Geçtiğimiz hafta kapılarını açan Frankfurt fuarında Türk otomotiv pazarına ilişkin satır aralarında kalan üç önemli açıklama vardı. Bu açıklamalardan bana göre en önemlisi Tofaş’ın çiçeği burnunda CEO’su Alfredo Altavilla’dan geldi.Türkiye pazarını bir iki ay gibi kısa bir sürede çok iyi anladığını ifade eden Altavilla, Türkiye’de kendileri de dahil olmak üzere otomotiv firmalarının pazar payı kapmak için kár marjlarından feragat ettiklerini söyledi. Buraya kadar bilinmeyen bir şey yok. Bir çok firmanın zararına satış yaparak ismini listenin üst sırasına çıkartmak istediğini biliyoruz. Ama Altavilla’nın bombası bu açıklamasının ardından patladı: ‘Tofaş olarak artık pazar payı peşinde koşarken intihar etmeyeceğiz. Biz artık araç satarak zarar etmek istemiyoruz. Türkiye’de önümüzdeki aylarda Tofaş’ın pazar payının düşmesi kimseyi şaşırtmamalı.’YATIRIMCILARI DÜŞÜNÜYORUZEvet Türkiye’de ilk kez bir yönetici pazar payını artırmaktan değil de düşürmekten bahsediyor. Altavilla, itiraflarının sonunda artık pazar payının kendileri için önemli olmadığını, borsadaki yatırımcıları da düşündüklerini kaydediyor.Açıkçası değişik bir yönetim tarzı, ama söylediklerine katılmamak elde değil. Düşünün bugüne kadar rekabet yüzünden fiyatları düşüren firmalar kaliteden ödün vermedi mi? Fiyatı düşürmek uğruna maliyetleri aşağıya çektiler, bu da tüketici memnuniyetinde geri tepmedi mi? Umarım diğer yöneticiler de Altavilla’nın açıklamaları çerçevesinde hareket edip, önce kaliteyi düşünürler. Pazar payı zaten arkasından gelir.1007 NEDEN GELMİYORFuarda Türkiye’ye yönelik ikinci önemli açıklama ise Peugeot Otomotiv Pazarlama Direktörü Dominique Hanotaux’tan geldi. Bu açıklama Peugeot’nun küçük sınıftaki yeni aracı 1007 ile ilgiliydi. Hanotaux, Türkiye’de merakla beklenen 1007 için, ‘Araç Türkiye pazarına uygun değildi, bu yüzden getirmekten vazgeçtik’ dedi. İtiraf ise bu açıklamadan sonra geldi: ‘1007’nin iptal edilen lansmanında harcayacağımız parayı bile yapılacak satıştan karşılayamazdık.’Açıkçası bunu çok beğendim. Otomotiv firmaları demek ki lansmanlara o kadar çok para harcıyor ki, ancak çok yüksek satış hacmine sahip araçlarla bunu karşılayabiliyorlar. Ama 1007 gibi hem tasarım hem de sahip olduğu teknolojiler ile son dönemde adından sıkça söz ettiren bir modelin Türkiye’ye gelmemesi üzücü. Madem lansmanlar bu kadar pahalı o zaman siz de yapmayın. Sadece Türkiye’ye getirdiğinizi
haber verin. Ondan sonra talebe göre ister ithalat rakamlarını artırın ister lansman yapın. OTOMOBÄ°L DE ÃœRETÄ°NFuarın son bombası bu kez Ford Avrupa’nın BaÅŸkanı John Fleming’den geldi. Fleming’in bu kadar net açıklamalar yapması dikkatimi çekti. Fiat’la ortaklaÅŸa üretecekleri yeni otomobil hakkında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Fleming, ‘Bu modeller Fiat’ın Polonya’daki fabrikasında üretileceÄŸi gibi Ford’un Ä°spanya’daki fabrikasında da üretilebilir. Ancak Türkiye bu projenin alternatifler listesinde yer almıyor’ açıklamasını yaptı. Sonra ÅŸu itirafta bulundu, ‘Türkiye bizim hafif ticari araç merkezimizdir, otomobil üretmeyeceÄŸiz.’ Açıkçası bu kadar net bir ifade bana çok iddialı geldi. Türkiye gibi 250 bin adetlik üretim kapasitesine sahip olduÄŸunuz bir ülkede kısa dönemli olabilir, ama hiçbir ÅŸekilde otomobil üretilmeyeceÄŸini söylemek bana ters geldi. Karar sizin.Amacımız Otobil’i uluslararası yapmakHürriyet OtoyaÅŸam olarak bu yıl ikinci kez Türkiye’nin en beÄŸenilen otomobillerini seçiyoruz. GeçtiÄŸimiz yıl ilk olmasına raÄŸmen yaklaşık 25 bin otomobilseverin 125 bin oy kullanarak katıldığı Otobil yarışmasına bu yıl katılımın rekor seviyeye ulaÅŸmasını bekliyoruz. Çünkü bu yıl hem daha tecrübeliyiz hem de verilecek hediyeler müthiÅŸ. DiÄŸer taraftan Türkiye’nin en büyük otomobil yarışması olan Otobil’i uluslararası bir kulvara sokmak için de harekete geçmiÅŸ durumdayız. Ä°nÅŸallah önümüzdeki yıl sizin seçtiÄŸiniz otomobiller uluslararası yarışmalarda etkili olacak. Amacımız ve hedefimiz bu. Bunları baÅŸarmak sizin oylarınıza baÄŸlı. Â
button