dan ilham alarak sorayım: Ona ne kadar gülebilirdim?Neyse geçelim...***Zaten ‘esas eğlence’ tahmin edilebileceği gibi Demirel konuştukça ortaya çıktı.Şunu söyleyeyim: Demirel 45 yıl önce ‘Barajlar Kralı’ olarak lanse edildiğinde nasıl ardı ardına verdiği rakamlarla bu milleti afallatmışsa 45 yıl sonra beni de öyle afallattı. Akşam yediği yemeği unutmuş benim gibi birini dumura uğratacak öyle rakamlar verdi ki, şaşkınlığa gark oldum.Sadece bir örnek vereyim: Avrupa Birliği’ndeki üniversite öğrencisi sayısıyla Türkiye’deki üniversite öğrenci sayısını kıyasladı. Yetmedi: Çin’deki üniversite öğrencisi sayısını verdi. Yetmedi: Avrupa üniversitelerinde kaç Çinli öğrencinin okuduğunu söyledi.Sadece rakamlar mı?Araya attırdığı fıkralarla ‘Bal Mahmut’ kıvamında öyle keyifli bir sohbet çıkardı ki vallahi mest oldum.Saat 04.00’ü geçtiği halde ‘Bitmesin’ diye dua ettim.Ve ne yalan söyleyeyim: Hiç konuşmayan, konuşunca da ‘erek, gönenç, erinç, yönetsel, bağlaşık, oydaşma’ gibi sözcükler kullanan ‘Onuncu’yla bir kıyaslama yaptım ve ‘Yahu özlemişiz’ deyiverdim.DEMİREL: ÇANKAYA’DA TÜRBAN OLURDemirel aynı programda bence ‘haber değeri’ taşıyan bir açıklama da yaptı. ‘Erdoğan’ın eşinin başörtülü oluşu Çankaya’ya çıkmasına engel olur mu?’ sorusuna kendine has üslupla ‘Neden olacakmış? Yasalar belli değil mi? Çankaya’ya çıkışın şartları belli. O şartlar yerine getirilirse tabii ki olur’ dedi.Ardından da şu ilginç saptamayı yaptı: ‘Tabii ki Çankaya’da türbana bazı çevrelerin reaksiyonu olur. Bu normaldir. Ama onlar reaksiyon olarak kalır.’
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!