EVLİLİK ÜZERİNE…

Güncelleme Tarihi:

EVLİLİK ÜZERİNE…
Oluşturulma Tarihi: Eylül 13, 2005 17:55

Sevgili Serdar, Hülya Avşar-Kaya Çilingiroğlu çiftinin 8 yıllık birliktelikten sonra bir celsede ayrılmaları olayına sadece “magazinsel” gözlükle bakmak işi hafife almak demek. Nedense ünlü kişilerin ilişkileri, “model evlilik” olarak algılanıyor ve şiddetli geçimsizlik ve aldatmalara rağmen birlikteliğin yaşam boyu sürmesi bekleniyor. Üzerinde durulması gereken çok detay var. Aslında detay gibi görünen temel taşları bunlar. (Sezai BAYAR)

Evlilik kurumu hiç bir zaman bir gün yıkılabilir diye kurulmaz.

Karşılıklı sevgi ve saygıya dayanan bir sosyal anlaşma bu. İdeali yaşam boyu sürmesi.

Ancak her evlilik ne yazık ki yaşam boyu sürmeyebiliyor.

İleriye dönük, geleceğe yönelik planlar yapan çiftler, sevgilerini, bağlılıklarını pekiştirmek için, ailelerini genişletmek ve soyağacını sürdürmek için çocuk planları yapıyorlar haklı olarak. Böylelikle ailenin daha sağlam temellere oturtulacağı sanılıyor.

İşte bu noktada engelli koşunun ilk aşamasına geliniyor.

Eğer çocuk ya da çocuklar aileye katılmışsa, engelli koşunun tamamını koşmak eşlerin elele vermeleri ile mümkün.

Denebilir ki engelli koşu, hele iki kişi ile ve hele de elele nasıl koşulur ve nasıl başarılı olunur?

Çünkü evliliklerin en güzel yanı, tek tek değil birlikte koşabilmeyi ve ipi göğüsleyebilme sanatıdır da ondan.

Eğer çocuk ve ya da çocukların aileye katılmasından sonra geçimsizlik, yerini şiddetli geçimsizliğe bırakıyorsa engelleri birlikte aşmak son derece güçleşebilir.

Aynen Avşar-Çilingiroğlu çiftinde olduğu gibi.

Çocuk ya da çocukların olması belki ertelemenin nedeni olabilir ama ısrarlı ve yaralayıcı bazı alışkanlıklar devam ederse evlilik “yalama olma” dönemine girmiş demektir.

O anda çocuk ya da çocuklar ayrılmama nedeni değil, geleceği yeniden kurmanın fırsatı sayılabilir.

Yıllardır sakladığım ve yeni elime takılan bir fıkra küpürü sanki Avşar-Çilingiroğlu için uydurulmuş gibi geldi bana. Hemen aktarayım.

Yaklaşık 90 yaşlarında bir çift, boşanmak için hâkimin karşısında çıkmışlar.

Hakim,”Niçin boşanmak istiyorsunuz” diye sormuş.

Yaşlı adam, “Şiddetli geçimsizlik efendim” demiş.

Hakim şaşırmış, “Kaç yıldır geçinemiyorsunuz?”

Adam “Tam 70 yıldır efendim”deyince hakim sinirlenmiş,”Peki 70 yıldır nerdeydiniz kardeşim?” demiş.

Yaşlı adam ve eşi ezik bir tavırla “Çocuklar üzülmesin diye ayrılmadık. Onların ölmesini bekledik hâkim bey” karşılığını vermişler.

Evet yaşam bir tane ve yedeği yok.

Evlilik kurumu kadar ayrılık da bir kurumdur denir.

İdeali ölene kadar evlilik. Sonuna kadar elele engelli koşuyu sürdürmek. Engelleri elele aşmak. Sevgiyle, saygıyla ve birlikte.

Evlilik iki taraf için işkence haline gelecekse, buna çocuk ya da çocukları ortak etmek niye..

Sahi niye?

Sevgiler,

Sezai

Günün Sözü: Kediyle oynaşan, tırmalanmayı göze alır. (Miguel de Cervantes, 1588)

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!